• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

hayaller suya düştü,iş başa düştü.dehşet tavsıyeler beklıyorum :(

2 çocuğumu da (ikiz değil) ilk günden itibaren kendi odalarında yatırdım.
evet tabi ki doğum haftası sürekli memede olmak istiyor, memede uyuyup kalıyor bebekler
istedikleri her zaman meme verdim, kaç kere uyanırlarsa uyansınlar (ki kızım çooooook çoooook zordu), ben de kalktım hiç üşenmeden, yerinmeden
ama uyudukları her fırsatta kendi yataklarına yatırmaya çalıştım

bu davranışım hiç bir probleme, soruna sebep olmadı
hatta odalarına alışsınlar diye gündüz kendi odalarında vakit geçirdim onlarla

in vino veritas in vino veritas 'nın 40 gün demesinin sebebi de dikişler+lohusalıktır. Hani anne kolay kalkamayabilir vs diye
anne- bebek odası mümkün olduğu kadar çabuk ayrılmalı, doğum yaraları + lohusalık etkileri atlatır atlatılmaz yani

ikiz çocuklar ise ikisi de aynı cinsiyettense sorun yok
fakat farklı cinsiyettelerse onların da odalarının 4-5 yaşında en geç ayrılması gerektiğini söylüyor çocuk psikologları

3 yaşına kadar çocuğun odada durması evli çiftin cinsel hayatına, özel hayatına darbe vurur bence
zaten çocuk doğduktan sonra bir müddet zor günler oluyor
bir de bu şekilde darbe vurmamak lazım

ayrıca 3 yaşına kadar aynı odada uyutulan çocuğa 3 yaşından sonra "hadi bakalım kendi odana" demek bazı çocuklara "istenmiyorum" hissi veriyormuş, çocuğun aklı karışıyor ve uyku sorunlarına yol açıyormuş.
bence "sen de yapamazsın" değil, mutlaka yapmalısın, sonra çok rahat edeceksin, inan banaHoppa

bebeği ayrı odada yatırmak hiç zor değil
eğer yatırmazsan sonradan çok problem yaşarsın
kaç tane arkadaşımın 4-5-6 yaşındaki çocukları hala yalnız uyumak istemiyor, anne babayla yatıyorlar
suan bi bebeğim var 1 yaşında (aynı odada yatıyoruz) ikinciye hamileyim.
doğumdan kısa süre sonra odasını ayırma fikriniz dikkatimi çekti.
bunun ne gibi faydası olabilir yani bebek bunu ayırt edebilir mi?(benim odam/anne babamın odası)
yazınızda kırmızıyla işaretlediklerim dışında tabi.
ben doğuma yakın büyüğün odasını ayırıp yeni doğanı yanıma almayı planlıyordum, acaba tam tersini mi yapsam?
yani büyüğü yanımda tutmaya devam edip, yeni doğanı ayırsam, bir sene sonrada ikisini de aynı odaya alsam...
(doğumdan bir sene sonra büyüğü 3 küçüğü 2 yaşında olacak)
 
Nisanlin fena vaziyetlerde. Bi arayip teselli ver :KK45:
Bu akıllı iki arkadasiyla beraber ilceye rahat gidip gelmek icin araba aldilar ortak. 1 Hafta sonra esege carptilar, araba pert oldu. Tamir ettirip sattılar. Sonra 2007 model bi araba daha aldılar. Onu da deneme sürüşü yaparken ogrenci servisiyle carpistilar. Araba artık onlara kaldi pert haliyle cunku sahibi müdürleriydi :KK53:
Bi de diyo ki nazara geldik muhahaha :rolleyes:
Guya ilceye gidip gelmeyi ucuza getirmeye calistilar :))
Kol gibi girdi la:KK6:


:KK57::KK57::KK57::KK57:
Evlenince arabayi hep ben kullanayim en iyisi , yoksa benim de kafami gozumu yaracak:KK19:
 
Zaten annende tek bakamazdu ikizlere. İyi olmuş böyle boşver bir yardımcı bulursunuz..
 
