- 7 Ağustos 2010
- 983
- 2.105
- 113
Yeni atanan öğretmen travması yaşamaktasınız. Bu travmayı her öğretmen, atandığı ilk yıl yaşar. Kimi birkaç haftada üzerinden gelir, kimi birkaç ayda. Ama daima üstesinden gelinir. Öğretmenler odasında size profesyonel görünen, kendinden emin gözüken öğretmenlerin çoğunun sınıfta neler yaptığını bilmiyorsunuz. Gerçekten öğretmenler odasındaki her öğretmenin nasıl ders işlediğini biliyor musunuz? Sınıflarını gezdiniz mi? Hiçbirinde öğrenciler mum gibi durmaz, hiçbiri bağırmadan çocukları oturtamaz, hiçbiri mükemmel değil. Mükemmel olanlar da bu işe ilk başladıklarında sizin gibi korkuyorlar ve endişeleniyorlardı. Zira üniversitede size öğretmen olmayı öğretmiyorlar, teorik bilgilerin hiçbiri işe yaramıyor. Öğretmen olmayı sınıfta keşfedeceksiniz. Sınıfta deneme yanılma yapacak, çocuklara farklı yöntemlerle yaklaşacak, her yöntemde çocuklara biraz daha yaklaştığınızı fark edeceksiniz ve bu da kendinize duyduğunuz şüpheyi biraz daha azaltacak.
Kendinize zaman tanıyın. "Değiştim, sessizleştim, eskisi gibi değilim, başarısızım, kötüyüm" gibi motivasyonu azaltıcı düşüncelere kapılmayın. Değişmediniz, sadece bir alışma döneminden geçiyorsunuz ve büyük ihtimalle rehber öğretmen olarak size bu yolda eşlik edecek olan hocanız da size bu konuda yardımcı olamıyor. Siz daha stajersiniz, hiçbir şeyden sorumlu değilsiniz, kimse size hesap soramaz. Dediğim gibi, kendinize zaman tanıyın. Her iyi geçen ders sonrası kendinizle gurur duyun, kötü geçen ders sonrası "Bugün sınıf sorunluydu, ben değil" diye düşünün. Zira sınıf atmosferi değişkendir. Yaza doğru öğretmenler gibi öğrenciler de gevşer. Cuma günleri, haftanın yorgunluğuyla çocuklar daha yaramaz olur. Pazartesi günleri, tatilden çıkmanın gevşekliği ile biraz daha bıkkın olurlar vs.
Kaçmayın. Rapor almayın. İlaç kullanmayın. Yüzleşin. Okula ilk geldiğiniz gün girdiğiniz ders ile dün girdiğiniz ders aynı değildi. Değiştiniz. Bundan bir ay sonraki dersiniz de bugün girdiğiniz dersten daha iyi geçecek. Bilgi eksikliği konusunda da endişelenmeyin. Kaç öğretmen konusunda uzman ki? Kılavuz kitapları, öğretmenler derse gitmeden önce ders çalışsınlar diye verildi size. Çalışın, dersi nasıl işleyeceğinizi analiz edin, kafanızda plan yapın. Bir süre sonra o kılavuza bakmanıza gerek bile kalmayacak, derse girdiğiniz andan itibaren sınıfı kontrol altına alabileceksiniz. Ama bunun %100 bir kontrol olmadığını da bilin. Beklentilerinizi yüksek tutmayın. Bir iki öğrenciye ulaşsanız bile, o günü verimli geçirdiğiniz anlamına gelir.
Üniversitede teorik olarak verilen bilgiler bir işe yaramıyor desem de, bilinçaltınıza öğretmenlik kodu işlendi. Bazı durumlarda ne yapmanız gerektiğini içgüdüsel olarak hissedeceksiniz. Rahat olun. Keyfini çıkarın.
Ek bilgi: Müfettişlerden korkmayın. Onlar sizi denetleyebilecek zaman ve bilgiye sahip değiller. Artık not verme güçleri de yok, korkacağınız hiçbir şey yok yani. Sınıfa gelip, tek öğrenciyi kaldırıp soru sorarlar. Çocuk yanıtlayamazsa sınıfın durumunun vahim olduğunu söylerler ancak bu doğru değildir. Bu tür genellemeleri ve yanlış analizleri sizi korkutmasın, yıpratmasın. Geldiklerinde ne derlerse "haklısınız" deyin, sonra aklınızdan silip atın size söylenenleri.
Kendinize zaman tanıyın. "Değiştim, sessizleştim, eskisi gibi değilim, başarısızım, kötüyüm" gibi motivasyonu azaltıcı düşüncelere kapılmayın. Değişmediniz, sadece bir alışma döneminden geçiyorsunuz ve büyük ihtimalle rehber öğretmen olarak size bu yolda eşlik edecek olan hocanız da size bu konuda yardımcı olamıyor. Siz daha stajersiniz, hiçbir şeyden sorumlu değilsiniz, kimse size hesap soramaz. Dediğim gibi, kendinize zaman tanıyın. Her iyi geçen ders sonrası kendinizle gurur duyun, kötü geçen ders sonrası "Bugün sınıf sorunluydu, ben değil" diye düşünün. Zira sınıf atmosferi değişkendir. Yaza doğru öğretmenler gibi öğrenciler de gevşer. Cuma günleri, haftanın yorgunluğuyla çocuklar daha yaramaz olur. Pazartesi günleri, tatilden çıkmanın gevşekliği ile biraz daha bıkkın olurlar vs.
Kaçmayın. Rapor almayın. İlaç kullanmayın. Yüzleşin. Okula ilk geldiğiniz gün girdiğiniz ders ile dün girdiğiniz ders aynı değildi. Değiştiniz. Bundan bir ay sonraki dersiniz de bugün girdiğiniz dersten daha iyi geçecek. Bilgi eksikliği konusunda da endişelenmeyin. Kaç öğretmen konusunda uzman ki? Kılavuz kitapları, öğretmenler derse gitmeden önce ders çalışsınlar diye verildi size. Çalışın, dersi nasıl işleyeceğinizi analiz edin, kafanızda plan yapın. Bir süre sonra o kılavuza bakmanıza gerek bile kalmayacak, derse girdiğiniz andan itibaren sınıfı kontrol altına alabileceksiniz. Ama bunun %100 bir kontrol olmadığını da bilin. Beklentilerinizi yüksek tutmayın. Bir iki öğrenciye ulaşsanız bile, o günü verimli geçirdiğiniz anlamına gelir.
Üniversitede teorik olarak verilen bilgiler bir işe yaramıyor desem de, bilinçaltınıza öğretmenlik kodu işlendi. Bazı durumlarda ne yapmanız gerektiğini içgüdüsel olarak hissedeceksiniz. Rahat olun. Keyfini çıkarın.
Ek bilgi: Müfettişlerden korkmayın. Onlar sizi denetleyebilecek zaman ve bilgiye sahip değiller. Artık not verme güçleri de yok, korkacağınız hiçbir şey yok yani. Sınıfa gelip, tek öğrenciyi kaldırıp soru sorarlar. Çocuk yanıtlayamazsa sınıfın durumunun vahim olduğunu söylerler ancak bu doğru değildir. Bu tür genellemeleri ve yanlış analizleri sizi korkutmasın, yıpratmasın. Geldiklerinde ne derlerse "haklısınız" deyin, sonra aklınızdan silip atın size söylenenleri.
Son düzenleme: