Duygu sağırı insanlar

Rozel62

sevgiler
Kayıtlı Üye
27 Mart 2008
2.523
8
Kendilerini anlatamıyor başkalarını da anlamıyorlar.Aleksitimi yapısı önce klasik psikosomatik hastalıklarda, daha sonra madde kullanım bozuklukları, posttravmatik stres bozukluğu ve yeme bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluk hastaları arasında da gözlendiği düşünülen bir yapı. Kendi duygularını doğru olarak tanıyamayan aleksitimik bireyler, sadece duyguları üzerine düşünme ve onları düzenleme konusunda sıkıntı çekmiyor, aynı zamanda, duygusal sıkıntıyı diğer insanlara çok zayıf olarak iletebiliyor ve bu yüzden daha az yardım ve destek görüyorlar.

Kimi zaman bir yönetici, kimi zaman sevgili, kimi zaman ebeveyn, kimi zaman da arkadaş olarak çıkarlar karşımıza. Uzunca bir süre, “neden bu kadar katı, soğuk, sanki, yıkılmaz duvarları var?” diye düşündürürler insanları. Onlarla iletişim kurma çabaları, çoğunlukla boşa gider çünkü ortada, duygularını tanımlamakta ve anlatmakta, hatta başkalarının duygularını da anlamakta zorlanan biri yani aleksitimik bir kişilik vardır…

Onların kişilik yapılarının aleksitimik olduğu, çok değil bundan 30 yıl önce keşfedildi. . Kavram, 1970’lerin başında Nemiah ve Sifeneos tarafından tanıtıldı ve o günden bu yana 700’den fazla bilimsel makaleye konu oldu. Aleksitimi kavramının Türkçe karşılığı ise ‘duygu sağırlığı’ olarak adlandırılıyor.

Geçen yıllar içinde bu kavram üzerinde biraz daha çalışılmış. Özellikle Kanada Toronto Üniversitesinde 3 araştırmacı, 1980’li yılların başından itibaren, insanlardaki bu özelliği ölçen, 20 soruluk bir ölçek geliştirmişler. Bu ölçeğin Türkiye’deki geçerlilik çalışmasını da Yrd. Doç. Dr. Kemal Sayar ve arkadaşları yapmış ve kavramı değişik gruplar üzerinde araştırmışlar.

Aleksitiminin üç boyutu

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı, Yrd. Doç. Dr. Psikiyatr Kemal Sayar, aleksitiminin, duygular için söz yokluğu anlamına geldiğini ve bu kişilerin duygularını tanımakta, tanımlamakta, anlatmakta zorluğu olduğuna dikkat çekiyor. 30 yıllık bir geçmişe sahip olan aleksitimi kavramının dünyada yeni yeni gelişmeye başladığını belirten Sayar, özellikle psikosomatik rahatsızlıkları olanlarda, duyguları ifade etmeye yönelik yetilerin az bulunduğunun tespit edildiğini söylüyor.

Sayar, aleksitiminin, duygular için söz yokluğu anlamına geldiğini ancak üç temel özelliği bulunduğunu belirtiyor. Bunlardan birincisi, duyguları tanımakta, belirlemekte ve onları somatik-bedensel duyumlardan ayırmakta güçlük çekmek, ikincisi, duyguları dışa vurmakta güçlük içinde olmak ve üçüncüsü de somut düşünmede güçlük çekmek olarak çıkıyor karşımızsa. Sayar’a göre, aleksitimik insanlar, duygularını tanımadıkları için kendilerini hep işlerine yoğunlaştırarak düşünürler. Hayal de kuramazlar. Sayar, aleksitimi kavramına Türkçe olarak “duygu sağırlığı” adını verdiğini çünkü kendini anlatamayan, karşısındaki insanların da duygularını anlamakta güçlük çeken bu insanların duygusal hayatlarının çok kısır olduğunu, bunun da çok ciddi sıkıntılara yol açabildiğini söylüyor.

Aleksitimikler nasıl anlaşılıyor?