öncelikle allah yardımcınız olsun sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin rabbim zamanla alışırsınız kucağa ve sallamaya alıştırmayın yeter.
 
İpek sen bari anne olmadan anlamazsın bilemezsin yorumu yapma. 3 yeğen büyüttük bu şekilde.
Bizim ailede bebekler 40 gün sonra ayrı odaya alınır. Gelenek gibi bişey. İlk başta sürekli kalkıp gidip gelmek zor olsa da sonrasında rahatlığı büyük.
Ablam ikinci bebeği prematüre doğduğu için yanında yatırdı uzun bir süre. İlk bebekte yapmadığı hatayı bunda yaptı. 9 yaşında hala annesinden başka kimseyle yatmaz, annesinden ayrı yatamaz. Şimdi pedagoga gidiyorlar bu sorunu aşmak için.
Okul Öncesi Öğretmenliği okuyorum
40 gün sonra oda ayırmak çok yanlış bir uygulama . Cocukta ki temel güven duygusunu paramparça etmiş oluyorsunuz..
Hatta psikoloji Dr bi kuram dir bu
Temel güvene karşı güvensizlik. .
Burada temel güven duygusunu alamayan birey ömrü boyunca güven problemi yaşar. .
4. Yeğeni de bu şekilde yapmayın. .
Bari millet yanlış bilgi almasını diye yazmak istedim..
 
Okul Öncesi Öğretmenliği okuyorum
40 gün sonra oda ayırmak çok yanlış bir uygulama . Cocukta ki temel güven duygusunu paramparça etmiş oluyorsunuz..
Hatta psikoloji Dr bi kuram dir bu
Temel güvene karşı güvensizlik. .
Burada temel güven duygusunu alamayan birey ömrü boyunca güven problemi yaşar. .
4. Yeğeni de bu şekilde yapmayın. .
Bari millet yanlış bilgi almasını diye yazmak istedim..
Ben de bu şekilde büyütüldüm diğer kuzenlerim ve yeğenlerim de. Tek başımıza aile olarak bu tezi çürütebiliriz. Bendeki özgüven prenses dianada yoktur cicim.
Öyle kitaba göre çocuk yetiştiremeyiz ki çocuğun odasını erken ayırın diyen bir sürü makale de bulabilirim şimdi sana.
 
Ben de bu şekilde büyütüldüm diğer kuzenlerim ve yeğenlerim de. Tek başımıza aile olarak bu tezi çürütebiliriz. Bendeki özgüven prenses dianada yoktur cicim.
Öyle kitaba göre çocuk yetiştiremeyiz ki çocuğun odasını erken ayırın diyen bir sürü makale de bulabilirim şimdi sana.

Söylediği şey yanlış ki zaten...Çocuğun sevgi,beslenme,bakım vs.ihtiyaçlarını ölçülü karşılama şarttır bu dönemde.Ayrı odada diye kimse özgüvensiz olmaz.Kuramı eksik biliyor arkadaş.
 
Söylediği şey yanlış ki zaten...Çocuğun sevgi,beslenme,bakım vs.ihtiyaçlarını ölçülü karşılama şarttır bu dönemde.Ayrı odada diye kimse özgüvensiz olmaz.Kuramı eksik biliyor arkadaş.
E yani.. Bu konuda yetkin değilim ama biraz düşünebilen her insan aynı odada yatmakla özgüvenin alakası olmayacağını bilir. 5 yaşına kadar aynı odada yatırılmış ama dayak yemiş, hor görülmüş çocuk mu özgüvensiz olur yoksa ayrı odada yatırılmış ama sevilmiş, değer verilmiş çocuk mu?
Bir de bunun cinsellik mevzusu var. 3 yaşına kadar çoğu şeyi hatırlamasa da bilinç altına yerleşir diye tahmin ediyorum.
 
E yani.. Bu konuda yetkin değilim ama biraz düşünebilen her insan aynı odada yatmakla özgüvenin alakası olmayacağını bilir. 5 yaşına kadar aynı odada yatırılmış ama dayak yemiş, hor görülmüş çocuk mu özgüvensiz olur yoksa ayrı odada yatırılmış ama sevilmiş, değer verilmiş çocuk mu?
Bir de bunun cinsellik mevzusu var. 3 yaşına kadar çoğu şeyi hatırlamasa da bilinç altına yerleşir diye tahmin ediyorum.

4 yıl fakültede eğitim dersi aldım,2 yıl KPSS tecrübem var.İşin uzmanı değilim ben de ama yıllardır bu şekilde okudum,öğrendim ben.Cinsellik konusuna da katılıyorum ayrıca.Bu da Erikson amcanın kuramından bir kesit,o döneme ait.

''Bu dönemin en önemli özelliği insandaki ilk kazanılması gereken duygu olan güven duygusunun kazanıldığı dönemdir. Bu dönemde bebek, çevresindeki dünyaya güvenip güvenemeyeceğine ilişkin temel duyguları edinir. Bebek temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyine göre güven-güvensizlik özelliklerini kazanır. Çocuk yaşamının ilk yıllarında annesine bağımlıdır. Anne bebeğini yeterince besler, onu korur, sevgi ve ilgi gösterirse bebekte güven duyguları gelişir. Acıktığı, altını ıslattığı ve ağladığında bebeğin rahatsızlığı hemen giderilirse etrafına güveneceğini anlar.

Tersi durumda güvensizlik duygusu gelişir. Anne-baba bu dönemde çocuğun bağımlılık ihtiyacına uygun sevgi ve ilgi göstermelidir. Çocuk ihtiyaç duyduğunda yanında birilerinin olduğunu ve ona yardımcı olduklarını hissettiğinde güven duyguları gelişir. Bu dönemde olumlu yaşantılar umut duygusunu, güçlendirirken, yoksun olan çocuklar ilerideki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınma, çekingen, kaygılı, gergin, kararsız, karamsar ve kendine güvensiz olma gibi kişisel özellikler taşıyabilirler. Bireyin başka insanlarla iletişim kurması, diğer birey veya gruplarla uyum davranışı göstermesi, arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmesi, güven duygusu ile ilişkilidir. Örneğin, yeni taşındıkları bir şehirde yeni okula başlayan bir öğrencinin, gittiği yeni ortamdaki arkadaşları ile hemen iletişim kurabilmesi temel güven duygusuyla ilgilidir.''
 
4 yıl fakültede eğitim dersi aldım,2 yıl KPSS tecrübem var.İşin uzmanı değilim ben de ama yıllardır bu şekilde okudum,öğrendim ben.Cinsellik konusuna da katılıyorum ayrıca.Bu da Erikson amcanın kuramından bir kesit,o döneme ait.

''Bu dönemin en önemli özelliği insandaki ilk kazanılması gereken duygu olan güven duygusunun kazanıldığı dönemdir. Bu dönemde bebek, çevresindeki dünyaya güvenip güvenemeyeceğine ilişkin temel duyguları edinir. Bebek temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyine göre güven-güvensizlik özelliklerini kazanır. Çocuk yaşamının ilk yıllarında annesine bağımlıdır. Anne bebeğini yeterince besler, onu korur, sevgi ve ilgi gösterirse bebekte güven duyguları gelişir. Acıktığı, altını ıslattığı ve ağladığında bebeğin rahatsızlığı hemen giderilirse etrafına güveneceğini anlar.

Tersi durumda güvensizlik duygusu gelişir. Anne-baba bu dönemde çocuğun bağımlılık ihtiyacına uygun sevgi ve ilgi göstermelidir. Çocuk ihtiyaç duyduğunda yanında birilerinin olduğunu ve ona yardımcı olduklarını hissettiğinde güven duyguları gelişir. Bu dönemde olumlu yaşantılar umut duygusunu, güçlendirirken, yoksun olan çocuklar ilerideki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınma, çekingen, kaygılı, gergin, kararsız, karamsar ve kendine güvensiz olma gibi kişisel özellikler taşıyabilirler. Bireyin başka insanlarla iletişim kurması, diğer birey veya gruplarla uyum davranışı göstermesi, arkadaşlık ilişkilerini güçlendirmesi, güven duygusu ile ilişkilidir. Örneğin, yeni taşındıkları bir şehirde yeni okula başlayan bir öğrencinin, gittiği yeni ortamdaki arkadaşları ile hemen iletişim kurabilmesi temel güven duygusuyla ilgilidir.''

İşte budur. Ben bunun bebeğin ihtiyacından çok annenin isteği ya da ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Anne bebekle uyumak, kokusunu hissetmek istiyor. Bir de her dakka kalkıp başka odaya gitmek zor geliyor sanırım.
 
Yakin arkadasimin ikizleri var.
Biri kiz biri erkek o kadar sakin cocuklar ki .
Cocuklar hastalaninca gittim birgun kiz olan 3 tane pogaca yedi 2 yasindaydi o zaman bir de :D
Oğlan yarisini bile yiyememisti .
İkisi de uslu çocuklar hakikaten rahat ol sen Rabbim tasiyamayacagin yükü vermez sana
 
suan bi bebeğim var 1 yaşında (aynı odada yatıyoruz) ikinciye hamileyim.
doğumdan kısa süre sonra odasını ayırma fikriniz dikkatimi çekti.
bunun ne gibi faydası olabilir yani bebek bunu ayırt edebilir mi?(benim odam/anne babamın odası)
yazınızda kırmızıyla işaretlediklerim dışında tabi.
ben doğuma yakın büyüğün odasını ayırıp yeni doğanı yanıma almayı planlıyordum, acaba tam tersini mi yapsam?
yani büyüğü yanımda tutmaya devam edip, yeni doğanı ayırsam, bir sene sonrada ikisini de aynı odaya alsam...
(doğumdan bir sene sonra büyüğü 3 küçüğü 2 yaşında olacak)

çok yoğunum, ancak girebildim foruma
o yüzden ancak cevap yazabiliyorum
bir de tabi ben konunun uzmanı değilim, sadece profesyonel insanlardan edindiğim bilgileri paylaşıyorum Hoppa

çalışan annenin bebekten ayrılması, odanın ayrılması v.b. durumları bebek en geç 9-9,5 aydan itibaren algılıyor ve farkediyormuş, tabi benim odam annemin babamın odası gibi değil de, burası farklı bir yer, orası farklı bir yer gibi. sizin odanızda yatarken uyku esnasında kıpırdanmalarınızı bile duyuyormuş bebek ve yalnız olmadığını biliyormuş. bilinçli duruma geldiğinde ve oda ayrıldığında yalnız olduğunu anlıyormuş.

doğuma yakın büyüğün odasını ayırma fikri bana hiç doğru gelmiyor açıkçası.
çünkü henüz anlattığınız şeyleri kavrayamayacak kadar küçük ve siz ne söylerseniz söyleyin "yeni bebek yüzünden" odadan, yanınızdan ayırdığınızı düşünecek. bu hem kendini kötü hissetmesine, hem de bebeği daha çok kıskanmasına sebep olur.

hani 4-5 yaşında olsa ona anlatırsınız sıra onda, seni bebekken hep yanımda tuttum şimdi sen büyüdün diye ama bence bunu anlayamayacak kadar küçük.

tam tersi nasıl olur bilmiyorum. bebekle aynı odada kalacaksa belki dediğiniz gibi tam tersi daha uygun sanki...2. olan bilinçlenmeden ve gece uyanmaları, ağlamaları rayına oturduğunda birleştirirsiniz odalarıHoppa
ama bence bunu şimdiden anlatmaya başlayın büyük olana, tam olarak anlayamasa bile Hoppa
 
çok güzelmiş. Çok beğendim. Varsa başka örnekler paylaşır mısın bu şekilde?

