• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Haketmek ya da etmemek,büyün mesele bu...

Ben cocuklari evden ciktiktan sonra, minimalist olarak yasamak istiyordum ve ayni öyle yasiyoruz. 2 tane kahvaltilik Tabak, iki corba tabagi, 2 büyük Tabak. 2 Türk kahvesi fincani, birkac tane bardak. Kücüc<k bir bahceli evim, arabayi sattim, kendime iyi kaliteli bisikleti aldim ve cok az giyecek. Hafta da 5 gründen 2 güne indirdim calismayi. O kadar mutlu ve kaliteli yasami var ki. Eger kapiyi klilitlemeden biryere gitsem, calinicak hic bir seyim yok. Hirsiz bir girse sok olup cikinca, yada 100 Euro masanin üstünde birakir, Kendine birkac tane Tabak al diye,🤣🤣🤣

Çok şaşırdım bu kadar minimalist olmayı nasıl başardınız ? Ve bu düşünceye sizi neler yönlendirdi yani nasıl bu fikre geldiniz ? Yorumunuz çok güzel ve çok dikkatimi çekti 😊
 
on sene onceki benin hayal bile etmedigi yerdeyim,
daha iyi veya kotu anlaminda degil,
hayat tarzi ve yasanmisliklar anlaminda.

O sebeple hayatimda ilk defa uzun vadeli planlar yapmamaya alismaya calisiyorum,
normalde emeklilige kadar plan yapan ben, su an daha gunluk yasiyorum,
zira 5 yil sonra muhtemelen yine cok farkli bir ben olacagim,
ya da acaba belirli bir yasta sabitleniyor mu insanin kafasi...

velhasili, hayat deneyimlerden ibarettir,
kazanimlar veya kaybedislerden degil.
 
Bence hayattan çokta fazla şey istememek gerekiyor. Yoksa hep daha fazlasını isteriz. Şu an çok memnunum hayatımdan. Rabbim aratmasın. Kendimi kötü hissettiğimde ise dışarı çıkıp biraz nefes almak, biraz sokak hayvanı sevmek ve bağışta bulunmak bana çok iyi geliyor.
 
Slm kızlar...Hani hep sorulur ya kendinizi 10 yıl sonra nerde görüyorsunuz diye...10 yıl öncesine gittiğinizde şuan ki yerinizi haketmediğinizi,daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini düşünüyor musunuz...Sadece iş ve kariyer anlamında değil daha iyi bi evlilik,daha iyi bi maddi yaşam vb.
Böyle düşündüğünüz durumlarda bi bunalım hali yaşamamak için ne yapıyorsunuz,ya da herkes hakettiği yerde mi?Hakettiğimizin bu olduğunu mu düşünmeliyiz...
Dunde durumuma yazdim.17 yasima dönsem keske diye.Kesinlikle ne hakettigim bu ne hayalim bu ne de olmasi gereken bu 😓
 
Slm kızlar...Hani hep sorulur ya kendinizi 10 yıl sonra nerde görüyorsunuz diye...10 yıl öncesine gittiğinizde şuan ki yerinizi haketmediğinizi,daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini düşünüyor musunuz...Sadece iş ve kariyer anlamında değil daha iyi bi evlilik,daha iyi bi maddi yaşam vb.
Böyle düşündüğünüz durumlarda bi bunalım hali yaşamamak için ne yapıyorsunuz,ya da herkes hakettiği yerde mi?Hakettiğimizin bu olduğunu mu düşünmeliyiz...
Zor gunler cok zor zamanlar atlattım bu 10 yıl ıcınde ama asla pişman olup kahrolmadım.En azından bunalacak kadar kahrolmadım... 2 tane yavrum var Allahım onları bana bagıslasın gerıye dönuk bıseylere pısman olursam onların varlıgınıda İstememıs olurum. Yanı kısacası gerıye donup baktığımda su soyle boyle seklinde gelısseydı ne olurdu daha mı iyi olurdu dedıgımde hayır ıyıkıde olaylar tamda oldugu gıbı gelısmıs dıyorum ıyısıyle kotusuyle... cunku bu hayatın bu 10 yılın bana kazandırdıgı 2 melegim var ve asla Hıcbırsey ıcın pısman degılım olmayacağımda cok sukur ALLAHIM :)
 
Aybush Ata Sözü Derki Zekan Kadar Hayatın var.
Benim İsteğim Hayvan çiftliğim olsun Hepsini Seveyim Öpeyim okşayayım Dostum olsunlar.. Bunu gerçekleştirmem için Baya bi Calısmam lazım..
Öyle çok parada pulda Gözüm yok, Karnım Doysun Etrafıma Güzel Sofralar Kurayım, Yediren içeren biri olayım.. Bunun için bile deli gibi çalışmam Gerek...
Bende Ufak hedefler koyarak ilerlemeye calısıyorum 😔
 
Hayat çaba ve tercihlerden ibarettir.

