- 17 Ağustos 2009
- 16.564
- 14.174
Ani parlamalarda dilini ısır. Bu senin dikkatli ol butonun olsun. Seni öfkelendiren şey ne, durumu analiz et. Sinirlendiren şeyin, seni körükleyen her neyse onu bulabilirsen sakinleşebilirsin. İnsanların yargıları,bakış açıları, davranışları hergün istemediğimiz şeylere maruz kalabiliyoruz. Bu aşamada " bu onun bakış açısı" sözünü defalarca tekrar etmeni tavsiye ederim. Biz ağzımızdan çıkana dikkat edemezken bir başkasının ağzından çıkana hakim olmak mümkün olmuyor.
Duygu düşünceden geliyor. O halde öfkeye sebep olan şeyi ancak düşünceni değiştirerek yenebilirsin. Yazmanı tavsiye ederim. Sorunu net bir şekilde ortaya koy. Seni rahatsız eden davranış mı söylem mi? Kökünü bulup kazımak lazım.
ay canım mbenım çok teşekkür ederim dil ısırmak hoşuma gitti
benı rahatsız eden davranış aynı şeyi 10 kere söylemesi normalde duymayaya çalışırım ama bazen patlıyorum sonra üzülüyorum tongue fu dediği gibi sonra da kendimi onun yerine koyuyorummm benım evladım aynısını bana yapsa bende üzülürümmmmm
bugunden itibaren bende yazıcammmmmm
Okurken aklıma dün okuduğum bir yazı geldi,mahsuru yoksa paylaşmak isterim.İkilem yaratmaktan kaçının
Bir karar noktasında, istediğinizi seçin. Sadece ikilem yaratmayın. Çünkü –hayatı etkileyecek
sayılı birkaç seçim dışında– yanlış bile yapsanız sağlığınız bundan ya zarar görmez, ya da çok az
etkilenir. Oysa ruh ve beden sağlığını bozan kararsızlıktır, ikilemdir. Günlük hayattaki yanlış seçimin vereceği
zararın sonuçları kısa bir süre sonra ortadan kalkar. Ancak kararsızlık ve ikilemin yarattığı
sonuçlar bedende birikerek gelecekte çok daha önemli birtakım yıkıntı ve zararlara yol açar.
Hiçbir şeyden şikâyet etmemeye, hoşunuza giden şeyleri yapmaya çalışın. Kendinize ihtiyacınız olanı verin. Yapacağınız şey kendinize dikkat etmek ve kendinizi kollamaktır. İstemediğiniz halde kimseye bir şey vermeye kendinizi zorlamayın. “Kimseye zarar vermeyin, kendinize de…” Kendinize ihtiyacınız olanı vermek ve bunun için zaman ayırmak egoistlik değildir. Bunu başkalarından (eşinizden, işinizden, çocuklarınızdan) zaman almak gibi görmeyin. Yükümlü olduklarınızı daha iyi ve zevkle yapmak için, bedeninize ihtiyacı olanı vermek kendini düşünmek değildir.
Bedeninizi sık sık kontrol edin ve gevşeyin. Böylece gerginliği ve dolayısıyla sürekli
gereksiz enerji kullanımını önlemiş olursunuz. Gevşeme ile yapılan, beden fonksiyonlarının değiştirilmesidir. Beden sıcaklığının değişmesi hayal etmekle ilgili olmayan gerçek bir değişikliktir.
