- 18 Ağustos 2007
- 5.773
- 4.341
- 698
10 yil.onceki ben e birsey soylemek istiyorum musadenizle
Gerizeekaaalı.
+100000
o kadar saçma şeylere üzülüyodum kiii
Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
10 yil.onceki ben e birsey soylemek istiyorum musadenizle
Gerizeekaaalı.
hak etmek açısından bakarsak hepimiz borçlu çıkarız. bundan 90 yıl önce buradaki herkes YOK tu. şimdi şu anda VAR ız.Slm kızlar...Hani hep sorulur ya kendinizi 10 yıl sonra nerde görüyorsunuz diye...10 yıl öncesine gittiğinizde şuan ki yerinizi haketmediğinizi,daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini düşünüyor musunuz...Sadece iş ve kariyer anlamında değil daha iyi bi evlilik,daha iyi bi maddi yaşam vb.
Böyle düşündüğünüz durumlarda bi bunalım hali yaşamamak için ne yapıyorsunuz,ya da herkes hakettiği yerde mi?Hakettiğimizin bu olduğunu mu düşünmeliyiz...
Canim cok güzel yazmışsın..Geçen sene başında bir arkadaşıma gitmiştim. Otururken bir müşterisinden bahsetmişti.
Adamın 15 yaşında bir oğlu varmış. Amerikada ucretsiz olarak bir okul kazanmış. Adam oğlunu oraya gönderecekmiş. Hem dil öğrenecek hem de çok iyi eğitim alacakmış. Çocuğu cok zeki dedi.
Sonrasında kendi başıma sahilde yürürken şunu düşündüm. Amerikada bir okulu 15 yaşlarındayken ben kazansaydim beni gönderirler miydi?
Hayır ...
Kazanabilir miydim peki. Büyük olasılıkla hayır.
Kazanamazdim çünkü ingilizcem yoktu. Çünkü ingilizce öğretmeni yoktu. Beden eğitimi hocası ile kimya hocasi dönüşümlü olarak giriyordu derslere...
Ama su da bir gerctek ki kazanip da gidemeyecek olan binlerce insan da var... gösterebilirim.
Yaşadığın şey tek başına senin tercihlerin değil.
Mesela tercihim olsaydı ortadoğuda dünyaya gelmektense avrupanın modern şehirlerinde dünyaya gelmeyi arzu ederdim.
Cografya insanin kaderidir.
Doğduğumuz yerler bizim hayatımızdır.
Bin muhteşem güneş kitabinda afgan yazarın dediği bir söz var:
"Pusulanın daima kuzeyi gösteren ibresi gibi;
bir erkeğin suçlayan parmağı da daima her zaman bir kadını gösterir."
Yazarın afgan olduğuna özellikle değindim. Işte biz bu cografyada daima kuzeyde kalan kadınlarız. Ibre daima bizi gösterir.
Aslında ben kültür olarak, tabiat olarak tam bir asya hayranıyım. Ve fakat asyada kadın olmak dramdan başka bir şey değildir.
Bu sebeple ben kaderciyim.
Ben çabalayabileceğimin çok daha altında kalan bir insanım. Çoğu şeyi çabalamadan elde ettim. Gerçekten istediğim bir şey için canımı dişime takarcasına hiç çabalamadım. Bu duyguyu merak ediyorum ve çok istediğim bir şeyi hırsla kovalamaya özlem duyuyorum hep. Belki de o yüzden böyle düşünüyorum.Bir kere herşey elimizde değil bunu kabul edelim.
Çalışırsın başarırsın olayı yalan.
Evet bazı yerlerde çalışıp başaran var.
Ama bu hep böyle değil.
Ülkede barajı zor geçip özel üniversitede parayla istediği bölümü şak diye okuyanlar var. O bölümler parayla satın alınıyor. Eee nerede çaba peki?
O bolumu millet devlette kazanmak için derece yapmak zorunda. Parayla hiç çabalamadan okuyan bir sürü milyonlarca genç var.
Ee nerede çalışırsan olur durumu?
Mesela birini tanıdığı için şak diye müdür olanlar var. Adam kayırma ile herşeyin kaymağını yiyenler var.