çok yoğundum ancak cevap yazabiliyorum, kusura bakmayın. çok şey var ama ilk etapta aklıma gelenleri yazdım Hoppa

Şöyle örnekler var:
Kaliteli zaman:
Kaliteli zaman hakkında hepimiz az çok birşeyler biliyoruz fakat şu varmış: eğer çalışan anneyseniz veya çocuğunuzu herhangi birine bırakıp dışarıya çıktıysanız, eve döndüğünüz ilk 15 dk çok önemliymiş. Çocuğu görür görmez ilk 15 dakika tüm ilgiyi, dikkati çocuğa vermek gerekirmiş. İşten (veya dışarıdan) geldiğinizde çocuk sizi tüm benliğiyle bekliyor olurmuş. Eve girince dur bir elimi yüzümü yıkayayım, üzerimi değiştireyim deyip 10 dk oyalanıp sonra çocuğun yanına giderseniz, sadece bu 10 dk bile çocuğu olumsuz etkilermiş çünkü tüm benliğiyle bekliyor olduğu ilgi ile karşılaşmamış olurmuş.
Mesela telefonla konuşurken eve girmeyin derdi. Siz de tüm benliğinizle çocuğunuzla karşılaşmaya hazır bir şekilde girin eve derdi. Eve girince, elinizi mi yıkamanız gerekiyor, hemen çocuğunuzu kucağınıza alın, onu öpün, banyoya birlikte gidin, onunla konuşarak yani ona ilgi göstererek yıkayın elinizi derdi. Takip eden 15 dakikayı full ona ayırın derdi. Çalışan anne için en kaliteli zaman çocuğu gördüğü ilk 15 dk mış.

Çocuğu Ayakta Sallama:
Çocuğun ayakta sallanırken uyumasının tek sebebi, sallama anında ortakulak sıvısının dengesinin bozulmasıymış. Bu durum çocukta uyku hali yaparmış fakat ileriki yaşlarda büyük problemlere yol açabilirmiş. Hani bazı yetişkin insanlarda kulaktaki birşeyin dengesi bozuluyor ya ara ara, başları dönüyor falan, onların en büyük sebeplerinden biri çocuğun ayakta sallanmasıymış. Yani kafası sağa, sola dönecek şekilde sallamak. Mutlaka çocuğu sallamak gerekiyorsa ileri geri sallamak gerekiyormuş.

Cinsel Taciz:
Cinsel tacizi siz önleyemezsiniz, çocuk kendisi önleyebilir derdi. Cinsel tacizin büyük çoğunluğu tanıdık çevreden gelirmiş. Dışarıdan gelen tacizler daha azmış ama maalesef dışarıdan gelen tacizlerin %90 ı ölümle bitermiş.
Tanıdık çevreden gelen cinsel taciz ise farkedilmezse uzun süre sürebilirmiş.
Bu sebeple çocuğa mutlaka vücudunun bazı bölgelerinin özel olduğu, bu bölgelere anne, belli bir yaşa kadar baba ve mecburi durumlarda doktor dışında kimsenin dokunmaması gerektiği, bu bölgelere biri dokunursa çocuğun buna izin vermemesi gerektiği ve annesine babasına söylemesi gerektiği çocuğa öğretilmeliymiş.
Birinin kendisini tehdit etmesi (birine söylersen seni öldürürüm, kardeşini kaçırırım) gibi durumları önceden anlatmak, eğer biri seni böyle tehdit ederse o anda tamam de ama bil ki yalan söylüyordur ve kötü birşey yapıyordur, mutlaka bana söylemelisin gibi öğretmek gerekiyormuş.


