“Gezi Parkı” hareketi...
Seni sandıkta deviremeyeceğini anlayanların sokakta devirme hareketi değil.
Seni hazmedemeyenlerin hazımsızlık gösterme hareketi değil.
Karanlık şahsiyetlerin askeri tahrik edip elinden iktidarı almaya çalışma hareketi değil.
Senin yaşam tarzına karşı başlatılan bir hareket değil.
Senin inancına karşı yürütülen bir hareket değil.
*
Bu hareket...
Öyle zannedildiği gibi acayip karmaşık, çözülmesi çok zor, karanlık odaklı, hileli, desiseli, kökü dışarıda, CHP’li, İP’li, empati yoksunu bir hareket de değil.
Çok basit bir hareket bu...
Çok yalın, çok anlaşılır, çok net, çok şeffaf, çok çocuksu, çok naif, çok hesapsız, çok gelişigüzel bir hareket.
*
“Usta”... Sokaklara çıkan o çocuklar var ya o çocuklar... Sana şunları söylüyorlar:
Beni rahat bırak.
Parkta nasıl oturacağımla, metroda nasıl davranacağımla, nasıl yaşayacağımla, nasıl konuşacağımla, nasıl giyineceğimle, nasıl düşüneceğimle, nasıl yiyip içeceğimle ilgili saygılı ya da saygısız fikir beyan etme.
Beni azarlama... Üst perdeden konuşma...
Sen bizim babamız değilsin... Bize babalık raconu kesme.
Tut ki babamızsın... İki çocuğuna bile sözünü geçiremeyen aile babaları ortadayken, sen 75 milyon çocuğa nasıl söz geçireceksin?
Biz nasıl senin yaşam tarzına saygı gösteriyorsak, sen de bizim yaşam tarzımıza saygı göster.
İlk dönemler belirli sınırlar içinde kabul edilen, hatta bazen hoş karşılanan “Kasımpaşalı/delikanlı” üslubun, artık “Kasımpaşalı/delikanlı” üslubu olmaktan çıktı... Çünkü bu üslubu artık kendi haklı davanı savunmak için değil, hak arayanları rencide etmek için kullanıyorsun.
Bin türlü anlayışı, bin türlü inanışı, bin türlü kıyafet tarzını, bin türlü eğlence biçimini, bin türlü ahlak telakkisini, bin türlü tarih algısını, bin türlü rengi, bin türlü çiçeği tek bir potada eritemezsin. Bunu herkes istese bile yapamazsın... Teknik olarak yapamazsın... Vazgeç.
Sevdiklerime saygı göster.
“Ayyaş” deme, “alkolik” deme, “çapulcu” deme, “Bunlar ideolojik” deme.
Bir kişi, tek bir kişi hem mimari dehası, hem ahlak filozofu, hem meydan düzenlemecisi, hem Ortadoğu fatihi, hem gündem değiştirme şampiyonu, hem tıp doktoru, hem sosyal mühendislik gurusu, hem din âlimi, hem tarih bilgini, hem bağımlılık uzmanı, hem 75 milyonun yaşam koçu, hem de televizyon eleştirmeni olamaz... Olmaya kalkarsa bir yerde arıza çıkar. Vazgeç bu sevdadan.
Sana artık ancak Reuters muhabiri seni kızdırabilecek soruyu sorabiliyor... Medyayı baskı altına almaya çalışma... Bırak medya özgürce görevini yapsın.
“Ben karar verdim, olacak” deme... Sandıkta aldığın tüm oyları, sana beş yıl boyunca aklına eseni yapman için verilmiş genel bir vize olarak değerlendirme...
İnat etme, müzakere et... Nefret ettirme, sevdir... Cepheleştirme, kaynaştır... Dediğim dedik deme, esnemesini bil... Sadece sana oy verenlerin başbakanı olma, oy vermeyenlerin de başbakanı ol...
Bize gaz sıkma... Bize gaz sıktırma...
biraz uzun ama lütfen okuyun,bir olay bu kadar güzel özetlenebilir..Ahmet Hakan'ın kaleminden..keşke başbakan da bu yazıyı okusa da artık ölümler getiren bu olay son bulsa!