Davranış, sonuçları tarafından kontrol edilir Eğer bir davranışı ortaya çıkarmak ve onu artırmak istiyorsanız, sonucu tekrarlayın. Davranış, sonuçları tarafından kontrol edilir ve yönlendirilir. Ayrıca yine bilinmektedir ki, dışlaşan davranış insanın iç yapısını etkiler. Bütünüyle içinizden gelmese de, “gülün ve iyi şeyler düşünün”, göreceksiniz kısa bir süre
sonra kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Etrafınızdan beklentilerinizi kontrol edin, sizin idealleriniz onların sınırlarını zorlamasın; kendi
sınırlarınızın da başkalarının idealleri adına zorlanmasına izin vermeyin. Amaçlarınız her neyse, gerçekten onlar uğruna
mücadele etmeye değip değmediğini bir kere daha gözden geçirin. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek veya değmeyecek amaçlar peşinde vakit harcamayın. Mutlaka kendinizi hoşnut edecek etkinliklere vakit ayırın. Hele bunlar stresin olumsuz etkilerini nötralize edebilecek çabalarsa (fizik egzersiz, gevşeme cevabı gibi) stresten korunmak konusunda bilinçlenmenin yararlarını gözden kaçırmayın.
"Stres ve Başa Çıkma Yolları" kitabı. sayfa 810-
Tam kk'ya girdim baktım döktürmüşsünüz yine güzel bir yazı“ Japonlar, odanızı ve banyonuzu temiz tutmanın iyi şans getirdiğine inanırlar ancak eviniz dağınıkken, klozeti parlatmanızın pek işe yarayacağı söylenemez."
Sosyal mesajla başladık.
Naber bakalım, umarım herşey yolundadır ve kendinizi iyi hissediyorsunuzdur.
Epey yoğun birgündü. Mesai bitimine az kaldı. Biraz bişeyler yazmak geldi içimden. Seçenler için umarım katkı olur.
Sabah saatlerinde kendimi bir bulutun üzerinde zıplıyormuşçasına hafif hissediyordum. Güzel bir hafta sonuydu. Ses kaydım bu kez daha iyiydi. Bundan daha iyi nasıl olur? Herkes, O Ses’e katıl diyor ama önceki senelerde katıldım ve elendim kgjjfgkfghkjgkh. Bir de sesimi kime ispat ediyorum ki? Ben istiyorum ki dilediğim parçaları dilediğim şekilde özgürce söyleyebileyim. Bunun için neler mümkün? Ve bunun önünde duran her ne varsa yıkıp yaratımını iptal ediyorum.
İyi yol kat ettim kendimce.
Dinlediğiniz parçalar, giydikleriniz, yedikleriniz şuan yaptığınız herşey geleceğinizi şekillendiriyor. Durun ve bir bakın geleceğe nasıl yatırım yapıyorsunuz? Hep şikayetten mi işliyorsunuz? Söylenip hiçbir şey yapmıyor musunuz yoksa artık bişeyler için adım atma zamanı mı? İçim derya deniz adeta. Her akşam dans ediyorum, yalan da olsa yerimde zıplıyorum. Bacaklarınızı çalıştırın kök salınımıza sebep olan ayaklarınızı güçlü kılmalısınız. Hiçbirşey yapmak istemiyorum dedikçe daha çok durağanlık yaşayacaksınız. Peki gerçek istediğiniz bu mu? Hayal ettiğiniz şey? Bu durağanlığın nesini seviyorsunuz? Bu durum sizi nasıl besliyor? İnsanlar acısın “ yaaa sen de ne çektin” ya da etrafınızdaki aynalar da sizi aynı yönde mi besliyor “ ayyy evet yaaaaaaaaa benimde kolumu kaldırasım yok” o zaman poponuzu kaldırın!
1 hafta boyunca şunları yapabilir misiniz, bir deneyin;
1-Fazlalık olan herşeyi atın ki hayatınızda alan açılsın. Çer çöp, olmayan dar gelen bol gelen giymediğiniz, biriktirdiğiniz ancak işinize yaramayan ne varsa.
2-Şikayeti bırakın.
3-Zor ve asla kelimelerini hayatınızdan çıkarın.
4-Rüyalarınızı kimseye anlatmayın
5-Elinize geçen her paranın %10'unu kenara atın.
