Eski Dostlar Buyrun Topiğime :)

Ya yaşımdan küçük gösteriyorum ben ondan öyle sanıyor herkes zaten küçüğümde

Şu kız lafına var ya oldum olası sinir olurum..Ben seni kız sandım ne demek ya yani muayene ettim değilmişsin gibi

Ben seni bekar sandım demek daha güzel
 
HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni cektigi kadar agirsin
Kanatlarin cirpindigi kadar hafif..
Kalbinin attigi kadar canlisin
Gözlerinin uzagi gördügü kadar genc...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kasin gözün
Karsindakinin gördügüdür rengin..
Yasadiklarini kar sayma:
Yasadigin kadar yakinsin sonuna;

Ne kadar yasarsan yasa,
Sevdigin kadardir ömrün..
Gülebildigin kadar mutlusun
Üzülme bil ki agladigin kadar güleceksin
Sakin bitti sanma her seyi,

Sevdigin kadar sevileceksin.
Günesin dogusundadir doganin sana verdigi deger
Ve karsindakine deger verdigin kadar insansin
Bir gün yalan söyleyeceksen eger
Birak karsindaki sana güvendigi kadar inansin.
Ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin
Unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin
Günesin seni isittigi kadar sicak.
Kendini yalnız hissetigin kadar yalnizsin
Ve güclü hissettigin kadar güclü.
Kendini güzel hissettigi
iste budur hayat!
iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin
Bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar üsürsün
Ve karsindakini unuttugun kadar cabuk unutulursun
Cicek sulandigi kadar güzeldir
Kuslar ötebildigi kadar sevimli
Bebek agladigi kadar bebektir
Ve herseyi öğrendigin kadar bilirsin bunu da ögren,

Sevdigin kadar sevilirsin...
 
Telefon ve Papagan

Adamin biri evine gelir ve posta kutusunda telefon faturasini gorür.
bakar ki 3 milyar küsür lira fatura.Beyninden vurulmusa döner. Hemen
ayrintili fatura ister. Fatura gelir. Aranan bütün numaralar adamin arkadaslarina
ve dostlarina aittir. Adam 'Bu nasil olur? Ödeyecegiz mecburen' der.
Osirada gözü papaganina takilir. Bir an tereddüt eder. Gece papagani gözlemeye
karar verir. Papagan kafesinden çikar ve telefonun basina gidip rehberi açar,
adamin arkadaslarini tek tek arayip saatlerce konusmaya baslar. Adam
sinirden çildirmis bir sekilde papagani yakalar ve kanatlarindan duvara
çiviler.

Papagan çarmiha gerilmis bir vaziyette duvarda asili kalmistir.
Adam sinirle papagani azarlar;

-Bir hafta burada asili kal da aklin basina gelsin. Çek bakalim cezani. Adam gider. Papagan bir bakar karsi duvarda
çarmiha gerilmis Isa heykeli durmakta. Hemen muhabbete koyulur;

-Birader sen ne kadardir buradasin?

-2000 yildir buradayim, der heykel....
Papagan hayretler içinde kalir;

-Ohaaaa! ......... Nereyi aradın lan öyle?

 
Can Dündar'dan...

Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.

17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da...

Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.

Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan...

Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi...

Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına "hot" dediğinde oturmalı kadın...

Yâda yumuşatıyorlar;
-Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

Eğitimde de böyle... Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layıkı...
EŞİM BENDEN 2 YAS BÜYÜK; ne "hot" dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü...
Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-"Ooo Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap dahi oldum.

EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..
Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım... Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran...

Bunu unutmadık biz.
Ben konuşurken o dinledi, ben dinlerken o konuştu 17 sene.
O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bir tanem..." dedik,

Öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir de böyle düşün" de dedik fikrimizi savunurken.
Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...
Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..
Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama...
Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima...

Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...
Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık...
Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı esim;

-"Ne yapıyorsun burada?" diye sordu kapının eşiğinden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...

Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla...

"kay yana" dedi daracık yatakta. "ne yapıyorsun?" dediğimde
"benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim" dedi...

Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...
Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç.
Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...

Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede...
Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu oynanan...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...
Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;

"...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına.

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana...


CAN DÜNDAR

Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir.
Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder.
Aşağı çekersin omuzların titrer.
Ama yine de, neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku
uyumayı başarır...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…