Eşimin ailesi beni istemiyor mu?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

pegnus

Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2025
23
-39
1
35
Öncelikle merhaba,

Bahsedeceğim konular biraz uzun fakat farklı fikirde olan insanlar var mı? Varsa ben neyi atlıyorum gerçekten merak ediyorum. Kırmadan yorum yaparsanız sevinirim.



Yaşım 35, 8 senedir birlikteyiz ve 1 senedir evliyiz. Eşim benden 7 yaş küçük.



Ben Kıbrıs'da yaşıyorum doğma büyüme buralıyım eşim ise sevgili olduğumuz dönemde İstanbul'da ailesi ile yaşıyordu. İlk flört zamanlarımızdan itibaren ailesi durumu biliyordu hatta gittiğim zaman bana orada oda ayarlıyorlar, onlarda kalıyordum. Gel zaman git zaman eşim üniversiteyi bitirdi araya pandeminin de girmesi ile 3 yıllık olan ilişkimizde ileri doğru bir adım atmak istedik. Eşimin ailesinin bir kaç evi var bir tanesi babasının halası ile ortak olduğu bir ev ve çok güzel bir konumda onlara da yakın. (Bu detayı niye anlattığımı anlayacaksınız.) Bu dönemde ben bir şirkette yönetici pozisyonunda çalışıyorum eşim ise yeni mezun olduğu için iş bulamamıştı. Biz de düşündük, burada daha zor olacağına karar verip İstanbul'a yerleşmek üzerine adımlar atmaya başlayacaktık. Babası ile görüşüp bir süre onlarda kalıp kalamayacağımızı ya da şuan kiraya vermek üzere oldukları o diğer evi bir süre bize kiralayıp kiralayamayacağını sorduğunda beklemediği bir tepki aldı. Bu konuşmayı yapmasını ben istemiştim aslında "ailendir, zor durumlarda destek olurlar heralde, tahmin ettiğin kadar kötü geçemez, en kötü ne olabilir ki?" demiştim. Babası şiddetle reddetti hatta "siz ne alaka şimdi nesiniz ki ne ciddi düşünmesi" gibi çıkışlar yaptı. Çok üzüldük tabi çünkü ben burada şirketin bana sağladığı bir evde kalıyordum ve orada erkek arkadaşımla yaşamam mümkün değildi dolayısı ile burada ona iş bulup ev tutmamız gerekecekti. Benim hali hazırda kariyerim olduğu için ev üstüne eve bile razı olarak daha kolay iş bulacağımızı düşünmüştüm.



Bir kaç ay sonra burada ona pek de uygun olmayan ancak buraya gelmesini sağlayacak fena olmayan şartlarda aynı şirkette bir iş bulduk. Bilmeyenleriniz için Kıbrıs'a geldiğinizde evlilik üzerinden ya da çalışma izni ile olmadıkca bir-üç ay arası vize veriyorlar ve sürekli giriş çıkış masrafları ödemek zor olacağından onu iş bularak getirme kararı aldık. Orada bulduğu işten de çıkarıldığı için bu çok iyi bir fırsat gibi göründü ancak ailesi pek hoşlanmadı. Direkt karşı çıkmadılar ama pek istekli değillerdi açıkcası. Babası beni arayarak açık açık oğlumun o tarz bir iş yapması benim içime sinmiyor keşke başka bir iş bulsaydın bile dedi. Bu arada iş depo sorumlusu. Gelen malzemeyi kontrol ederek alıyor ve faturası ile ilgileniyordu çok da kötü bir iş değildi.



Buraya geldiğinde şirket evinde kalmak yerine 1 hafta içerisinde işimize de yakın bir ev bulduk ve ufak birikmişlerimizle hemen eve çıkabildik. Bu sırada asla destek görmedik. Hatta 2 ay kadar saklamak zorunda bile kaldık bu durumu çünkü babası maddi konularda çok fazla söyleniyordu hemen eve çıkarsak para biriktiremeyeceğimizden endişeliydi. Haklıydı da ama biz artık mental olarak birbirimize çok ihtiyaç duyuyorduk. Bir süre sonra bir arabaya ihtiyacımız olduğunu düşündük çünkü kaldığımız ev çok kötüydü arabasız da başka bir ev bakamıyorduk. Ev kışları o kadar soğuk oluyordu ki tuvalete ve mutfağa giderken mont giymemiz gerekiyor, küçük odaların birini anca ısıtıp sürekli orada vakit geçiriyorduk. Aslında ailelerimizin de gelip kalması kolay olur diye eski olsa da bu 3+1 evi tutmuştuk ama bu kadar kötü, soğuk, rutubetli ve küflü olabileceğini düşünemedik. Sonra ne mi oldu? Sadece bir kere geldiler. Onda da ev soğuk olduğu için hastalandılar. Sonra ne zaman çağırsak sizin eviniz çok soğuk hasta olmak istemiyoruz diyip bir daha da gelmediler. Neyse araba için kredi çekmeyi düşündüğümüzden bahsettiğimizde babası kredi çekerseniz araba kimin üstüne olacak diye sordu. Vatandaş olmam ve iyi kazanmam sebebi ile krediyi benim üzerimden çekeriz diye konuştuk. Lütfen bu söylediklerimi yanlış anlamayın ama o dönem ben 6bin eşim ise 3.5bin lira maaş alıyoruz ev kiramız da 2.5bin. Babası bir gün arayarak ben size yardım etmek istiyorum hiç kredi çekmeyin ben size kredi vereyim dedi. O dönem dövizin patladığı bir aralıkta elindeki bir miktar parayı dövize çevirmiş parasını 2 3 e katlamıştı, biliyorduk. Yani aslında bize kar ettiği paradan yardım etmeyi teklif etmişti ama olsun müthiş bir haberdi. Hatta 160bin ücretin 20binini de bize hibe ettiğini kalanı taksite böleceğini söyledi. 20 de bizde vardı zaten 120bin tl için bize ödeme planı çıkardı. Çıkardığı plana göre ayda 6000TL ödememiz gerekiyordu çok fazla olunca en azından 5bine düşürmesini rica ettik "sağolsun" kabul etti. Düşünün ki en lüks evlerin kirası 3.5bin, ev kredilerinin aylık ödemesinin 5bin lira olduğu dönemden bahsediyorum. Keşke arabayı hiç heveslenmeseydik de ev alsaydık derim hala. Tek şartı arabanın tapusu ortak olacaktı. Bu beni üzse de tempkinli olmak istemesi anlaşılırdı, aşırı takılmadım. Bizden bu parayı her ay aldı. Sadece bir ay eşim çok hastalandığı için çok fazla hastane ve ilaç masrafımız çıkmıştı o ayı hibe etti. Bir ay da eşim askere gittiğinde rica edip ben bu ay maaş almayacağım bari bu ay alma dediğinde kabul etmişti. Biz bu parayı aylarca geri ödedik. Bu süreçte eşime sürekli ödemeleri nasıl yapıyorsunuz evde alman usulu mu yasıyorsunuz nasıl para biriktiremiyorsun diye sürekli sorardı. Eşim de açık açık sence ben aldığım parayla eve yetebiliyor muyum ki sürekli kız arkadaşımdan yiyorum bir de ne para biriktirmesi diye çıkışırdı.