Cinsel Kimlik:
Çocuğa cinsel kimlik eğitimi mutlaka, 4 yaşına kadar, evde verilmeliymiş. Çocuk erkek - kadın organlarını evde anne ve baba'dan mesela banyo esnasında görmeliymiş. Çünkü belli bir süre sonra her çocukta merak oluşuyormuş. Mesela kız çocuğu erkek cinsel organını evde görmez, öğrenmez ise bir süre iyice merak ediyor ve sonra arkadaşlarından öğrenmeye çalışıyormuş. Cinsel kimlik bilgileri evde verilmez ise arkadaşlardan öğrenme durumu bazen gerçekten tehlikeli durumlara ulaşıyormuş. Çocukların oynadığı oyunların büyük sebebi buymuş.
Tabi bu bilgiler verilirken, mesela baba banyo yaparken kızın çişi geldi, duşakabinin kapağını açık bırakarak doğal ortamda görmesi sağlanarak, onun sormasını beklemek ve sorduğu an kısa ve öz, gülmeden, ciddi bir şekilde erkeklerde bunun olduğu, kadın erkek organlarının farklı olduğu, bunun fiziksel ve doğal bir şey olduğunun anlatılması gerekiyormuş.
Eğer tü kaka yapılırsa ve üstü örtülürse çocuk daha çok merak ediyor ve çözümü dışarıda arıyormuş. Çocuklara mutlaka arkadaşlarının cinsel organlarını görmelerinin, dokunmalarının doğru olmadığı, herkesin cinselliğinin kendisine özel olduğunun anlatılması gerekiyormuş.
Bazı çocuklar, ailelerin duyarsızlığı yüzünden bir takım şeyleri tv v.b. yerlerden görüyor ve bunu arkadaşları üzerinde denemek istiyormuş. Çocuklarımızı bu tip yaklaşımlarda biz koruyamazmışız, kendileri kendilerini koruyabilirmiş, çünkü oyun anında haberimiz olmayabilirmiş. Bu da ancak çocuğun merakının evde giderilmesiyle ve doğru bilgilendirilmesiyle olurmuş. (bu toplantıda velilerin anlattıkları deneyimler inanılır gibi değildi)


Cinsellik:
Çocuklar bir süre sonra sorular sormaya başlarmış. Bu soruların hepsine mutlaka kısa ve öz de olsa cevap vermek, kesinlikle üstünü örtmemek lazımmış. Üstü örtülen şeyler çok daha fazla merak uyandırırmış ve çocuk bir şekilde üstünü açmaya çalışırmış. Günah, ayıp kelimeleri kullanılmamalı bunun yerine "özel" kelimesi kullanılmalıymış.
Ben nereden geldim gibi seks anlamına gelen sorular da yanıtlanmalı ancak sex anlatılırken direkt ilişki tanımı yerine mutlaka sevgiden başlanmalıymış. Doğadan, hayvanlardan, aşktan sevgiden bahsedilmeliymiş. Bunun çok özel olduğu, henüz yaşına uygun olmadığı, büyüdüğü zaman bunları daha iyi anlayacağı öğretilmeliymiş.

Fikir Sorma:
Bebekken bile çocuğun fikrini sormaya başlamalıymışız. Bu önlüğü mü takalım bunu mu? gibi. Çocuk bunu zamanla anlar, birey olduğunu hisseder ve özgüveninin gelişmesine çok yardımcı olurmuş. Bebek büyüyüp çocuk olduğunda mesela kıyafet giydirecekken bu pantolonu mu giymek istersin bunu mu, üstüne şu mu şu mu gibi çocuğun karar verebileceği konularda fikri sorulmalı ve kararına saygı gösterilmeliymiş.

Aikido:
Küçük bir çocuğa yaptırılabilecek en iyi spor dalı aikidoymuş. Çünkü aikidonun yarısı savunma sanatı diğer yarısı ise yaşam felsefesiymiş. Bu yaşam felsefesini alan çocuklar çok daha mutlu, kendilerine güvenli ve sakin oluyormuş. 4 yaşından itibaren başlanabilirmiş.

Sorular:
Çocuğun her sorduğu soruya mutlaka ama mutlaka cevap verilmeliymiş. Kesinlikle duymazdan gelinmemeliymiş. Çocuğun anlayabileceği bir dille mutlaka anlatılmalıymış. En önemlisi, çocuk dilediği her soruyu bize sorabileceğini ve bizden doğru yanıt alabileceğini bilmeliymiş. Bu, ebeveynlere karşı güven, ve cevaplandığı için kendini birey olarak hissetme gibi özgüven oluştururmuş

Kardeş:
Her çocuk ama her çocuk kardeşi olduğunda kıskançlık yaşarmış. Bazı çocuklar belli eder, bazısı etmezmiş. Belli etmek, içine atmaktan daha sağlıklıymış. Çocuğumuz bir şey belli etmiyorsa ama kıskandığını hissediyorsak mutlaka bu konunun üzerinde durulması gerekirmiş.