Sınavda super puanlar almasına rağmen sözlü mülakatta elenenler var. Hani nerede çalış yap durumu?
Bu kişisel gelisim mottoları bizim gibi ülkelerde boş.
Ise yaramaz. Kendinizi kandırmayın.
Bu çalışırsan olur durumu sadece seffaf yapı ile yönetilen Avrupa ülkeleri ve Kuzey Avrupa ülkelerinde işler.
Bu demek değil ki çabalamayın. Çabalayın.
Ama sizin gecelerce uykusuz kalıp kazandığınız bölümlere baba parasıyla şak diye elin çocuğu elini kolunu sallaya sallaya girecek. Sizde öyle bakacaksınız.
Gene çabalayın. Ama baktınız olmuyor durumu kabullenin. Şu an dünyada çoğu yerde adalet yok.
Isteyen parayı bastıran tanıdığı olan herşeye sahip oluyor.
Bu arada yeterince isteseydin yapardın durumuna da çok gülüyorum. Evet yapardın rüyalarda..
Tanıdığı olanı bu yapıda nerede ekart edeceksin ki?
Çabalayın ama şu an çoğunluk hak ettiği yerde değil.
Bunu kabul edin. Keşke şansımız olsa da sistemden çıkabilsek. Ben kendi isim olmasını çok istiyorum.
Az para olsun benim olsun isterdim.
Çok beklentiye girmeyin. Çok beklenti hayal kırıklığıdır.
Çalışın ama herşeyin formülü sırf çalışmak çabalamak değil. Ben hak etmediği yerde olan dünya kadar adam biliyorum. Cevremde de en az 5 6 tane var.
Hayat adil değil. Bunu kabul edince rahatlarsınız.
Zaten sistem adil olmamak üzerine kurulu.
Fırsat eşitliği bile bu toplumda yok. O yüzden çalışan kesin yapar durumunu çok ciddiye almayın.
Çalisan ama belli zumrede olanlar "şu an" bu yapıda istediğine sahip oluyor.
Hoşgeldin 30 yaş bunalımı.Evet ben 30 yaşımdan beri düşünüyorum.Daha iyi olabilirdi,kapasitemin hepsini kullanmadım diye hayıflandığım oluyor.Çünkü 20li yaşlar çoğu insan için kosusturmayla geçiyor.Okulu bitir,iş bul,evlen,çocuk yap.Çogumuz o yaşlarda o hengamenin içinde gerçekten istediğim bu mu diye oturup düşünmüyoruz bile cogu zaman.20lerde bunların hepsini gerceklestirdiyseniz 30a gelince "ee şimdi ne olacak"düşüncesi başlıyor.Yapabilecegimin en iyisi bu muydu diyorsunuz.Mesela ilkokulda sınıfın en tembelinin sizden daha iyi para kazandığını görüyorsunuz,sizin sınıfın en iyisi olmanızı,yıllardır uğraştıklarınızi bir kez daha sorguluyorsunuz.Biseyler için hala genç olsanız da biseyler için de artık çok geç gibi hissediyorsunuz ve bunalım başlıyor.Bende 30 yaş bunları hissetirdi en azından.Şimdi bı arayış icindeyim.İşimle ilgili radikal kararlar almak üzereyim.Çunku ancak kendime yeni bir hedef koyarsam bu bunalımdan çıkabilecegim.Slm kızlar...Hani hep sorulur ya kendinizi 10 yıl sonra nerde görüyorsunuz diye...10 yıl öncesine gittiğinizde şuan ki yerinizi haketmediğinizi,daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini düşünüyor musunuz...Sadece iş ve kariyer anlamında değil daha iyi bi evlilik,daha iyi bi maddi yaşam vb.
Böyle düşündüğünüz durumlarda bi bunalım hali yaşamamak için ne yapıyorsunuz,ya da herkes hakettiği yerde mi?Hakettiğimizin bu olduğunu mu düşünmeliyiz...
Çalışırsan başarırsın olayı tam doğru değil.Ben çabalayabileceğimin çok daha altında kalan bir insanım. Çoğu şeyi çabalamadan elde ettim. Gerçekten istediğim bir şey için canımı dişime takarcasına hiç çabalamadım. Bu duyguyu merak ediyorum ve çok istediğim bir şeyi hırsla kovalamaya özlem duyuyorum hep. Belki de o yüzden böyle düşünüyorum.
