Hangi doğum hangi anne adayına daha uygun?

isabel

Kuzey Ege
Yönetici
Super Moderator
Anneler Kulübü
6 Mart 2012
17.733
27.665
48
normal_dogum_mu_sezaryen_mi_b.jpg


Anne ve baba adaylarını 9 ay boyunca en çok düşündüren ve endişelendiren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı geliyor. İstatistikler, gelişmiş ülkelerde sezaryen oranı yüzde 15-25 civarında iken, ülkemizde sezaryen oranında çeşitli nedenlerle artış söz konusu olduğunu ve neredeyse yüzde 50 ‘lere yaklaştığını gösteriyor.

Doç. Dr. Tolga Ergin, normal doğumun, anne adaylarını en sıklıkla korkutan nedenlerini şöyle sıralıyor:

-Yaşanacak ağrı
-Sürenin uzunluğu
-Epizyotomi (doğumda vajina girişine yapılan kesi)
bebekle ilgili doğabilecek problemler
-Ağrılar başladığında doktorunu bulamama veya ulaşamama
-Yakınlarının ve arkadaşlarının doğumla ilgili olumsuz tecrübelerinden etkilenme

Oysa unutulmaması gereken en önemli nokta normal doğumun milyonlarca yıldır bütün memeli varlıkların soylarını devam ettirmekte kullandıkları en doğal ve fizyolojik yol olduğu….

3 AŞAMALI NORMAL DOĞUM
kadın Hastalıkları ve doğum Uzmanı Doç. Dr. Tolga Ergin, anne adaylarının sabrını ve dayanıklılığını zorlayabilen, normal doğumdan çekinmeye yol açan uzun süren ağrıların, doğumun birinci evresinde gerçekleştiğini ve bir amaca yönelik olduğunu hatırlatıyor. Bu evrede genellikle düzenli aralıklarla gelen her sancı rahmin kasılmasına, rahim ağzında açılmaya ve bebeğin aşağı doğru itilmesine neden oluyor. Başka bir deyişle her sancı bebeği anneye biraz daha yaklaştırıyor.

EPİDURAL YÖNTEM
Günümüzde tıbbın ilerlemesiyle, anestezi alanında da doğum sancılarını gidermede oldukça etkili yöntemler kullanıma girmiş olup en sık kullanılan yöntem ‘Epidural Analjezi’dir. doğum eyleminin belli bir aşamasında, tecrübeli bir anestezist tarafından bel bölgesinde omuriliğe birkaç kat uzakta bir aralığa özel bir iğne yapılarak, içinden ince bir plastik tüp geçirilir ve bu aralığa bırakılır. Bu tüpten belli aralıklarla ağrı kesici verilerek doğum eylemi sırasında, doğum esnasında ve doğum sonrası ağrı duyusu engellenmiş olur. Böylelikle anne adaylarının sabrını ve dayanıklılığını zorlayabilen, normal doğumdan çekinmeye yol açan ağrılar engellenmiş ve oldukça rahat bir doğum için fırsat elde edilmiş olunur.

NORMAL DOĞUMUN AVANTAJLARI NELER?
Normal doğumun hem anne hem de bebek için sezaryenle doğuma göre avantajları çok daha fazla! Normal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal yaşantısına dönüp, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabiliyor. Annenin gebelik öncesi yaşantısına kavuşmasını çabuklaştıran normal doğumun hemen sonrasında annenin vücudunun (özellikle karnın) eski şekline dönmesi de sezaryene oranla daha iyi ve çabuk oluyor.

doğum yapar yapmaz bebeğini kucaklayabilen ve emzirebilen annenin, hem bebeğinin doğumuna aktif olarak katkıda bulunmuş olmanın verdiği mutluluk ve özgüven, hem de bebeğiyle çok daha çabuk kurduğu o özel bağ şüphesiz yaşamının en keyifli anlarından biri haline geliyor.

Normal doğum sırasında bebeğin kemik kanaldan geçip (annenin pelvis kemikleri) normal doğarken göğüs kafesine oluşan baskı, bebeğin akciğerlerindeki sıvının çok büyük kısmının boşalmasına ve nefesini daha rahat almasına neden oluyor.

SEZARYEN DOĞUMDA “ISLAK AKCİĞER” SORUNU 5 KAT FAZLA GÖRÜLÜYOR!
Sezaryende bu durum söz konusu olmadığından, sezaryenle doğan bebeklerde ‘yeni doğanın geçici takipnesi’ ve ‘ıslak akciğer’ adı verilen solunum sıkıntıları normal doğuma oranla 5 kat daha sık görülüyor. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce, isteğe bağlı ‘elektif’ sezaryen ile doğurtulan ve bir bakıma doktor ve hastanın ortaklaşa hatası olarak prematüre dünyaya getirilmiş bebeklerde daha sık rastlanabiliyor.

