Benim babam değişti. Annesi de babası da, ama özellikle annesi, senelerce anneme ve bize çektirdi. Hep para para para. İstekleri hiç bitmedi. Babam onların borcunu iki maaşı kadar parayı yatırarak öder gelir, ertesi gün yeni kredi çekerlerdi bağkurdan. Sonra da tabi, babanın evine haciz mi getirteceksin ödemeyip de derlerdi babama. Tabi babam bulur buluşturur yine verirdi. Her gittiğimizde Fransa'da yaşayan oğullarının gönderdiği şeylerden bahsederler, onu ne kadar sevdiklerini anlatırlar ve ona eşdeğer bir eksikliklerinden bahsedip şunu da sen alsan nolurdu falan derlerdi. Babam onlara verir sonrasında parasızlıktan stres olur gelip bizi döverdi ya peynir bitti diye ya başka şeyden. Babamın evde peynir bitti diye kıyamet estirdiği, ne kadar çok yiyorsunuz diye bize kızdığı dönemde kendi babası peynircilik yapıyordu ve asla bir teneke de sizin olsun deyip vermediler.
Annem beni (ilk çocuğum)kaynanasının evinde doğurmuş. Neden? Çünkü adet ya. Sütün peynir olur diyerek günlerce yemek yedirmemişler. Kendi annesi gelip üzüm hoşafı falan getiriyormuş, lohusalıkta iyi gelir diye, sana olmaz bu deyip kendileri yiyormuş. Bir kaç kez bayılacak hale gelince babam artık kızmış, sağarız gerekirse sütü, yesin demiş. Yani doğduğum günden beri içtiğim anne sütünde dahi gözleri oldu.
Biz üç kız kardeşiz. En küçük kardeşimin doğmasına yakın, babam tabi ki annesinin ağzına bakıyor onu melek gibi düşünmeye zorluyor ya kendini (sanki kendi bilmiyor), annem gelip sana baksın diye tutturdu anneme. Çünkü riskliydi biraz. Babaannem geldi. Yirmi gün boyunca oturduğu koltuktan asla kalkmadı. Hep tespih çekip durdu o koltukta. Asla yardım etmedi. Ben de dokuz yaşındaydım daha pek bir şey yapamıyorum yardım olacak. Diğer kardeşim altı. 20 gün durduktan sonra, aman bari erkek olsa da beklediğime değse, ben kız torun için bekleyemeyeceğim daha fazla dedi gitti.
Taaa son zamanlarında, ben artık 25 yaşında falanken, hala annem için oğluma büyü yaptı o yüzden oğlum bizimle ilgilenmiyor, bize hiç bakmıyor diye laf çıkarmış. Üstelik o sırada şehirde (çünkü babaannem kendi ifadesiyle o s....li köyde yaşamak istemiyormuş, 80 yaşına kadar köylü değildi sanki, küs olmadığım kimse kalmadı köyümde demiyor da) babamın kendileri için satın aldığı evde yaşıyorlar, onun aldığı eşyaları kullanıyorlar, onun ödediği faturalarla duruyorlardı. Bütün mallarını da satıp diğer oğullarına ve kızlarına verdiler o dönemde.
Annesi öldüğü gün babam kaldırıma oturup beni niye bir gün sevmedin diye ağladı.
Annem asla ağzını açıp yüzlerine karşı bir laf etmedi. Gitmemek görüşmemek gibi bir şey de yapmadı. Hep yaşlılar, bakmamız lazım, bize emanetler dedi.
Kötü insanların çocuklarıyla evlendiğiniz zaman ne yazık ki kurtuluşunuz olmuyor. Görüşmemek vs. sadece kocanızı size içten içe soğutuyor. Çünkü onun annesi babası. Ne menem olduklarını bilse de onlara karşı genetik bir çekimi var. Ve kendi bilse de başkasının, özellikle de karısının onlara laf etmesi çok dokunuyor.
Biraz kıskanç, biraz laf sokmayı seven, biraz dik başlı kvye sahip olmak başka, kötü bir insanın oğluyla evlenmek bambaşka. Birincisi biraz alttan alma, biraz güç dengesi, biraz sevgi gösterme, hatta biraz manipülasyonlar halledilebilir. İkincisinin çözümü yok.