Dul adama kız verilmez...

Tabi ki girmeyecek. Zaten mevzu adamın dul olması da değil. Bu babamın elindeki en büyük koz sadece :) Mükemmel bir adam olsaydı dahi "bu benim değil, senin seçtiğin" diyerek bir kusur bulurdu illa ki... Bazı insanlar bencil doğuyorlar. Damarlarında dolaşıyor bencillik. O damarlardan başka canlara bulaştırıyorlar bencilliklerini. Sonrasında, bencil olmamak adına kendiyle mücadele eden ruh hastaları geliyor meydana. Onların vasıtasıyla... Ben de o mücadele esnasında ruhunun ve zihninin büyük bir kısmı zedelenmiş canlılardan biriyim sadece :) Belki korkaklığımdan, belki mücadelenin kötü sonuçlanacağı endişesinden, belki de vicdanımdan. Çekip gidemiyorum işte...



Bana sormadınız ama cevap vermek istedim. Oluyor evet. Çok severken bir an, aynı dozda nefret hissedebiliyor insan. Nefretin hakim olduğu zamanlarda "Umurumda değil ne düşündüğü" derken, bir sözü ile ağlama krizine sebep olabiliyor aynı kişi. Hem bu kadar değerli, hem etkisiz. Değişik işte...

Korkuyorsun... Ama bu korku başka bir
korku. Ataya karşı saygısızlık yapmaktan korkuyorsun sen yoknaz. Vicdanın seni çepeçevre sarıyor. Dilini bağlıyor.. Bülbül gibi konuşuyorken dil nasıl lâl olur? Olurmuş yoknaz, bal gibi olurmuş. Oysa belki de iki dakika önce karar vermiştin. Tüm cesaretini toplayıp konusacaktin.

Sana al başını git demiyorum. Çünkü ben öyle yapmadım. Herşeyi konuş. Aracı koyma araya. Muhatabı sen ol. Görsün kızı artık büyüdü. Seni anlayana dek sabırla konuş. Bu süreç ne kadar sancılı olursa olsun. Seviyorsan uğruna savaş. Gitmek çare değil.
 
Korkuyorsun... Ama bu korku başka bir
korku. Ataya karşı saygısızlık yapmaktan korkuyorsun sen yoknaz. Vicdanın seni çepeçevre sarıyor. Dilini bağlıyor.. Bülbül gibi konuşuyorken dil nasıl lâl olur? Olurmuş yoknaz, bal gibi olurmuş. Oysa belki de iki dakika önce karar vermiştin. Tüm cesaretini toplayıp konusacaktin.

Sana al başını git demiyorum. Çünkü ben öyle yapmadım. Herşeyi konuş. Aracı koyma araya. Muhatabı sen ol. Görsün kızı artık büyüdü. Seni anlayana dek sabırla konuş. Bu süreç ne kadar sancılı olursa olsun. Seviyorsan uğruna savaş. Gitmek çare değil.

Hayatımda bir kez o cesareti topladım. Hayatımın en önemli kararına yine karşı çıkması ve bağırıp çağırması sonucunda yaptım bunu. Daha doğrusu kendim için değil de annem için yaptım. Zira yine benden ötürü sorun yaşayan o oldu. Bundan 8 yıl önceydi. Aslında bulanık her şey. Ne konuştum neler yaşandı tam bilmiyorum da. Detaya girmeyeyim, sinir krizi sonrasında vuku bulacak olan tedavi süreci için bir başlangıçmış o konuşma. O lüzumsuz yere karşı çıktığı konuya izin verdi ama ben yapamadım. Kendimde değildim, odadan çıkamadım uzun süre.

Şimdi eğer o konuşmayı yapacaksam, aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Belki sonunda pes edip izin verecek ama benim için bir anlamı olamayacak. Bir ota dönüşeceğim o konuşmanın sonunda. Yeterince güçlü değilim ve henüz hazır değilim.

Öyle tuhaf ki... Hayatımın hiçbir alanında, hiç kimseye karşı kendimi ifade etme problemi yaşamadım ben. Aksine, parmaklar beni gösteriyorken "güçlü, karakteri sağlam, cesaretli, küstahlığa varacak kadar özgüven sahibi" cümlesi dökülüyordu dillerden. Hala da öyle belki. Sadece bir kişiye karşı o herkesin bildiği ben olamıyorum. Sadece bir kişi karşısında kendimi ifade etmekte zorlanıyorum. Sadece bir kişi "korku" hissine sebep oluyor. İnanın hiçbir korkum yok hayatta. Ruh hastalığına varacak bir cesaret barındırıyorum bünyemde. Deprem olduğunda oturduğum yerden hareket etmemişken, babamın sesi kaldırıyor oturduğum yerden. Dayak korkusu mu? Değil. Hayatım boyunca hiç dayak yemedim babamdan. Tokat bile atmadı. Ölüm korkusu mu? Değil. Tır ile burun buruna gelen bir aracın içinde olağanca soğukkanlılığımla tepkisizliğe teslim olmuştum.

