Güzel Dostlukların Anavatanı , İkinci Yuvamız "Erkek İnfertilitesi"nin Geyik Topiği!!

kızlar ellerinize sağlık ne güzel şeyler bunar çok güldüm ALLAHTA sizleri güldürsün süpppppppppeeeeeeeeeeeeepppppppppppppppppsiniz hihoyyyt hihoyyyt hihoyyyt kaydirigubbakcemile5 kaydirigubbakcemile5
 
Pazarlamaci, sef sekreter ve Patron bir öglen paydosunda lokantaya dogru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar. Lambayi ovarlar ve gerçekten de lambadan cin
çikar.


"Aslinda kisiye 3 dilek hakki veriyorum ama sizler üç kisi oldugunuz için hepinizin birer dilegini gerçek yapacagim" der cin.

Sef sekreter arsizca atilarak "önce ben" diyerek siranin önüne yerlesir.

"Bahamalarda, muhtesem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatima girmesin" diye dilegini ifade eder. Ve hoop, ortadan kaybolur.

Simdi de pazarlamaci atilir ve "simdi sira bende" der.

"Hayallerimdeki kadinla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur.

"Simdi sira sende" der cin digerlerinin patronuna.

"Ikisini de ögleden sonra islerinin basinda görmek istiyorum" der patron.
 
Aracinin direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Aracini durdurur ve kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemedigini sorar. Kadin arabaya biner ve bacak bacak üstüne attiginda bacaklarinin güzelligi ortaya çikar. Rahibin gözü kayar ve bakayim derken kisa bir süre için aracin kontrolünü kaybeder. Araci tekrar kontrol altina aldiktan sonra sag elini rahibenin bacagi üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve söyle der :

"Rahip, 129. ayeti hatirliyor musunuz ?"
Utançtan kipkirmizi olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini siralar. Bir müddet sonra akli tekrar karisir ve rahibenin bacagina tekrar dokunur vites degistirme bahanesiyle ve rahibe ayni soru ile karsilik verir :

"Rahip, 129. ayeti hatirliyor musunuz ?"
Utancindan yine kizaran rahip elini çeker ve "afedersin kardesim, insanoglu zayif düsebiliyor" der.
Kiliseye vardiklarinda rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manali bir bakis firlatarak kaybolur. Rahip aceleyle içeriye kosturur ve bir Incil alarak 129. ayeti açar okumak
için 129. ayet söyle demektedir :

Ileriye gidiniz, daha yukarlarda arayiniz. Orada güzellikler bulacaksiniz
 
Adamin biri tam dusa girmek üzeredir ve karisi da dusunu almis olarak kabinden çikmaktadir ki, kapinin zili çalar. Kapiya kimin bakacagi konusunda ufak bir tartisma sonrasinda kadin pes eder. Üzerine bir havlu alarak merdivenleri asagi iner ve kapiyi açar. Gelen esinin arkadasi x'tir.

Kadin daha selam veremeden x "havlunuzu üzerinizden yere düsürürseniz size aninda 300 Euro veririm" der. Kadin bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun dügümünü açarak havlunun düsmesini saglar. X ona bakar ve 300 Euro verir ve söze devam eder:

"Antrede dogabilecek ufak bir tensel yakinlik için size 500 Euro daha verebilirim, hem de derhal" der.
Önce saskin, fakat daha sonra adrenalinin verdigi heyecan ve alacagi para ile yapabileceklerinin anlik hayaliyle kisa bir duraksamadan sonra kabul eder.

Yasamis oldugu olayin ve kisacik bir süre içerisinde edinmis oldugu ufak servetin heyecaniyla merdivenleri yukari çikarak banyoya geri döner. Hala dusta olan esi ona kimin geldigini sorar.

"Arkadasin x" diye cevap verir kadin.
"Çok iyi, ona borç verdigim 800 Euro'yu getirecegini söylemisti, onu getirdi o zaman."
 
herkes tedavide
bende anlamsız bekleyişte
yinede herşeyde hayır vardır diyorum
bende başlamak istiyorum artık bişeylere
ve daha yakın olmak istiyorum yaaaaaaaaaaaaaa senağlama
üzülme canım bende aynı
vardır bunda da bir hayır...

var ya o kadar fıkrayı okudunuz bunları okumayında :mymeka:
görün bakalım noluyo
okudum kız :roflol:

hepsinealkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkisalkis
 

:roflol::roflol:
amanın karı bedavaya gitti:roflol:
 
herkese günaydın canlara.s.
ben yine grip oldum...
ben her kış bir defa anca grip olurdum...
bu kış sayısını bile bilmiyorum...
acaba neden...
 
...Bakin komser bey bu olayda benim hiçbir suçum yok.Bu beyefendiyle daha önce ne görüsmüslügüm ne de konusmuslugum var.O gün karimi apar topar hastaneye kaldirmistik;dogum sancisi siddetlenmisti.Ben ilk kez baba olacagim için heyecandan ölüyordum.Bir kadin en fazla yediz dogurabilir ama inanin bana komser bey ben o an dokuz doguruyordum.Heyecandan,stresten kaç paket sigara içtigimi hatirlamiyorum.Son paketi burusturup atmadan önce tek sigaramin kaldigini farkettim.Ancak kibritim bitmisti.Koridorda yana yana ates ararken,kalin çerçeveli gözlügüyle kapi üstlerindeki tabelalari okumaya çalisan iste bu beyefendiyi gördüm.Hersey de zaten bundan sonra basladi..Konusmalarimiz aynen söyleydi.

"-Pardon beyfendi...Atesiniz var mi?..."

"-Ah doktor beycigim sormayin, hem o var hem de nefes aldikça cigerlerimde bir sizi oluyor.Üsütmüsüm galiba..."

"-Ne doktoru be kardesim!...Sigara içecektim de, kibritiniz var mi diye seettim..."

"-Ah çok pardon!...Kullanmiyorum."

"-Nasil!?...Siz belki farkinda degilsiniz ama su anda isaret parmaginizla orta parmaginiz arasinda yarisi içilmis bir sigara tutmaktasiniz."

"-Sigara mi?...Sigaradan bahseden kim.Ben kibrit kullanmiyorum .Hiç kibrit tasimam.Üzgünüm."

"-Yani çakmak da olabilir."

"-Bak o var iste.Buyrun..."

"-Tesekkür ederim."

Sevinmistim.Sonunda su mereti yakabilecektim.Ama ne gezer!...

"-Iyi ama bu bitmis!" dedim üzerinde tuhaf islemeler olan çakmagi göstererek.

"-Biliyorum." dedi hiç istifini bozmadan."karimin hediyesi,o yüzden atamiyorum."

"-Peki be adam bitmis çakmagi bana niye veriyorsun!..."

"-Çünkü siz benden çakmak istediniz." dedi. O anda çakmagi adamin kafasina firlatmamak için zor tuttum kendimi.Neden sonra bitmek üzere olan sigaraya gözüm ilisti.

"-Sunu alabilir miyim?.."

"-Elbette..."

Tam yakmak üzere sigarami agzima götürecekken bir de ne göreyim... Sinirden,siktigim yumrugumun içinde tek dal sigaram unufak olmus."

"-Kahretsin!...Fazla sigaran var mi?..."

"-Hayir.Kullanmiyorum."

"-Ne?!...Kullanmiyorum ne demek ya!...Bu ne peki?..." dedim yanan izmariti göstererek.

"-Sigara." dedi.

"-Yok yav!...O mesafeden belli oluyo demek!...Lan hiyar sen benle dalga mi geçiyorsun!Kullanmiyorum diyecegine adam gibi vermiyorum desene!..."

"-Sinirlenmeyiniz beyfendi.Ben sigara kullanmiyorum demedim ki...Ben paket olarak sigara kullanmam.Yoksa sigara içerim."

"-Bak güzel kardesim!...Anladik esprili bir insansin,esprilerin de çok güzel ama benim su anda hiç gülecek halim yok anladin mi!..." diye kükredim.

Adam suratima ruh gibi bakiyordu.Hafif tebessümünü,yari kisik gözlerini ve o sasilasi sakinligini hiç bozmuyordu.Zaten sinirlerimi daha da ziplatan adamin bu haliydi.Isin en ilginç tarafi ,istedigim cevaplarin hiçbirini alamama ragmen adamin verdigi bütün cevaplar dogruydu.Birden kurumunu yine hiç bozmadan bana birsey söyleme ihtiyaci hissetti:

"-Anladigim kadariyla, kariniz dogum yapacak."

"-Bunu size söylememistim,nerden anladiniz!..." dedim dislerimi gicirdatarak.

"-Gözlem!..." dedi.

Ya komserim,siz hiç gülme,aglama ve birisini girtlaklama hislerini ayni anda duydunuz mu?...O an ben bu duygulari yasiyordum iste...Adama uzunca bir süre "nasi yaa!..."seklinde bakakaldim.Tam kontrolümü kaybetmek üzereydim ki son bir gayretle kurtarici sorumu sordum:

"-Siz ne için gelmistiniz?"

"-Karim." dedi.

"-Anladim,sizinki de doguracak yani..."

"-Hayir." dedi."benimki aldirmak için aldirmak için geldi."

"-Aldirmak mi!?..." diye tekrarladim."kaç aylik peki?..."

"-Alti..."

"-Ne!!!....Alti aylik bebek aldirilir mi!.Cinayet bu,sizi sikayet edecegim!...." diye bagirdim.Sabahtan beri bozulan sinirlerim bu cevaptan sonra büsbütün ayaklanmisti.Hisimla adamin üzerine yürüyordum ki aniden...

"-Sakin olunuz beyfendi" dedi ."siz ne bebeginden bahsediyorsunuz.Karim alti aydir bademciklerinden rahatsiz.Onlari aldirmaya gelmistik...."

...Iste böyle komser bey...Gerisini biliyorsunuz zaten.Son cevabi duyduktan sonra kendimi kaybetmisim.Iki hastabakici gelip de bu adami elimden alana kadar zavallinin bogazini siktigimin farkinda bile degildim. Kaldi ki beyefendinin matematik ögretmeni oldugunu bastan bilseydim bu kadar sinirlenmezdim belki de...
 
Eline almış bir çiçek sevecek sevmeyecek. Ah, koca sersem çiçek nerden bilecek.

Aşk elmayı yemekle başlar, ayvayı yemekle biter.

Allah`ım !! Kendim için birşey istemiyorum, sadece anneme elma yanaklı, bal dudaklı, sütun bacaklı bir gelin nasip eyle.

Deli gibi sevdim, manyak gibi evlendim.

Şekerden evimiz tuzdan hayallerimiz vardi. Ne yazıkki dun yağmur yağdı.

Kızlar artık beyaz yatlı prenslerini bekliyorlar.

Aşk karşındakini bulunmaz Hint kumaşı sanmanla sersemin teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır.

Ben ona baktım, o bana baktı, şimdi dört çocuğa bakıyoruz.

Dokuz kere sev, onuncu olayım, Gerçekten sev, sonuncu olayım.

Ona kalbimi verdim saklasın diye, salak buzdolabına koymuş bozulmasın diye.

Karayollarında degil, senin kollarında öleyim.

Sana birşey söyleyeceğim, ama sakın üzülme; dün doktora gittim, böbreklerimde kum, kalbimde seni buldular.
 
herkese günaydın canlara.s.
ben yine grip oldum...
ben her kış bir defa anca grip olurdum...
bu kış sayısını bile bilmiyorum...
acaba neden...


geçmiş olsun cnm dikkat et kendine

RYLAİ
hadi bakalım topla enerjini yap bi test hepimiz rahatlayalım

cnm yaa korkuyorum :1no2: ama bölede geçmez zaman yaptırcam inşallah
 
Bir dönem bir genel müdür yardımcılığı yapmış birisi anlatıyor:

"Sene 1965. Bir genel müdürlükte özel kalem müdürü yardımcısıyım.. Bayrama 10 gün var.. Benim müdür hastalandı.. Ben ise işe gireli 2 hafta olmus, olmamış.

Genel Müdür bey beni çağırttı:
- Tebrik kartları hazır mı?.. Şaşırdım:
- Anlamadım! Hangi kartlar efendim?

- Aman evladim, Şükrü Bey sana söylemedi mi? Bayram geldi, tebrik kartları şimdiye kadar hazır olmalıydı.. Tüh tüh.. Eyvah...

- Çabuk hemen hazırlayıverin.
- Emredersiniz efendim! dedim. Ancak sabaha kadar 3 bin kartı nasıl yazacağım?

Genel müdür bey, bütün kartları çini mürekkebiyle ve en güzel yazımla yazmamı istedi. 3 bin karttan 2 bin tanesini kendisinden makamca alt'takilere şu sekilde yazacaktım:

"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"

1.000 tanesi de üst makamdakilere olacaktı ve onlarda da şu ifade yer alacaktı:
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim." Sabaha kadar 3 bin kart, düşünebiliyor musunuz?!?..

