Bu akşam misafirliğe gittik teyzemin gelininin çocuğu oğlumun göbeğini ısırdı ve ben sadece çok ayıp neden böyle yapıyorsun dedım.
ne annesı ne babası hıc bırsey söylemedı çocuklarına. sadece bana söyledıklerı şu oldu oğlunu kolla bırdaha ısırır ne demek bu şımdı.
eve geldık oğlumun göbeği mosmor olmuş etini kopartacakmış nerseyse. sonuç bırdaha asla bır araya gelemeyız çocuklar buyuyup kocaman olana kadar...
şimdi birbirlerini seviyorlar oynasınlar dıye bıraksam ne olacak... 2 yıldır evden dısarı cıkmıyordum bu yaramaz çocuklar yuzunden tam rahatladım oğlum buyudu derken hiç birşey degısmemıs meğer...
evet 2 senedır oğlum evde çok nadır bır kaç çocukla görüşüyor ve ben onun ıyılığı için bu yaptığımı fedakarlık olarak görüyorum.
ben bır anneyım onun kılına zarar gelse içim parçalanıyor.abarttığımı düşünmüyorum belki her anne benım gıbı yapmaz çookk rahat anneler var ama ben yapamam böyle vurdumduymaz olamam...
anlattığınız olay hakkında birşey diyemem, o konuda haklısınız. ama... belki sizi kırıcam ama düşüncelerimi söylemek istiyorum.
eğer içiniz rahat ede ede, çocuğum 2 yıldır evde diyorsanız ve bunu ''fedakarlık'' olarak adlandırıyorsanız bence orada yanlış birşeyler var demektir. her anne evladı için endişelenir, telaşlanır, panikler, korkar, üzülür vs... sırf bu duyguları yaşamamak için çocuğunuzu dışarı çıkarmıyorsunuz.
malesef çocuklarımızı istediğimiz, uygun gördüğümüz zaman içinden çıkarabileceğimiz cam fanuslarda yaşatıyoruz. birey olmalarına fırsat vermiyoruz, fırsat vermediğimiz gibi engelliyoruz.
---Doğan Cüceloğlu'nun Korku Kültürü kitabından alıntıdır---
İşte, insan yaşamının ilginç bir muhasebesi vardır. Yaşamın sonunda bütün bu durumları özetler ve şu soruyu sorabilirsiniz: Bu yaşamda ben ne kadar vardım? Bu benim yaşamım mıydı? "Ömrümüzün sonlarına doğru içimizde bir yanımız, mutlaka bu soruyu sorar. Bu soruya kabaca iki şekilde cevap verebiliriz.
Hayır, bu benim yaşamım değildi; ben bu hayatta yoktum. Benden beklenildiği gibi yaşadım. Çocukken doya doya oynayamadım, haydi dersini yap, ödevini yap dediler; doyduğum halde zorla yemek yedirdiler; doya doya koşamadım, koşma düşersin dediler; mesleğimi, evleneceğim kişiyi, evlendikten sonra nerede oturacağımı, çocuğumun ismini kendim seçemedim. Ben benden beklenenleri yaptım. Şimdi ölüyorum.Ya da, evet, bu benim yaşamımdı. Hayatımı tribünlerden seyretmedim, sahadaydım. Karlı, yağmurlu çamurlu günlerde, sıcakta, toz toprakta sahadaydım. Hata yaptım, öğrendim. Sevdim, sevildim, mutlu oldum, acı çektim. Yenildim, zayıf yönlerimi görmek zor geldi, mücadele ederek başarı kazanmak coşku verdi. Kendi ayaklarımın üstünde yürüdüm ve bu yolculuk gerçekti, benim yolculuğumdu. Bu yolculukta ben vardım.
---Doğan Cüceloğlu'nun Korku Kültürü kitabından alıntıdır---