Hazır giyimin bu kadar ucuzlaması bu yüzden işte, sorgusuz sualsiz tüketim çılgınlığından
Hatırlar mısınız eskiden hazır giyim böyle değildi, annelerimiz küçülenleri saklar, ardımızdan gelen kardeşimize giydirirdi, hatta bir çoğumuzun annesi kendisi elbise dikerdi, örgü zaten ayrı bir sanattı. Öremeyen yününü alır, el emeğini verip komşusuna ördürürdü hem de böyle bir dayanışma vardı.
Aslında az ya da çok herkesin bir farkındalığı var ama rahata alışıyor insanlar. Sürekli mail zincirleriyle,videolarla dikkat çekmek isteniyor ama kaçımızın umurunda, bir ara israil markaları boykot ediliyordu hani nerde kaç gün devam ettirdik
Bu yazınızla çocukluğuma götürdünüz beni, annem iyi dikiş diken bir kadındı, okullardaki müsamerelerde giyeceğimiz kıyafetler ve bayramlıklar dahil pekçok kıyafetimizi diker, kışlıklarımızı örerdi, hazır giyim bu kadar hayatımızın içinde değildi o zamanlar.
Ve boykot, birkaç ay önce yurtdışında yaşayan bir tanıdığımla bu konu üzerine konuşmuştuk, yaşadığı ülkede insanların boykotlar konusunda bizlerden çok daha kararlı olduğunu anlatmıştı, şu markayı asla almazlar, şu markayı alıp asla içmezler, yemezler, Türkiye'ye geldiğimde hayretler içerisinde kalıyorum, burada herkes evine giderken o boykot ürünlerini götürüyor, kararlılık yok demişti.
konuyu ararştırır gerekli düzenlemeyi yaparım canım. sağolArkadaşlar bir konuda bilgilendirme yapmak istiyorum. İşçileri koruma konusundaki anlaşmayı Türkiye'den ilk olarak LC Waikiki imzalamıştı. (Bu yüzden ilk mesajı editlerseniz yanlış bilgilendirme yapmış olmayız). Şu an çalışmıyor olsam da eylül ayına kadar LC Waikiki'de çalıştığım için sürekli takip ediyordum. Yani LC Waikiki konusunda içiniz rahat olsun. Ve imzalanan maddeler gerçekten çok iyi. Mesela fabrikada üretim dursa bile işçiler maaşlarını alabilecek. Fabrikalar tekrar elden geçecek. Umarım bu facialar bir daha yaşanmaz..
yoknaz; konuyu açmadan önce bu dediklerinin hepsini düşündüm. bu benim kişisel duyarllılığımdan yada bi kaç kişinin kişsel duyarlılığndan öteye gitmez diye . sonra eğer ben bu aletin başında bunları düşünmüyorda evde, hiç bir iletişim aracına sahip olmadan yegane, tek başıma bunları düşünüyor olsaydım ne olurdu dedim. demek ki şu an elimde en azından bu duyarlılığımı duyurabilceğim bir mecra var , o zaman onu kullan diye düşündüm. tek başıma bir hiçim belki ama aynı zamnada tek başıma kendimden mesulum. şimdi buraya yazdım, belki bir vicdanı etkiler diye . artık okuyan herkes mesul. sende mesulsun, diğerleride. amacım dünya düzenini değil kendi düzenimi değiştirmek. kendi alışkanlıklarımı gözden geçirmek. belki herkes önce kendinden başlarsa dünya kendliğinden değişir.Bayılıyorum böyle konulara. Adeta balon gibi hızla şişip minik bir iğne darbesiyle sönüveriyor küresel duyarlılığımız. Türlü kampanyalar, protestolar, imza toplamalar. Duyarlılık örneği sergiliyoruz yalnızca sesli ve yazılı kelamlarla. Mevzu eyleme dönüştüğünde ise vitrin camından arzı endam eden kırmızı elbiseyi görünceye dek sürüyor bu duyarlılık hali. Bahane hazır "amaaağğğğ çooğğg güzeldiii yeaa".
Diyete başlamaya meyledenlerin gelmek bilmeyen pazartesileri gibi bizim insanlığımız. Sadece lafta. Ezberlenmiş birkaç kelam sıralanır art arda. Kapitalist düzen, emperyalist güçler, ütopik proletarya, burjuva, işçiler bla bla. Eee?
Kim vazgeçer ki kanımıza kadar işlemiş olan sömürgecilikten? 2+1'in içine sığdırdığınız minik dünyanızda bile kapitalizm hüküm sürüyor. Değişeceğini mi sanıyorsunuz? Adını saydığınız firmaları boykot ettiğiniz vakit o insanların başına gelecek olan tek şey "işsizlik"tir. Daha fazlasını ummayın. Kapitalist düzen öylesine sistematik çalışır ki, boykotlar düzenin yer değiştirmesini yahut başka bir şekle bürünmesini sağlar ancak. Değiştirmez, yok etmez.
Çözüm ne mi? Çözüm değişime kendinizle başlamanız. İki üç tane mail atarak dünya düzenini değiştiremezsiniz. İsmi anılan firmaları boykot ederek, gizil biçimde eylemlerinin sürdürülmesini engelleyemezsiniz. Çözüm laf ile değil eylem ile öncelikle kendi hayatınızı değiştirmektir. 50 tl taksitle android telefon alan, kredi çekerek lüks otomobiller kullanan zatlar kalkıp da üç beş zulüm görmenin akabinde "kahrolsun kapitalizm" demesin. Samimiyet kitleleri inandırmaya çabalamakla değil, inandığınız şeyi uygulamakla vuku bulacaktır.
Eminim ki diğer tüm zulümleri unuttuğumuz gibi bunu da unutacağız. İnanın umurumda değil. Ben değişime olan inancımı epeydir kaybettim. Sadece samimiyetten nasibini alamamış, ezberlenmiş cümlelere şaşırıyorum hala.
ne yazık ki tekstil işçilerinin kaderi bu, ama bu kaderi değiştirmek biz tüketicilerin elinde...
çok uzaklarda değil ülkemizde kot taşlama atölyelerinde kaç işçi hastalandı, hayatını kaybetti.
özellikle büyük firmaların bu konularda çok daha duyarlı olması lazım
ben de şimdi lcw ye mail atıcam, umarım dikkate alırlar...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?