- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.560
- 598
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #1
Selam hanımlar, nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?
İçim daraldı, buralara yazayım dedim.
Yaz gribi mi, nezlesi mi, üşütme mi (Antalya'da yaz günü üşümek evet, böyle özelliklerim var) neyse öyle bir şey oldum ya, burnum-gözüm akar, art arda 5-10 kez hapşırma halleri, ağzımın bozuk tadı, boğazımdaki doluluk hissiyle karışık yutkundukça kendini belli eden sızı, baş ağrısı, midemde şişkinlik hissi... Uzun zamandır böyle hasta olmuyordum, resmen unutmuşum gribin nasıl bir şey olduğunu. Eh sen aylarca dadan abur cuburlara, vücudunu düşür güçten, bağışıklığını hoyratça savur, doktorun uyarı çektiği şeyleri dinleme, olacağı buydu.
Eşim, iş yerinden kapmış getirmiş eve, 2 gün bile değil; biraz sesi değişti, bir iki burun çekti atlattı... Zaten o sıra çocuğa bulaştırmış, burnunun dibinde gezerse oğlanın tabi. Oğlan ilk gün burun çekti, ikinci gün ateşlendi ve üçüncü güne atlattı, hafif burun çekmesi harici keyfi yerinde ve geçti. Ama olan bana oldu, sonunda bana da bulaştı, ben de direkt yamuldum. Burnumdan yukarısı beyin yerine mukus dolmuş gibi. Zorla kendimi sürüklüyorum oraya buraya... Anladım ki anaların hastalanmaya hakkı yok, öyle bi lüksü yok.
Kendime uyuz oldum, "2 yaşını doldurmamış çocuğunun bile 3 günde atlattığını, 4. günde hala çekiyorsun, aferin böyle git, bitir vücudunu, bitir kendini diye."
"Beslenmemi düzene koymam lazım" minvalinde bir konu açmıştım hatırlarsanız, fiziksel olarak işaretler geliyeah, bacaklar, ciğerler, surat elden gidiyeah diye... Bağışıklık da yerlere inmiş...
Burnumu tıkayıp 2 hafta yoğurt yemekle olmuyor, daha reel bir çözüm lazım; devam ettirmem lazım, yine bıraktım. Tamam dedim başladım 2 hafta sonra bıraktım. İnsan sağlığına-vücuduna hiç mi kıymet vermez? Bundan bir 10 sene sonrası sağlık olarak nerede olacağım? Kendime, çocuğuma, eşime bunu yapmaya hakkım var mı?
Sağlığın önemini bilmesem, ömründe hiç ağır hastalık geçirmemiş ve buna uyanmamış biri olsam, yine "Burnun sürtülünce anlarsın Gangsta" diyeceğim ama burnum kaç kere sürtüldü zaten, hayatımın yarısı hastanelerden ibaret. Bilinçaltımca bunun bir çeşit bıkkınlığı mı acaba? Bıktım her şeye dikkat etmekten, bıktım düşünüp planlamaktan, canımın estiğince yiyeceğim-içeceğim, istersem kış günü mayoyla gezeceğim, atın ölümü arpadan olsun halleri mi?
Sürünmek var ama...
Sağlığa kavuşmaya geri dönme yolunda sürünmek, yabancı bir his de değil oysa.
Basit bir soğuk algınlığı-gribin düşündürtmesi de bu yüzden. Hatırlatıyor ne kadar sağlık döküntüm varsa.
Eşimin 2. günde, oğlumun 3. günde atlattığı grip, beni yere serdi ve içimi sıktı... Yazmak istedim öylece saçma hislerimi. Niye başıma gelene kadar dikine gitmek zorundayım?
Neyse... Güzel saçmaladım itiraf etmeliyim ki.
Tüm hastalara acil şifalar, sağlıklı günler diliyorum.
İçim daraldı, buralara yazayım dedim.
Yaz gribi mi, nezlesi mi, üşütme mi (Antalya'da yaz günü üşümek evet, böyle özelliklerim var) neyse öyle bir şey oldum ya, burnum-gözüm akar, art arda 5-10 kez hapşırma halleri, ağzımın bozuk tadı, boğazımdaki doluluk hissiyle karışık yutkundukça kendini belli eden sızı, baş ağrısı, midemde şişkinlik hissi... Uzun zamandır böyle hasta olmuyordum, resmen unutmuşum gribin nasıl bir şey olduğunu. Eh sen aylarca dadan abur cuburlara, vücudunu düşür güçten, bağışıklığını hoyratça savur, doktorun uyarı çektiği şeyleri dinleme, olacağı buydu.
Eşim, iş yerinden kapmış getirmiş eve, 2 gün bile değil; biraz sesi değişti, bir iki burun çekti atlattı... Zaten o sıra çocuğa bulaştırmış, burnunun dibinde gezerse oğlanın tabi. Oğlan ilk gün burun çekti, ikinci gün ateşlendi ve üçüncü güne atlattı, hafif burun çekmesi harici keyfi yerinde ve geçti. Ama olan bana oldu, sonunda bana da bulaştı, ben de direkt yamuldum. Burnumdan yukarısı beyin yerine mukus dolmuş gibi. Zorla kendimi sürüklüyorum oraya buraya... Anladım ki anaların hastalanmaya hakkı yok, öyle bi lüksü yok.

Kendime uyuz oldum, "2 yaşını doldurmamış çocuğunun bile 3 günde atlattığını, 4. günde hala çekiyorsun, aferin böyle git, bitir vücudunu, bitir kendini diye."
"Beslenmemi düzene koymam lazım" minvalinde bir konu açmıştım hatırlarsanız, fiziksel olarak işaretler geliyeah, bacaklar, ciğerler, surat elden gidiyeah diye... Bağışıklık da yerlere inmiş...
Burnumu tıkayıp 2 hafta yoğurt yemekle olmuyor, daha reel bir çözüm lazım; devam ettirmem lazım, yine bıraktım. Tamam dedim başladım 2 hafta sonra bıraktım. İnsan sağlığına-vücuduna hiç mi kıymet vermez? Bundan bir 10 sene sonrası sağlık olarak nerede olacağım? Kendime, çocuğuma, eşime bunu yapmaya hakkım var mı?
Sağlığın önemini bilmesem, ömründe hiç ağır hastalık geçirmemiş ve buna uyanmamış biri olsam, yine "Burnun sürtülünce anlarsın Gangsta" diyeceğim ama burnum kaç kere sürtüldü zaten, hayatımın yarısı hastanelerden ibaret. Bilinçaltımca bunun bir çeşit bıkkınlığı mı acaba? Bıktım her şeye dikkat etmekten, bıktım düşünüp planlamaktan, canımın estiğince yiyeceğim-içeceğim, istersem kış günü mayoyla gezeceğim, atın ölümü arpadan olsun halleri mi?
Sürünmek var ama...
Sağlığa kavuşmaya geri dönme yolunda sürünmek, yabancı bir his de değil oysa.
Basit bir soğuk algınlığı-gribin düşündürtmesi de bu yüzden. Hatırlatıyor ne kadar sağlık döküntüm varsa.
Eşimin 2. günde, oğlumun 3. günde atlattığı grip, beni yere serdi ve içimi sıktı... Yazmak istedim öylece saçma hislerimi. Niye başıma gelene kadar dikine gitmek zorundayım?
Neyse... Güzel saçmaladım itiraf etmeliyim ki.
Tüm hastalara acil şifalar, sağlıklı günler diliyorum.

Son düzenleme: