Eşimin kalabalıkta dünyanın en mutsuz insanına dönüşmesi..

Ben de öyleyim. Tabii bu özellikle kalabalığın kimlerden oluştuğuna bağlı, sevdiğim insanlar olunca toleransım artıyor. Yine de eve gelip odama geçtiğimde beynimin uyuşmuş olduğunu hissediyorum. Konserdir, kalabalık bar-cafe ortamlarıdır yine hiç benlik değil. Kalabalık sokaktan geçmemek için yolumu uzatırım. Bunları yapmazsam bilirim ki migren benim için kaçınılmazdır. Velhasılı kelam bunlar benim hayat kalitemi etkilediğini düşündüğüm için kaçındığım şeyler. Değişeceğimi sanmıyorum, eşiniz de değişmez muhtemelen.

Sizi anlıyorum, hastalık bambaşka bir şey.. ben de diyorum ki hepimizin seçmediği ve sevmediği insanlarla bulunmak zorunda kaldığı durumlar oluyor, çeşitli sebeplerle tahammül gösteriyoruz. hatır kırmak istemiyoruz. Eşim memnuniyetsizliğini asla saklayamıyor, sanırım alışmam gerekiyor..:(
 
Merhaba hanımlar,

Bir seneyi aşkın evliyim. Eşim evin içinde minnoş bir kişilik diyebilirim. Sevgi gösterisinde bulunur, derli topludur, neşelidir, ev işlerine ortaktır, az çok huzurludur. Amma ve lakin ev sınırlarının dışına çıktığımız an anlaşmak çok ama çok güçleşiyor. Küçük bebekler kalabalığın içine girince hırçınlaşır bunalır ya, aynı öyle bir haller.. Sakin yerlerde, yeşilliklerde, ovalarda, market alış verişinde problemli değil fakat insan kalabalığı olan bir yere girdiğimiz an suratında sürekli acı çekiyormuş gibi bir hal söz konusu. Ne bir konserden zevk alabiliyorum, ne şehir kalabalığına dahil olmanın o garip mutluluğunu yaşayabiliyorum. Adam bildiğin insan sevmiyor, sıcak hava sevmiyor, gürültü sevmiyor, mutlaka rahatsız olacak bir şey buluyor. Kalabalık aile, akraba toplanmalarında kendini kuytu köşeye saklamaya çalışıyor, herkes mutlu fakat benimkinde ciddi bir yüz ifadesi... Onun yüzündeki bu memnuniyetsizlik sebebiyle bir yere gitmek istemez oldum veya kendim takılmak daha cazip gelmeye başladı. Türkiye'de yaşarken biraz daha dışarı çıkmaya meyilliydi, sevdiği bir kaç mekan ve aktivite vardı ama buraya taşındığımızdan beri 10 gün evden çıkmasa problem etmeyecek bir hale geldi. Ne yapacağım ben bu emekli ruhlu yarimle, inatlaşıp çabalamaya değer mi? Yoksa böyle gelmiş böyle gider diyip, beklentiyi mi sıfırlayayım? O zaman da neden evlendim diye düşünüyor insan..
Gecmisinden kaynakli sosyal fobileri vardir.
 
“O zaman neden evlendim ben?” ne demek? Adamla kalabalığa çıkmak için mi evlendiniz?

Sevmeyebilir. Agofobi olabilir. Sizde bir fobi olsa nasıl düşünürdünüz?

Kalabalığa çıkmak için evlenmedim, hayattan beraber zevk almak için evlendim. (Manevi) Beklentiyi sıfıra indireceksek neden evleniyoruz dedim. Bu cümlede rahatsız edici olan nedir?
 
