Engellemiş.

Yok neden polemiğe dönüşsün fikirlerimizi karşılıklı ifade ediyoruz diye düşünüyorum.
Haklısınız, genel geçer yazışma kuralları var.

Benim arkadaşlarımın başına gelmedi. Tez aşamasında deliren, saçı dökülen, ağlayıp bırakan arkadaşlarım bile oldu,diye bahsettim.
Ancak akademi de böyle katı kurallara sahip olan hocalarımızın da olduğunu biliyorum. Ve çok yoruyorlar.
Ancak ben şunu söylemeye çalışıyorum yani bir ödev gönderiyorsam o ödevin altına illa "sevgiler" yazdım "saygılar" yazmadım diye saygısızlık yapmış olmuyorum. Bunun karşısında azarlanmayı da doğru bulmam, uyarıyı kabul ederim.
Siz şunu demek istiyorsunuz prestijli bir üniversitedeki hocalarla istediğiniz gibi konuşamazsınız, çünkü biz de o prestije sahibiz.
Çok prestijli hocalarımdan zaten akademik üsluba yönelik eğitimimi aldım.
Ancak hiçbiri ısrarla biz prestijliyiz bize böyle böyle mail atacaksınız diye diretmede bulunmadı. Aksine her zaman çok anlayışlı ve hoşgörülü oldular. Hepsini ekstra saygı ve sevgiyle anıyorum.
Ancak diğer türdeki hocaları sadece bilgi birikimlerinden dolayı saygıyla anarım.
Öğrenci profesör ilişkisi sırf akademik üsluba bağlı bir şey değil bence.
Ayrıca şunu belirtmek istiyorum çok laubali öğrenciler de vardır uyarılması gerekir, bu zaten bir gerekliliktir.
Ama profesör öğrenci arasındaki iletişimin dediğiniz gibi sadece katı kurallar çerçevesinde olmadığına inanıyorum, bize kahve yapan hocamız bile vardı ki onu her yerde anıyorum, her zaman arıyorum. Mail atıyorum. İnanılmaz saygı duyuyorum. Kendisi bize, bizden bile hala çok şey öğrendiğini söyleyen mükemmel bir insandı.
Bence düzgün ilişkiler kurmak akademik üsluptan çok daha önemli.
benim de akademik hayatım yurt dışında aynı sizin anlattığınız şekilde geçti iletişim açısından. inanın bu "prestij" takıntısı ve "had bildirme" durumu bizim ülkemize özgü. dünyadaki en iyi üniversitelerde eğitim almış, vermiş, bir sürü önemli pozisyonlarda bulunmuş hocalarım kantine gelip sıraya girer kahve alır, herkese defalarca teşekkür eder, asla azarlayıcı ve üstten konuşmaz; ve ülkemizde beklenilenin aksine saygı duyulduğumuzu gördüğümüz için biz de asla o saygısızlığı yapmazdık ki daha 20li yaşların başı bu anlattığım. akademisyen ne demek o zaman öğrendim. inanın saygı kazanmak ve uslup çok farklı bir şey, ne yazık ki toplumumuzda çok farklı anlaşılıyor.
 
Yok neden polemiğe dönüşsün fikirlerimizi karşılıklı ifade ediyoruz diye düşünüyorum.
Haklısınız, genel geçer yazışma kuralları var.