NORMAL DOĞUMDA OLUŞABİLECEK RİSKLER NELER?
Zor geçen normal doğumlarda görülen riskli durumlardan biri ise bebeğin doğum kanalında sıkışması veya doğum travmasına maruz kalması olduğa dikkat çeken Doç. Dr. Ergin, uygun koşullarda yaptırılan, deneyimli sağlık personeli tarafından yakından takip edildiği doğumlarda hemen müdahale etme şansının olduğunu da ekliyor.

Günümüzde fetal monitorizasyon sistemi ile anne karnındaki bebeklerin sağlık durumunun değerlendirilmesi veya takip edilmesi artık daha kolaylaşmış durumda. Bu sistem sayesinde bebeklerin rahim içinde yeterli
oksijen alıp almadıkları görülebiliyor. Ayrıca “hipoksi” veya “asfiksi” olarak adlandırılan yetersiz oksijenlenme erkenden tespit edilip bebek için oluşacak riskler en aza indirilebiliyor.

SEZARYEN DOĞUM NEDİR?
Sezaryen, pubis kemiğinin birkaç santim üzerinden yapılan kesi ile anne karın boşluğuna girilerek, rahmin açılması ve bebeğin bu şekilde doğurtulması olarak biliniyor. Bu doğum yöntemine en sık başvurulma nedeni
ise bebeğin normal doğuma oranla daha hızlı bir şekilde doğabilmesi. Geçici solunum problemleri dışında genellikle bebek için risk taşımamasına rağmen, anne için bir ameliyat olması nedeniyle getirdiği bazı problemler yok değil!

SEZARYEN DOĞUM YAPACAK ANNE ADAYLARINI BEKLEYEN RİSKLER!
Doç. Dr. Tolga Ergin sezaryenle doğumun anne adayları için taşıdığı riskleri şöyle sıralıyor:
-Anesteziyle ve cerrahiyle ilgili komplikasyonlar
-Enfeksiyon
–doğum sonrası kanama
-“Amnion sıvı embolisi” ve “tromboemboli” (amnion sıvısının ve ufak kan pıhtılarının toplar damarlarda tıkanıklık yaratması veya toplar damarlar yoluyla ilerleyerek akciğerlerde emboli oluşturması)

SEZARYEN DOĞUM YAPAN ANNEYİ ZORLU BİR 8 SAAT BEKLİYOR!
Annenin ameliyat sonrası kendine gelmesinin, dolayısıyla bebeğini emzirmesinin gecikmesi, annenin ağızdan beslenmeye ve ayağa kalkıp dolaşmaya başlamasının ortalama 8 saat sonra olması, genelde ameliyat sonrası hastanede 2-3 gün yatmasının gerekmesi ve normal doğuma göre daha ağrılı ve daha bağımlı bir lohusalık yaşayabilmesi, gebelik öncesi yaşamına dönmesi daha uzun zaman alması sezaryenin önemli diğer dezavantajlarındandır. Ayrıca yine ameliyattan sonra kişinin en az 1.5-2 ay ağır işlerden kaçınması uygun olur. Uzun dönemde ise dikiş yerlerinde zaman zaman ağrılar olması ve karın içinde ameliyata bağlı yapışıklıklar sezaryenin diğer komplikasyonlarıdır.

BU PROBLEMLER VARSA SEZARYEN ŞART!
Doç. Dr. Ergin, anne veya bebekle ilgili sezaryenin kaçınılmaz olduğu bazı durumları şöyle sıralıyor:
Kalça kemiği doğum yapamayacak kadar dar olan veya bebeğin başıyla kemik pelvis arasında uyumsuzluk olan gebeler, bebeğin rahim içinde duruş bozuklukları (ters gelişi, yan duruş gibi), ikiz ve üçüz gibi çoğul
gebelikler, bebeğin prematüre veya iri olduğu durumlar, gebelikte gelişen yüksek tansiyon, preeklampsi, eklampsi ve bebeğin genellikle normalden iri olması itibariyle şeker hastalığı, plasentanın (bebeğin eşi) rahim ağzını kapadığı veya normalden erken yani doğumdan önce yerinden ayrıldığı, şiddetli kanamaya yol açabilecek durumlar, bebeğin sıkıntıda olduğunu gösteren ve acil müdahale gereken her türlü durum (Kalp atışlarının bozulması, kordon sarkması vs..)

SEZARYEN ALGISINDA EN BÜYÜK HATA NEDİR?
“Özetle, sezaryen ile doğum, normal doğumun gerekli durumlarda başvurulan bir alternatifi olarak algılanmalı, giderek normal doğumun yerini almaya başlayan daha üstün bir doğum şekli olarak asla görülmemeli” diyen Doç. Dr. Tolga Ergin, gebelik takibinde, aksi bir durum belirmedikçe anne adayı normal doğuma teşvik edilmeli, doğum öncesi hazırlık kursları etkinleştirilmeli ve katılım sağlanmalı diyor.
 
X