Okurken istemsiz güldüm:)
Bu sorun bende de var ama ev ziyaretleri hariç orada gayet mutludur bi pazara carsiya cikalim ayni acı çekiyormuş gibi bi surat ifadesi. Ciktigima cikacagima bin pisman olan ben. Yanlızim sanıyordum ama degilmisim:) evet insan gerçekten zevk alamıyor bende çareyi yanlız çıkmakla veya annemle kardeşimle çıkmakla veya pazara gideceğimiz zaman erken saatleri tercih etmeye başladım. Ohh kafam rahatladı
 
Aynı ben:) Ben de kalabalığı , insanların çok olduğu ortamları sevmiyorum. Doğayla iç içe, sessiz sakin huzurlu, hayvanlarla olduğum zamanlar da benden mutlusu yok. Sadece ailem olsun yanımda yetiyor.Diger insanlar sadece kalabalıktan ve baş ağrısından ibaret geliyor. İnsan olarak toplumla yaşamak zorundayız ama mesela en basitinden gidip bir kafeye oturmak yerine balkonuma minder serip gökyüzünü izleyerek evimde sessiz sakin kahvemi yudumlamak çok çok daha güzel ve mantıklı geliyor bana. Bu biraz yapı meselesi. Siz de evde ya da sessiz sakin doğa ile iç içe olacağınız yerlerde daha çok vakit geçirin. Sepetinizi alın göl kenarına pikniğe gidin mesela. Esinizin huyu bu , böyle idare edeceksiniz malesef .
 
biz de bugün ilk olarak kalabalık bir yere gittik, panayır gibi bir yer diyeyim. Bir daha buraya gelmeyelim, beni böyle yerlere getirme diye memnuniyetsizlik seansına başladı. Sonra da çok uzun süre sakin bir yolda bisiklet sürdük, o kısımda mutluydu sanırım. Şu an başım ağrıyor diye dolanıyor. İlişkide sürekli 'iyi misin?, mutlu musun? her şey yolunda mı?' diye soran tip olmaya başladım. Yapısı farklı, anlıyorum ve gerçekten bu tip isteklerimin %70 ini kendi başıma veya arkadaşlarımla tatmin etmeye çalışıyorum. Kalan %30 da ise her deneyimimiz ikimiz içinde travmatik bir hal alıyor..

aynı ben. inanın ben kalabalık ortamlarda mutluy olmayı çok isterdim ama ‘maalesef’ olmuyo. başım ağrır. eve geldiğimde aşırı yorgun hissederim kendimi ve kusarım. evet evet bu yorgunluktan oluyo. HSP (highly sensitive person) olduğum için kabullendim artık. isterseniz araştırın ne olduğunu. ama eşinizi olduğu gibi kabul edin lütfen :)
 
biz de bugün ilk olarak kalabalık bir yere gittik, panayır gibi bir yer diyeyim. Bir daha buraya gelmeyelim, beni böyle yerlere getirme diye memnuniyetsizlik seansına başladı. Sonra da çok uzun süre sakin bir yolda bisiklet sürdük, o kısımda mutluydu sanırım. Şu an başım ağrıyor diye dolanıyor. İlişkide sürekli 'iyi misin?, mutlu musun? her şey yolunda mı?' diye soran tip olmaya başladım. Yapısı farklı, anlıyorum ve gerçekten bu tip isteklerimin %70 ini kendi başıma veya arkadaşlarımla tatmin etmeye çalışıyorum. Kalan %30 da ise her deneyimimiz ikimiz içinde travmatik bir hal alıyor..
Doğrusunu söylemek gerekirse bir insanın keyif aldığı bir şeyi keyif almıyormuş gibi göstermesi kolay ancak ne var ki insan keyif almıyorsa onu keyif alıyormuş gibi göstermesi gerçekten zor. Bence eşinizle daima baş başa olacağınız etkinliklerde bulunmaya çalışın. Çünkü o baş ağrısı bir gelince tövbeee bir daha gitmiyor
 
