konuşulmaz’’ diyor. Erkeklerde de oran aynı. Ama buna karşılık, gençlerin yüzde 19'una yakını, cinsel sorunlarını aileleriyle doğrudan ve rahatlıkla konuştuğunu ortaya koyuyor. ‘‘Doğrudan değil ama, dolaylı olarak konuşulur’’ diyen kızların oranı yüzde 38.5, erkeklerin oranı da yüzde 43.5. Prof. Dr. Özcan Köknel'in yaptığı bir araştırma, gençlerin yüzde 18'nin cinsel konuları aile içinde 'tabudur, konuşulmaz' diye nitelediğini, kızların yüzde 25, erkeklerin ise yüzde 14'nün 'konuşulmaz, fakat sorularıma yanıt verirler' dediğini gösteriyor.
GİZLİLİK VE İKİYÜZLÜLÜK
Uzmanlar, cinsel yaşamın şekillenmesinde ve cinsel eğitimde kadın ve erkek için benimsenen rollerin, çocuk ve genç cinselliğine bakış, bakirelik, din ve geleneklerin etkisinin, cinsel ahlak, hızlı kentleşme ve toplumsal gelişmelerin gençlerin değerlerinde büyük altüst oluşları yarattığını belirtiyorlar.
Okullarda cinsel eğitimin olmaması öğretmen-öğrenci ilişkilerinde varolan tabuları güçlendiriyor ve öğretmenleri yasakçılığa, gençleri gizliliğe yöneltiyor.
KİŞİLİK GELİŞİYOR
Cinsel eğitimin faydaları şöyle sıralanıyor:
Kendi cinsel gelişiminin, gelişimin sürecinin bir parçası olduğunu anlar
Kadın ve erkek cinselliğine gerçekçi yaklaşır
Başkasının görüş ve davranışına saygılı olur
Olumlu bir kişilik geliştirir ve ilişkiler kurar
Cinsellikle ilgili suçluluk, korku, endişe gibi olumsuz duygulardan kurtulur ve cinsel yaşama ilişkin sorumluluk duygusunu geliştirir
İstenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuz sonuçlardan korunur
ZAMANINDA EĞİTİM
Uzmanlar cinsel eğitimin zamanında ve uygun yöntemlerle kazanılmamasının bireydeki etkilerini şöyle sıralıyor:
Olumlu cinsel kişiliğin gelişmesini, kişinin kendisini sevmesini engeller, çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasını güçleştirir, cinsiyet ayrımcılığını körükleyerek, kişiye kendini yabancılaştırır
Cinsler arasında iletişim bozuklukları, toplumsal kutuplaşmaları artırır, cinsler arasındaki şiddeti kışkırtır
Sağlıklı cinsellik yaşayamamak, psikolojik sorunlara yol açar. Sosyal ve toplumsal rahatsızlıklar yaratır
Doğurganlığını düzenleyememek, kadın nüfusta hastalıklara, sakatlıklara, anne ve bebek ölümlerine, istenmeyen gebeliklere neden olur.
Tabu, erkek-kadın farketmiyor. Oran, her iki cins için aynı.
Buna karşılık cinsel konuları aileleriyle ‘‘rahatlıkla’’ konuşan gençlerde oran erkekler lehinde artış gösteriyor: Yüzde 19.5.
Cinsel konuları aileleriyle rahatlıkla konuşan kadınların oranı ise yüzde 18'de kalıyor.
Okullarında cinselliğin ‘‘c’’sinin konuşulmadığı bir ülkede, ailenin bu konudaki önemi daha da artıyor. Anne-babaların, cinselliği bir tabu olarak görmemesi, çocuklarını doğru bilgilendirmesi gerekiyor.
Peki, bu konuda dünya ne yapıyor?
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklılığı, bu alanda da görülüyor.
Gelişmiş ülkelerde İrlanda dışında tüm Batı ve Kuzey Afrika ülkelerinde, zorunlu olmasa da cinsellik eğitimi okulda veriliyor.
ABD'de cinsel eğitim ve programları, eyalet yönetimlerinin kararlarına bırakılmış durumda.
Danimarka, 1971'de okullarda cinsel eğitimi zorunlu kılan yasayı kabul etti.
Bu ülkede cinsellik eğitimi üç bölümde uygulanıyor.
Birinci bölümde (1-4. sınıflar) kadın erkek arasındaki farkları, üreme, gebelik, doğum, aile planlaması, ailenin büyüklüğü ve buluğa girme konularında bilgi veriliyor.
İkinci Bölümde ise, (5-7. sınıflar) cinsel organlar, hormonlar, genetik, cinsel içgüdü, döllenme, doğum kontrolü, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve pornografi hakkında bilgi veriliyor ve tartışılıyor.
Üçüncü Bölümde ise, (8-10. sınıflar) bütün konularda tartışılarak, etik, ahlak, sosyal ve aile ilgili sorunlar ele alınıyor.
Fransa'da ana baba okulunun 'Cinsellik ve Eğitim Üzerinde Araştırma ve İnceleme Grubu' adı altında kurduğu hizmet birimi bütün okul dönemleri boyunca istekler doğrultusunda toplanıyor. Her kesime açık tutulan ve 2 yıl süren 'Cinsellik ve Eğitim Semineri' düzenleniyor.
