Tesadüfen denk geldim konunuza. Şöyle bir okudum üstün körü.
Bir şeyler anlatmışsınız ama, ne başı belli ne sonu.
Bir adam var evli gibi beraber yaşadığınız, bir de bir zamanlar gerçekten evli olduğunuz adam.
Sonrası düğüm zaten.
Yok önceki, yok şimdiki, yok gelecekteki.
Hayatınızda attığınız her adımı yarın pişman olmayacağınızdan emin olarak atın. Eğer ki siz ''eski eşe dönersem bugün beraber olduğum insanı yüzüme vuracak'' diyebiliyorsanız, şuan olduğunuz yerde kalbinizle değil aklınızla duruyorsunuz demektir zaten, ki bu sizi hep soru işaretlerine ve acabalara iter şu an olduğu gibi.
Ama siz, olduğunuz yerde aklen ve kalben bulunun ki, sonu pişmanlık olmasın. Hayatınızda birisi olmak zorunda değil, her şeyin zamanı vardır. Bir kitap bitmeden, ikincisine geçerseniz, işin içinden çıkamazsınız.
Bir yuva yıkılmış, bir darbe almışsınız. Bundan sonra hayatınıza alacağınız ve evli gibi yaşamayı seçtiğiniz insanı iyi tanımanız, ailesi dahil tüm etkenlerden tam manasıyla emin olmanız gerekir ki, ikinci bir darbe almamanız için.
Ama anlattıklarınız o kadar gelişi güzel yaşanan şeyler ki... Ne bir endişe, ne bir acaba.
Bunu sizi yargılamak için değil, aksine boşanmayla sonuçlanan bir evliliğin acılarını tekrar yaşamanızdan endişe duyuyorum. Tam manasıyla anlmasam da, o acınızı hissedebiliyorum, benimde bir yuvam var çünkü.
Boşanmışsınız, kapatmışsınız.
Demek ki olmamış, demek ki kaybetmeyi göze alabilmişsiniz.
Aynı yemeği tekrar yemeyin.
Hazır değilseniz, tam manasıyla birleşemediğiniz insanla bir evli hayatı yaşamak zorunda değilsiniz.
İyi olun, güçlü kalın.
İnşallah çok ama çok mutlu olur, yaralarınızı bir nebze olsun kapatabilirsiniz...