10 sene önce daha iyi bir yerde olacağımı düşünürdüm, ama olamadım. Çünkü yeterince çabalamadım. Yeterince çabalasaydım olurdum.

Hak ettiğiniz yerde olmadığınızı düşünüyorsanız emin olun yeterince çabalamamışsınızdır. Yeterince çabalasaydınız olurdunuz.

Yani aslında hak ettiğiniz yerdesiniz, sadece istediğiniz yerde değilsiniz.
 
Hakettigim yerdeyim. Şuan olmasını istediğim hayata sahip olmasam da ne ekersen onu biçersin diyorum kendime. Gecmisimdeki hatalardan ders çıkarıp gelecegimdeki güzellikleri haketmeye calisiyorum
 
on sene onceki benin hayal bile etmedigi yerdeyim,
daha iyi veya kotu anlaminda degil,
hayat tarzi ve yasanmisliklar anlaminda.

O sebeple hayatimda ilk defa uzun vadeli planlar yapmamaya alismaya calisiyorum,
normalde emeklilige kadar plan yapan ben, su an daha gunluk yasiyorum,
zira 5 yil sonra muhtemelen yine cok farkli bir ben olacagim,
ya da acaba belirli bir yasta sabitleniyor mu insanin kafasi...

velhasili, hayat deneyimlerden ibarettir,
kazanimlar veya kaybedislerden degil.
Aha ayni ben
10 sene once biri gelip bana su ulkede yasayacaksin , su isi yapacaksin falan dese hadi be ordan derdim 😂
Ama tercihler ve secimler insani bambaska noktaya tasiyor ve ben tum deneyimlerimden , yasanmisliklarimdan ders alarak ilerliyorum , cok da guzel oluyor ♥️
 
Çok şaşırdım bu kadar minimalist olmayı nasıl başardınız ? Ve bu düşünceye sizi neler yönlendirdi yani nasıl bu fikre geldiniz ? Yorumunuz çok güzel ve çok dikkatimi çekti 😊
Ben cocuklugumdan beri, basit yasami cok severdim. Onun icin, bol bol köye, babaannemlere giderim. Yerde oturup bir tepsiden 5-10 kisi, tahta kasiklarla yemek yemesi, babaannemin disarda, tas firininda yaptigi ekmekler, kopekler, kediler, tavuklar, esek, AT, her tarafi yesillik ormanlik, cok hosuma giderdi. Aksamleyin, yataklar yere serilirdi, masallah anlatilirdi, cok az esya ama cok yüksek kaliteli yasama, hep benim hedefimdi. Cocuklari olunca, böyle yasam ölüyor tabii. Evin icin esya dolu, araba, cocuklari ögleden sonra aktiviteleri, nüsik dersi, spor dersi. Severek yaptim ama, Aksamleyin yatinca, hep cok basit bir yasamdan hayaller kurdum. Simdi ayni köy yasamini yasiyoruz ve sanki icimde bir mutluluk kuyusu var, durmadan mutluluk ve nese fiskuriyor. Yasamini okadar seviyoruz ki, sanki hergün kendimi kucaklayacagim geliyor. Okadar seviyoruz kendimi, hayalimi Real yaptim diye. Sabahleyin gün dogarken uyaniyorum, bir cay demliyorum, disarda cikiyorum, tertemiz orman havasini cigerlerime cikiyorum, cayimi icerken bahcede, kedim gelip kucama yatiyor ve günes dogarken bakiyorum. Cok yiyeceklerimi, mesela isirgan otu, roka, baska yesil bitkiler ormanda yerisiyor, hem organic hemde parasiz. Simdi cevizler olnaya baslamis, erikler, cesitli meyvalar, hepsi ormanda beni bekliyorlar. Sonra köpekle ormanda 1-2 saat kosuyorum.
Ben hic bir eksigimi oldugunu görmüyorum, tam tersi, kendimi cok zengin hissediyorum. Okadar özgür<m ki. Zülfü livanelinin, hey özgürlük, sanki benim icin yazilmis gibi.
Herkese bu dünyada, istedikleri gibi yasam diliyorum.
 
Hayat çaba ve tercihlerden ibarettir.