Benim arkadaşlarımın başına gelmedi. Tez aşamasında deliren, saçı dökülen, ağlayıp bırakan arkadaşlarım bile oldu,diye bahsettim.
Ancak akademi de böyle katı kurallara sahip olan hocalarımızın da olduğunu biliyorum. Ve çok yoruyorlar.
Ancak ben şunu söylemeye çalışıyorum yani bir ödev gönderiyorsam o ödevin altına illa "sevgiler" yazdım "saygılar" yazmadım diye saygısızlık yapmış olmuyorum. Bunun karşısında azarlanmayı da doğru bulmam, uyarıyı kabul ederim.
Siz şunu demek istiyorsunuz prestijli bir üniversitedeki hocalarla istediğiniz gibi konuşamazsınız, çünkü biz de o prestije sahibiz.
Çok prestijli hocalarımdan zaten akademik üsluba yönelik eğitimimi aldım.
Ancak hiçbiri ısrarla biz prestijliyiz bize böyle böyle mail atacaksınız diye diretmede bulunmadı. Aksine her zaman çok anlayışlı ve hoşgörülü oldular. Hepsini ekstra saygı ve sevgiyle anıyorum.
Ancak diğer türdeki hocaları sadece bilgi birikimlerinden dolayı saygıyla anarım.
Öğrenci profesör ilişkisi sırf akademik üsluba bağlı bir şey değil bence.
Ayrıca şunu belirtmek istiyorum çok laubali öğrenciler de vardır uyarılması gerekir, bu zaten bir gerekliliktir.
Ama profesör öğrenci arasındaki iletişimin dediğiniz gibi sadece katı kurallar çerçevesinde olmadığına inanıyorum, bize kahve yapan hocamız bile vardı ki onu her yerde anıyorum, her zaman arıyorum. Mail atıyorum. İnanılmaz saygı duyuyorum. Kendisi bize, bizden bile hala çok şey öğrendiğini söyleyen mükemmel bir insandı.
Bence düzgün ilişkiler kurmak akademik üsluptan çok daha önemli.
Tez danismanim alaninda cok iyi taninan, sayisiz yayini ve kitaplari bulunan bir prof.tu.Her tez gorusmemizde kendisi bana sutlu cay hazirlardi :) en cok saygi duydugum hocamdir. Gerektiginde ufak nuktelerle dokundurmayi da iyi bilirdi ama asla engellemek gibi cigliklere girecegini sanmiyorum. Egonun esiri olan akademisyen cok. Konu sahibi de okkalisina denk gelmis.
 
Üslup tek yönlü bir konu değildir. Betimlediğiniz şekilde bir içerikse hocanızın yazışma üslubu da bana doğru gelmedi.
Aslında söylemek istediğim şey kast sistemini andırır bir ilişkinin doğruluğu değildi, resmi ilişkilerin olması gereken üslubuydu.
Hoca öğrenci arasında kati resmi bir üslup olması gerektiğine inanmıyorum. En çok fayda gördüğüm ve halen saygı ve sevgiyle andığım hocalarım hep samimi ve öğrenci canlısı hocalardı.
 
Aslında çok şeker iyi biri ve cidden de yaşlı. Bir nane yemiş midir bir şey diyemem. En yapmaz dediklerim yapıyor genelde. Ama evet çok doğru benim bir suçum yok. Cidden yok yani. Hiç yazmayacaktım ama bu sefer de niye yazmadın der diye yazayım dedim. Elimde kaldı.
Acaba yanlışlıkla engellemiş olabilir mi, belli bir yaşın üzerindeki kişiler teknolojide sıkıntı yaşayabiliyor. Annem, beni, ağbimi hatta çok sevdiği kuzeninin çocuğunu kara listeye eklemişti yanlışlıkla. Nasıl yaptığını hala bilmiyoruz.
 
Hoca öğrenci arasında kati resmi bir üslup olması gerektiğine inanmıyorum. En çok fayda gördüğüm ve halen saygı ve sevgiyle andığım hocalarım hep samimi ve öğrenci canlısı hocalardı.
Sizin görüşünüz o yönde olabilir, ben de buna saygı duyarım. Ancak akademik dünyanın doğrusu o değil.
 
benim de akademik hayatım yurt dışında aynı sizin anlattığınız şekilde geçti iletişim açısından. inanın bu "prestij" takıntısı ve "had bildirme" durumu bizim ülkemize özgü. dünyadaki en iyi üniversitelerde eğitim almış, vermiş, bir sürü önemli pozisyonlarda bulunmuş hocalarım kantine gelip sıraya girer kahve alır, herkese defalarca teşekkür eder, asla azarlayıcı ve üstten konuşmaz; ve ülkemizde beklenilenin aksine saygı duyulduğumuzu gördüğümüz için biz de asla o saygısızlığı yapmazdık ki daha 20li yaşların başı bu anlattığım. akademisyen ne demek o zaman öğrendim. inanın saygı kazanmak ve uslup çok farklı bir şey, ne yazık ki toplumumuzda çok farklı anlaşılıyor.
Bizim ülkemizdeki tek saygı kıstası hiyerarşi maalesef. Benim altımsa bana her türlü saygı göstermek zorunda diye bakıyorlar. Ben hocalarıma en başta şu an benim olmadığım noktada oldukları için, onların sahip olduğu donanıma sahip olmadığım için duyduğum bir saygı var zaten ama bu illa zorlayarak belli kalıplar içinde yapılıyorsa bu beni itiyor açıkcası ve akademinin de gelişmesine katkı sağlamıyor ne yazık ki bu tarz egolar.
Dediğim gibi benim hocalarım da çok iyilerdi zorlama saygı beklemezlerdi. Öğrencisiyle öğretilmiş kalıpların dışına çıkan hocalar her zaman daha fazla iz bırakır ve daha çok sevilip hatırlanır, yerleri daima özeldir. Dediğiniz gibi biri size böyle bir yaklaşım gösterdiği zaman siz de daha fazla saygı duyuyorsunuz ve yaptığınız ödevi, makaleyi, yazıyı daha bir aşkla yapıyorsunuz. Ve korkuya sindirilmek yerine bilinçli sevgi dolu insanlar haline geliyoruz
 