Zaman geçti, ben evlenme teklifi bekliyorum ancak bir türlü olmuyordu. Şakayla karışık imalar falan da işe yaramıyordu. En son dayanamadım ve büyük bir kavga çıkardım. O an anladım ki eşim bana yüzük alacak parayı bile toparlıyamıyormuş bir türlü. Çok üzüldüm tabii sakince konuşmaya devam etme kararı aldım. Ona bu durumun beni incittiğini söyledim ve yine vermez olaydım dediğim bir akıl verdim; "Yahu en kötü annenden borç isteyebilirdin gerçekten düşünsen, ne bileyim ben de benimle evlenmek istemediğini fikrinin değiştiğini falan düşündüm" diye. Bir ay sonra evlenme teklifi geldi. Ev içinde romantik tatlı bir teklif. Bir süre sonra eşimde garip haller sezince nolduğunu öğrenmek için ısrar ettim ve aldığım cevap beni şok etti. Meğer annesinden borç istemiş gerçekten her ay ufak ufak ödemek üzerine ancak annesi bir şekilde "ben hepsini öbür ay verirsin sanmıştım" diyip arayıp parayı istemiş. Tabiki olaylı bir şekilde değil ama eşim çok gururlu olduğundan bu ona aşırı koymuş. İş yerimden avans çekip kendi yüzüğümün parasını annesine geri ödedik..



Evimizdeki beyaz eşyalar minimum 20-30 yıllık olduğundan ve artık kiracılığın kaderimiz olacağını fark ettiğimizde kredi ile beyaz eşyaları yeniledik. Bir sonraki evi eşyasız tutarız hem daha uyguna gelir hem de yeni evleniyorum başkalarının eşyalarını yıllardır kullandığımdan sıkıldığım için, ekonomi de çok kötüye gidiyor diye böyle bir karar aldım. Buna da tabiki herhangi bir destek gelmediği gibi ne gerek vardı lafını duyduk. Diyeceksin ki senin ailen ne yapıyor? Benim ailemin zaten evleri kira. Maddi olarak bir şey yapamasalarda manevi olarak taşınmada olsun, arada annem gelip evimi temizlemeye yardım etmesi, haftalık aylık alışverişlerinde evimiz için de sebze, bakliyat alışverişlerinde bizi de unutmamaları gibi sembolik ama manevi değeri yüksek destekler gördük.



Aile arası nişanlanma günü geldiğinde (sadece bir kez bizde kalmaya geldiler demiştim ya, işte o dönem) benim türkiyeye onlara gönderdiğim kargolar bu sefer gümdem oldu. Bu arada gümden oldu, söylendi gibi dediğim şeyler asla kavga gürültü değil. Aksine tatlı tatlı ama sürekli laf sokma şeklinde ilerledi. Kayınbaba terörüm hat safhadaydı. Kıbrısda hem herşeyi bulmak kolay değil hem de Türkiye'ye göre çok daha pahalı. Taksit imkanı neredeyse yok denecek kadar az. Kısıtlı bütçemiz ile evimizi düzmeye çalışıyoruz. Benim bekar evimdeki eşyaları ufak ufak kullanışlı olmayanları yeniliyoruz. Nişan bütçemiz olmadığından evde isteme çeklinde yapmak için gereken ürünler ve bir takım ev eşyalarını onlara sipariş etmiştim. Getirirken çok zorlanmışlar.. Nişan için eşimin teyzesi ve kocası da sağolsunlar onlarla birlikte geldi. Nedendir o zamanlar anlamamıştım ama teyzemizin eniştesi apayrı sevilir. Adam gerçekten çok babacan ve içten bir insan. Hatta ara ara eşimi arayıp sana para gönderdim falan derdi. Neyse gelen ekipten eşimin anne babası ve görümcem bizim evde kalacak, teyze ve enişte için otel tutacaklardı. Otel için turizmci olduğumdan indirimli odaları ayarlamaya yardımcı oldum. Nişan çikolatası krizi de yaşadık bu arada. Eşim buradan bir yer beğenip almak istedi, babası fiyatı duyunca itiraz etti ben halledeceğim dedi. Çok emin değilim ama fabrikadan alırlarsa daha uyguna geldiği için bir avuç çikolatayı gidip fabrikadan aldı. Evlerinde duran kullanmadıkları bir servis tabağına koyup üşenmeden yanlarında getirdiler. Bilmiyorum beni yadırgamayın ama o kadar bozulmuştum ki bir tane bile tadına bakmadım. Herkes bizde kaldı. Nişanın olacağı günden bir gün önce gelmişlerdi. 2 farklı uçak olduğu için 2 farklı hazırlık ve havaalanından gidip alma yaşadık. İlk gün sorunsuzdu. Sonraki gün sabah yanlarında gelen komşuları aynı zamanda temizlikci ablaları (eşimi çok sevdiğinden gelmek istemiş biz de buyursun dedik tabii) çok patavatsız biriydi. Gece yarılarına kadar misafir ağırladım, biraz da geç uyandım. Odadan çıkarken beni fark etmeyip "sizin gelin de amma uyuyor" diye yorum yaptığını duydum. Kayınvalidem bana laf söyletmedi ama kadının bu cesareti nereden bulduğunu da kendi içimde sorguladım. Kalktığımda kayınbabam camları siliyordu?? her yer her yerde ve darmadağındı. Akşama nişan olacağından bize yardım etmek amaçlı camlarda da çok kirli diye silmek istemiş. Neyse dedim anlam veremesemde yapsın ne zararı var. Sonra demez mi ben oturmaya teyzeyle enişteyi çağırdım. Dedim ki iyi güzel gelsinler ama 5-6 saat sonra burada nişan olacak benim bir an önce evi hazırlayıp kuaföre gitmem gerek. Süslemeleri falan herşeyi kendim hazırlayacaktım çünkü. Eşim gitti konuştu. Biraz alındılar tabi ama artık evden gitmeleri gerektiğini anladılar. Nişan sorunsuz geçti. Vakit çok bol nasılsa diye gezmeye gidip istemeye gelmekte geç kalmalarını saymazsak. Nişanda düğün konusunu da teyzemiz açtı. Annesi çocuklar düğün istemiyorlarmış dedi, annem ve teyzesi olur mu öyle şey dese de konu havada kalıp araya kaynadı. Bu arada eniştemiz de sen hala çocuklardan araba parası mı alıyorsun babasın sen baba dediği için araba kredimizin son 40bin lirasını ödemekten kurtulduk.



Araya ufak bir not eklemek isterim. Bu ana kadar birşey söylemeden nasıl dayandın diyecek olursanız asla ters ya da sert bir tavır görmedim. Her olay anlamsız şakalar ve inceden laf soklamar gibi geliştiği için bir tepki verdiğimde "aa şaka ediyoruz yahu" deniliyordu. Bir de yürekten çok fena insanlar olduklarını hiç düşünmedim. Benim için onlar hala "yol yordam bilmeyen" insanlar olarak varlıklarını sürdürüyor.



