en baştan söylemek isterim ki amacım bir kurumu kötü, öbürünü iyi göstermek değil. benim gibi bütçesi sınırlı olan kız kardeşlerimin de moralini bozmak, umudunu kırmak hiç ama hiç istemem. ama ben keşke buranın sistemini baştan bilseydim diyorum hem zamanımdan hem paramdan olmazdım hem de sinir hastası olmazdım. bu süreçleri uzaktan yakından takip edenler bilir ki biz umut peşinden koşan anne adaylarının stresin s’sini yaşamaması gerek ama ben orda kaç kere hüngür hüngür ağladım. yazım biraz uzun ve ayrıntılı olacak ama dediğim gibi keşke bunları birileri bana söyleseydi de ben de ona göre davransaydım diyerek ayrıntılı yazmayı vazife biliyorum. mayıs ayında tüp bebek tedavisi için sınırlı bir bütçemiz olduğundan “süreçler ve tedavi ne kadar farklı olabilir ki” diyerek burada tüp bebek tedavisine başladık. Emre okyay’ı yorumlardan okuduğum için ondan randevu almak istedim ama ne mümkün? tam saatinde üç kişi pc başına oturuyoruz randevu açılır açılmaz hep dolu hep dolu. telefonla ulaşınca Emre bey yurtdışında, yok efendim bu hafta burada değil cevabından başka bir şey alamıyoruz. pes edip Mehmet beyden randevu aldım. kendisi iyi bir hekim gibi gelmişti, güler yüzlüydü. fakat tedavi devam ederken tsh değerimin 3’ün üzerinde olduğumu söylememe rağmen tiroid hormonu ilacımın dozunu arttırmayarak belki de transfer sonucumun negatif olmasına doğrudan o neden oldu. ayrıca ben muayeneden sonra giyinirken o çıkıp gitti, muayene sırasında bir bilemedin iki soru anca sorabildim. aynı kurum adetimin ikinci günü cumartesiye gelince tabii ki randevu vermedi, pazartesi olunca da hoca yok denilerek bir ayımı yediler. psikolojik olarak opu öncesi sonrası, transfer öncesi sonrası eşime ihtiyaç duydum ama asla içeri almadılar. başım döne döne tuvalete hep tek başıma gittim, en stresli anlarımda ve ilk denememde hep tek başıma kaldım. en kötü kabus şuydu: çatlatma iğnesi reçete ettiler hemşire dedi ki reçetenle git eczaneye yoksa vermezler. hastanenin karşısındaki eczanelere tek tek gidip sordum yok dediler. komşumuz eczacı ona sorunca “abicim o elimizde yok” demez mi? meğer piyasada kara borsa ilaçmış. o gün işe gidemedim tek tek eczane aradım ve gezdim. İzmir’de bulamayınca Manisa’daki arkadaşıma arattım o da burda hiçbir eczanede yok dedi. üç koldan saatlerce aradık ama yok. hastaneyi aradım dedim ilaç yok, muadilini alayım. muadili olmaz. bulursunuz reçetenizle gidin dediler. 2 saat daha arayıp umudumu kesince o sıcakta kaldırıma çöküp ağlamaya başladım çünkü 24 saat sonra opu işlemine alınacaktım ve elimde ilaç yoktu! gelen geçen bana baktı en son bir hanım koluma girip beni kaldırıp su içirdi, yüzümü yıkadı. 5’e doğru geri gittim hemşire deskinde ağladım. Allah rızası için bana eczane söyleyin dedim sekreter biz nerden bilelim dedi. hemşire geldi ve ben akıl ettim de sordum. bugün veya dün opu işlemi olan hastanız varsa sorun nereden almış diye. mırın kırın bi hastayı aradılar eczaneyi öğrendim. eczacı komşum bile neden bu iğneyi sana bugün söylüyorlar, benim haberim olsa depolara bir ay önce haber salar anca öyle alırdık. bunu şimdi mi söylüyorlar, bu ilaç piyasada bulunmuyor haberleri yok mu diye söylendi. ben o stresle ve ağlama krizleri eşliğinde yumurtalarımı aldırdım. yetmedi bana o kadar yüksek doz ilaçlar kullandırdılar ki yumurtalıklarım aşırı uyarıldı ve ben opudan tam 5 saat sonra acillik oldum. Ohss tanısı kondu. 2 gün de ağrıdan ölmek istedim. tüm bu süreçler sonucu negatif sonuç almak tesadüf olmadı. üstelik eşimin spermiyografisine bakıp normal dediler, farklı bir merkeze gidince yapısal bozukluk var dendi yani eşimdeki sorunu bile fark eden olmadı! gel gelelim negatif sonuç aldık. 2 afet döngüsü bekleyin dediler ve bir sonraki aya randevu vermediler. ben dediklerine inanmadım ve özel bir merkeze danıştım, öyle bir şey yok, yeterli folikül varsa hemen alabiliriz dediler. ve biz özelde devam etmeye verdik. 9 eylül’ün skandalı bitti mi tabii ki bitmedi! bu özel kurum eğer rapor getirirsem fiyatta ciddi bir indirim yapıyorlarmış bizim için gerçekten çok iyi olacaktı o indirim. nasıl olsa dokuz eylülde tüm raporlarım var diyerek bu defa Emre okyay’dan bir tanıdığım vasıtasıyla randevu aldım. durumu anlattım. o kadar üstenci bir tavırla konuştu ki kalkıp gidemediğim için kendimden utandım. o rapora neden ihtiyacım olduğunu resmen yalvararak anlattım. biz dışarı rapor vermiyoruz dedi. kaç yaşında bir insanım ağlayarak neredeyse neden ihtiyacım olduğunu söyledim. kendisinden randevu almanın zorluğundan bahsettim. sanki usulsüz yasa dışı bir iş istemişim gibi muamele gördüm. hemşireler ayrı trip attı biz o raporu vermeyiz diye. sonuçta aldım, farklı bir doktorla süreci sürdürüyoruz. içim o kadar rahat ki, bir kere aklıma takılan her soruyu soruyorum. zaten bu doktor ilk iş tiroid ilacımın dozunu arttırdı ve sayesinde değer 2’nin altına düştü. Ha bir de tam transfer döneminde idarecim kadın olduğu ve durumumu bildiği halde derslerime bir türlü saatinde yetişemediğim için beni azarladı. yine dokuz Eylül yüzünden! 8 buçukta gel diyorlar, gidiyorum bi bakıyorum herkese 8 buçukta gel demişler. onlarca hasta sırada bir de onları bekliyorum. müdüre diyorum ki sabahtan bi kontrol olup geleceğim derslerim aksamayacak. saat öğlen 12, 1 oluyor ben anca doktorun yanından çıkıyorum. hatta doktor yanından çıkınca bekleyin hemşireler ilaç eğitimi vereceğiz deyip beni bir yarım saat veya 1 saat de öyle bekletiyorlar. aç açına bir yudum çay bile içemeden derslere giriyorum. defalarca işten izin alarak geldiğimi söyledim sekreter ve hemşirelere. onların umurlarında mı istersen işten atıl. sabahın köründen öğlene kadar bekle, soru sormaya çalış, işe yetişmeye çalış, bir gün sonra olacağın operasyonun ilacını birkaç saat kala bulmaya çalış, devletin sana tanıdığı hakkın olan raporu yalvararak almaya çalış, stres olma desinler dalga geçer gibi! ne olur biraz daha bütçenizi zorlayın ve buraya gitmeyin ya da devlette başka iyi bir yere gidin benim gibi umudunuz sönüp gitmesin.