- 3 Mart 2013
- 1.309
- 2.866
- 333
- 33
- Konu Sahibi Designer31
- #21
Allah rahmet eylesin. Rabbim eşinizin günahlarını bağışlasın ,cennetine kabul etsin. Allah sizden de razı olsun.
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Başınız sağolsun.4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Bence eşiniz çok şanslıymış sizin gibi biriyle 3.5 yıllı birlikte geçirmiş. Okurken çok üzüldüm bi yanımda dediğiniz gibi acılları bitmiştir şimdi dedi. Ne söylenir nasıl teselli edilir bilmiyorum ama size kucak dolusu sarılıyorum.Rabbim eşine rahmetiyle muamele etsin. Başınız sağolsun.Bazı aşkların yarım kalması çok üzücü ama eminim ki eşinizle çok güzel zamanlar geçirmişsinizdir. Size sabırlar diliyorum.4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Cok iyi hatirliyorum ilk postunuzu. Cok uzulmustum ama atlatacak diye dusunmustum hep, dua etmistim. Size sabir diliyorum. Allah rahmetiyle muamele etsin. Basiniz sag olsun.4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Mekanı cennet olsun eşin artık okuduğum kuran-ı kerime ortak , Allah kabul ederse4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun
Başınız sağolsun. Bu yazdıklarınızdan çok merhametli, çok temiz biri olduğunuzu hissettim şu an. Sanki kendi yakınımı kaybetmişim gibi kalbime işledi ve bana bu hayatta en önemli şey sevdiklerimizin sağlığı olduğunu hatırlattınız. Zaman zaman eşlerimizle tartışmalar vs. oluyor herkeste var bu. O tartışmalarda eşime söylediğim kırıcı sözler geldi aklıma. Aslında hepsinin boş olduğunu ve hayatta olan sevdiklerimize sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini bana hatırlattınız Allah sizden razı olsun ve Rabbim eşinizin mekanını cennet eylesin. Hepimiz için geçerli bugün varız yarın yokuz. Rabbim sizi cennetinde kavuştursun.4 Mart 2022’de eşime ilk lösemi teşhisi konduğu gece buraya gelmiş ve sizlerden dua istemiştim. O gün, burada dua zincirleri kuruldu, başka lösemi hastalarıyla tanıştık, şifa bulanlar oldu çok şükür… Ama ben eşimi, canımın yarısını, 22 Haziran 2025’te kaybettim. Doğum gününe sadece iki gün kala…
Öyle büyük bir mücadele verdi ki… Rabbim onu şehit mertebesine ulaştırmış, acılarını dindirmiş ve huzura almıştır inşallah. Ben ise şimdi; elim kolum boşalmış bir halde, çaresizce yatakta uzanıyor ve tek bir düşünceyle boğuşuyorum: “Ben ne zaman ona kavuşacağım?”
İlik naklini babasından aldı, %70 uyum vardı. Ancak hastalık kemiklerine sıçradı. Ankara Onkoloji Hastanesi’nde akıllı ilaç ve tomoterapi aldı ama sonuç vermedi… Bir gün profesör beni odasına çekip, “Artık yapılacak bir şey kalmadı,” dedi. O an dünyam yıkıldı ama eşime asla belli etmedim. Memlekete döndük. Pes etmedim. Edemezdim.
Onlarca doktorla görüştüm, hiçbiri kabul etmedi. Ta ki SGK anlaşması olmayan bir hastanede, Türkiye’nin en iyi hematologuna ulaşana kadar… O, herkesin “Temizlenemez” dediği kemikleri temizledi. Eşimle birlikte sevinçten hüngür hüngür ağladık. “Bitti artık,” dedik. Gerçekten bitti sandık…
Sonra kuzeni donör oldu, ilik tuttu. Ama bu kez de vücudu toparlanamadı… Deliryum, böbrek yetmezliği, akciğerde mantar enfeksiyonu derken en sonunda yoğun bakımda entübe edildi… Ve 22 Haziran 2025 sabahı saat 10:30’da kalbi durdu.
Anlatsam kelimelere sığmayacak acılar yaşadı. Tek tesellim artık acı çekmiyor olması. Çocuğumuz yok. 3.5 yıldır nefesim, canım, evim, yurdum oydu. Şimdi nefessiz, yersiz, yurtsuz kalmış gibiyim. Yemek yerken bile suçluluk hissediyorum. Onsuz geçen her saniye, içimde bir yangın…
Neden buraya yazıyorum bilmiyorum… Belki de aylarca şifası için dua isteyen ben, şimdi de ruhu için dua istemeyi borç bildim sizlere. O kadar çok dua ettiniz ki… Şimdi bir kez daha istiyorum, ama bu kez huzuru için.
Bir Fatiha… bir Yasin… Ne okursanız, ne dilerseniz… Eşimin ruhu için, kalbim için, bu yanan yüreğime bir nebze ferahlık olur belki…
Hayat durdu…
Ama ne olur o, gittiği yerde huzurlu olsun