Nişandan sonra kendi aramızda bir sene sonra da nikahı kıyarız masraflarımız da biraz azalmış olur diye ortalama tarihi belirledik. Enişte bu esnada yine olaya el koydu ve bu çocuklara sen düğün yapmazsan ben yapacağım deyince bir gün annesi bizi arayarak bize bir bütçe ayırdıklarını, bununla istersek düğün istemezsek de ne istiyorsak planlayabileceğimizi söyledi. Rakam çok sembolikti ama düğün yapmak istiyordum. En azından ilerde çocuklarıma göstermek için bana çok romantik geliyordu. Herkesin de yapmazsan pişman olursun demesi de daha da körüklemişti tabii. Bir yandan düğün hazırlıkları sürüyordu ama parayı önden alamamıştık. Babası parayı vadede döviz olarak tutuğu için bozmak istememişti. Herşeye zam geliyordu ama mesela bir ön ödeme yapmamız gerektiğinde bozup bize o kadar gönderiyordu. Tamamını verse biz zaten o arada kara geçicek belki kendi cebimizden harcama yapmamız gerekmeyecekti. Şansımıza kur çok fazla artmıştı hatta babası bir gün şöyle söylemişti. Rakamları çok hatırlamıyorum ama 200bin tl için 10bin dolar ayırmıştım 6bin dolar verdim tl karşılığı yetti diye. Kendi kafasında bundan bile kar etmişti. Neyse dedim buna da şükür en azından zorla da olsa bizim için de birşey yaptı. Bu arada biz de kış geleceği için artık 2+1 de olsa bir eve çıkalım dedik. Nasılda 3 oda olunca kimse gelmiyordu daha uyguna buluruz diye 2+1 aramaya başladık. Aİlelerimize de sürekli evin küfünden ve soğuğundan bıktığımızı dile getirsek de "kader işte napıcaksın" gibi tepkiler alıyorduk. Kış geldi, yılın ilk dönemleri gibi kafamıza göre bir ev bulduk. Depozitiydi peşinatıydı derken boyumuzu aşıyordu ama eşim bu evden çıkmak için kararlıydı. Aynı dönemde görümcem de artık aile evinde kalmak istemediği için ailesine baskılar yapmaya başlamıştı. Hani bize verilmeyen o ev vardı ya, kiracı 2bin liraya kalıyor ben 4 vereyim bana kiralayın diye evde kavga kıyamet çıkarıyormuş. Bu arada Nisan ayına nikah tarihi almayı düşündüğümüzden ev işlerini bir an önce bitirmemiz gerekiyordu ancak gideceğimiz evde henüz elektrik olmadığı için bu süreç martın ilk haftasına kadar uzadı. Evde perde bile yoktu ama bizim de paramız yoktu.. Bunu söylediğimizde yine herhangi bir destek görmedik. Evde yatak ve mutfak eşyaları hariç hiç bir şey olmaycaktı ve hep "halledersiniz" dediler. Bir gün kız kardeşim dayanamayıp 15bin lira gönderdi. Perdesiz ev mi olur en azından perde alın diye. Bunu duyan kayınbabam ertesi gün 15bin lira gönderdi ve 5 benden 5 babannanden 5 ablandan şeklinde bize iletti. En azından yatak odalarına perdeyi halledip kalan parayla da taşıma için kalan eksikleri tamamladık. Cidden zor durumdaydık. Evi bir ayda parça parça arabayla tek başımıza taşımıştık. Beyaz eşyaların garantisi bitmesin diye firmasına 5bin ödeyip taşıtmıştık. Eşim bu süreçte çok bunaldı.



Nikah tarihimizi belirledikten sonra ailelere bildirdik. Biz hem gelenler daha uzun kalsın hem de hazırlıkları rahat rahat yapabilelim diye hemen bayram arkasına bir tarih seçmiştik. Salı günü bayram başlıyor cumartesi günü bizim nikahımız vardı. Anne babasından ummadığımız bir tepki geldi. (Bu arada görümcem o eve taşınmak için hazırlıklar yapıyordu.) Bayram dönemi biletler ve oteller çok pahalı olduğu için (evimizde de misafir yatağı olmadığından sadece tek kişilik bir ek yatak vardı onu da geçici bir süreliğine bir yerden rica ederek almıştık.) düşüncesizlik ettiğimizi ve nikah tarihimizi değiştirmemiz gerektiğini söylediler. Eşim artık sabrının sonundaydı ve içindekileri dökmeye başladı. Taşınma ve hazırlık sürecinde destek olmadıkları gibi köstek olma çabalarından sıkıldığından bahsederken "senin derdin para mı, sen para mı istiyorsun" deyince ipler koptu. Eşim artık sinirden ağlıyordu. Paradan zaten geçtiğini ama en azından arayıp sormalarını beklediğimizi söyleyince de "sen biz nelerle uğraşıyoruz biliyor musun? ablan tutturdu eve çıkacağım diye sürekli onun evinin boyası temizliği eşyasıyla ilgileniyorum" cevabı gelince de artık telefonu yüzlerine kapattı. Ne mi oldu? Eşim saygısız ve anlayışsız ilan edildi. Hala hatırladıkça çok üzülürüm. Nikah önü istemeye istemeye de olsa onları barıştırdım. Kendimi suçlu hissediyordum çünkü eşime sürekli neden hiç aramıyorlar neden hiç yardım etmeyi teklif etmiyorlar gibi söylemlerde bulunuyordum daraldıkca.



Nikah dönemi geldi. Malum eniştemiz maalesef bir rahatsızlığından dolayı gelemedi. Bunlar biraz soğukluk da olduğundan kendilerine yakında bi otel tutmuşlar. Görümceme ise bize sormadan bizdeki tekliyi atamışlar. E nikah sonrası çifti baş başa bırakmak? Tabii ki saçmalamayın yok öyle bişey. Hatta nikah sonrası malum eniştemizin oğlu ve gelini tesadüfen kıbrısda tatilde olduğu için sağ olsunlar seremoniye geldiler. Herşey çok güzel artık hepberaber bizim eve geçip ailecek yemeğe çıkacakken kayınbabam eşime kuzenini otellerine bırakması gerektiğini söyledi. Eşim de yeni evlendim farkında mısın karımı nasıl bırakayım fln derken dedim ki ben gelemem yani annemler herkes bana gidecek, ben nasıl 2 saat yol gidip gelirdim? Eşim de istemedi hatta kuzen bile olur mu öyle şey dedi ama babası apar topar soktu bunları arabaya ben elimde çiçekle kaldım mı bir başıma? Kız kardeşim de gitmişti taksi falan bulup evime gittim misafirlerim beni kapıda beklerken.. Tabii yemeğe gidildi akşam oldu çattı. Kuzenler bizi otellerine davet etti kutlama için ancak görümcem çok uykusuz olduğu için gelmek istemedi. Evlerine nişan dönemindeyken hırsız girdiği için evde tek de kalmak istemedi.. Salonda erkenden yattı uyudu. Biz de odada bilgisayarlarımızda takılarak nikah gecemizi sonlandırdık.



Haziran ayındaki düğüne kadar biraz soğuk böyle devam etti. Düğün için İstanbul'a gitiğimizde düğün gecemiz için ev tutmak istediğimizi söylediğimiz zaman görümcem yeni olan evini bize bir günlüğüne bile vermek istemedi hatta gelin beraber bende kalırız dedi. Mecbur o gece için otel tuttuk. Ayrı odamız vardı zaten yine ne gerek vardı? Kayınvalidemden kuaför araştırmasını rica etmiştim. Kuaförler çok pahalıymış, kayınbabam merdiven altı bir yer bulup orayı teklif etti. Kabul etmedi. Düğüne bir hafta kala kuaför ve hediyelik gibi şeyleri ben hallettim. Sadece bir konuda yardım istemiştik, davetiyeler. Onları da hatalı teslim aldıkları için bir daha bir iş istemeye güvenemedik.