10 sene önce daha iyi bir yerde olacağımı düşünürdüm, ama olamadım. Çünkü yeterince çabalamadım. Yeterince çabalasaydım olurdum.

Hak ettiğiniz yerde olmadığınızı düşünüyorsanız emin olun yeterince çabalamamışsınızdır. Yeterince çabalasaydınız olurdunuz.

Yani aslında hak ettiğiniz yerdesiniz, sadece istediğiniz yerde değilsiniz.
Fazlasıyla çabaladım...sanırım benim problemim tercih kısmında..
 
Şahsen ben on yıl önce küçüktüm ama yine de cevap vereyim.
Asla "tercihlerimiz sonucudur" gibi kapitalist pompalamalara inanmıyorum. Bir başarı öyküsü varsa, bin tane de başarısızlık öyküsü var. Sistem bize başarıyı gösterip, başarısıza sen yapamadın, senin suçun, sana sunulan/esirgenen imkanlarla hiç alakası yok bak demeye getiriyor.

Ben okuduğum bölümden memnunum mesela. Ama piyasa berbat. Aslında karakterime en uygun, bölümümü de en iyi şekilde yaşayabileceğim meslek için ciddi anlamda birilerinin adamı olmam gerekiyor. Bunu da etik olarak kendime yakıştırmıyorum. Bu benim tercihim. Sonuç olarak maddi ve manevi ciddi sıkıntı yaşıyorum.

Alternatiflere bakıyorum tabii ki, kendimi geliştiriyorum. Rekabeti bırakmıyorum.
Ama ben bilgisiz bir ailede büyüdüm, İngilizceyi internetten kendi kendime öğrendim. Şu anda çok iyi durumdayım dile hakimiyette. Ama TED kolejinden mezun arkadaşım ben İngilizcemi kendi kendime kusursuzlaştırmaya çalışırken en iyi kurslardan birinde Almancaya başlamıştı. Çünkü kolej zaten size istemeseniz de İngilizceyi öğretiyor. Baktığınızda benimki daha çok irade istiyor. Ama değerli mi? Hayır, değil.

O yüzden mutlu olmaya, yararlı olmaya odaklanmak daha iyi. Umarım herkes çabaladığı ölçüde emeklerinin karşılığını alır. Ama kast sistemi yokmuş gibi de davranmak yanlış.
Mutluluklar diliyorum emek veren herkese.
 
Geçen sene başında bir arkadaşıma gitmiştim. Otururken bir müşterisinden bahsetmişti.

Adamın 15 yaşında bir oğlu varmış. Amerikada ucretsiz olarak bir okul kazanmış. Adam oğlunu oraya gönderecekmiş. Hem dil öğrenecek hem de çok iyi eğitim alacakmış. Çocuğu cok zeki dedi.

Sonrasında kendi başıma sahilde yürürken şunu düşündüm. Amerikada bir okulu 15 yaşlarındayken ben kazansaydim beni gönderirler miydi?

Hayır ...

Kazanabilir miydim peki. Büyük olasılıkla hayır.


Kazanamazdim çünkü ingilizcem yoktu. Çünkü ingilizce öğretmeni yoktu. Beden eğitimi hocası ile kimya hocasi dönüşümlü olarak giriyordu derslere...

Ama su da bir gerctek ki kazanip da gidemeyecek olan binlerce insan da var... gösterebilirim.

Yaşadığın şey tek başına senin tercihlerin değil.

Mesela tercihim olsaydı ortadoğuda dünyaya gelmektense avrupanın modern şehirlerinde dünyaya gelmeyi arzu ederdim.

Cografya insanin kaderidir.

Doğduğumuz yerler bizim hayatımızdır.


Bin muhteşem güneş kitabinda afgan yazarın dediği bir söz var:

"Pusulanın daima kuzeyi gösteren ibresi gibi;
bir erkeğin suçlayan parmağı da daima her zaman bir kadını gösterir."

Yazarın afgan olduğuna özellikle değindim. Işte biz bu cografyada daima kuzeyde kalan kadınlarız. Ibre daima bizi gösterir.

Aslında ben kültür olarak, tabiat olarak tam bir asya hayranıyım. Ve fakat asyada kadın olmak dramdan başka bir şey değildir.

Bu sebeple ben kaderciyim.
 
Bu konu aklima bir sey getirdi. Su aralar bir online kurs sitesinden bir ders icerigi takip etmeye basladim, Yale Universitesi'nden "the science of wellbeing" (mutlulugun bilimi) diye bir ders. Cok ilginc bir ders bu arada herkese oneririm, Turkce altyazili cogu video. Aklimda kaldigi kadariyla aktarmak istiyorum.