Peki hayatın geri kalanında anormalliğe varan bir cesaret söz konusu iken, vuku bulmuş ve bulacak olan tüm olaylar karşısında bu denli soğukkanlı olabiliyorken neden baba unsuru bu denli etkiliyor beni? Bilmiyorum, artık bilmek de istemiyorum. Zira biliyorum, bu durum hiç bitmeyecek...
 
Son düzenleme:
Artık o kadar doldum ki, sıkıntılardan birini aradan çekip yazmak istedim. Hangi birini yazsam, ne yapsam bilemediğimden bari bunu yazayım dedim...

Çok berbat bir zamanı yaşıyordum onunla tanıştığımda. Uzun yıllar süren ve büyük hayal kırıklıklarıyla biten bir ilişkinin ardından o karşıma çıktı. Yaşamaktan dahi vazgeçtiğim bir dönemdi. İkimizin de bir amacı yoktu. Günler boyunca anlattık, konuştuk. O beni dinledi uzun uzun ben onu. Pişmanlıklarımızı, keşkelerimizi, hatalarımızı konuştuk. Zerre ayrıntı gizlemeden. Dedim ya, bir amacımız yoktu haliyle maskelere de ihtiyaç duymadık. Ne güzel diyorduk, birbirimizin geçmişini yadırgamadan ve yargılamadan en şeffaf hallerimizle konuşuyoruz. Zamanla önce o bana, sonra ben ona aşık oldum. Hayatımızla ilgili tüm detayları bilmenin tedirginliğiyle ama aynı zamanda böylesine şeffaf bir başlangıcın rahatlığıyla sevdik birbirimizi...

Onun başından bir evlilik geçmişti. Detaya girmeyeceğim ancak aşk evliliği değildi. "Hayatımın en büyük pişmanlığı ve anneme olan öfkemin en büyük sebebi" diye bahsediyordu eski evliliğinden. 1 seneden az bir zamanda sona ermiş ve mazide kalmış bir evlilik. Ben sorun etmedim bunu. Kendi hayatıma dönüp baktığımda, o kadar çok hatam vardı ki, bir başkasının özellikle sevdiğim adamın hatalarını yargılayacak haddim yoktu. Kaldı ki hatasız bir kul olsam dahi yargılamayı yeğlemezdim böyle bir geçmişi. Hayatımdaki en büyük şans diyordum ona, hala da öyle...

Gelelim babama... Hayatım boyunca diyalog kuramadığım, kendi doğrularından başka hiçbir şeyi kabullenmeyen, fikirlerini bağıra çağıra söylemekten çekinmeyen, sadece kan bağım olması dolasıyla belki biraz sevdiğim adam. Onun dışında baba kız ilişkisini hiç yaşamadık, bilmiyorum... İçimden gelerek baba dediğimi de hatırlamıyorum.

Dul, tahsilsiz, çok yakışıklı değil, çok zengin değil. 1 yıl boyunca mütemadiyen duyduğum ve tiksinti ile karışık bir gülümseme ile yanıt verdiğim cümleler. Hiç kimse insanlığına yahut karakterine değinmedi. Mühim olan toplumda yer etmiş kifayetlerdi. Kız verilirse tüm bu olumsuzluklar olmamalıydı. İnsanmış kime ne? Dürüstmüş ne olacak canım. İncitmezmiş aman boşver. Değer verirmiş, adammış ne önemi var. Aldatmayı bırak karşı cinsle iş dışında tek kelam etmezmiş aman canım ne olacak. İş ve ev arasında mekik dokurmuş, başka da bir hayatı yokmuş kim ne yapsın bunları? Alkol almazmış, kumar oynamazmış aman canım bunlar olması gerekenler zaten. İnsanlığın ne önemi vardır ki tahsil, para ve temiz bir geçmiş karşısında? Sevmiş olmanın ne önemi var ki...

Neyse... Önce teyzemle tanıştırdım onu. "Çok dürüst, çok efendi bir adam. Çok beğendim" denildi. İyi, güzel. Sonra annem tanıştı müstakbel damat adayıyla. Aynı izlenim onda da oluştu. Ancak ne zaman ki babaya açıldı konu, ne zaman ki "Ben ölürüm de dul bir adama kız vermem" cümlesi duyuldu, o vakit insanlığı, karakteri, dürüstlüğü unutuldu. "Dul adam" oldu yalnızca. Ben ise, pek temiz pek mükemmel bekar kız...

"Valla karar senin. İster ayrıl, ister bir ömür bekle. Ama evliliği kafandan çıkar" denildi acımasızca. 26 yaşında tahammül etmekte çok zorlandığım bir evde yaşamaya devam et dediler yani. Başka bir ihtimal söz konusu bile değildi.

-Ölümü çiğnerse evlenir ancak...
-Hiç evlenmesin tamam ama ona kız vermem.