Aradaki olay döngüsünü artık saymıyorum bile düğünden bir yıl sonra geçenlerde hamile kaldım. Hemen ailelerimizle paylaştık herkes çok sevindi. %70 eminiz ertesi gün doktor kontrolümüz var hemen heyecanlanmayın dememize rağmen bütün sülale duymuş. Ertesi günki doktor randevumdan sonra ne arayan oldu ne de soran. Aynı hafta 5 gün sonra kanamam geldi ve kimyasal gebelik olduğunu öğrenip kahrolduk. Olaydan bir hafta sonra arayıp sormak akıllarına geldi..



Benim bu anlattığım 2-3 yıllık sürede takıldığım tek şey yol yordam bilmeyişleri ve kızlarını bize vermedikleri evi verip kira bile almadan rahatça oturturken bizi burada süründürmeleri. Eşim şakayla karışık bir ev oradan satıp buradan al bari yabancıya kira vermeyelim sana veririz dediğinde napacağım kıbrısda evi kim uğraşıcak onun işleriyle falan demişti. Yine nolur yanlış anlamayın söz konusu bile değil ama maddi olarak eşimden hala 2 katı fazla maaş alıyorum. Bütün evin stresi yükü sırtımda gibi geliyor. Her ay elalemin evine 30bin lira kira veriyorum. Eskiden de takardım ama hamilelik fikri devreye girince çocuğumun rıskını yiyorlar gibi geliyor. Nedenini bir türlü anlamıyorum bu haksızlığın. Bütün sülale bana bayılıyor gibi duruyor aslında ama ben bu patavatsız hallerine artık katlanamıyorum. Eşim bana bu konuları konuşurken genelde sarılıp "benim artık ailem sensin, ben kimseden görmediğim aile duygusunu sende gördüm" der. Onu da suçlayamıyorum ki.. Her destek istediğinde abuk subuk davrandıkları için bir gün ya ipleri koparacak ya da umursamayacağız. Ama umursama dedikçe içimde bu öfke büyüyor. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Bazen kafamdan boşanmak geçiyor ama bu eşim için adil mi? Bilmiyorum..
 
Öncelikle merhaba,

Bahsedeceğim konular biraz uzun fakat farklı fikirde olan insanlar var mı? Varsa ben neyi atlıyorum gerçekten merak ediyorum. Kırmadan yorum yaparsanız sevinirim.



Yaşım 35, 8 senedir birlikteyiz ve 1 senedir evliyiz. Eşim benden 7 yaş küçük.



Ben Kıbrıs'da yaşıyorum doğma büyüme buralıyım eşim ise sevgili olduğumuz dönemde İstanbul'da ailesi ile yaşıyordu. İlk flört zamanlarımızdan itibaren ailesi durumu biliyordu hatta gittiğim zaman bana orada oda ayarlıyorlar, onlarda kalıyordum. Gel zaman git zaman eşim üniversiteyi bitirdi araya pandeminin de girmesi ile 3 yıllık olan ilişkimizde ileri doğru bir adım atmak istedik. Eşimin ailesinin bir kaç evi var bir tanesi babasının halası ile ortak olduğu bir ev ve çok güzel bir konumda onlara da yakın. (Bu detayı niye anlattığımı anlayacaksınız.) Bu dönemde ben bir şirkette yönetici pozisyonunda çalışıyorum eşim ise yeni mezun olduğu için iş bulamamıştı. Biz de düşündük, burada daha zor olacağına karar verip İstanbul'a yerleşmek üzerine adımlar atmaya başlayacaktık. Babası ile görüşüp bir süre onlarda kalıp kalamayacağımızı ya da şuan kiraya vermek üzere oldukları o diğer evi bir süre bize kiralayıp kiralayamayacağını sorduğunda beklemediği bir tepki aldı. Bu konuşmayı yapmasını ben istemiştim aslında "ailendir, zor durumlarda destek olurlar heralde, tahmin ettiğin kadar kötü geçemez, en kötü ne olabilir ki?" demiştim. Babası şiddetle reddetti hatta "siz ne alaka şimdi nesiniz ki ne ciddi düşünmesi" gibi çıkışlar yaptı. Çok üzüldük tabi çünkü ben burada şirketin bana sağladığı bir evde kalıyordum ve orada erkek arkadaşımla yaşamam mümkün değildi dolayısı ile burada ona iş bulup ev tutmamız gerekecekti. Benim hali hazırda kariyerim olduğu için ev üstüne eve bile razı olarak daha kolay iş bulacağımızı düşünmüştüm.



Bir kaç ay sonra burada ona pek de uygun olmayan ancak buraya gelmesini sağlayacak fena olmayan şartlarda aynı şirkette bir iş bulduk. Bilmeyenleriniz için Kıbrıs'a geldiğinizde evlilik üzerinden ya da çalışma izni ile olmadıkca bir-üç ay arası vize veriyorlar ve sürekli giriş çıkış masrafları ödemek zor olacağından onu iş bularak getirme kararı aldık. Orada bulduğu işten de çıkarıldığı için bu çok iyi bir fırsat gibi göründü ancak ailesi pek hoşlanmadı. Direkt karşı çıkmadılar ama pek istekli değillerdi açıkcası. Babası beni arayarak açık açık oğlumun o tarz bir iş yapması benim içime sinmiyor keşke başka bir iş bulsaydın bile dedi. Bu arada iş depo sorumlusu. Gelen malzemeyi kontrol ederek alıyor ve faturası ile ilgileniyordu çok da kötü bir iş değildi.