Ebeveyn:
Bir kadın anne kimliğini kadın kimliğinin önüne, erkek de baba kimliğini erkek kimliğinin önüne koymamalıymış. Kadın kendisinin bir kadın ve birey olduğu gerçeğini unutmamalıymış. Fedakarlık anlamında değil, yaşama yansıtmak anlamında. Ebeveynler, mutlu çocuklar yetiştirebilmek için mutlaka kendilerine zaman ayırmalıymış.

Tabi her uzman farklı şeyler söylüyor. Bize o eğitimlerde anlatılanlar bunun gibi şeylerdi
Hoppa
 
çok yoğundum ancak cevap yazabiliyorum, kusura bakmayın. çok şey var ama ilk etapta aklıma gelenleri yazdım Hoppa

Şöyle örnekler var:
Kaliteli zaman:
Kaliteli zaman hakkında hepimiz az çok birşeyler biliyoruz fakat şu varmış: eğer çalışan anneyseniz veya çocuğunuzu herhangi birine bırakıp dışarıya çıktıysanız, eve döndüğünüz ilk 15 dk çok önemliymiş. Çocuğu görür görmez ilk 15 dakika tüm ilgiyi, dikkati çocuğa vermek gerekirmiş. İşten (veya dışarıdan) geldiğinizde çocuk sizi tüm benliğiyle bekliyor olurmuş. Eve girince dur bir elimi yüzümü yıkayayım, üzerimi değiştireyim deyip 10 dk oyalanıp sonra çocuğun yanına giderseniz, sadece bu 10 dk bile çocuğu olumsuz etkilermiş çünkü tüm benliğiyle bekliyor olduğu ilgi ile karşılaşmamış olurmuş.
Mesela telefonla konuşurken eve girmeyin derdi. Siz de tüm benliğinizle çocuğunuzla karşılaşmaya hazır bir şekilde girin eve derdi. Eve girince, elinizi mi yıkamanız gerekiyor, hemen çocuğunuzu kucağınıza alın, onu öpün, banyoya birlikte gidin, onunla konuşarak yani ona ilgi göstererek yıkayın elinizi derdi. Takip eden 15 dakikayı full ona ayırın derdi. Çalışan anne için en kaliteli zaman çocuğu gördüğü ilk 15 dk mış.

Çocuğu Ayakta Sallama:
Çocuğun ayakta sallanırken uyumasının tek sebebi, sallama anında ortakulak sıvısının dengesinin bozulmasıymış. Bu durum çocukta uyku hali yaparmış fakat ileriki yaşlarda büyük problemlere yol açabilirmiş. Hani bazı yetişkin insanlarda kulaktaki birşeyin dengesi bozuluyor ya ara ara, başları dönüyor falan, onların en büyük sebeplerinden biri çocuğun ayakta sallanmasıymış. Yani kafası sağa, sola dönecek şekilde sallamak. Mutlaka çocuğu sallamak gerekiyorsa ileri geri sallamak gerekiyormuş.

Cinsel Taciz:
Cinsel tacizi siz önleyemezsiniz, çocuk kendisi önleyebilir derdi. Cinsel tacizin büyük çoğunluğu tanıdık çevreden gelirmiş. Dışarıdan gelen tacizler daha azmış ama maalesef dışarıdan gelen tacizlerin %90 ı ölümle bitermiş.
Tanıdık çevreden gelen cinsel taciz ise farkedilmezse uzun süre sürebilirmiş.
Bu sebeple çocuğa mutlaka vücudunun bazı bölgelerinin özel olduğu, bu bölgelere anne, belli bir yaşa kadar baba ve mecburi durumlarda doktor dışında kimsenin dokunmaması gerektiği, bu bölgelere biri dokunursa çocuğun buna izin vermemesi gerektiği ve annesine babasına söylemesi gerektiği çocuğa öğretilmeliymiş.
Birinin kendisini tehdit etmesi (birine söylersen seni öldürürüm, kardeşini kaçırırım) gibi durumları önceden anlatmak, eğer biri seni böyle tehdit ederse o anda tamam de ama bil ki yalan söylüyordur ve kötü birşey yapıyordur, mutlaka bana söylemelisin gibi öğretmek gerekiyormuş.


