- Konu Sahibi inceuclusarjiolanvarmi
-
- #41
Yok o ikisini okumam :) Ferhan Şensoy'un nefreti ironiye gizleme halinden pek haz etmem esasında.
"Yoknaz" Atilla Atalay'ın karakter isimlerini çağrıştırdı bi an...ama sanırsam farklı bişey çağrıştırmalı
Ben de aksine Ferhan Şensoy'un herşeyi ironiye büründürmesini seviyorum, çok sempatik olmasa da
26 yaşında olman 80 lerin sonunda doğmana delalettir ve bir 90 kuşağısın ... keşke sizden de daha fazla olsa.....
Tek derdin bu olsunnşuana kadar bir srun olmadıysa bundan sonrada olmaz eski sevgilinizle anılarınız belki o cafede yaşandı ama asıl anılar beyniniz de ve kalbinizde kalır.Eğer nişanlınız yada sevgiliniz şuan hatırlayamadım tam olarak ilşki durumunuzu her neyse sizin onu gerçekten ama gerçekten çok sevdiğinize inanıyorsa bir sorun olacağını sanmıyorum.
o ikisini okumuyorsanız hangi dördünü okursunuz? diye sorarak sessizliğimi bozup klübe de merhaba diyorum. Bir de lifinize. Selam olsun herkese. Yorum değil şiir oldu ya bu neyse..
:) 26 yaşındayım apla ama ruhum 5 yaşındayken katıldığım bir kına eğlencesinde, kafama mum damlatan abla sayesinde orada asılı kaldı. Büyüyemiyorum. Tepeler hep yüksek, kızlar da verilen bir şey olarak kazındı hafızama.
Sen şanslı azınlıktansın. Ben niye kaybettim o vakit? Aslında kaybetmedim de zarar gördüm diyelim :)
ya biliyor musun ben senin gibiyim hatta sadece eşime değil bütün çevreme karşı aynıyım etrafımda böyle herşeyi saklayalım aman şu konuyuda kimse bilmesin diye kendini kasan insanlar var söyledikleri yalanları ve ortaya çıkan sakladıklarını gördükçe acaba ben mi yalnış yapıyorum diyorum insanları kırmak bile benim için yalan söylemekten daha az acı veriyor ve ben doğru söyledikçe birilerinin yalan söylemesi sğutuyor beni :)
Aha beni dışlayan, öteleyen admin :) Yorumunuz için teşekkür ederim. Bittabi bu özgüven halinin toplum baskıları karşısında aynı şekilde kalacağına dair garantim yok .En yakın örneği sevgili annemin "dul kadın rahatsız edilir" düşüncesinde olmasıdır. Kendi içimde sabit olsam da, ne yazık ki topluma göre şekillenmek gerekiyor çoğu zaman. Sanırım mevzunun aslına ışık tutan tek yorum bu oldu.
Asıl endişem değişmesinden ziyade, o değiştiğinde benim nasıl bir tavır sergileyeceğimdir. Zira buradaki dertleri okurken kızıyorum çoğu zaman. Nasıl bu kadar sessiz ve zayıf olurlar diye. Ve korkuyorum öte yandan. Bir imza bu kadar değiştirebilir mi beni de diye...Toplumun baskısı altında ezilip sessiz mi kalacağım yoksa o imzanın ağırlığıyla değişmeyi mi yeğleyeceğim bilmiyorum. Umarım yersiz bir paranoya olarak kalır bu hallerim ve umarım bu zamanları hatırlayıp "vay be zıpkın gibi bekardım eskiden" demem :)
Topluma göre şekillenmek??? edep, namus, belli kural ve kriterler amenna ama bir kadın evlendiği adam şiddet uyguluyorsa, alkolikse, kumar oynuyorsa, aldatıyorsa, evine bakmıyor ve evlilik sorumluluklarını yerine getirmiyorsa topluma göre hareket edip "dul olmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezilemem" diyerek hayatını bir erkeğin ellerine bırakmamalı.
Hayatını annenin endişelerine, toplumun "dul bu" diyerek seni parmakla göstermelerine göre şekillendirmemelisin.
Dul kadın sözü bile abes aslında, neden dul adam lafı pek ağza alınmıyorda direk kadına yakıştırılıyor bu söz, çifte standart resmen.
Evlenmeye karar vermek zor bir karardır, boşanmaya karar vermekte lakin boşanmaya karar verirken işi zorlaştıran onun bunun ne diyeceği değil, verilen emeklerin zayi olması, kurulan hayallerin yıkılması yüzünden zordur, kimse boşanmak için evlenmez fakat evlendiğin insanla yürümüyorsa da toplum ne der diyerek içinin istemediği bir evliliğe mahkum olmak
Sakın toplum için yaşamlarınızı zindana çevirmeyin, kızlar önce okumalı, iş sahibi olmalı ve kimse için kariyerinden işinden vazgeçmemeli, sonra evlenin ama evleneceğiniz insanı iyi ölçüp tartın, uç noktada fikirlere sahip, seviyorum o yüzden aşırı kıskanıyorum, hayatta sadece sen ve ben varsın diyen, herşeyden herkesten vazgeçmenizi isteyen erkeklerden uzak durun.