Akademik dünya Türkiyeden ibaret değil neyse ki :)
Bunun çok daha katı olduğu akademik disiplinler olduğu gibi çok daha esnek olanları da var.

Türkiye'de de özellikle taşra üniversitelerinde "öğrenci canlısı" hocalar oldukça fazla.

Burada asıl konu hizmet alan ve hizmet veren arasında olması gereken mesafe bence. Öğrenciyle samimi olmanın hiçbir pratik faydası yok ki. Hoca da öğrenci de durması gereken yeri bilmeli diye düşünüyorum.
 
İyi akşamlar arkadaşlar. İkinci kez yüksek lisansımı yapıyorum Sevdiğim bir alandan. Tez danışmanımın bir yakını vefat ettiği için ders yapamadık. Ben de birkaç gün sonra yoğundur diye mesaj attım. Aramak istemedim belki rahatsız olur diye. Gayet saygılı bir üslupla başsağlığı diledim ve beni engellemiş. Nerde hata yaptım sizce? Yani yanlışım nerde ki? Ben mi duygusalım. Düşünceli olmak suç mu oldu bilmiyorum. Çok çok üzüldüm. Ne yapacağım şimdi. Çok soğudum birden. Verdiğim emeklere üzülüyorum.
Hasta mı acep? Yani kafadan? Ne bileyim belki herkesin kendisine aşık olduğunu düşünme gibi birtakım sanrıları vardır. Tövbe tövbe… Haklısınız ben olsam ben de üzülürdüm. Ama sorun sizde değil onda gerçekten. Ne münasebet canım başsağlığı mesajı atanı engellemek
 
Tez danismanim alaninda cok iyi taninan, sayisiz yayini ve kitaplari bulunan bir prof.tu.Her tez gorusmemizde kendisi bana sutlu cay hazirlardi :) en cok saygi duydugum hocamdir. Gerektiginde ufak nuktelerle dokundurmayi da iyi bilirdi ama asla engellemek gibi cigliklere girecegini sanmiyorum. Egonun esiri olan akademisyen cok. Konu sahibi de okkalisina denk gelmis.
Bayılıyorum böyle profesörlere. Benim de böyle bir hocam var, ve her zaman gelişimimi ona borç bildiğimi söylerim. Bizimle sohbet eder, saatlerce vakit ayırır, özel konularımızı bile dinler. Kendisi de çok iyi okullarda eğitim almış bir insan. Ve inanılmaz bir saygı duyuyorum.
Ben de açıkcası konu sahibesinin danışanının derdi ne çok merak ediyorum.
 
benim de akademik hayatım yurt dışında aynı sizin anlattığınız şekilde geçti iletişim açısından. inanın bu "prestij" takıntısı ve "had bildirme" durumu bizim ülkemize özgü. dünyadaki en iyi üniversitelerde eğitim almış, vermiş, bir sürü önemli pozisyonlarda bulunmuş hocalarım kantine gelip sıraya girer kahve alır, herkese defalarca teşekkür eder, asla azarlayıcı ve üstten konuşmaz; ve ülkemizde beklenilenin aksine saygı duyulduğumuzu gördüğümüz için biz de asla o saygısızlığı yapmazdık ki daha 20li yaşların başı bu anlattığım. akademisyen ne demek o zaman öğrendim. inanın saygı kazanmak ve uslup çok farklı bir şey, ne yazık ki toplumumuzda çok farklı anlaşılıyor.
Elbette kantinde sıraya girilmeli, elbette teşekkür edilmeli.
Buradaki sorun resmi yazışma üslubuydu. Bunu akademi özelinde de düşünmeyin.