Merhaba hanımlar,

Bir seneyi aşkın evliyim. Eşim evin içinde minnoş bir kişilik diyebilirim. Sevgi gösterisinde bulunur, derli topludur, neşelidir, ev işlerine ortaktır, az çok huzurludur. Amma ve lakin ev sınırlarının dışına çıktığımız an anlaşmak çok ama çok güçleşiyor. Küçük bebekler kalabalığın içine girince hırçınlaşır bunalır ya, aynı öyle bir haller.. Sakin yerlerde, yeşilliklerde, ovalarda, market alış verişinde problemli değil fakat insan kalabalığı olan bir yere girdiğimiz an suratında sürekli acı çekiyormuş gibi bir hal söz konusu. Ne bir konserden zevk alabiliyorum, ne şehir kalabalığına dahil olmanın o garip mutluluğunu yaşayabiliyorum. Adam bildiğin insan sevmiyor, sıcak hava sevmiyor, gürültü sevmiyor, mutlaka rahatsız olacak bir şey buluyor. Kalabalık aile, akraba toplanmalarında kendini kuytu köşeye saklamaya çalışıyor, herkes mutlu fakat benimkinde ciddi bir yüz ifadesi... Onun yüzündeki bu memnuniyetsizlik sebebiyle bir yere gitmek istemez oldum veya kendim takılmak daha cazip gelmeye başladı. Türkiye'de yaşarken biraz daha dışarı çıkmaya meyilliydi, sevdiği bir kaç mekan ve aktivite vardı ama buraya taşındığımızdan beri 10 gün evden çıkmasa problem etmeyecek bir hale geldi. Ne yapacağım ben bu emekli ruhlu yarimle, inatlaşıp çabalamaya değer mi? Yoksa böyle gelmiş böyle gider diyip, beklentiyi mi sıfırlayayım? O zaman da neden evlendim diye düşünüyor insan..

Of benle eşim gibisiniz, yalnız eşim ben siz de benim eşim. Eşim inatla beni alıştırmaya çalışıyor 5 yıldır ama birazcık pes etti sonunda. Lütfen eşinize anlayış gösterin, bildiğiniz işkence çekiyor o anlarda evet! Ben de böyleyim çünkü, yapacak bir şey yok, herkes aynı değil. Sizin için çok sıkıntıysa anlaşma yapın , ayda 1 kere falan gibi.

BİR DE İNSANLARI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAYIN LÜTFEN HANIMLAR! Kimse kimse için değişmek zorunda değil, ama ortak bir noktada buluşulabilir konuşup anlaşarak.
 
Vallahi dün bir anlaşma yazdık da printerdan çıkarıp imzalayacağız daha..:) ben ısrarla o da benim sevdiğim şeyleri sevsin istiyorum ama evlilik öyle bir şey değil galiba ..

Çok bencilsiniz kusura bakmayın. Eşime de aynısını dedim, ben seni olduğun gibi kabullenip severken senin beni değiştirmeye çalışman olduğum gibi sevmemen, eleştirmen bencil olduğunu gösteriyor dedim, sonra birazcık dank etti. Aslan burcu falan mısınız yönetmeyi mi seviyorsunuz?
 
Sizi anlıyorum, hastalık bambaşka bir şey.. ben de diyorum ki hepimizin seçmediği ve sevmediği insanlarla bulunmak zorunda kaldığı durumlar oluyor, çeşitli sebeplerle tahammül gösteriyoruz. hatır kırmak istemiyoruz. Eşim memnuniyetsizliğini asla saklayamıyor, sanırım alışmam gerekiyor..:KK43:

Zorunlu durumlarda evet ama bir insan niye kendine sürekli işkence çektirsin sadece eşinin memnuniyeti için? Bence anlamıyorsunuz eşinizin duygularını çünkü empati yapmıyorsunuz. Bir arkadaş daha yazmış, hsp (highly sensitive person) ben de bu şekildeyim, kalabalık ortamda çalışıyorum ve akşam eve gittiğimde kendime gelmek için karanlık ve sessiz bir ortamda oturmam gerekiyor, eşim buna bile takıyor bazen ve benim de tepem atıyor.
 
