alpay erdem'den komik bir yazııı:icecream:
Bundan yıllar yıllar evvelsi, Hepsi grubunu yolda görsem tanımam diye yazmıştım.
Artık tanıyorum.
Yakın zamanda, tesadüf, aynı uçakla, Ankara’ya uçtuk.
Onlar biraz benim önümde oturuyorlar.
Ve ben uçakta bir şeyi fark ettim.
Bence ben dedim bu kızları tanımamakla hata ediyorum.
Çünkü böyle kıpır kıpır, hayat dolu, güzelcene de kızlar.
Tanıyim lan dedim ben bu kızları.
Tanıycam lan dedim.
Tam böyle yerimden kalktım tanıycam ki, perde kapandı.
First class.
Hem de perde öyle bi kapandı ki, hostes hanımefendi içeriden, benim yerimden davrandığımı gördü ya, yerinden bir hışımla fırlayıp, perdeyi çat diye kapattı.
Benim böyle burnuma da çarptı perde, hafiften böyle burnum tahriş oldu.
Ya dedim hostes hanımefendi dedim ya, bu nasıl bir perde kapatmaktır.
Bu kadar mı korkuyorsunuz, biz ve bizim gibilerden dedim.
Biz de insanız dedim.
First class diiliz belki ama, biz de insanız dedim.
Ben öyle diyince arkamdan bi alkış koptu.
Yürü be diye.
Tezahüratlar başladı.
Evet biz de insanız diye.
Hostes hanımefendi şöyle bi perdeyi araladı, he dedi he, siz de insansınız.
Ve perdeyi kapatmadan önce de, bana, bu arada dedi beyfendi, o kadar büyük bir burnunuz var ki, bu perdenin zaten çarpmaması imkansızdı dedi.
Bi de çirkefe bağlıyo.
Yalnız hostes hanımefendi öyle dedi ya, arka taraf hemen sattı, evet gerçekten de büyük bir burnu var falan diye.
Hakikaten nasıl insanlarmış.
Dedim hostes hanımefendi, hayırlısıyla bu uçak Ankara’ya konar, bu perde açılır, pilotu bulurum, seni dedim şikayet edicem, terbiyesiz şey seni dedim.
Ben hakikaten de Ankara’da pilotu buldum, hostes hanımefendiyi şikayet ediyorum.
Ya diyorum bu nasıl bir hostes hanımefendiymiş, bana neler dedi, yok burnun büyük, yok bilmem ne, travmatik de bir insanım, kırılgan bir yapım var, böyle heyecanlı heyecanlı anlatıyorum, pilot, yaa dedi sen iki saattir anlatıyosun, ben seni görmüyorum dedi, şu burnunu biraz yana al, ben seni profilden seçicem.
Ne pis bi uçakmış.
Ben bütün bu olumsuzluklara rağmen, bu Hepsi grubunun hakikaten nasıl bir illüzyonu varsa, o gün kendimi, Ankara’da, Anadolu Gösteri Merkezi’nde, Hepsi grubunun konserinin tam ortasında buldum.
Tıklım tıklım içerisi.
Ama yani çocuk bahçesi gibi de.
Çünkü bu Hepsi grubunun hedef kitleleri, yüzde seksen çocuklar, o geriye kalan yüzde yirmi de zaten o çoçukların anneleri babaları, bi de onların aralarında ben varım.
O çocuklarla birlikte tempo tutuyorum.
O tırt, böyle Çin malı ışıklı oyuncaklar var, onları sallıyorum, ölürüm lan sizin için falan diye.
Ben bi ara kendimi o çocuklarla birlikte sahneye fırlamak isterken buldum.
Neyse, uzatmıyim mevzuyu.
Ben artık Hepsi grubunu tanıyorum.
Özellikle de o konserden sonra, Hepsi grubunun fanıyım.
Bundan sonra Beatles falan yalandır.
Tamam, Beatles’la büyüdüm belki ama, Hepsi grubuyla tanışana kadarmış.
Çünkü yani HEPSı, Beatles’ı da kapsıyo.
Tabi, Pink Floyd, Rolling Stones, bunları aynı potada eritiyo. Hepsi.