Buraya geldiğinde şirket evinde kalmak yerine 1 hafta içerisinde işimize de yakın bir ev bulduk ve ufak birikmişlerimizle hemen eve çıkabildik. Bu sırada asla destek görmedik. Hatta 2 ay kadar saklamak zorunda bile kaldık bu durumu çünkü babası maddi konularda çok fazla söyleniyordu hemen eve çıkarsak para biriktiremeyeceğimizden endişeliydi. Haklıydı da ama biz artık mental olarak birbirimize çok ihtiyaç duyuyorduk. Bir süre sonra bir arabaya ihtiyacımız olduğunu düşündük çünkü kaldığımız ev çok kötüydü arabasız da başka bir ev bakamıyorduk. Ev kışları o kadar soğuk oluyordu ki tuvalete ve mutfağa giderken mont giymemiz gerekiyor, küçük odaların birini anca ısıtıp sürekli orada vakit geçiriyorduk. Aslında ailelerimizin de gelip kalması kolay olur diye eski olsa da bu 3+1 evi tutmuştuk ama bu kadar kötü, soğuk, rutubetli ve küflü olabileceğini düşünemedik. Sonra ne mi oldu? Sadece bir kere geldiler. Onda da ev soğuk olduğu için hastalandılar. Sonra ne zaman çağırsak sizin eviniz çok soğuk hasta olmak istemiyoruz diyip bir daha da gelmediler. Neyse araba için kredi çekmeyi düşündüğümüzden bahsettiğimizde babası kredi çekerseniz araba kimin üstüne olacak diye sordu. Vatandaş olmam ve iyi kazanmam sebebi ile krediyi benim üzerimden çekeriz diye konuştuk. Lütfen bu söylediklerimi yanlış anlamayın ama o dönem ben 6bin eşim ise 3.5bin lira maaş alıyoruz ev kiramız da 2.5bin. Babası bir gün arayarak ben size yardım etmek istiyorum hiç kredi çekmeyin ben size kredi vereyim dedi. O dönem dövizin patladığı bir aralıkta elindeki bir miktar parayı dövize çevirmiş parasını 2 3 e katlamıştı, biliyorduk. Yani aslında bize kar ettiği paradan yardım etmeyi teklif etmişti ama olsun müthiş bir haberdi. Hatta 160bin ücretin 20binini de bize hibe ettiğini kalanı taksite böleceğini söyledi. 20 de bizde vardı zaten 120bin tl için bize ödeme planı çıkardı. Çıkardığı plana göre ayda 6000TL ödememiz gerekiyordu çok fazla olunca en azından 5bine düşürmesini rica ettik "sağolsun" kabul etti. Düşünün ki en lüks evlerin kirası 3.5bin, ev kredilerinin aylık ödemesinin 5bin lira olduğu dönemden bahsediyorum. Keşke arabayı hiç heveslenmeseydik de ev alsaydık derim hala. Tek şartı arabanın tapusu ortak olacaktı. Bu beni üzse de tempkinli olmak istemesi anlaşılırdı, aşırı takılmadım. Bizden bu parayı her ay aldı. Sadece bir ay eşim çok hastalandığı için çok fazla hastane ve ilaç masrafımız çıkmıştı o ayı hibe etti. Bir ay da eşim askere gittiğinde rica edip ben bu ay maaş almayacağım bari bu ay alma dediğinde kabul etmişti. Biz bu parayı aylarca geri ödedik. Bu süreçte eşime sürekli ödemeleri nasıl yapıyorsunuz evde alman usulu mu yasıyorsunuz nasıl para biriktiremiyorsun diye sürekli sorardı. Eşim de açık açık sence ben aldığım parayla eve yetebiliyor muyum ki sürekli kız arkadaşımdan yiyorum bir de ne para biriktirmesi diye çıkışırdı.



Zaman geçti, ben evlenme teklifi bekliyorum ancak bir türlü olmuyordu. Şakayla karışık imalar falan da işe yaramıyordu. En son dayanamadım ve büyük bir kavga çıkardım. O an anladım ki eşim bana yüzük alacak parayı bile toparlıyamıyormuş bir türlü. Çok üzüldüm tabii sakince konuşmaya devam etme kararı aldım. Ona bu durumun beni incittiğini söyledim ve yine vermez olaydım dediğim bir akıl verdim; "Yahu en kötü annenden borç isteyebilirdin gerçekten düşünsen, ne bileyim ben de benimle evlenmek istemediğini fikrinin değiştiğini falan düşündüm" diye. Bir ay sonra evlenme teklifi geldi. Ev içinde romantik tatlı bir teklif. Bir süre sonra eşimde garip haller sezince nolduğunu öğrenmek için ısrar ettim ve aldığım cevap beni şok etti. Meğer annesinden borç istemiş gerçekten her ay ufak ufak ödemek üzerine ancak annesi bir şekilde "ben hepsini öbür ay verirsin sanmıştım" diyip arayıp parayı istemiş. Tabiki olaylı bir şekilde değil ama eşim çok gururlu olduğundan bu ona aşırı koymuş. İş yerimden avans çekip kendi yüzüğümün parasını annesine geri ödedik..



Evimizdeki beyaz eşyalar minimum 20-30 yıllık olduğundan ve artık kiracılığın kaderimiz olacağını fark ettiğimizde kredi ile beyaz eşyaları yeniledik. Bir sonraki evi eşyasız tutarız hem daha uyguna gelir hem de yeni evleniyorum başkalarının eşyalarını yıllardır kullandığımdan sıkıldığım için, ekonomi de çok kötüye gidiyor diye böyle bir karar aldım. Buna da tabiki herhangi bir destek gelmediği gibi ne gerek vardı lafını duyduk. Diyeceksin ki senin ailen ne yapıyor? Benim ailemin zaten evleri kira. Maddi olarak bir şey yapamasalarda manevi olarak taşınmada olsun, arada annem gelip evimi temizlemeye yardım etmesi, haftalık aylık alışverişlerinde evimiz için de sebze, bakliyat alışverişlerinde bizi de unutmamaları gibi sembolik ama manevi değeri yüksek destekler gördük.



Aile arası nişanlanma günü geldiğinde (sadece bir kez bizde kalmaya geldiler demiştim ya, işte o dönem) benim türkiyeye onlara gönderdiğim kargolar bu sefer gümdem oldu. Bu arada gümden oldu, söylendi gibi dediğim şeyler asla kavga gürültü değil. Aksine tatlı tatlı ama sürekli laf sokma şeklinde ilerledi. Kayınbaba terörüm hat safhadaydı. Kıbrısda hem herşeyi bulmak kolay değil hem de Türkiye'ye göre çok daha pahalı. Taksit imkanı neredeyse yok denecek kadar az. Kısıtlı bütçemiz ile evimizi düzmeye çalışıyoruz. Benim bekar evimdeki eşyaları ufak ufak kullanışlı olmayanları yeniliyoruz. Nişan bütçemiz olmadığından evde isteme çeklinde yapmak için gereken ürünler ve bir takım ev eşyalarını onlara sipariş etmiştim. Getirirken çok zorlanmışlar.. Nişan için eşimin teyzesi ve kocası da sağolsunlar onlarla birlikte geldi. Nedendir o zamanlar anlamamıştım ama teyzemizin eniştesi apayrı sevilir. Adam gerçekten çok babacan ve içten bir insan. Hatta ara ara eşimi arayıp sana para gönderdim falan derdi. Neyse gelen ekipten eşimin anne babası ve görümcem bizim evde kalacak, teyze ve enişte için otel tutacaklardı. Otel için turizmci olduğumdan indirimli odaları ayarlamaya yardımcı oldum. Nişan çikolatası krizi de yaşadık bu arada. Eşim buradan bir yer beğenip almak istedi, babası fiyatı duyunca itiraz etti ben halledeceğim dedi. Çok emin değilim ama fabrikadan alırlarsa daha uyguna geldiği için bir avuç çikolatayı gidip fabrikadan aldı. Evlerinde duran kullanmadıkları bir servis tabağına koyup üşenmeden yanlarında getirdiler. Bilmiyorum beni yadırgamayın ama o kadar bozulmuştum ki bir tane bile tadına bakmadım. Herkes bizde kaldı. Nişanın olacağı günden bir gün önce gelmişlerdi. 2 farklı uçak olduğu için 2 farklı hazırlık ve havaalanından gidip alma yaşadık. İlk gün sorunsuzdu. Sonraki gün sabah yanlarında gelen komşuları aynı zamanda temizlikci ablaları (eşimi çok sevdiğinden gelmek istemiş biz de buyursun dedik tabii) çok patavatsız biriydi. Gece yarılarına kadar misafir ağırladım, biraz da geç uyandım. Odadan çıkarken beni fark etmeyip "sizin gelin de amma uyuyor" diye yorum yaptığını duydum. Kayınvalidem bana laf söyletmedi ama kadının bu cesareti nereden bulduğunu da kendi içimde sorguladım. Kalktığımda kayınbabam camları siliyordu?? her yer her yerde ve darmadağındı. Akşama nişan olacağından bize yardım etmek amaçlı camlarda da çok kirli diye silmek istemiş. Neyse dedim anlam veremesemde yapsın ne zararı var. Sonra demez mi ben oturmaya teyzeyle enişteyi çağırdım. Dedim ki iyi güzel gelsinler ama 5-6 saat sonra burada nişan olacak benim bir an önce evi hazırlayıp kuaföre gitmem gerek. Süslemeleri falan herşeyi kendim hazırlayacaktım çünkü. Eşim gitti konuştu. Biraz alındılar tabi ama artık evden gitmeleri gerektiğini anladılar. Nişan sorunsuz geçti. Vakit çok bol nasılsa diye gezmeye gidip istemeye gelmekte geç kalmalarını saymazsak. Nişanda düğün konusunu da teyzemiz açtı. Annesi çocuklar düğün istemiyorlarmış dedi, annem ve teyzesi olur mu öyle şey dese de konu havada kalıp araya kaynadı. Bu arada eniştemiz de sen hala çocuklardan araba parası mı alıyorsun babasın sen baba dediği için araba kredimizin son 40bin lirasını ödemekten kurtulduk.