Insanlar farkli farklıdır. Neden esinizi sizin sevdiginiz seylere zorluyorsunuz. Adam kalabalık sevmiyor ne yapsın? Siz kendi arkadaslariniz ve ailenizle gezin , o da evinde otursun, kitabini okusun, kahvesini icsin , film izlesin. Evlendiniz diye göbeginiz bir kesilmedi ki. Yazık adamlara.
 
Vallahi dün bir anlaşma yazdık da printerdan çıkarıp imzalayacağız daha..:) ben ısrarla o da benim sevdiğim şeyleri sevsin istiyorum ama evlilik öyle bir şey değil galiba ..
Tabii ki de değil.
Yani zorlamalarla ısrarlarla olmamalı bu iş.
Adam sevmiyor rahatsız oluyor demek ki ne diye zorla dışarı çıkarıyorsunuz? Kendiniz çıkın o evde kalsın mesela.
Ya da işte evlenmeden önce anlamıyorsunuz adam evci mi dışarıyı mı seviyor sonra karakteriniz uymayınca veryansın ediyorsunuz.
 
Tabii ki de değil.
Yani zorlamalarla ısrarlarla olmamalı bu iş.
Adam sevmiyor rahatsız oluyor demek ki ne diye zorla dışarı çıkarıyorsunuz? Kendiniz çıkın o evde kalsın mesela.
Ya da işte evlenmeden önce anlamıyorsunuz adam evci mi dışarıyı mı seviyor sonra karakteriniz uymayınca veryansın ediyorsunuz.

Bir de ısrar ve inatla "değiştirme" çabası. Zaten biz kadınlarda var bu, hele bir evleneyim ben onu değiştiririm. Kimse kimse için değişmez, değişmek zorunda da değil. Ha ortak bir çözüm bulunur, tabi istenirse.
 
eşiniz kadar olmasa da bende kalabalık ortamlardan , konserlerden , cafelerden nefret ediyorum. Ne oturduğumu ne konuştuğumu anlayabiliyorum:işsiz: şimdi tatilimi iple çekiyorum o bomboş sahile gidip tek başıma oturcam diye mutlu oluyorum :spor:
 
Çok bencilsiniz kusura bakmayın. Eşime de aynısını dedim, ben seni olduğun gibi kabullenip severken senin beni değiştirmeye çalışman olduğum gibi sevmemen, eleştirmen bencil olduğunu gösteriyor dedim, sonra birazcık dank etti. Aslan burcu falan mısınız yönetmeyi mi seviyorsunuz?

bence siz eşinizle bu meseleyle alakalı problem yaşadığınız için kendinizi eşimle özdeşleştirip agresifleşmişsiniz. Ben aslan burcu değilim, eşim aslan burcu. Evlilik zaman zaman değişmeyi gerektirmese de esnemeleri gerektiriyor. Eşimle değiştirme umudu taşıyarak evlenmedim (bu kısım nerden çıktı onu da anlamadım..) ama değişmek için de evlenmedim. Onun bu tutumu, onun talebiyle gittiğimiz yerlerde bile 10 dakika sonra sıkılgan davranması doğal olarak benim zevk almamı da engelliyor. Her dışarı çıktığımda onu sürüklemeye çalışmıyorum, gezip göreceğim yerleri ziyaret etmek için onun gönlünün olmasını beklemiyorum. Bir bayram ziyaretinde birileri ona soru sorarken telefona gömülmesi, annem babam ben ve o sohbet ederken, birden karar verip sohbetin ortasında içeriye gidip uzanması bana garip geliyor. Herkesin kişisel alana, sessizliğe, dinlemeye, karanlığa ihtiyaç duyduğu zamanlar olur. Herhangi bir sağlık problemi sebebiyle böyle davransa zaten kendi problemim yerine onun problemine çözüm aramaya çalışırım. Bu onun için bir tercih ve doğal olarak benim hayatımı da etkiliyor.
 