Ne yapalım? Çaresiz mecburen kolları sıvadım ve başladım öncelikli 2000 karta:


"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",
"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim",
"Bayramını kutlar, gözlerinden öperim"
...

1, 5, 10, 18, 28, 58, 108, 188, 558.. Yazıyorum, yazıyorum bitmiyor!.. Nasıl sıkıntı bastı bir bilseniz!... 738, 918..

2,5 paket Samsun'u bu arada bitirmişim. Öyle işkence çekiyorum ki, ekmek parası olmasa bırakıp kaçacağım. Sıra 2000. karta geldiğinde şafak söküyordu. Ben de bitmişim ama önümde hala yığınla kart duruyor!

Şimdi de 1.000 tane de üst makamlara yazılması gerekenler var. 4. Paket sigarayla birlikte "Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim"e başladım..

Boyuna yazıyorum, göz kapaklarim iyice ağırlaştı, takoz koysam gene de kapanacak.

209, 529, 689.. Yaz babam yaz.. Ama artık kalemi parmaklarımın arasında tutamaz oldum. Ben kaleme değil, kalem bana hakim:

"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
"Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim."
...

Ve bir müddet sonra gerisini nasıl yazmışım hiç hatırlamıyorum:

"Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin bayramını kutlarken.."

"Kutlarken eşinizin bayramını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim.."

“Sizin, niyazi ile eşiniz birlikte bayramınızı sıhhat dilerim, tebrikle beraber.”

"Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin bayramını kutlarken ayrıca sıhhatle ederim.."

"Önce bayramınızı başarılı eder, sonra eşinizle Niyazi'ye tebrikli günler dilerim.."

"Sizin de eşinizin de Niyazi'nin de bayramını saygıyla eder, sıhhatli tebrik dilerim.."

“Bayramınız niyazi ile sıhhat bulsun, eşiniz ile birlikte tebrik olsun”

"Sıhhatli eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, Niyazi'ye başarılar diler aynı zamanda ederim.."

"Bayramınıza etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi'nin gözlerinden öperim.."

"Sizin de, eşinizin de, Niyazi'nin de, bayramini da, tatilini de, gemlisini de, geçmisini de bayramını beklerim.. Saygiyla tebrik ederken.."

"Önce niyazi bayramı tebrik etsin, yok öyle yağma, ben size ve eşinize sıhhat dilerim sonra"

“Bayram günü eşiniz ve niyaziye dikkat edin, size de daha bayram gelebilir.”

“Niyazi bey bayram günü eşiniz ile birlikte sizi sıhhat ile tebrik etsin”

“Tebrik ederim niyaziyi, eşiniz ile birlikte sizin bayram sabahı sıhhatinizi dilemiş”

Sabah tam mesai saatinde, gözlerim kan çanağı bir halde kartları yetiştirdim.. Genel müdür bir-ikisine şöyle bir baktı: "Aferin" dedi.

"Güzel yazmışsın. Hemen postalayın!" Bizde HEMEN POSTALADIK!..

3 gün sonra da önce bizim genel müdürü, sonra da tahmin ettiğiniz gibi bendenizi postaladılar!..

***
 
Kaynana olmak sanattır...

Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istedigini ve tanıştırmak istedigini söyler.

Ama sadece eglence olsun diye eve 3 kız getirecegini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.

Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.

Otururlar, bir süre sohbet ederler. Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar:

'- Tahmin ettin mi' diye.

Anne duraksamadan cevap verir:

'- Ortadaki kızıl saçlı.'

Oğlan hayretle annesine sorar: '- ınanılmaz, nasıl bildin?..'

Anne cevap verir:

'- Bir tek ondan hoşlanmadım...'
 
Bir varmış iki varmış üç varmış vaktin birinde bir köyde gariban fakat yakışıklı bir öküz varmış bu öküz bir gün köyün çesmesine inmiş birde bakmışki çeşmenin başında güzeller güzeli bir inek görür görmez aşık olmuş ve başlamış yanık yanık böğürmeye

Bi şarkı sölemeye başlamış ÇEŞMENıN BAŞINA BıR ıNEK ıNMıŞ EĞıLMıŞ KUYRUĞUNU SUYA DÜŞÜRMÜŞ MEVLAN BU ıNEĞı KıME YAR ETMıŞ GELMEZ OLAYDIM GÜZEL YÜZÜNÜ GÖRMEZ OLAYDIM
Güzel inek sana aşık oldum möö mööö yakışıklı öküzü gören inekte yüreciğinden vurulmuş ve karşılık vermiş bende sana vuruldum möööö