Sebep? Çünkü dul. Bir çocuk sahibi bile değil ama dul. Hem zaten çok mu yakışıklı ve zengin ki? Üniversite bile bitirilmemiş ki. Üniversite mezunu birçok gerzekten daha akıllı ve zeki olmasının ne önemi olabilir ki? Üniversite mezunu birçok yapmacık heriften daha dürüst ve şeffaf olmasının ne önemi olabilir ki? Ama dul...

Biz dürüst olmayı yeğledik hem birbirimize hem çevremize. Hiçbir şeyi gizlemedik, hiçbir yalanın ardına saklanmadık. Karşılığı mı? Defalarca kürtaj olan ama kağıt üzerinde evli olmamış, buna rağmen "ay ben bekar erkek alırım dul adam alınmaz ben bekarım" diye fütursuzca konuşan kadınlar daha çok hak etti mutluluğu. Neticede hataları da günahları da aleni değildi. Birçok kadınla birlikte olmuş, birçok kadının canını utanmadan yakmış herifler daha çok hak etti mutluluğu. Çünkü kağıt üzerinde belgelenmemişti geçmişleri. Biz ise dürüst olmayı yeğledik...

-Ya ayrıl ya yıllarca bekle...

Ne seçenek kaldı ki bana? O bekler bir ömür. Ancak ben onun hayatına zincir vurmak istemiyorum. Ben onu 26 yıllık mutsuzluğumun bir parçası yapmak istemiyorum. Hak etmiyor ki bunu.. Hiç hem de. Ayrılık konuşması nasıl yapılır ki bu kadar severken... Hiç bilmiyorum. Ben mi? Artık vazgeçtim her şeyden...


Aynı dertten muzdaribiz. Benim sevgilim de dul aynı seninki gibi kısa süreli bir evliliği olmuş, sevmeden olmuş iki taraf için de. Benimki yüksek lisans yapıyor doktora da yapacak ama faydası ne? Hiç. Ailem "dul" adam aşık olmaz diyor, kullanılırmışım. Neden evlenip boşanan insanlar aşık olamasın ki anlayamıyorum ben bunu? Evlenince insan kalbini bir köşeye mi fırlatıyor. Ben aşık olduğunu biliyorum ama asla vazgeçmeyeceğim. Yani en azından ailem yüzünden vazgeçmem. Bence sen de pes etme. Senin yine annen yanında benim o da istemiyor. Öyle evlatlıktan reddetmeler, yakıp yıkmalar olmasa da istemiyoruz diyorlar, onaylamıyorlarmış. Seni çok çok iyi anlıyorum ben.
 
Artık o kadar doldum ki, sıkıntılardan birini aradan çekip yazmak istedim. Hangi birini yazsam, ne yapsam bilemediğimden bari bunu yazayım dedim...

Çok berbat bir zamanı yaşıyordum onunla tanıştığımda. Uzun yıllar süren ve büyük hayal kırıklıklarıyla biten bir ilişkinin ardından o karşıma çıktı. Yaşamaktan dahi vazgeçtiğim bir dönemdi. İkimizin de bir amacı yoktu. Günler boyunca anlattık, konuştuk. O beni dinledi uzun uzun ben onu. Pişmanlıklarımızı, keşkelerimizi, hatalarımızı konuştuk. Zerre ayrıntı gizlemeden. Dedim ya, bir amacımız yoktu haliyle maskelere de ihtiyaç duymadık. Ne güzel diyorduk, birbirimizin geçmişini yadırgamadan ve yargılamadan en şeffaf hallerimizle konuşuyoruz. Zamanla önce o bana, sonra ben ona aşık oldum. Hayatımızla ilgili tüm detayları bilmenin tedirginliğiyle ama aynı zamanda böylesine şeffaf bir başlangıcın rahatlığıyla sevdik birbirimizi...

Onun başından bir evlilik geçmişti. Detaya girmeyeceğim ancak aşk evliliği değildi. "Hayatımın en büyük pişmanlığı ve anneme olan öfkemin en büyük sebebi" diye bahsediyordu eski evliliğinden. 1 seneden az bir zamanda sona ermiş ve mazide kalmış bir evlilik. Ben sorun etmedim bunu. Kendi hayatıma dönüp baktığımda, o kadar çok hatam vardı ki, bir başkasının özellikle sevdiğim adamın hatalarını yargılayacak haddim yoktu. Kaldı ki hatasız bir kul olsam dahi yargılamayı yeğlemezdim böyle bir geçmişi. Hayatımdaki en büyük şans diyordum ona, hala da öyle...

Gelelim babama... Hayatım boyunca diyalog kuramadığım, kendi doğrularından başka hiçbir şeyi kabullenmeyen, fikirlerini bağıra çağıra söylemekten çekinmeyen, sadece kan bağım olması dolasıyla belki biraz sevdiğim adam. Onun dışında baba kız ilişkisini hiç yaşamadık, bilmiyorum... İçimden gelerek baba dediğimi de hatırlamıyorum.

Dul, tahsilsiz, çok yakışıklı değil, çok zengin değil. 1 yıl boyunca mütemadiyen duyduğum ve tiksinti ile karışık bir gülümseme ile yanıt verdiğim cümleler. Hiç kimse insanlığına yahut karakterine değinmedi. Mühim olan toplumda yer etmiş kifayetlerdi. Kız verilirse tüm bu olumsuzluklar olmamalıydı. İnsanmış kime ne? Dürüstmüş ne olacak canım. İncitmezmiş aman boşver. Değer verirmiş, adammış ne önemi var. Aldatmayı bırak karşı cinsle iş dışında tek kelam etmezmiş aman canım ne olacak. İş ve ev arasında mekik dokurmuş, başka da bir hayatı yokmuş kim ne yapsın bunları? Alkol almazmış, kumar oynamazmış aman canım bunlar olması gerekenler zaten. İnsanlığın ne önemi vardır ki tahsil, para ve temiz bir geçmiş karşısında? Sevmiş olmanın ne önemi var ki...

Neyse... Önce teyzemle tanıştırdım onu. "Çok dürüst, çok efendi bir adam. Çok beğendim" denildi. İyi, güzel. Sonra annem tanıştı müstakbel damat adayıyla. Aynı izlenim onda da oluştu. Ancak ne zaman ki babaya açıldı konu, ne zaman ki "Ben ölürüm de dul bir adama kız vermem" cümlesi duyuldu, o vakit insanlığı, karakteri, dürüstlüğü unutuldu. "Dul adam" oldu yalnızca. Ben ise, pek temiz pek mükemmel bekar kız...

"Valla karar senin. İster ayrıl, ister bir ömür bekle. Ama evliliği kafandan çıkar" denildi acımasızca. 26 yaşında tahammül etmekte çok zorlandığım bir evde yaşamaya devam et dediler yani. Başka bir ihtimal söz konusu bile değildi.

-Ölümü çiğnerse evlenir ancak...
-Hiç evlenmesin tamam ama ona kız vermem.

Sebep? Çünkü dul. Bir çocuk sahibi bile değil ama dul. Hem zaten çok mu yakışıklı ve zengin ki? Üniversite bile bitirilmemiş ki. Üniversite mezunu birçok gerzekten daha akıllı ve zeki olmasının ne önemi olabilir ki? Üniversite mezunu birçok yapmacık heriften daha dürüst ve şeffaf olmasının ne önemi olabilir ki? Ama dul...

Biz dürüst olmayı yeğledik hem birbirimize hem çevremize. Hiçbir şeyi gizlemedik, hiçbir yalanın ardına saklanmadık. Karşılığı mı? Defalarca kürtaj olan ama kağıt üzerinde evli olmamış, buna rağmen "ay ben bekar erkek alırım dul adam alınmaz ben bekarım" diye fütursuzca konuşan kadınlar daha çok hak etti mutluluğu. Neticede hataları da günahları da aleni değildi. Birçok kadınla birlikte olmuş, birçok kadının canını utanmadan yakmış herifler daha çok hak etti mutluluğu. Çünkü kağıt üzerinde belgelenmemişti geçmişleri. Biz ise dürüst olmayı yeğledik...

-Ya ayrıl ya yıllarca bekle...

Ne seçenek kaldı ki bana? O bekler bir ömür. Ancak ben onun hayatına zincir vurmak istemiyorum. Ben onu 26 yıllık mutsuzluğumun bir parçası yapmak istemiyorum. Hak etmiyor ki bunu.. Hiç hem de. Ayrılık konuşması nasıl yapılır ki bu kadar severken... Hiç bilmiyorum. Ben mi? Artık vazgeçtim her şeyden...


canımmmm normalde bu kadar uzun yazıları hayatta okumam ama senin yazdığın benı cok etkiledi.. o kadar güzel anlatmışsın ifade etmişsin ki kendini.. gercekten cok etkilendim.. eşimle ben akrabayız onun halası benım dayımla evli.. kan bağımız yok ama bizde de aynı muhabbet oldu.. babam vefat ettiği dönemde abim zaten bizden hep ayrıydı. annemle bi başımıza kalmıştık bende eşimle cok yakın arkadaştım onla kavga eder onla gülerdim. ama aramzda hep bi mesafe vardı çunku hoşlanıyordum o benı sevmiyor diye hic yanaşmazdım. o da aynı şekildeymiş.. sonra biz konuşmaya başladığımızda annem hayırr dedi!! asla ben akrabaya kız vermem..!! kaçarım dedim sen istediğini de, ben ondan konşmaktan vazgecmicem dedim.. Annem dayımı teyzelerimi kattı araya vazgecmem için.. dışarı cıkartmamaya çalıştı dışarı cıkma kimle konuşuyorsun kim arıyor dedikce ben daha cok diklendim.. vazgecmedim sevdamdan ve davamdan.. sonrasında tamm bi gelsinler bakalım belli olmaz falan demeye başladı tam 4 kere gelip gittiler beni istemeye.. sonrasında annem bizde onlara gidelim oturmaya dedi ama benı götürmedi. neyse konuşmuş orada eşimle.. cok da hoşuna gitmiş.. şimdi inanırmısın bilmem ama benden çok eşimle anlaşıyor ve konuşuyor. eşim her gün arar annemi annemde onu arar. beni arayan yok soran yok :1:

sende davandan vazgecme kuzum.. ailenin sözü dinlenir dinlenmez değil ama bu kadar iyi anlaşırken bu kadar doğrular varken neden istemediğin bi yola sapasın ki ? Allah yâr ve yardımcın olsun canım.. herşeyin en iyisini en doğrusunu sen bilirsin. kalbinin sesini dinlemekten vazgecme.. senin için cok dua edicem.. :29:
 
Afakanlarına selam ederim :) Pek haklısın bu hususta. Son kararım beklemek yönünde. Acelem yok evlilik için. Vazgeçmedim sevdiğim adamdan ancak ailemi yok saymamak adına zamana bıraktık şimdilik...

en doğru kararı vermişsiniz inş. ailende tamam der sevginiz karşısında:16:
 
Bi arkadaşım yaşadı buna benzer şeyleri,,evlenmek istediği adam ''dul'' olmasının yanı sıra,yaş farkı (12 yaş) ve Türk-kürt çatışması içinde zorla da olsa aileye kabul ettirdiler.. evlendiler hatta çocukları bile oldu çok da mutlular.. aileye gelince asla kızımızı ona vermeyiz ölümüzü çiğner öyle evlenir o adamla dedikleri artık oldukça iyi anlaştıkları ve sevdikleri damatları oldu........................nasıl başardılar deyince kız önce anneyi ikna etti ve çok sevdikleri fikirlerine önem verdikleri bi akrabaları araya girip kızın babasıyla konuştu....ikna çabaları sonuç verdi.....imkansız bi durum değil bence..............dilerim sizinde hakkınızda hayırlısı olsun......:34:
 
ne hastalıklı düşünceler
ne çok anlam yüklemişsiniz herşeye

91 doğumluysanız tamam
cehalet derim
değilseniz, vahim

pardon da benm cahilliğimle ilgili kararı verecek olan kişi siz misiniz? herkesin yapısı hassasiyetleri farklıdır. evlenmiş ya da sevgilisinin geçmişinde yaşadığı şeyleri hala sorun eden birçok insan var. buraya gelip ikinci evliliğim eşimin ilk evliliğindeki kadın..... diye başlık açan çok kişi gördüm ben. ya da sevgilimin eski sevgilisi.... diye başlık açan da çok kişi gördüm. konu sahibi sizin gibi tepki göstermezken size neler oldu da olağan bir şeyi cahillik boyutuna taşıdınız anlayamadım gerçekten????
 
Aynı dertten muzdaribiz. Benim sevgilim de dul aynı seninki gibi kısa süreli bir evliliği olmuş, sevmeden olmuş iki taraf için de. Benimki yüksek lisans yapıyor doktora da yapacak ama faydası ne? Hiç. Ailem "dul" adam aşık olmaz diyor, kullanılırmışım. Neden evlenip boşanan insanlar aşık olamasın ki anlayamıyorum ben bunu? Evlenince insan kalbini bir köşeye mi fırlatıyor. Ben aşık olduğunu biliyorum ama asla vazgeçmeyeceğim. Yani en azından ailem yüzünden vazgeçmem. Bence sen de pes etme. Senin yine annen yanında benim o da istemiyor. Öyle evlatlıktan reddetmeler, yakıp yıkmalar olmasa da istemiyoruz diyorlar, onaylamıyorlarmış. Seni çok çok iyi anlıyorum ben.

Sabır, zaman zaman ortadan kaybolduğunda böyle patlamalar yaşanıyor işte. Sabretmek ve beklemek gerek. Vazgeçmedim ben de. Sadece sabır ile zamanı çiftleştirip umut doğurmalarını bekliyorum :)

canımmmm normalde bu kadar uzun yazıları hayatta okumam ama senin yazdığın benı cok etkiledi.. o kadar güzel anlatmışsın ifade etmişsin ki kendini.. gercekten cok etkilendim.. eşimle ben akrabayız onun halası benım dayımla evli.. kan bağımız yok ama bizde de aynı muhabbet oldu.. babam vefat ettiği dönemde abim zaten bizden hep ayrıydı. annemle bi başımıza kalmıştık bende eşimle cok yakın arkadaştım onla kavga eder onla gülerdim. ama aramzda hep bi mesafe vardı çunku hoşlanıyordum o benı sevmiyor diye hic yanaşmazdım. o da aynı şekildeymiş.. sonra biz konuşmaya başladığımızda annem hayırr dedi!! asla ben akrabaya kız vermem..!! kaçarım dedim sen istediğini de, ben ondan konşmaktan vazgecmicem dedim.. Annem dayımı teyzelerimi kattı araya vazgecmem için.. dışarı cıkartmamaya çalıştı dışarı cıkma kimle konuşuyorsun kim arıyor dedikce ben daha cok diklendim.. vazgecmedim sevdamdan ve davamdan.. sonrasında tamm bi gelsinler bakalım belli olmaz falan demeye başladı tam 4 kere gelip gittiler beni istemeye.. sonrasında annem bizde onlara gidelim oturmaya dedi ama benı götürmedi. neyse konuşmuş orada eşimle.. cok da hoşuna gitmiş.. şimdi inanırmısın bilmem ama benden çok eşimle anlaşıyor ve konuşuyor. eşim her gün arar annemi annemde onu arar. beni arayan yok soran yok :1:

sende davandan vazgecme kuzum.. ailenin sözü dinlenir dinlenmez değil ama bu kadar iyi anlaşırken bu kadar doğrular varken neden istemediğin bi yola sapasın ki ? Allah yâr ve yardımcın olsun canım.. herşeyin en iyisini en doğrusunu sen bilirsin. kalbinin sesini dinlemekten vazgecme.. senin için cok dua edicem.. :29:


Çok teşekkür ederim pozitif yorumunuz için :) İnşallah mutluluğunuz daim olur. İnşallah günün birinde "dualarınız kabul oldu" diyerek yazabilirim buraya. Tekrar teşekkür ederim.


Bi arkadaşım yaşadı buna benzer şeyleri,,evlenmek istediği adam ''dul'' olmasının yanı sıra,yaş farkı (12 yaş) ve Türk-kürt çatışması içinde zorla da olsa aileye kabul ettirdiler.. evlendiler hatta çocukları bile oldu çok da mutlular.. aileye gelince asla kızımızı ona vermeyiz ölümüzü çiğner öyle evlenir o adamla dedikleri artık oldukça iyi anlaştıkları ve sevdikleri damatları oldu........................nasıl başardılar deyince kız önce anneyi ikna etti ve çok sevdikleri fikirlerine önem verdikleri bi akrabaları araya girip kızın babasıyla konuştu....ikna çabaları sonuç verdi.....imkansız bi durum değil bence..............dilerim sizinde hakkınızda hayırlısı olsun......:34:


Elbette imkansız değil ancak uzun ve yorucu bir süreç. Ve ben duygular konusunda çok güçlü ve sabit kalabilen biri değilim. İnşallah bu süreci en iyi şekilde atlatabiliriz. Teşekkür ederim.
 
Canım Allah yardımcın olsun kuzenim de evlendi boşandı 4 yaşında bir kızı da var ve 2 senedir bir kızla birlikte kız da 31 yaşında ve ablaları ve babası asla diyormuş hem dul hem çocuklu vermeyiz diye aynı sayılır durum yani kız da kesinlikle beklicem diyor bilmiyoruz ne olacak..Allah yardımcınız olsun canım..
 
merhaba yoknaz, konularına baktıkca hayatımızın benzerliğine sasırıp kaldım %100 olmasada %45lik bölümde aynı yerde debelenip duruyoruz.. ılk once dul olması sadece aılen ıcın bahane emın ol okadar taktıklarını sanmıyorum o adam tahsıl zengınlık fızıksel olarak aılenın hayalındekı adama uymuo okadar..

ben 5 senelik ilişkimi bitirdim benım aılemde karsı cıkmıstı ınatla surdurdum universitemı bıtırdım babam belki senın kadar baskın otorıtesı hadsafada bır adam degıldı bana hep ıhmaller yalnızlıklar .. hangı kelıme duygumu yasadıklarımı nekadar anlatabılır bılmıyorum ama hayat bana hıc altın tepsıde sunmadı bana bırseylerı gittim aldım geldım.. bu sure zarfında babam sadece maddi acıdan destek oldu dıyebılırım.. para ıstemek bır onur meselesıydı benım sadece aılem ıcın degıl herkese boyle.. bana hadi kızım yapabılırsın bosver yada topla bavulunu gel yanıma dese yıkıp gelırdım herseyı ardıma bakarsam namert olayım.. ozguvenlı bırıyım ortam ıcınde aranılan dıkkat ceken bırıyım ama bunlar hep kendı cabamla yada gosterısımle..bana zaman zaman yasattıgı duygu sılsılerını anlatmak ıstemıyorum..

bu gecenkı konunda bahsettıgın ruh hallerı... nasılda cuk dıye oturmustu hıssettıklerıme..