Kalabalik, gurultulu ve sicak bir gunde siz mutlu olabiliyorsaniz asil ilginc olan sizsiniz :KK70: Bende hic gelemiyorum curcunaya... Kalabalik aile toplantilarini da hic sevmem ve kendimi ortalara atmam.
Degistirmeye calismayin bence.
 
Okurken istemsiz güldüm:)
Bu sorun bende de var ama ev ziyaretleri hariç orada gayet mutludur bi pazara carsiya cikalim ayni acı çekiyormuş gibi bi surat ifadesi. Ciktigima cikacagima bin pisman olan ben. Yanlızim sanıyordum ama degilmisim:) evet insan gerçekten zevk alamıyor bende çareyi yanlız çıkmakla veya annemle kardeşimle çıkmakla veya pazara gideceğimiz zaman erken saatleri tercih etmeye başladım. Ohh kafam rahatladı

Gülmeniz beni son derece iyi anladığınız hissini verdi, çünkü bir yandan komik bir durum:) Onun yüzünden düşen bin parça olunca ben de çok mutlu olamıyorum. Türkiye'de onu evde bırakıp arkadaşlarım ve ailemle takılıyordum ama şimdi dışarıya taşındık, onun evde yalnız olması benim içime sinmiyor, benim yalnız gezip dolaşmam onun içine sinmiyor.. O yüzden bir gerginlik oluştu aramızda.
 
bence siz eşinizle bu meseleyle alakalı problem yaşadığınız için kendinizi eşimle özdeşleştirip agresifleşmişsiniz. Ben aslan burcu değilim, eşim aslan burcu. Evlilik zaman zaman değişmeyi gerektirmese de esnemeleri gerektiriyor. Eşimle değiştirme umudu taşıyarak evlenmedim (bu kısım nerden çıktı onu da anlamadım..) ama değişmek için de evlenmedim. Onun bu tutumu, onun talebiyle gittiğimiz yerlerde bile 10 dakika sonra sıkılgan davranması doğal olarak benim zevk almamı da engelliyor. Her dışarı çıktığımda onu sürüklemeye çalışmıyorum, gezip göreceğim yerleri ziyaret etmek için onun gönlünün olmasını beklemiyorum. Bir bayram ziyaretinde birileri ona soru sorarken telefona gömülmesi, annem babam ben ve o sohbet ederken, birden karar verip sohbetin ortasında içeriye gidip uzanması bana garip geliyor. Herkesin kişisel alana, sessizliğe, dinlemeye, karanlığa ihtiyaç duyduğu zamanlar olur. Herhangi bir sağlık problemi sebebiyle böyle davransa zaten kendi problemim yerine onun problemine çözüm aramaya çalışırım. Bu onun için bir tercih ve doğal olarak benim hayatımı da etkiliyor.

Agresif hangi kelimemi gördünüz? Değiştirmeye çalışıyorum yazan sizsiniz. bakınız : "Vallahi dün bir anlaşma yazdık da printerdan çıkarıp imzalayacağız daha..:) ben ısrarla o da benim sevdiğim şeyleri sevsin istiyorum ama evlilik öyle bir şey değil galiba .. "Bu sizin cümleniz. Aynı şeyi eşim de yapıyor mesela dün annemleri ziyarete gittik komşularımız da geldi, eşim full telefonla oynadı herkesin içinde...Ama gezme vs sevmeyen ben tüm muhabbetin içindeydim. Ortam sarmıyor, sizin için katlanıyor demek ki. Beni de eşimin ailesinin hiç bir muhabbeti sarmıyor ama telefonla oynamayıp katılıyorum. Sağlık problemi ile alakası yok ki kişilik özelliği bu.
 
Back
X