Araya ufak bir not eklemek isterim. Bu ana kadar birşey söylemeden nasıl dayandın diyecek olursanız asla ters ya da sert bir tavır görmedim. Her olay anlamsız şakalar ve inceden laf soklamar gibi geliştiği için bir tepki verdiğimde "aa şaka ediyoruz yahu" deniliyordu. Bir de yürekten çok fena insanlar olduklarını hiç düşünmedim. Benim için onlar hala "yol yordam bilmeyen" insanlar olarak varlıklarını sürdürüyor.



Nişandan sonra kendi aramızda bir sene sonra da nikahı kıyarız masraflarımız da biraz azalmış olur diye ortalama tarihi belirledik. Enişte bu esnada yine olaya el koydu ve bu çocuklara sen düğün yapmazsan ben yapacağım deyince bir gün annesi bizi arayarak bize bir bütçe ayırdıklarını, bununla istersek düğün istemezsek de ne istiyorsak planlayabileceğimizi söyledi. Rakam çok sembolikti ama düğün yapmak istiyordum. En azından ilerde çocuklarıma göstermek için bana çok romantik geliyordu. Herkesin de yapmazsan pişman olursun demesi de daha da körüklemişti tabii. Bir yandan düğün hazırlıkları sürüyordu ama parayı önden alamamıştık. Babası parayı vadede döviz olarak tutuğu için bozmak istememişti. Herşeye zam geliyordu ama mesela bir ön ödeme yapmamız gerektiğinde bozup bize o kadar gönderiyordu. Tamamını verse biz zaten o arada kara geçicek belki kendi cebimizden harcama yapmamız gerekmeyecekti. Şansımıza kur çok fazla artmıştı hatta babası bir gün şöyle söylemişti. Rakamları çok hatırlamıyorum ama 200bin tl için 10bin dolar ayırmıştım 6bin dolar verdim tl karşılığı yetti diye. Kendi kafasında bundan bile kar etmişti. Neyse dedim buna da şükür en azından zorla da olsa bizim için de birşey yaptı. Bu arada biz de kış geleceği için artık 2+1 de olsa bir eve çıkalım dedik. Nasılda 3 oda olunca kimse gelmiyordu daha uyguna buluruz diye 2+1 aramaya başladık. Aİlelerimize de sürekli evin küfünden ve soğuğundan bıktığımızı dile getirsek de "kader işte napıcaksın" gibi tepkiler alıyorduk. Kış geldi, yılın ilk dönemleri gibi kafamıza göre bir ev bulduk. Depozitiydi peşinatıydı derken boyumuzu aşıyordu ama eşim bu evden çıkmak için kararlıydı. Aynı dönemde görümcem de artık aile evinde kalmak istemediği için ailesine baskılar yapmaya başlamıştı. Hani bize verilmeyen o ev vardı ya, kiracı 2bin liraya kalıyor ben 4 vereyim bana kiralayın diye evde kavga kıyamet çıkarıyormuş. Bu arada Nisan ayına nikah tarihi almayı düşündüğümüzden ev işlerini bir an önce bitirmemiz gerekiyordu ancak gideceğimiz evde henüz elektrik olmadığı için bu süreç martın ilk haftasına kadar uzadı. Evde perde bile yoktu ama bizim de paramız yoktu.. Bunu söylediğimizde yine herhangi bir destek görmedik. Evde yatak ve mutfak eşyaları hariç hiç bir şey olmaycaktı ve hep "halledersiniz" dediler. Bir gün kız kardeşim dayanamayıp 15bin lira gönderdi. Perdesiz ev mi olur en azından perde alın diye. Bunu duyan kayınbabam ertesi gün 15bin lira gönderdi ve 5 benden 5 babannanden 5 ablandan şeklinde bize iletti. En azından yatak odalarına perdeyi halledip kalan parayla da taşıma için kalan eksikleri tamamladık. Cidden zor durumdaydık. Evi bir ayda parça parça arabayla tek başımıza taşımıştık. Beyaz eşyaların garantisi bitmesin diye firmasına 5bin ödeyip taşıtmıştık. Eşim bu süreçte çok bunaldı.



Nikah tarihimizi belirledikten sonra ailelere bildirdik. Biz hem gelenler daha uzun kalsın hem de hazırlıkları rahat rahat yapabilelim diye hemen bayram arkasına bir tarih seçmiştik. Salı günü bayram başlıyor cumartesi günü bizim nikahımız vardı. Anne babasından ummadığımız bir tepki geldi. (Bu arada görümcem o eve taşınmak için hazırlıklar yapıyordu.) Bayram dönemi biletler ve oteller çok pahalı olduğu için (evimizde de misafir yatağı olmadığından sadece tek kişilik bir ek yatak vardı onu da geçici bir süreliğine bir yerden rica ederek almıştık.) düşüncesizlik ettiğimizi ve nikah tarihimizi değiştirmemiz gerektiğini söylediler. Eşim artık sabrının sonundaydı ve içindekileri dökmeye başladı. Taşınma ve hazırlık sürecinde destek olmadıkları gibi köstek olma çabalarından sıkıldığından bahsederken "senin derdin para mı, sen para mı istiyorsun" deyince ipler koptu. Eşim artık sinirden ağlıyordu. Paradan zaten geçtiğini ama en azından arayıp sormalarını beklediğimizi söyleyince de "sen biz nelerle uğraşıyoruz biliyor musun? ablan tutturdu eve çıkacağım diye sürekli onun evinin boyası temizliği eşyasıyla ilgileniyorum" cevabı gelince de artık telefonu yüzlerine kapattı. Ne mi oldu? Eşim saygısız ve anlayışsız ilan edildi. Hala hatırladıkça çok üzülürüm. Nikah önü istemeye istemeye de olsa onları barıştırdım. Kendimi suçlu hissediyordum çünkü eşime sürekli neden hiç aramıyorlar neden hiç yardım etmeyi teklif etmiyorlar gibi söylemlerde bulunuyordum daraldıkca.