Çalışırsan başarırsın olayı yalan mı? Gerçek bir hayalin peşinden koşsam yapamaz mıydım? Şu an istemediğim bir mesleği yapıyor olmam benim ataletimin sonucu değil mi?
Her şey kendi tercihimizin sonucu değil belki ama, bizden öncekilerin tercihinin sonucunu da yaşıyoruz. İskandinavya’da yaşamıyor oluşunuzun sebebi büyük atalarınızın buraya yerleşmiş oluşu sonuçta. Sizin şu an elinizde olmasa bile önceden birilerinin elindeydi bu durum.
Kader deyip geçelim mi?
Ne diyebilirim ki, haklısınız...Çalışırsan başarırsın olayı tam doğru değil.
Öyle olsa siz çabalamadan hiçbir şey elde edemezdiniz.
Ki çabalamadan elde etmişsiniz.
Mesela benim babam. Okumamış bir ailede doğmuş.
Sırf çabalayarak üniversite sınavını kazanmış. Hak ederek o bölüme gitmiş. Baba parasıyla bölümü satın alarak okumamış..Ben barajın az üstü alıp hukuk fakültesinde okuyan biliyorum. Ki zamanında TM bölümünün en baş bölümü hukuktu. Şu an ayağa düştü. Bu sadece bir örnek.
Gerçek bir hayalin peşinde koşsanız ve şartlar sizin yanınızda olsa yaparsınız ancak. O şartlar da fırsat eşitliğine sahip bir ailede olmak vs vs diye gidiyor. Nice bu ülkede zeki kadın sırf ailesi okumasına ket vuruyor diye 15 yaşında evlendiriliyor. Belki o kız bilim kadını olacak potansiyele sahip ama fırsat olmadığı için okuyamıyor.
Yani şartlar sırf size bağlı değil. Şartlar çoğu değişkene bağlı. Mesela benim annem, ailesi okuttuğu için okumuş. Adanalı. O zamanlar 1965lerde okuyan kız Adanada bir elin parmağı imiş. Ailesi destek olmuş da okumuş.
Ben yazımda kader demedim bu arada. Çabalayın ama şu an bu ülkede herşey çalışmaya bağlı değil.
Inanmiyorsaniz 92 puan alıp aranmayan öğretmen diye aratin bakalım sırf çaba mi yeterli bakın..
Çaba önemlidir. Ama sırf çabalayan bir şeylere su an ulaşmıyor. Ulaşan ülkelerde burada değil. Burası hak etmeyenin çokça olduğu bir yer.
Keşke haklı olmasaydım.Ne diyebilirim ki, haklısınız...
Herkes hakettiği gibi yaşayamıyor bu hayatı malesef. Kimisi aşka küstürülüyor sevemiyır birini kiminin ayağını kaydırıp işini alıyorlar kimisi kalbi güzelolsa da sağlığıyla sınanıyor. Ne yaparsak yapalım başta şükredelim belki istediklerimiz şuana kadar olmadı ama bundan sonra da olmayacağı anlamına gelmezSlm kızlar...Hani hep sorulur ya kendinizi 10 yıl sonra nerde görüyorsunuz diye...10 yıl öncesine gittiğinizde şuan ki yerinizi haketmediğinizi,daha iyi yerlerde olmanız gerektiğini düşünüyor musunuz...Sadece iş ve kariyer anlamında değil daha iyi bi evlilik,daha iyi bi maddi yaşam vb.
Böyle düşündüğünüz durumlarda bi bunalım hali yaşamamak için ne yapıyorsunuz,ya da herkes hakettiği yerde mi?Hakettiğimizin bu olduğunu mu düşünmeliyiz...
Milyonlarca sperm hücresi içinden en birinci geldik.hak etmek açısından bakarsak hepimiz borçlu çıkarız. bundan 90 yıl önce buradaki herkes YOK tu. şimdi şu anda VAR ız.