Mahallenizin muhtarı en küçük yerel yöneticidir ve sizin oylarınızla seçilmiştir. Ona mail yazarken de resmi üslup kullanırsınız. Onun gibi bir şey bu.
 
Bunun çok daha katı olduğu akademik disiplinler olduğu gibi çok daha esnek olanları da var.

Türkiye'de de özellikle taşra üniversitelerinde "öğrenci canlısı" hocalar oldukça fazla.

Burada asıl konu hizmet alan ve hizmet veren arasında olması gereken mesafe bence. Öğrenciyle samimi olmanın hiçbir pratik faydası yok ki. Hoca da öğrenci de durması gereken yeri bilmeli diye düşünüyorum.
Siz Türkiye2de isim yapmış üniversitedeki hocaların öğrenciyle ders dışı iletişiminin olmaması gerektiğine inanıyorsunuz.
Eğitim de size göre hizmet.
Hizmet almak ve vermek.
Ben profesörlerime bundan çok daha fazlası gözüyle bakıyorum açıkcası. Özellikle "öğrenci canlısı" olanlar. Emin olun onlar öğrencilerinin gözünde hizmet veren kişi değil adeta bir guru :)
 
Siz Türkiye2de isim yapmış üniversitedeki hocaların öğrenciyle ders dışı iletişiminin olmaması gerektiğine inanıyorsunuz.
Eğitim de size göre hizmet.
Hizmet almak ve vermek.
Ben profesörlerime bundan çok daha fazlası gözüyle bakıyorum açıkcası. Özellikle "öğrenci canlısı" olanlar. Emin olun onlar öğrencilerinin gözünde hizmet veren kişi değil adeta bir guru :)
Hayır, öyle bir inancım yok.
Eğitim bir hizmettir ve hoca o hizmeti veren kişidir.
Ders dışında özellikle lisansüstü düzeyde elbette ilişki devam eder. Ancak bu akademik ve resmi ilişki olma özelliğini korur.
 
Ben çok zor bir dönemimde üniversiteye girdim. Ailemi kaybetmistim öyle çaresiz bir halde. Bir canım hocam oldu profesör bir hanımefendi. Öğrenci canlısını geçelim anneydi ataydı bize. O dönem beni psikologa götürdü yanimda oldu saygım sevgim sonsuzdur ölene dek. Öğrenci canlısı hocalarımıza selam olsun...
Konu sahibi senin zerre suçun yok muhtemelen bir yanlışlık olmuştur.
 
Ben de üniversitede çalışıyorum hanımefendi.
Öğrencilerimize bunları da öğretiyoruz. Öğretmekteki amacımız, yarın kurum dışı bir yerde akademik bilgi, görgü ve nezaket açısından eksik değerlendirilmemeleri.
Taziye mesajında kalpler emojilet yok ki. Ortada bir ölüm var üzüldüğümü belirtmişim. Bir insan bunu da egosuna yediremeyip o cenaze evinde engellemeyi dert ediyorsa ilginç gerçekten
 
Ben dis hekimliginde okurken biz asistanlara abi,abla diye hitap etmek zorundaydik. Onlar da hocaya abi, abla derdi. Ama biz hocaya hocam diye hitap etmek zorundaydik. Sacma bir hiyerarsi vardi. O asistanlar kendilerini bir sey sanirdi.

Neyse bu da boyle sacma bir anımdı iste:KK48::KK48:
 
Taziye mesajında kalpler emojilet yok ki. Ortada bir ölüm var üzüldüğümü belirtmişim. Bir insan bunu da egosuna yediremeyip o cenaze evinde engellemeyi dert ediyorsa ilginç gerçekten
Yorumum sizin mesajınızla ilgili değildi.
Bir arkadaş bir mailin sonuna yazılan bir cümleden örnek verdi. Alıntılayarak ona yorum yapmıştım ben.
 
Acaba yanlışlıkla engellemiş olabilir mi, belli bir yaşın üzerindeki kişiler teknolojide sıkıntı yaşayabiliyor. Annem, beni, ağbimi hatta çok sevdiği kuzeninin çocuğunu kara listeye eklemişti yanlışlıkla. Nasıl yaptığını hala bilmiyoruz.
O da olabilir. Zira 15 dakika ders anlatıp bizden ses alamayınca hoparlörün kapalı olduğunu anlamıştı mesela.
 
Back
X