o adam emınım sana asıktır benımkıde bana asıktı nekadar zamandır cıkıosun bılmıorum ama sen o adama asık degılsın yoksaz! sen o adamı sadece cok ıyı bırı senın duygu gecıslerını kaldırabıldıgı ıcın sevıosun belkı sevkat arıosun ayrıldıgında bunu goruceksın ayrıl demıorum doya doya dibine kadar yasa herseyi.. ama bu gecenkı yasadıgın duygu karmasası ruh halını bu adam senı degıstıremıosa (ama belkı sen degıstırdıgını sanıosun)sevebılecegın o son kısı o adam degıl...o yenıletmesı lazım cunku onu sen dost sevgılı kanka yapmıssın koca yapıcaksın.. keske yanımda olsanda sana daha net acıklayabılsem alıskanlıgın var yoknaz! sevkat arayıcı bır alıskanlık ve bu cok tehlıkelı.. 17 yasındakı halını hatırlıosundur bak kendınle ozamnkı halıne anandan babandan bekleme onlar sımartmazlar senı.. eminim bu adamda ılk baslarda bısıler yapmıstır ama suan yapmıo emın ol.. suan mesajlardan anladıgım kadarıyla bır karar verme asamasındasın.. yapıcaksın kopar at zıncırlerını yoknaz yapabılırsın!!!
 
Son düzenleme:
Aynı dertten muzdaribiz. Benim sevgilim de dul aynı seninki gibi kısa süreli bir evliliği olmuş, sevmeden olmuş iki taraf için de. Benimki yüksek lisans yapıyor doktora da yapacak ama faydası ne? Hiç. Ailem "dul" adam aşık olmaz diyor, kullanılırmışım. Neden evlenip boşanan insanlar aşık olamasın ki anlayamıyorum ben bunu? Evlenince insan kalbini bir köşeye mi fırlatıyor. Ben aşık olduğunu biliyorum ama asla vazgeçmeyeceğim. Yani en azından ailem yüzünden vazgeçmem. Bence sen de pes etme. Senin yine annen yanında benim o da istemiyor. Öyle evlatlıktan reddetmeler, yakıp yıkmalar olmasa da istemiyoruz diyorlar, onaylamıyorlarmış. Seni çok çok iyi anlıyorum ben.
Merhaba , ben de aynı dertten muzdaribim :( 2 yıl geçmiş bu mesajların üzerinden.. Acaba naptınız? Evlendiniz mi?
 
Artık o kadar doldum ki, sıkıntılardan birini aradan çekip yazmak istedim. Hangi birini yazsam, ne yapsam bilemediğimden bari bunu yazayım dedim...

Çok berbat bir zamanı yaşıyordum onunla tanıştığımda. Uzun yıllar süren ve büyük hayal kırıklıklarıyla biten bir ilişkinin ardından o karşıma çıktı. Yaşamaktan dahi vazgeçtiğim bir dönemdi. İkimizin de bir amacı yoktu. Günler boyunca anlattık, konuştuk. O beni dinledi uzun uzun ben onu. Pişmanlıklarımızı, keşkelerimizi, hatalarımızı konuştuk. Zerre ayrıntı gizlemeden. Dedim ya, bir amacımız yoktu haliyle maskelere de ihtiyaç duymadık. Ne güzel diyorduk, birbirimizin geçmişini yadırgamadan ve yargılamadan en şeffaf hallerimizle konuşuyoruz. Zamanla önce o bana, sonra ben ona aşık oldum. Hayatımızla ilgili tüm detayları bilmenin tedirginliğiyle ama aynı zamanda böylesine şeffaf bir başlangıcın rahatlığıyla sevdik birbirimizi...

Onun başından bir evlilik geçmişti. Detaya girmeyeceğim ancak aşk evliliği değildi. "Hayatımın en büyük pişmanlığı ve anneme olan öfkemin en büyük sebebi" diye bahsediyordu eski evliliğinden. 1 seneden az bir zamanda sona ermiş ve mazide kalmış bir evlilik. Ben sorun etmedim bunu. Kendi hayatıma dönüp baktığımda, o kadar çok hatam vardı ki, bir başkasının özellikle sevdiğim adamın hatalarını yargılayacak haddim yoktu. Kaldı ki hatasız bir kul olsam dahi yargılamayı yeğlemezdim böyle bir geçmişi. Hayatımdaki en büyük şans diyordum ona, hala da öyle...

Gelelim babama... Hayatım boyunca diyalog kuramadığım, kendi doğrularından başka hiçbir şeyi kabullenmeyen, fikirlerini bağıra çağıra söylemekten çekinmeyen, sadece kan bağım olması dolasıyla belki biraz sevdiğim adam. Onun dışında baba kız ilişkisini hiç yaşamadık, bilmiyorum... İçimden gelerek baba dediğimi de hatırlamıyorum.

Dul, tahsilsiz, çok yakışıklı değil, çok zengin değil. 1 yıl boyunca mütemadiyen duyduğum ve tiksinti ile karışık bir gülümseme ile yanıt verdiğim cümleler. Hiç kimse insanlığına yahut karakterine değinmedi. Mühim olan toplumda yer etmiş kifayetlerdi. Kız verilirse tüm bu olumsuzluklar olmamalıydı. İnsanmış kime ne? Dürüstmüş ne olacak canım. İncitmezmiş aman boşver. Değer verirmiş, adammış ne önemi var. Aldatmayı bırak karşı cinsle iş dışında tek kelam etmezmiş aman canım ne olacak. İş ve ev arasında mekik dokurmuş, başka da bir hayatı yokmuş kim ne yapsın bunları? Alkol almazmış, kumar oynamazmış aman canım bunlar olması gerekenler zaten. İnsanlığın ne önemi vardır ki tahsil, para ve temiz bir geçmiş karşısında? Sevmiş olmanın ne önemi var ki...