Güzel inek suyunu doldurmuş evine doğru yürümüş nazlı nazlı tabii bizim öküzde ardından inek nereye öküz oraya güzel inek arada bi ardına bakıp yakışıklı ineği süzüyormuş

Derken dünyalar güzeli inek lüks bir ahırın içine girmiş ve kapıyı kapatırken dışarıya sümüklü mendilini yazmış yakışıklı öküz hemen yerdeki mendili almış ve içine bakmış mendilin üzerinde sümüklerle seni seviyorum die yazılmış ve birde cep telefon numarası

Yakışıklı öküz oradan geçmekte olan kör sağır dilsiz bir dilenciye o güzel ineği sormuş aldığı cevap korkunçmuş inek köyün ağasının kızıymış ve ağa tam bir hıyar ağasıymış

Fakat bizim aşık öküzün gözü hiçbişeyi görmüyormuş ağaya bir paşaya iki diyerek dalmış

Ağanın havuzlu dubleks ahırına başlamış bir şarkıya tekrar EVLERE ŞENLıK KIZINIZ VAR BıZıMDE ONDA GÖZÜMÜZ VAR BELKı BıRAZDA NAZINIZ VAR ALMAYA GELECEZ VALLAHı ŞANSINIZ YOK BıLLAHı ağa öfkeyle yerinden doğrulmuş ve genç öküze bağırmış ulan öküz o gariban haline bakmadan koskoca bir ağanın kızını istemeye nasıl cesaret edersin lan defol gariban öküz gözyaşların içinde evden çıkmış acıklı sölemeye başlanmış YIKILMADIM AYAKTAYIM DERTLERıMLE BAŞBAŞAYIM HIYAR AĞASI AĞALARA KARŞI YENıLMEDıM BURDAYIM

ineği cepten bi arayayım demiş öküz
(alo aşkım ben meçhul sevgilin seni babandan istedim ama vermedi bu gece kaçıracam seni hazırla bohçanı inek :kaçır beni öküzüm kaçır )tam bu arada kızın babası olacak hıyar ağası gelmiş ve kızını kapsama alanı dışına çıkarmış ve hemen aceleyle kzını köy sosyetesinden zengin bi öküze vermiş güzel inek kahrından aids olmuş ve öyle ağlamışki rivayete göre göz yaşlarından van gölü oluşmuş derken düğün günü gelmiş çatmış genç öküz düğün meydanına gelerek soluksuz mölemeye başlamış NıKAHINA BENı ÇAĞIR ıNEĞıM ıSTERSEN ŞAHıDıN OLURUM SENıN BU ÖKÜZ KıM DıYE SORAN OLURSA ESKı BıR TANIDIK DERSıN SEVGıLıM

zalim ağa yeni damadının adamları ile yakışıklı öküzün ağzını burnunu kırarak yakışıksız hale getirmişler güzel inek bu sahneyi görürken kahrından grip olmuş rivayete göre öyle bir ağlamışki bu göz yaşlarından karadeniz olmuş acımasız hıyar ağası kızıyla damadı olacak öküzü bir daha rahatsız edilmesinler diye trenle şehire göndermiş bunu duyan genç öküz dört nala sekerek tren istasyonuna gelmiş fakat öküzoğluöküz geç kalmış tren çoktan hareket etmiş gidiyormuş zavallı öküz trenin ardından gözyaşları içinde kala kalmış ve ölene kadar yerinden hiç kıpırdamamış güzeller güzeli inek gittiği yerde sevgilisinin bu şekilde öldüğünü duyunca kahrından kör sağır dilsiz ve topal olmuş ve yine rivayete göre öyle ağlamış öyle ağlamış gözyaşlarından atlas okyanusu oluşmuş tabii güzel inek yüzme bilmediği için kendi gözyaşları içinde boğulmuş işte o gün bugündür bu gariban öküzle güzel ineğin hatırasını yad etmek için bütün öküzler tren geçince öyle öküz öküz bakarlarmış.
 
Arabanın lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar.
Adam arabayı kenara zor yanaştırır.
Sonraki işlem malum...
Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker.
Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil,
Bijonlar görünmüyor bile.
Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar,
çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri akıl hastanesinin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader,lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun.
Seni, 1 astikçiye kadar idare eder.
Adam hemen denileni yapar.
Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede?
Cevap müthiştir....
- Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil...!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…