Gençlerin toplam yüzde 60'ı, cinsel konuları aileleriyle ‘‘dolaylı veya dolaysız’’ konuşmaya başlamışsa, önemli bir mesafe alınmış demektir.
Cinsellik eğitimi, aileler için tabu olmaktan çıkıyor.
Ve bu olgu, artık eğitim sistemimiz için de tabu olmaktan çıkmalı.
GİZLİLİK VE İKİYÜZLÜLÜK
Uzmanlar, cinsel yaşamın şekillenmesinde ve cinsel eğitimde kadın ve erkek için benimsenen rollerin, çocuk ve genç cinselliğine bakış, bakirelik, din ve geleneklerin etkisinin, cinsel ahlak, hızlı kentleşme ve toplumsal gelişmelerin gençlerin değerlerinde büyük altüst oluşları yarattığını belirtiyorlar.
Okullarda cinsel eğitimin olmaması öğretmen-öğrenci ilişkilerinde varolan tabuları güçlendiriyor ve öğretmenleri yasakçılığa, gençleri gizliliğe yöneltiyor.
KİŞİLİK GELİŞİYOR
Cinsel eğitimin faydaları şöyle sıralanıyor:
Kendi cinsel gelişiminin, gelişimin sürecinin bir parçası olduğunu anlar
Kadın ve erkek cinselliğine gerçekçi yaklaşır
Başkasının görüş ve davranışına saygılı olur
Olumlu bir kişilik geliştirir ve ilişkiler kurar
Cinsellikle ilgili suçluluk, korku, endişe gibi olumsuz duygulardan kurtulur ve cinsel yaşama ilişkin sorumluluk duygusunu geliştirir
İstenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuz sonuçlardan korunur
ZAMANINDA EĞİTİM
Uzmanlar cinsel eğitimin zamanında ve uygun yöntemlerle kazanılmamasının bireydeki etkilerini şöyle sıralıyor:
Olumlu cinsel kişiliğin gelişmesini, kişinin kendisini sevmesini engeller, çevresiyle olumlu ilişkiler kurmasını güçleştirir, cinsiyet ayrımcılığını körükleyerek, kişiye kendini yabancılaştırır
Cinsler arasında iletişim bozuklukları, toplumsal kutuplaşmaları artırır, cinsler arasındaki şiddeti kışkırtır
Sağlıklı cinsellik yaşayamamak, psikolojik sorunlara yol açar. Sosyal ve toplumsal rahatsızlıklar yaratır
Doğurganlığını düzenleyememek, kadın nüfusta hastalıklara, sakatlıklara, anne ve bebek ölümlerine, istenmeyen gebeliklere neden olur.
Tabu, erkek-kadın farketmiyor. Oran, her iki cins için aynı.
Buna karşılık cinsel konuları aileleriyle ‘‘rahatlıkla’’ konuşan gençlerde oran erkekler lehinde artış gösteriyor: Yüzde 19.5.
Cinsel konuları aileleriyle rahatlıkla konuşan kadınların oranı ise yüzde 18'de kalıyor.
Okullarında cinselliğin ‘‘c’’sinin konuşulmadığı bir ülkede, ailenin bu konudaki önemi daha da artıyor. Anne-babaların, cinselliği bir tabu olarak görmemesi, çocuklarını doğru bilgilendirmesi gerekiyor.
Peki, bu konuda dünya ne yapıyor?
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler farklılığı, bu alanda da görülüyor.
Gelişmiş ülkelerde İrlanda dışında tüm Batı ve Kuzey Afrika ülkelerinde, zorunlu olmasa da cinsellik eğitimi okulda veriliyor.
ABD'de cinsel eğitim ve programları, eyalet yönetimlerinin kararlarına bırakılmış durumda.
Danimarka, 1971'de okullarda cinsel eğitimi zorunlu kılan yasayı kabul etti.
Bu ülkede cinsellik eğitimi üç bölümde uygulanıyor.
Birinci bölümde (1-4. sınıflar) kadın erkek arasındaki farkları, üreme, gebelik, doğum, aile planlaması, ailenin büyüklüğü ve buluğa girme konularında bilgi veriliyor.
İkinci Bölümde ise, (5-7. sınıflar) cinsel organlar, hormonlar, genetik, cinsel içgüdü, döllenme, doğum kontrolü, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve pornografi hakkında bilgi veriliyor ve tartışılıyor.
Üçüncü Bölümde ise, (8-10. sınıflar) bütün konularda tartışılarak, etik, ahlak, sosyal ve aile ilgili sorunlar ele alınıyor.
Fransa'da ana baba okulunun 'Cinsellik ve Eğitim Üzerinde Araştırma ve İnceleme Grubu' adı altında kurduğu hizmet birimi bütün okul dönemleri boyunca istekler doğrultusunda toplanıyor. Her kesime açık tutulan ve 2 yıl süren 'Cinsellik ve Eğitim Semineri' düzenleniyor.
Gençlerin toplam yüzde 60'ı, cinsel konuları aileleriyle ‘‘dolaylı veya dolaysız’’ konuşmaya başlamışsa, önemli bir mesafe alınmış demektir.
Cinsellik eğitimi, aileler için tabu olmaktan çıkıyor.
Ve bu olgu, artık eğitim sistemimiz için de tabu olmaktan çıkmalı.