6-Sıkıştığınızda daraldığınızda neden ve niye sorularını unutun! Görmem yada anlamam gereken nedir? diye sorun. hayatta tek bi şansınız yok. Bunu kenara yazın. Başka hangi seçeneklerim var? Sonsuz olasılıklar nelerdir?
7-Kendinizi tanıyın. Kızdığınızda ne oluyor, vucudunuz nasıl tepki veriyor. Nefes egzersizleri yapın. Rahatlayın.
8-Emdr- Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma tekniğini araştırın. Ciddi tramvalarınız varsa işinize yarayabilir. Ben göz egzersizlerine başladım youtubedan. Aynı anda hem sağ hem sol beyin kasını çalıştırdığından hem göz kaslarınıza hem beyninize iyi geliyor.
9-Yazın ve yaşamak istediklerinizi imgeleyin. Ama bunu hiç hayat enerjiniz yokken yapmayın! Kendinizi en mutlu hissettiğiniz bir ana gidin ve o anın size verdiği güzel hislerle isteyin. Yükselin, öyle bir yaşayın ki o anı gerçeklemesi dışında başka bir seçenek bırakmayın.
10-Kendinizi sevin. Şefkat gösterin. Avuç içlerinizi, omzunu öpün.
11-Dinleyin. Size anlatılan olayı değil; karşınızdakinin ne hissettiğini ve değerlerini algılamayı seçin.
12-Sizi besleyen, harekete geçiren ve takdir eden insanlarla vakit geçirin lütfen.
Son olarak kendinize bir kahve yapın. Ve kendinizi onurlandırın, ödüllendirin. Yoksa kimse yapmayacak.
Çünkü siz buna değersiniz
Tam kk'ya girdim baktım döktürmüşsünüz yine güzel bir yazıçok hoşuma gidiyor yazılarınızı okumak,iyi mesailer dilerim efenim.Yazınızda aklıma takılan şu oldu neden rüyalarımızı anlatmamalıyız?
Günaydın şekerim. Dinç ve canlı hissediyorum kendimi bugün. Sen nasılsın?
Aslında dün gece derin bir buhran geçirdim. Sonra yatakta BAŞ AŞAĞI durmaya başladım. Düzelttim kendimi aboooo resmen bir can bir kan geldi bana. Meğersem kan beynime gitmiyormuş fgkjfgjllhj
Çok uzun uzadıya yazmak geliyor içimden ama çıkmam lazım. Baldan tatlı bir gün olsun. Neşeyle ve kolaylıkla geçsin.
Sevgiler.
12.12.2019
Güüüüüünaydın ballı lokumlar. Günaydın gençler ve her daim kendini genç hissedenler. Umarım herşey yolundadır ve sizler şahanesinizdir
Bomba gibi başladım güne. Gökyüzüne baktım doya doya, işe yürüyerek gidip gelmenin tadını çıkartarak şükrederek. Budnan daha iyi nasıl olur diyorum kendime günümü güzel kılacak ne varsa hepsini alıp kabul ediyorum.
Yolda dedim ki kendime, şekerim bugün ne yemek ne içmek istersin canın bişey istiyor mu?" Aaaaa bi baktım canım vişne suyu istiyor. Sonra portakal. Girdim markete az portakal ve vişne suyu aldım. 2 bardak vişne suyumu içtim az önce. Oh dedim yarasın tosunuma kejsgksghfkjhkgfjh
Dün çok güzel birgün yaşadım. Çok farkındalık kazandım. Keyif, sohbet, muhabbet.. Herşey bizim algımız da. Herşey bizim filtremizde. Peki ne kadarınızı alıp kabul ediyorsunuz kendinizin? Neyi reddediyorsunuz? Bedeninizi, burnunuzu, ailenizi, arkadaşlarınızı? Sizi kimsenin anlamamasını mı? Kendinizi ne kadar doğru ifade ediyorsunuz peki?
Alıp kabul edemiyoruz hiçbir şeyi. Sürekli değiştirme gayesindeyiz. Değiştiremeyince, içimize içimize susunca ne oluyor? Midemiz kaynıyor, damarlarımız daralıyor. Şekerimiz fırlıyor, kalbin ritmi değişiyor. Gözlemliyor muyuz kendimizi neler oluyor vucudumuzda? Nelere tepki veriyoruz? Bu aşırı yemeler, kendini kitaba gömmeler, aşırı kaçan saatlerce spor yapmak ya da dans etmek. Bu kopuk korungan hal bizi nelerden koruyor? Uğraşları bahane ederek nelerle yüzleşmeyi reddediyoruz? Dürüst olun. Olalım. Hep birlikte. Görmeyi reddettiğimiz şeyler ne, yüzleşmekten ölesiye korktuklarımız neler? Terk edilmek mi? Terk etsinler ne olur? Sevilmediğimi hissederim. Hisset ne olur? Biri de sevmesin? Sevmesin... Şey gibi düşünün bunu karanlıktan korkuyorsunuz ve her daim ışığı olan yerde bulunmak isteiği gibi ama birgün elektrikler kesilecek ve siz o karanlıkla baş başa kalacaksınız! Ne kadar kötü olabilir? İzin verin ve yaşayın. Eğer bu dersi maliyeti ucuzken almazsanız çok pahalıya mal olacak..
Kendimize gelelim şimdi.
Peki kendi versiyonumuzu ne kadar değiştirebiliriz? Derdimiz kendimiz olsun. En iyi halimiz şuan ki hal mi? Gerçek mi? Gerçek, biz değişirsek çevremizin değişeceğini idrak etsek bu hayatımızda neler yaratırdı? İnsanları değiştirmeden, yargılamadan, gerçekten alıp kabul etsek ve bilsek ki bu farkındalıkla realitemizi değiştirebileceğiz o zaman neler olurdu? Ve bunun olmasının önünde duran her ne varsa şuanda yıkıp yaratımını iptal edelim mi hep birlikte ? EVETTTTTTTTTTTTT!
Budan daha iyi nasıl olur?
Alan açın. Temizleyin. baktınız kendinizi dövüyorsunuz, ooo maşallah iç sesiniz gümbür gümbür yağdırıyor
-Seni lanet olası, hiçbişeye yaramıyorsun, hep böyle olacak işte kendini kandırma çirkin köpek seni!
Nasıl geiyor kulağa? Ağır mı? Peki.
Buna sebep olan ne varsa, her nerede kendimi değersiz, çirkin, lanet olası bir bok çuvalı olarak gördüysek, her kimden bu düşünceyi yargıyı satın aldıysak var olan her anı, alanı yıkıp yaratımını iptal eder miyiz lütfen? EVEEEEEEEEET! Bundan daha iyi nasıl olur? Ya da sorun gerçek bu düşünce bana mı ait? Cevap, evetse kaynağına bilinç ekleyerek geri gönderin. Temizleyin. Temizleyin. Enerji hafifleyene kadar. Ve sorun bundan çok çok çokk daha iyi nasıl olur?
-Çok kötü görünüyorsun!
-O elbise hiç yakışmış mı allaaasen?
-Çok ağırsın ya hareketlen biraz.
-Çok pinpiriklisin.
-Senden bir halt olmaz.
Neler söylüyorlar size. Nasıl besliyorlar? Kendinizi savunmayın hemen. Bu onun ilginç bakış açısı. İçinizden tekrar edin bu sözü, bu tekrar ediş o insanı alıp kabul etmenize fayda sağlayacak çünkü. Münakaşaya girmeyin.Siz ne söylerseniz söyleyin duyguğu kadar dinleyecek, dinlediği kadar duyacak.
Emerson’un bir zamanlar söylediği gibi “Ne olduğun kulağımda öylesine çınlıyor ki, ne dediğini duyamıyorum.”
Umarım katkı olur seçenlere. Öpüyorum kızlar günümüz güzel geçsin. Sevgiler.