Nikah dönemi geldi. Malum eniştemiz maalesef bir rahatsızlığından dolayı gelemedi. Bunlar biraz soğukluk da olduğundan kendilerine yakında bi otel tutmuşlar. Görümceme ise bize sormadan bizdeki tekliyi atamışlar. E nikah sonrası çifti baş başa bırakmak? Tabii ki saçmalamayın yok öyle bişey. Hatta nikah sonrası malum eniştemizin oğlu ve gelini tesadüfen kıbrısda tatilde olduğu için sağ olsunlar seremoniye geldiler. Herşey çok güzel artık hepberaber bizim eve geçip ailecek yemeğe çıkacakken kayınbabam eşime kuzenini otellerine bırakması gerektiğini söyledi. Eşim de yeni evlendim farkında mısın karımı nasıl bırakayım fln derken dedim ki ben gelemem yani annemler herkes bana gidecek, ben nasıl 2 saat yol gidip gelirdim? Eşim de istemedi hatta kuzen bile olur mu öyle şey dedi ama babası apar topar soktu bunları arabaya ben elimde çiçekle kaldım mı bir başıma? Kız kardeşim de gitmişti taksi falan bulup evime gittim misafirlerim beni kapıda beklerken.. Tabii yemeğe gidildi akşam oldu çattı. Kuzenler bizi otellerine davet etti kutlama için ancak görümcem çok uykusuz olduğu için gelmek istemedi. Evlerine nişan dönemindeyken hırsız girdiği için evde tek de kalmak istemedi.. Salonda erkenden yattı uyudu. Biz de odada bilgisayarlarımızda takılarak nikah gecemizi sonlandırdık.



Haziran ayındaki düğüne kadar biraz soğuk böyle devam etti. Düğün için İstanbul'a gitiğimizde düğün gecemiz için ev tutmak istediğimizi söylediğimiz zaman görümcem yeni olan evini bize bir günlüğüne bile vermek istemedi hatta gelin beraber bende kalırız dedi. Mecbur o gece için otel tuttuk. Ayrı odamız vardı zaten yine ne gerek vardı? Kayınvalidemden kuaför araştırmasını rica etmiştim. Kuaförler çok pahalıymış, kayınbabam merdiven altı bir yer bulup orayı teklif etti. Kabul etmedi. Düğüne bir hafta kala kuaför ve hediyelik gibi şeyleri ben hallettim. Sadece bir konuda yardım istemiştik, davetiyeler. Onları da hatalı teslim aldıkları için bir daha bir iş istemeye güvenemedik.



Aradaki olay döngüsünü artık saymıyorum bile düğünden bir yıl sonra geçenlerde hamile kaldım. Hemen ailelerimizle paylaştık herkes çok sevindi. %70 eminiz ertesi gün doktor kontrolümüz var hemen heyecanlanmayın dememize rağmen bütün sülale duymuş. Ertesi günki doktor randevumdan sonra ne arayan oldu ne de soran. Aynı hafta 5 gün sonra kanamam geldi ve kimyasal gebelik olduğunu öğrenip kahrolduk. Olaydan bir hafta sonra arayıp sormak akıllarına geldi..



Benim bu anlattığım 2-3 yıllık sürede takıldığım tek şey yol yordam bilmeyişleri ve kızlarını bize vermedikleri evi verip kira bile almadan rahatça oturturken bizi burada süründürmeleri. Eşim şakayla karışık bir ev oradan satıp buradan al bari yabancıya kira vermeyelim sana veririz dediğinde napacağım kıbrısda evi kim uğraşıcak onun işleriyle falan demişti. Yine nolur yanlış anlamayın söz konusu bile değil ama maddi olarak eşimden hala 2 katı fazla maaş alıyorum. Bütün evin stresi yükü sırtımda gibi geliyor. Her ay elalemin evine 30bin lira kira veriyorum. Eskiden de takardım ama hamilelik fikri devreye girince çocuğumun rıskını yiyorlar gibi geliyor. Nedenini bir türlü anlamıyorum bu haksızlığın. Bütün sülale bana bayılıyor gibi duruyor aslında ama ben bu patavatsız hallerine artık katlanamıyorum. Eşim bana bu konuları konuşurken genelde sarılıp "benim artık ailem sensin, ben kimseden görmediğim aile duygusunu sende gördüm" der. Onu da suçlayamıyorum ki.. Her destek istediğinde abuk subuk davrandıkları için bir gün ya ipleri koparacak ya da umursamayacağız. Ama umursama dedikçe içimde bu öfke büyüyor. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Bazen kafamdan boşanmak geçiyor ama bu eşim için adil mi? Bilmiyorum..
Çoook uzun yazmışsınız, okuyamadım.
Hakkınızda hayırlısı olsun diyebiliyorum en fazla.
 
Evlilikte maddi denkliğe ve harcama alışkanlıklarına çok önem veririm. 35 yaşınızda ve 8 senedir birlikteyseniz be eşiniz sizden 7 yaş küçükse tanıştığınızda 20-21 yaşlarında olmalı. Yani gerçekten çocukmuş. Size evlilik teklif edeceği yüzüğü bile alacak parası yokmuş, annesinden borç istemiş.

Hiç mi çalışmadı bu adam? Evlilik düşündüğü 7 yıllık birliktelikte hiç mi para koymadı kenara? Niye hep aileden bu kadar yüksek beklentiniz oldu? Mesela benim de bu kadar genç tanışıp üniversite sonrası hemen evlenen arkadaşlarım oldu, nişanı yapmadılar, başka şeylerden kıstılar.
Parayı veren düdüğü çalar ne yazık ki. O yüzden gelin başınıza bile kayınpeder karışmış
 
Yazının özeti şöyle:


  • Sen 35 yaşındasın, 8 yıldır birlikte, 1 yıldır evlisin; eşin senden 7 yaş küçük ve Kıbrıslısın, o İstanbul’dan.
  • İlişki boyunca eşinin ailesi maddi ve manevi olarak yeterince destek olmadı; yardımlar hep koşullu, yarım ya da gönülsüz oldu.
  • Sıklıkla pasif-agresif, iğneleyici “şaka” tarzında konuşmalar yaptılar.
  • İhtiyaç zamanlarında önceliği kendi konforlarına verdiler (ev, taşınma, düğün, araba, nişan, bebek haberinde ilgisizlik vb.).
  • Sen maddi olarak eşinden daha fazla kazandığın için yükün büyük kısmı sende; bu da yorgunluk ve öfke birikmesine yol açtı.
  • Eşin seni ailesinden daha çok “gerçek ailesi” gibi görüyor ama ailesinin tavırlarını değiştiremiyor.
  • Artık beklenti ve tahammülün azalıyor, bazen boşanma fikri aklına geliyor ama bunun eşine haksızlık olup olmayacağından emin değilsin.

iyi ki ChatGPT var :halay:
 
Evlilikte maddi denkliğe ve harcama alışkanlıklarına çok önem veririm. 35 yaşınızda ve 8 senedir birlikteyseniz be eşiniz sizden 7 yaş küçükse tanıştığınızda 20-21 yaşlarında olmalı. Yani gerçekten çocukmuş. Size evlilik teklif edeceği yüzüğü bile alacak parası yokmuş, annesinden borç istemiş.