Bu soruya “Kuru insanlar olarak gözlüyoruz” diye cevap veren Sayar şunları söylüyor. “Daha robotik, kuru, etrafına sıcaklık vermeyen insanlar olarak tanımlayabiliriz onları. Anlamak ve anlatmak zorlukları olduğu için en büyük zararları yine kendilerine oluyor. Öncelikle bedensel rahatsızlıklara daha sık yakalanıyorlar. Bedensel rahatsızlıklara yakalanıyorlar çünkü ifade edilmeyen duygular bir şekilde vücutta kendilerine çıkış kanalı bulurlar. Bedenselleştirme dediğimiz durum, ruhsal çatışmaların bedensel hadiselerle dışarı verilmesidir. Bu tür insanlar daha fazla bedenselleştirme gösterir çünkü duyguları oradadır ama onlar tarif edemedikleri için ya baş ağrısı, ya karın ağrısı olarak kendini gösterirler.” Sayar’a göre; Aleksitimi, bir kişilik özelliği yani bir psikiyatrik rahatsızlık değil. Bunun sosyo kültürel etkenlerle de ilişkisi olduğu gözlenmiş. Özellikle eğitimi az olan, duygusal alış verişin çok yoğun olmadığı aileler de bu sorun daha fazla gözleniyor. Sayar, aleksitimi ile eğitimin alakasını da şöyle kuruyor: “Duygularımızı isimlendirmek için kelimelere ihtiyaç duyarız ve yeterli kelime hazinesine sahip olmayan insanlar duygularını yeterince isimlendiremeyebilirler. Son üç beş senedir bu konuda çok ilginç çalışmalar çıkıyor ortaya. Mesela ebeveynlerinden yeterince şefkat görmemiş çocuklarda, beynin duyguları işleyen bölümünün az geliştiği görülebiliyor. Sonuç olarak ailemizden gördüğümüz şefkat, ilgi beynimizin yapısını değiştirebiliyor. Bu tür çocuklar, çocukluklarında yeterince duygusal veri almamış, karşısındaki insanlara duygularını ifade etmeyi öğrenemmiş çocuklar ve ileriki yaşlarda duyguları işleyecek merkezleri gelişmiyor. Bu, insanlar gündelik hayatlarını devam ettiriyor fakat duygu boyutunda kepenk indiriyor. Sorun duygu sağırlığı olarak isimlendiriliyor çünkü bu insanlar kendi duyguları ve karşılarındakilerin duygularını duyamıyor.”

Aleksitimi ve psikiyatrik rahatsızlıklar

Yapılan araştırmalar, aleksitimiklerin daha çok psikosomatik hastalıklara yakalandığını, ayrıca bazı psikiyatrik rahatsızlıkların, özelliklerde anksiyete ve panik bozukluk, post travmatik stres bozuklularının da bu kişilikleri yakaladığını göstermiş.

Kemal Sayar Türkiye’de yaptıkları çalışmalır özetlerken de önemli noktalar keşfettiklerini belirtiyor. Mesela sanıldığının aksine intihar edenlerde aleksitimi yok. Buna karşılık anti sosyal kişilerde var. Bu insanlar sıklıkla dağılmış ailelerden geliyorlar. Bu nedenle onlardan duygusal uyaran almıyorlar ve kapasiteleri gelişmiyor. Ayrıca, fibromiyalji hastalarında sıklıkla görülüyor. Ağrıları ile ilgili olarak organik bir sebep bulunamayan bu rahatsızlık kadınlarda sık görülüyor. Alkol ve madde bağımlılarında da aleksitimi yüksek oranda görülüyor. Çünkü onlar da duygularını anlatamıyor, tanıyamıyor ve içlerinde huzursuzluk var. Sayar aleksitimiklerin terapilerinin zor ama imkansız olmadığını belirterek bir hastasına ilişkin şu örneği anlatıyor: “Yıllarca yöneticilik yapmış bir hastamdı. Çok huzursuz ve sıkıntılıydı. Ne çocuğu, ne arkadaşları ile duygusal alış verişi vardı. Hayatını hep olmalılar, olmamalılar ekseninde yaşamıştı. Herkesle sizli bizli olmuş, hayatı bir kurallar manzumesi olarak yaşamıştı. Çünkü bu kişiler konuşurlar ama iç dünyalarına, ruhlarına dokunamazsınız.”

Katı ve yalnızlar

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr Emin Önder’de aleksitimide, duyguların yetersizliğinden bahsedildiği için bu sıkıntılı durumun zamanla fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabildiğini belirtiyor ve aleksitimik olanların kişiler arası ilişkilerde başarısız kaldıklarını, yalnız, katı duygulanım içinde ilişki kurmaya çalıştıklarını belirtiyor. Psikiyatr Dr. Cüneyt Evren ise aleksitimi yaşayanların sadece bağımlılar arasından çıkmadığını ancak bağımlı olmaya eğimli olduklarını belirtiyor.

KUTU
TAS-20

Toronto Aleksitimi Skalası

Lütfen aşağıdaki maddelerin sizi ne ölçüde tanımladığını işaretleyiniz.

Hiçbir zaman (1),.............., Her zaman (5) olacak şekilde bu maddelere puan veriniz.