Diyor ki genelde bizi mutlu etmeyecek seylerin mutlu edecegini dusunuruz. Bu zihnin bir yanilgisi. Mesela cok istedigimiz bir isi aldigimizi ogrendigimizde mutluluk seviyemiz birden cok artmiyormus (mutlulugu da birkac gosterge ile olcuyorlar). Veya parayla saadet olmaz meselesi. Amerika'da yillik 75000 dolara kadar insanin mutluluk seviyesi de para arttikca artiyor. Ama o gelir seviyesine ulasinca yani rahat bir yasama ulasinca artik daha fazla para insani mutlu etmiyor (mezara mi goturuceksin diyor olabilir beyin). Turkiye icin bu maddi sinir nedir gerci bilmiyorum. Veya iste kilo veren bir grubu takip etmisler, kilo verince mutluluk seviyeleri artmamis. Ask konusunu incelemisler, asik olarak evlenenlerin ilk iki sene mutluluk seviyeleri onemli oranda artmis ama iki sene sonra baslangic seviyesine geri donmus, hatta evlilikleri kotuyse daha da dusmus. Universite ogrencilerine anket yapmislar, sonra da yillar icinde takip etmisler. Buna gore materyalist degerlere sahip ogrenciler yillar icinde digerlerine gore daha mutsuz oluyor.

Falan filan iste ozetle diyor ki, bizi mutlu etmeyecek seylerin pesinde heder oluyoruz. Mutlu edecek seyler ise genelde hic tahmin etmeyecegimiz gunluk kucuk aliskanliklar, dusunce sistemimizi degistirmek filan. Mesela bir seylerin tadini cikarmak, sukretmek, insani baglantilar, nezaket, egzersiz, meditasyon, bu gibi birkac seyin bilimsel olarak bizi daha cok mutlu ettigi kanitlanmis.

Bence hak etmek diye bir sey yok. Insanlarin basina korkunc seyler geliyor. Bence hayat bir Yunan tragedyasi. Biz istemeden basimiza gelen tanrilarin kaprisleri tarzinda, oldukca determinist bir sey hayat ama yuzde yuz de degil aslinda. Aslinda irademizin ve cabamizin da biraz rolu olabiliyor. Ama enerjimizi "bir yerlere gelmeye" degil de "daha mutlu olmaya" harcayabiliriz bence.

Cok karisik yazdim ama ozetle takmayin ya.
 
Ben kadere kısmete inanırım. Ama kaderi bahane edip hiç çabalamadan inatla yanlış seçimler yapıp kısmetim buymuş demek saçmalık olur. Elimizden geleni yapıp çalışıp çabalayacağız, seçimlerimizi dikkatli yapacağız. Sonrasında artık olduğu kadar olmadığı kader.
 
Geriye bakarak yaşanmaz. İlerisi planlanarak yaşanır.

Ayrıca her insan mutlu bir hayatı hakeder. Bu kişiye de özel değil.
 
Çok trajik ve kötü olaylarin ve zamanlarin haketmekle alakalı oldugunu düşünmüyorum.
Evet hayatimizin seyri neden sonuc iliskisine dayaniyor ama gayretinde sonucsuz kaldigi durumlar bana böyle düşündürüyor.bazi seyler kader.yirtinsan da değiştiremiyorsun.

Sadece şunu söyleyebilirim. kendi adıma.10 yıl önceki o saf kiza şöyle derdim:

*Hayatini tastamam degistirecek o karari verme ve bulunduğun yerde kal.
*Kişilere değil olaylara ve olaylarin içindeki "sen"e odaklan dersler cikar.aksi halde kabullenmekte zorlandigin ve yönetemedigin her huyunu,eksikliklerini ,donmalarini ve kalakalma hissini asla çözemezsin.hayat dönüp dolastirip aynilarini defaatle yaşatacak haberin olsun..
*Ve en önemlisi sagligina herseyin üstünde ihtimam göster...

Geçen gecti tabi..
Ama ne geçme..
Zaman zaman deldi de geçti.
 
Eğer insanın hakettiği hayat akılsızlığının eseri ise ben hakettim hepsini kabul.
Ama kalbinin eseriyse kesinlikle haketmedim.
Kimseye bilinçli kötülük etmedim, kul hakkı yemedim, bencilce yaşamadım, yardımsever bir insanım ne bileyim.
Ben gerçek anlamda sıkıntılarla boğuşan insanlara baktığımda onlarda da bunları görüyorum.
Evet akılsızlığımızın eseri hayatlar yaşıyoruz ikna oldum ben :)
 
Back
X