Biraz tavsiye tarzı bir yorum oldu ama ne yaparsınız, kız annesiyim, konu genç kızlar olunca anaç tarafım devreye giriyor.
Kahrolası formatlar.. İlk mesajdan daraldı ruhum bak şimdi. Soruda mı soramıycaz yani? Nazım,tevfik,livaneli,montaigne demek yasak yani. İçerik neyse ona hizmet edicez yani. Fazla kontrolcülük,samimiyeti törpüler,disiplinsizlikten ziyade. Bir gidip Çay da koyamam şimdi ezan okundu tüh. Bilahare lifinizi bana yollayın da azıcık dertleşeyim. Benimki formatgillerden çıktı.
İnanın bu toplumda eğitim, iş engel olmuyor kadınların gördüğü baskıya. En çok da "eğitimli ve zeki" dediğimiz kadınlar susuyor aslında. Zira kendilerine yakıştıramıyorlar kabullendikleri çaresizliği. Bir patlamaya dek, yıllarca kabulleniyorlar bu eziyeti. İşte ben de bu öğretilerin ve dayatmaların beni de esir almasından korkuyorum. Gizlemekte zorlandığım potansiyel gelenekçi dolaşıyor damarlarımda :)
İlginiz için teşekkür ederim.
aslında eğitimli ve zeki kadınlar üzerinde belki en büyük baskı ve bu yüzden susuyorlar...toplumun onlara biçtiği rol engel oluyor konuşmalarına..damarlarında dolaşan gelenekçiyi gizlemek zorunda kalıyorlar...diğer kadına sadece acır toplum "yazııkk ne yapacak çaresi yok" oysa ötekini ayıplar...
bakınız verilen öğütlere ; önce iş bul, kariyer yap, ekonomik özgürlüğünü eline al ki söz sahibi olabilesin (yanlış mıdır ? elbetteki hayır) nasıl bir baskı omuzlarımda...iş sahibiyim, kariyerlim, belki çocuğumu da yaparım, ama ya değişirsem, ya günün birinde gücümü yitirirsem...daha evlenmeden kabus oluyor...evlenince de bir araştırma, bir düşünme, bir kasma hali "değişiyor muyum"
kasmadan mutlu olmaya çabalamalı...gelenekçi varsa damarlarda bırakmalı azıcık aksın ki günün birinde patlamasın damarlar...
akışına bıraakkk..şimdiden strese sokma kendini ki evlendikten sonra yer kalsın
kasmadan bırakmalı kendini, evlilik öyle her an aynı giden bişey değil, başı farklıdır ortası farklı, sonu farklı...bu değişimleri gelişme, zamanla yerine yerleşme olarak görürsen sorunun olmaz...
ne zaman sorgulamak gerek ?? kendine saygını yitirmeye başlarsan..işte o zaman bi dur bakalım dersin...
Ne de güzel yazmış ve özetlemişsin durumu ve dahi ruh halimi :) Akışına bırakmak gerek evet, epey zor olsa da. Sivrisinek vızıltısı eşliğinde vereceğim cevaba yoğunlaşamadım mazur görünüz lütfen :)
insan ailesi içerisinde hiç mi sır olmaz tabi ki olur ben herşeyi herkese anlatmaktan bahsetmiyorum ama anlatmak istemediğim konuda da yalan söylemem mesela derim ki söylemek istemiyorum ya da bana kalsın, daha dün başıma bişey geldi sorsan en yakın arkadaşlarımız akşama bir yere davetliler benim yanımda eşiyle hımm yaa hımm falan diye konuşuyor mesela gayri ihtiyari sordum hayırdır diye hiç yok bişey dedi eşin geliyomuş da falan dedi ee akşam ben onun resimlerini facede gördüm acaba dedim kendi kendime yalan söylemek bir hastalık mıdır? sürekli insanlar onu idare etmek için ona yalan bunu idare etmek için buna yalan ya diyorum bi aptal ben miyim ?? belki de öyle olmak işini bilmek herkesi idare etmek gerekBazı şeyler insanlara özel kalmalı bence söylenmesine gerek yok ama gizleyeyim diye yalan söylemeye de gerek yok ikisinin ayrımını iyi yapmak lazım ama amaan beyaz yalan nolcak ondan diyorlar ya olmuyor o. Karşımızdakine zarar vermeyelim derken en büyük zararı veriyoruz o yüzden yalansız olmak çok daha iyi. Benim saatlerce aylarca içimi kemirir o biliyorum en sonunda gider sana şöyle şöyle demiştim ya aslında şöyleydi derim dayanamayıp o yüzden hiç yalana gerek yok direkt baştan söylemek ve o huzurla, mırıldayan vicdanla yaşamak çok güzelKeşke herkes böyle olsa azınlıktayız canım
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?