İnsan neden yirmi otuz sene beraber yaşamadığı bi insanla yaşasın. Çevresinde onu seven bi ailesi kardeşi kuzeni komşusu veya arkadaşı illaki birileri var. Sevdiği herkesle de beraber yaşıyor değil. En nihayetinde amaç budur. Daha önce de demiştim toplumsal değerler olmasa idi evlilik de olmazdı ve o değerler yıkılmaya başladığından evliliği de gereksiz bulanların sayısı artmakta.
Kavramları çorba haline getirerek kadınları taze domates ve cürük domaes olarak ayırmanızı haklı çıkarmayı mı umuyorsunuz yoksa gerçekten bi kavram kargaşası mı yaşıyorsunuz bilmiyorum.
Öncelikle evlenmek=birlikte yaşamak denkleminin hatalı oldugunun farkına vararak başlayın isterseniz.
Partnerlerin birlikte yaşaması evlenmelerini gerektirmez. Kagıt üzerinde evli görünen yüzbinlerce çift aynı evi paylaşmamaktadır.
Yani her evli cift birlikte yasamaz, her birlikte yasayan cift de evli degildir. Siz ömce hangisini gereksiz buluyorsunuz ona bi karar verin isterseniz.
Birlikte yaşamak toplumdan, devletten, evlilikten bagımsız bir tercihtir; çiftin kararına, arzusuna kalmıştır.
Evlilik ise birlikteligi hem toplun önünde hem de devlete ilişkin işlerde işlevsel hale getirmeye yarar.
Ne evlilik ne de birlikte yasama kararının tek sebebi de erkeklerin malum organlarının keyfi degildir. Ki o organı memnun etmek icin ne evlenmeye, ne birlikte yasamaya hatta bırakın bunları cogu zaman karsındakini tanımana bile gerek yoktur.
Bi kadın sadece uzun bacakları, büyük gögüsleri ne bileyim ben incecik beli gibi uyandırdıgı haz göreceli ve degismesi olası seyler icin sevilmez zira insanoglu bununla doymayacak kadar cok yönlü bi canlıdır.
Bi espriyi paylasabilmek, bi zorlukta destek görebilmek, güvende hissetmek, şevkat görmek, yanında neşelenebilmek, kimsenin anlamadıgını sandıgı seyleri anladıgını bilmek yani kendini ifade edecek, dinleyip anlayacak ve bunu ömür boyu zevkle yapacak birini bulmak, hayal ettigi aile profiline kültür ve karakter olarak en uygun insanı seçmek bi erkek için de bi kadın için de fiziksel hazdan çok daha önemli ve süreklidir.
Ayrıca cinsel tatmin fiziksel oldugu kadar psikolojik uyaranlara da bağlı bi olgudur. Cinsel çekimin çogu görünende degil görünmeyende saklıdır. Yani güzel domatesle degil asık oldugunuz domastesle mutlu ve tatmin olmus hissedersiniz. (Sizin yüzünüzden insanları domates üzerinden örneklemek zorunda kalmaktan utanıyorum belirteyim dedim)
Tüm bunları sağladığında yani aşık oldugunuzda, sevdiginizde, ömrünüzü paylaşmaya; aslında paylaşmak kelimesini yanlış buluyorum, sanki ortada azalan bi seyler varmıs gibi, ömrünüzü bi baska insanı ömrüyle cogaltmak istediginizde birlikte yasarsınız.
İliskiniz icerisinde devletle muhattap olacagınız alanlarda da islerim kolaylaşsın; cocugumun sorumlulugu ve velayeti, edindigim mallar, sağlık sigortaları, yurt dısına cıkısımız 5 yerine 1 prosedürle hallolsun diyorsanız da evlenirsiniz.
Toplumsal statü ise toplumdan topluma degisir. Birlikteliginizi duyurmanın kültürden kültüre yolları vardır. Evlilik de bu yollardan biri olup mecburi degildir. Topluma biz ortak hayat yasayan 2 insanız demek icin baska sıfatlar da secebilirsiniz.
Gördügünüz gibi, pazar alısverisine benzemez bu isler.