Hani aniden bir misafir gelirde "sofraya bir tabak daha koyarım" deriz ya, evliliği "kendini feda etmek" olarak görmezseniz durum aynen budur.Zaten yaşadığımız alanı temiz tutmak zorundayız öyle değil mi? Bunu koca için değil, zaten kendi sağlığımız için yapar veya yaptırırız.Yemek yapma/ yeme zaten fizyolojik bir ihtiyaç olduğu için tek kişilik yerine yapmışken yarım bardak daha x koyarsak, eş de yemiş olur.Kendi iki gömleğimizi ütülerken onun da iki gömleğini ütülersek, kendi çoraplarımızı yıkarken onunkileri de çamaşır makinesine atsak onunkilerde yıkanmış olur.Yani evlilik aslında ütü, yemek, bulaşık değildir, bunu Ahmet ile de evli olsak yapacağız, Mehmet ile de, hatta evli olmasak da.Aldatılmalar, terkedilmeler hayatın her alanında.Evlenmeden 10 yıllık ilişki bile yaşasak, o şahsın bizi aldatmayacağının garantisi var mı? Kariyerimiz "dansözlük, şarkıcılık, barmaidlik" gibi her erkeğin modern bir biçimde karşılayamayacağı mesleklerden birisi değilse, kişi evlendiğinde de çalışır, çocuk da yapar kariyer de hatta.Adam medeniyse, eşinin arkadaşlarıyla birlikte olmasını, görüşmesini zaten destekler böylece kadın evlenince asosyal de olmaz.Tüm bunlarda "kendini feda", "hayatını feda" göremiyorum.Ha dersenizki konu" çocuk", o konuda "bir ömür fedakarlık" gerekir, amenna ama evlenince fedakarlıktan ziyade birliktelik, mutluluk, paylaşma söz konusu olmalıdır.
Kişi doğru insansa, ruh eşinizse inanın "onun iki kirli çorabını makineye atmak" kendini feda etme kategorisine girmez, ama bir de işin içinde aşk, sevgi yoksa o bir çift çorap, olur ömür törpüsü.
Umarım gerçek aşkı en kısa zamanda bulur, bir ömür mutlu olursunuz.
O kadar güzel anlatmışsınız ki insanın evlenesi geliyor yahu.