şimdi soru şu: var olmayı hak etmek için ne yaptık. sizi bilmem ama ben hiç bir şey yapmadım.
demek istediğim; hak ettiğimiz değil ama olmamız gereken yerdeyiz.
peki ya bundan sonrası için... ?
tarlaya tohum ekmekle hasadı hak etmiş olmuyorum. hasadı istemiş oluyorum. verilir verilmez orası beni aşar.
Sıkati Allah cezanı versin Sıkati.Ben cocuklari evden ciktiktan sonra, minimalist olarak yasamak istiyordum ve ayni öyle yasiyoruz. 2 tane kahvaltilik Tabak, iki corba tabagi, 2 büyük Tabak. 2 Türk kahvesi fincani, birkac tane bardak. Kücüc<k bir bahceli evim, arabayi sattim, kendime iyi kaliteli bisikleti aldim ve cok az giyecek. Hafta da 5 gründen 2 güne indirdim calismayi. O kadar mutlu ve kaliteli yasami var ki. Eger kapiyi klilitlemeden biryere gitsem, calinicak hic bir seyim yok. Hirsiz bir girse sok olup cikinca, yada 100 Euro masanin üstünde birakir, Kendine birkac tane Tabak al diye,![]()
Bu konu aklima bir sey getirdi. Su aralar bir online kurs sitesinden bir ders icerigi takip etmeye basladim, Yale Universitesi'nden "the science of wellbeing" (mutlulugun bilimi) diye bir ders. Cok ilginc bir ders bu arada herkese oneririm, Turkce altyazili cogu video. Aklimda kaldigi kadariyla aktarmak istiyorum.
Diyor ki genelde bizi mutlu etmeyecek seylerin mutlu edecegini dusunuruz. Bu zihnin bir yanilgisi. Mesela cok istedigimiz bir isi aldigimizi ogrendigimizde mutluluk seviyemiz birden cok artmiyormus (mutlulugu da birkac gosterge ile olcuyorlar). Veya parayla saadet olmaz meselesi. Amerika'da yillik 75000 dolara kadar insanin mutluluk seviyesi de para arttikca artiyor. Ama o gelir seviyesine ulasinca yani rahat bir yasama ulasinca artik daha fazla para insani mutlu etmiyor (mezara mi goturuceksin diyor olabilir beyin). Turkiye icin bu maddi sinir nedir gerci bilmiyorum. Veya iste kilo veren bir grubu takip etmisler, kilo verince mutluluk seviyeleri artmamis. Ask konusunu incelemisler, asik olarak evlenenlerin ilk iki sene mutluluk seviyeleri onemli oranda artmis ama iki sene sonra baslangic seviyesine geri donmus, hatta evlilikleri kotuyse daha da dusmus. Universite ogrencilerine anket yapmislar, sonra da yillar icinde takip etmisler. Buna gore materyalist degerlere sahip ogrenciler yillar icinde digerlerine gore daha mutsuz oluyor.
Falan filan iste ozetle diyor ki, bizi mutlu etmeyecek seylerin pesinde heder oluyoruz. Mutlu edecek seyler ise genelde hic tahmin etmeyecegimiz gunluk kucuk aliskanliklar, dusunce sistemimizi degistirmek filan. Mesela bir seylerin tadini cikarmak, sukretmek, insani baglantilar, nezaket, egzersiz, meditasyon, bu gibi birkac seyin bilimsel olarak bizi daha cok mutlu ettigi kanitlanmis.
Bence hak etmek diye bir sey yok. Insanlarin basina korkunc seyler geliyor. Bence hayat bir Yunan tragedyasi. Biz istemeden basimiza gelen tanrilarin kaprisleri tarzinda, oldukca determinist bir sey hayat ama yuzde yuz de degil aslinda. Aslinda irademizin ve cabamizin da biraz rolu olabiliyor. Ama enerjimizi "bir yerlere gelmeye" degil de "daha mutlu olmaya" harcayabiliriz bence.
Cok karisik yazdim ama ozetle takmayin ya.
nasıl yaptınız bunu? bir anlatsanıza...Milyonlarca sperm hücresi içinden en birinci geldik.
O sayılmıyor mu?
Düzenli spor, disiplin ve kendine inanma...nasıl yaptınız bunu? bir anlatsanıza...