Hiçbir zaman Nadiren Bazen Sık sık Her zaman


1- Ne hissettiğimi çoğu kez tam olarak bilemem....................... 1 2 3 4 5

2- Duygularım için uygun kelimeleri bulmak benim

için zordur............................................................................ 1 2 3 4 5

3- Bedenimde doktorların dahi anlamadığı hisler oluyor........... 1 2 3 4 5

4- Duygularımı kolayca tarif edebilirim..................................... 1 2 3 4 5

5- Sorunları yalnızca tarif etmektense onları çözümlemeyi

yeğlerim.................................................................... 1 2 3 4 5

6- Keyfim kaçtığında, üzgün mü, korkmuş mu yoksa kızgın

mı olduğumu bilemem.......................................... 1 2 3 4 5

7- Bedenimdeki hisler kafamı karıştırır...................................... 1 2 3 4 5

8- Neden öyle sonuçlandığını anlamaya çalışmaksızın, işleri

oluruna bırakmayı yeğlerim 1 2 3 4 5


9- Tam olarak tanımlayamadığım duygularım var..................... 1 2 3 4 5

10- İnsanların duygularını tanıması gerekir.................................. 1 2 3 4 5

11- İnsanlar hakkında ne hissettiği tarif etmek bana zor geliyor. 1 2 3 4 5

12- İnsanlar duygularımı kolayca tarif etmemi isterler. 1 2 3 4 5

13- İçimde ne olup bittiğini bilmiyorum...................................... 1 2 3 4 5

14- Çoğu zaman neden kızgın olduğumu bilmem........................ 1 2 3 4 5

15- İnsanlarla, duygularından çok günlük uğraşları hakkında

konuşmayı yeğlerim.................................................... 1 2 3 4 5

16- Psikolojik dramalar yerine eğlendirici programlar

izlemeyi yeğlerim........................................................ 1 2 3 4 5



17- İçimdeki duyguları yakın arkadaşlarıma bile açıklamak

bana zor gelir........................................................... 1 2 3 4 5

18- Sessizlik anlarında dahi, kendimi birisine yakın

hissedebilirim........................................................... 1 2 3 4 5

19- Kişisel sorunlarımı çözerken duygularımı incelemeyi

yararlı bulurum......................................................... 1 2 3 4 5

20- Film veya oyunlarda gizli anlamlar aramak, onlardan

alınacak hazzı azaltır................................................... 1 2 3 4 5

Sağ sütun sorular

Kimseyle konuşamıyorum

“Ben 32 yaşında bir erkeğim. Geçmişimle ilgili çok sıkıntılarım var ve derdimi kimselere anlatamıyorum. Geceleri rüyalarımda kabuslar görerek uyanıyorum. Gidereke içime kapandım ve kimselerle bağlantım yok. Benim sorunum ne olabilir?” Çetin Z.

Psikiyatr Dr. Bahadır Bakım


Ruhsal travma olabilir

Travma, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantıdır. Ruhsal travma kapsamına fiziksel ve duygusal tacizler (dövülme, gasp olayları,çocukluk çağından beri süregelen sevgisiz ortam, sağlık, eğitim, barınma ve beslenme gereksinmelerinin karşılanamaması gibi), cinsel tacizler, doğal afetler (deprem, sel, fırtına , gibi),yangınlar , trafik kazaları, savaşlar ,çatışmalardan etkilenmek girer.
Ruhsal bir travmayı izleyerek bazı kişilerde önce akut stres bozukluğu bazı kişilerde de bunun sonrasında travma sonrası stres bozukluğu ya da diğer adı ile post travmatik stres bozukluğu dediğimiz bir durum gelişebilir. Bu kişide böyle bir sorun olabilir ve bu nedenle mutlaka psikiyatrik bir yardım almalı.

Ruh halim değişken


“54 yaşında bir çocuk babasıyım ve yaklaşık on yıldır ruhsal sıkıntılarım var. Bir anda kendimi nefes alamayacak kadar kötü hissediyorum fakat birkaç zaman sonra da çok neşeli dışa dönük, yerinde duramaz biri oluyorum. Evde yalnız kalamadığım zamanlar da oluyor. Anadolu’da yaşadığım için iyi bir doktor da bulamadım bana ne önerirsiniz?” A.U

Manik depresif bozukluk

Kişinin bazı dönemlerde çökkünlük (depresyon) dönemleri yaşaması ile birlikte ,kimi zamanlar da taşkınlık (mani) ya da bunun daha hafif bir şekli olan hipo mani dönemlerinin görülmesi ile seyreden bir psikiyatrik bozukluktur. Kişinin her zamanki normal halinden farklı olan ve sürekli bir şekilde aşırı neşeli,(her şeye gülüp, kimseyi umursamadan şarkılar,oyunlar,danslar etme gibi) ya da yerinde duramayacak şekilde gergin(bazen aşırı öfkeli, saldırgan, küfürlü konuşma gibi) ve kendini yükseklerde gören bir duygu durumu vardır. Mutlaka terapi görmesi gerekir.”
 
X