dost-dusman

seyran

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Şubat 2007
842
7
54
Adamın birini yakmak için müthiş bir ateş yığını hazırlayıp içine atmışlar.O sırada gökte, ağzında küçücük bir kuru dal olan minik bir kuş belirmiş ve adamın üzerinden geçerken kuru dalı ateşe bırakmış...

Adam kuşa seslenmiş:

- “O minicik çöpü atmışsın, bu koskocaman ateş için ne fark eder ki?”
- Kuş, “Olsun, düşman olduğumuz belli olsun” demiş.

Az sonra minicik gagasına bir damla su ile bir başka kuş belirmiş ve o da suyu ateşin üzerine bırakmış. Adam ona da sormuş:

- “Bir damlacık suyu bıraktın ama bu kocaman ateş için ne fark eder ki?”

Kuş cevap vermiş:

- “Olsun, dost olduğumuz belli olsun...”
 
Arkadaşım ne güzel hikayeler bunlar.Takip ediyor ve okuyorum.Ellerine saglık...
 


Terentius, "Onunla her seyi paylasmak zevkinden mahrum kalinca, hiçbir zevki tatmamaya karar verdim" demis, yitirdigi bir dostunun ardindan.
Nasil bir insandan bahseder Terentius?
Karsisinda zavalli gibi görünmekten korkmadigimiz, bizi degistirmeye degil zenginlestirmeye çalisan, yargilayan degil, kendimizi sorgulamamiza yardimci olan biri midir yitirilen? Sabahin 3'ünde çaldigimiz kapisini açtiginda, tek kelime etmeden kollarina atilip aglayabilecegimiz bir insan midir? Terentius'un acisini bu sekilde dillendiren?
Nedenlerini merak etse de, göz yaslarimizin dinmesini bekleyecek kadar anlayisli, titrek sesimiz ve telasli cümlelerimizi sükunetle dinleyecek kadar sabirli, acimizin bir kismini kendine yük edinecek kadar cömert ve yürekli insanlar midir dost diye seçtiklerimiz?
Sadece sohbeti degil, sessizligi de sikici olmayan; yalnizligimizi unutmak için varligi, eksikligini hissetmemiz için yoklugu kafi gelen insanlara mi dostum deriz?
Basimiza gelen güzel bir seyin coskusu yüregimize sigmadiginda, saate aldirmayip telefona sarildigimiz ve karsimizdaki uykulu sese "Kulaklarina inanamayacaksin!" diye bagirdigimizda, "Sabahi bekleyemez miydin?" demeyen biri midir gerçek bir dost?
Güzel bir film izledigimizde, keske O da olsaydi dedigimiz, okudugumuz bir kitaptan bahsedebildigimiz ve en mahrem sirlarimizi anlattiktan sonra rahatça uykuya dalabildigimiz bir sirdas midir yoksa ?
Konusurken gözlerimizi kaçirmadigimiz, kendimizi saklamadigimiz ve yüzümüze en aci gerçekleri haykirirken bile darilmadigimiz yalnizligimiz midir dost dedigimiz insanlar?
Ne bileyim, ayni fikirde olmasak da uzlasabildigimiz, köprüleri atmadan da tartisabildigimiz, her savastan birlikte ve biraz daha güçlenmis baglarla çiktigimiz insanlar midir dost payesi verdiklerimiz?
Tanidigimizi sanirken, daha kesfedilmeyi bekleyen nice el degmemis duygular ve düsünceler tasidigini gördügümüz; sürekli bizi sasirtan kendimiz midir onlarda sevdigimiz?
Aristo hakli midir; "Dostluk bir ruhun iki ayri bedende yasamasidir" derken ve Terentius, baska bir bedende topraga verdigi ruhunun yasini mi tutmaktadir?
Paylastigi her seye ölüm de mi dahildir?
Acaba, neyi kaybedecegini, dostu ölmeden önce fark etmis midir?
Ya biz; her seyi paylasmanin, iddiali ve gerçek disi geldigi günümüzde, sahip miyiz gerçek bir dosta?
Ya da adimizin önüne dost sifati koyan insanlar var midir hayatimizda?
Yoksa kendimizi sevmeyi basaramadigimizdan, sasiriyor muyuz bizi sevdigini söyleyen birinin varligina, inanamiyor muyuz yanimizda kalmasina ve uzaklastiriyor muyuz içten içe bizi sevmesini istedigimiz insani kendimizden?
Ve bir gün, bir el daha kayip gittiginde avuçlarimizdan, kendi mezarimizin basinda aglayacagimizi biliyor muyuz?
Is isten geçmeden önce tesekkür edebiliyor muyuz sevdigimize, hiç degilse bizi sevdigi için...

 
X