Hiç mi çalışmadı bu adam? Evlilik düşündüğü 7 yıllık birliktelikte hiç mi para koymadı kenara? Niye hep aileden bu kadar yüksek beklentiniz oldu? Mesela benim de bu kadar genç tanışıp üniversite sonrası hemen evlenen arkadaşlarım oldu, nişanı yapmadılar, başka şeylerden kıstılar.
Parayı veren düdüğü çalar ne yazık ki. O yüzden gelin başınıza bile kayınpeder karışmış
Gelin başımı ben ödedim bu arada verdikleri bütçe tuttukları salona ve gelinliğme kadardı :) O dönem 3 senedir birlikteydik üniversiteden sonra iş bulamamıştı. İlk kez buraya taşınınca adam akıllı çalışabildi.
 
Eşinizin yaşça sizden küçük olması, siz zaten iş hayatında bir yerlere gelmişken onun yeni mezun olmuş olması bütün bunların nedenlerinden biri.
Bunu zaten öngörmüş olmanız gerekirdi, bu şekilde işini gücünü oturtmamış biriyle evlilik yapmak istediğinizde de bir şekilde aileye gebe kalınır. İnsanlar yardım adı altında ne kadar ödeme yaparsa o kadar söz sahibi olur.
 
Yazının özeti şöyle:


  • Sen 35 yaşındasın, 8 yıldır birlikte, 1 yıldır evlisin; eşin senden 7 yaş küçük ve Kıbrıslısın, o İstanbul’dan.
  • İlişki boyunca eşinin ailesi maddi ve manevi olarak yeterince destek olmadı; yardımlar hep koşullu, yarım ya da gönülsüz oldu.
  • Sıklıkla pasif-agresif, iğneleyici “şaka” tarzında konuşmalar yaptılar.
  • İhtiyaç zamanlarında önceliği kendi konforlarına verdiler (ev, taşınma, düğün, araba, nişan, bebek haberinde ilgisizlik vb.).
  • Sen maddi olarak eşinden daha fazla kazandığın için yükün büyük kısmı sende; bu da yorgunluk ve öfke birikmesine yol açtı.
  • Eşin seni ailesinden daha çok “gerçek ailesi” gibi görüyor ama ailesinin tavırlarını değiştiremiyor.
  • Artık beklenti ve tahammülün azalıyor, bazen boşanma fikri aklına geliyor ama bunun eşine haksızlık olup olmayacağından emin değilsin.

iyi ki ChatGPT var :halay:

ay bu da temel fıkrası gibi olmuş canım gülesim geldi derdime hahahaha
 
Eşinizin yaşça sizden küçük olması, siz zaten iş hayatında bir yerlere gelmişken onun yeni mezun olmuş olması bütün bunların nedenlerinden biri.
Bunu zaten öngörmüş olmanız gerekirdi, bu şekilde işini gücünü oturtmamış biriyle evlilik yapmak istediğinizde de bir şekilde aileye gebe kalınır. İnsanlar yardım adı altında ne kadar ödeme yaparsa o kadar söz sahibi olur.
Maalesef buradaki mesela tam olarak ailenin maddi destek sağlamaması deeğil. Maneviyat da çok önemli biz onu da göremedik. Bir de tabii evlat ayırma var gibi de geliyor bana haksızlığa gelemediğim için sanıyorum ki bu kadar doldum.
 
Maalesef buradaki mesela tam olarak ailenin maddi destek sağlamaması deeğil. Maneviyat da çok önemli biz onu da göremedik. Bir de tabii evlat ayırma var gibi de geliyor bana haksızlığa gelemediğim için sanıyorum ki bu kadar doldum.
Aslında çoğu sorun maddiyat kaynaklı çıkmış. Ev, yüzük, araba kredisi, düğün isteği gibi.
Eşiniz muhtemelen aile içinde çocuk olarak görülüyor, daha yeni mezunken bulduğu ilk düşük maaşlı işe girdiğinde evlenen ve aslında evlenmek için maddi imkanı olmadığı için sürekli anne babadan borç adı altında para isteyen genç bir adam.
 
Ailesi dış kapının mandalı.
Şu an siz çekirdek ailesiniz ve yetişkince davrandığı müddetçe kök ailenin sürekli gündem olmaması gerekir.
Kendinize odaklanın, onlarla günlük yaşamda ayda kaç kez bağlantınız oluyo ki bu kadar meşgul etsin sizi?
Chatgpt özetine göre yorumladım çünkü çok uzundu.
 
Aranızdaki sevgiyi bağı bilemem ama en baştan yanlış bir ilişki bana göre, erkeğin o kadar yaş küçük olması yani 1 yaş bile olsa küçük küçüktür. Maddi manevi sıkıntılar yaşamışsınız dediğiniz gibi bütün yük sizin üzerinizde hala bir de ailenin onca yaptığına nasıl göz yumabildiniz anlamadım evet bence de en baştan istenmeyen gelinsiniz gibi görünüyor durum maalesef. Ya da oğullarına kıymet vermeyen bir aile..
 
Ailesi sizi sevmek zorunda degil
Esinizle iyiyseniz kimseyi karistirmayin hayatiniza
Ne maddi ne manevi birsey beklemeyin
Gorusmek istemiyorsaniz da gorusmeyin
Evlilige esinizin maddi gelirini de goz onunde bulundurarak adim attiniz herhalde
Simdi tasalanmanin anlami yok
Birilerine kendinizi sevdirmek zorunda degilsiniz
Sevmeyen saymayan ayrimcilik yapan insanlarla gorusmeyin
 
Arkadaşlar aslında genel olarak bir yorum yapmak istiyorum. Biz zaten onlardan hiçbirşey istemedik. Ev ya da düğün talebim varmış gibi lütfen algılanmasın. Benim canımı asıl sıkan davranışları oldu. Fazla mı alınganlık ediyorum yoksa ortada bir anormallik mi var ona çok daralmış durumdayım. Onları umursamamak diye bir şey de bilmiyorum yapabilsem yapardım heralde. Ters bir olay olsa direkt kesmek istiyorum muhabbeti ama o da olmuyor hep "biz bilemedik kusura bakmayın ya da siz abartıyorsunuz" cevabı geliyor.
 
Bu kadar olanaksızlık içinde neden ısrarla evlenmeye kalktınız? Eşinizin ailesinden destek beklemeye hakkınız yok. Evlenmeyi bilen iki yetişkin insan masraflarını da düşünerek ona göre hareket eder.

Size evlerini oturmanız için vermemişler kızlarına vermişler. Yahu buna tek bir söz söyleyemezsiniz. Hadi eşiniz belki söyler de sizin ne alınmaya ne tek kelime etmeye hakkınız yok.

Bir de kira veriyoruz diye eşinizin ailesine daha olmayan çocuğunuzun rızkını yiyorlar demişsiniz. Yuh. Çüş ayrıca ya. Manevi olarak destek beklemenizi anlarım ama siz kazanıp siz harcıyorsunuz, doğru düzgün bir gelecek planlamadan çocuk yapmaya kalkıyorsunuz, aileden kimse olmayan çocuğun rızkını falan yemiyor.

Anlaşılan siz bu ailenin evlerine güvenerek evlenmişsiniz eşinizle, bu evlerin size bir türlü faydası olmayınca da saçmalık derecesinde isyan ediyorsunuz. Maddi konulardaki yazdıgınız her şeyde baştan sonra haksızsınız.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X