Neyse... Önce teyzemle tanıştırdım onu. "Çok dürüst, çok efendi bir adam. Çok beğendim" denildi. İyi, güzel. Sonra annem tanıştı müstakbel damat adayıyla. Aynı izlenim onda da oluştu. Ancak ne zaman ki babaya açıldı konu, ne zaman ki "Ben ölürüm de dul bir adama kız vermem" cümlesi duyuldu, o vakit insanlığı, karakteri, dürüstlüğü unutuldu. "Dul adam" oldu yalnızca. Ben ise, pek temiz pek mükemmel bekar kız...

"Valla karar senin. İster ayrıl, ister bir ömür bekle. Ama evliliği kafandan çıkar" denildi acımasızca. 26 yaşında tahammül etmekte çok zorlandığım bir evde yaşamaya devam et dediler yani. Başka bir ihtimal söz konusu bile değildi.

-Ölümü çiğnerse evlenir ancak...
-Hiç evlenmesin tamam ama ona kız vermem.

Sebep? Çünkü dul. Bir çocuk sahibi bile değil ama dul. Hem zaten çok mu yakışıklı ve zengin ki? Üniversite bile bitirilmemiş ki. Üniversite mezunu birçok gerzekten daha akıllı ve zeki olmasının ne önemi olabilir ki? Üniversite mezunu birçok yapmacık heriften daha dürüst ve şeffaf olmasının ne önemi olabilir ki? Ama dul...

Biz dürüst olmayı yeğledik hem birbirimize hem çevremize. Hiçbir şeyi gizlemedik, hiçbir yalanın ardına saklanmadık. Karşılığı mı? Defalarca kürtaj olan ama kağıt üzerinde evli olmamış, buna rağmen "ay ben bekar erkek alırım dul adam alınmaz ben bekarım" diye fütursuzca konuşan kadınlar daha çok hak etti mutluluğu. Neticede hataları da günahları da aleni değildi. Birçok kadınla birlikte olmuş, birçok kadının canını utanmadan yakmış herifler daha çok hak etti mutluluğu. Çünkü kağıt üzerinde belgelenmemişti geçmişleri. Biz ise dürüst olmayı yeğledik...

-Ya ayrıl ya yıllarca bekle...

Ne seçenek kaldı ki bana? O bekler bir ömür. Ancak ben onun hayatına zincir vurmak istemiyorum. Ben onu 26 yıllık mutsuzluğumun bir parçası yapmak istemiyorum. Hak etmiyor ki bunu.. Hiç hem de. Ayrılık konuşması nasıl yapılır ki bu kadar severken... Hiç bilmiyorum. Ben mi? Artık vazgeçtim her şeyden...
Merhabalar, 2 yıl heçmiş aradan.. Ne yaptınız acaba evlendiniz mi :/
 
boşanmış olmak kötü bir şey değil ama ben güvenmezdim. çünkü evliliklerde ilişkilerde kadınlar kanlarının son damlasına kadar savaşıyor. bu nedenle erkek arkadaşınızın anlatmadığı pek çok şey olabileceğini düşünüyorum.
esas konuya dönersek hiçbir baba çocuğunun kötülüğünü istemez. ve babalar genelde haklı çıkıyor bu nedenle babanıza sırtınızı dönmeden ikna etmeye çalışın bence :KK16:
ben de öyle düşünüyorum. Bu toplumda bir kadın boşanıyorsa geçerli sebepleri vardır.
 
Çok üzüldüm canım ama gün doğmadan neler doğar demişler sen dua et sabret benim amca kızı da benzer bir durum yaşadı babası vermedi 1 yıl aynı evin içinde küs yaşadılar kizcagiz eridi zayifladi sonunda babam devreye girdi hasta olacak çocuk etme eyleme dedi ağzından girdi burnundan çıktı ikna etti evlendiler umudunu kaybetme abin yardım edebilir gibi geldi benzer durumu oda yaşamış
 
Siz istedikten sonra bu is olur unutmayin.
Bu kadar dürüst ve iyi bir adamsa gercekten, vazgecmeyin.
Insanligin ölmedigini babaniza gösterin zamanla.
Eger kesin eminseniz sevgilinizden, ailenizin diger fertleriylede tanistirin yavas yavas.
Herkes tanidikca severse, babanizinda kulagina gider bu.
Iki kisi birbirini istedikten sonra, kismette de varsa, Allah yazdiysa, baba maba kimse önüne gecemez.
 
Back
X