Cinsel Kimlik:
Çocuğa cinsel kimlik eğitimi mutlaka, 4 yaşına kadar, evde verilmeliymiş. Çocuk erkek - kadın organlarını evde anne ve baba'dan mesela banyo esnasında görmeliymiş. Çünkü belli bir süre sonra her çocukta merak oluşuyormuş. Mesela kız çocuğu erkek cinsel organını evde görmez, öğrenmez ise bir süre iyice merak ediyor ve sonra arkadaşlarından öğrenmeye çalışıyormuş. Cinsel kimlik bilgileri evde verilmez ise arkadaşlardan öğrenme durumu bazen gerçekten tehlikeli durumlara ulaşıyormuş. Çocukların oynadığı oyunların büyük sebebi buymuş.
Tabi bu bilgiler verilirken, mesela baba banyo yaparken kızın çişi geldi, duşakabinin kapağını açık bırakarak doğal ortamda görmesi sağlanarak, onun sormasını beklemek ve sorduğu an kısa ve öz, gülmeden, ciddi bir şekilde erkeklerde bunun olduğu, kadın erkek organlarının farklı olduğu, bunun fiziksel ve doğal bir şey olduğunun anlatılması gerekiyormuş.
Eğer tü kaka yapılırsa ve üstü örtülürse çocuk daha çok merak ediyor ve çözümü dışarıda arıyormuş. Çocuklara mutlaka arkadaşlarının cinsel organlarını görmelerinin, dokunmalarının doğru olmadığı, herkesin cinselliğinin kendisine özel olduğunun anlatılması gerekiyormuş.
Bazı çocuklar, ailelerin duyarsızlığı yüzünden bir takım şeyleri tv v.b. yerlerden görüyor ve bunu arkadaşları üzerinde denemek istiyormuş. Çocuklarımızı bu tip yaklaşımlarda biz koruyamazmışız, kendileri kendilerini koruyabilirmiş, çünkü oyun anında haberimiz olmayabilirmiş. Bu da ancak çocuğun merakının evde giderilmesiyle ve doğru bilgilendirilmesiyle olurmuş. (bu toplantıda velilerin anlattıkları deneyimler inanılır gibi değildi)


Cinsellik:
Çocuklar bir süre sonra sorular sormaya başlarmış. Bu soruların hepsine mutlaka kısa ve öz de olsa cevap vermek, kesinlikle üstünü örtmemek lazımmış. Üstü örtülen şeyler çok daha fazla merak uyandırırmış ve çocuk bir şekilde üstünü açmaya çalışırmış. Günah, ayıp kelimeleri kullanılmamalı bunun yerine "özel" kelimesi kullanılmalıymış.
Ben nereden geldim gibi seks anlamına gelen sorular da yanıtlanmalı ancak sex anlatılırken direkt ilişki tanımı yerine mutlaka sevgiden başlanmalıymış. Doğadan, hayvanlardan, aşktan sevgiden bahsedilmeliymiş. Bunun çok özel olduğu, henüz yaşına uygun olmadığı, büyüdüğü zaman bunları daha iyi anlayacağı öğretilmeliymiş.

Fikir Sorma:
Bebekken bile çocuğun fikrini sormaya başlamalıymışız. Bu önlüğü mü takalım bunu mu? gibi. Çocuk bunu zamanla anlar, birey olduğunu hisseder ve özgüveninin gelişmesine çok yardımcı olurmuş. Bebek büyüyüp çocuk olduğunda mesela kıyafet giydirecekken bu pantolonu mu giymek istersin bunu mu, üstüne şu mu şu mu gibi çocuğun karar verebileceği konularda fikri sorulmalı ve kararına saygı gösterilmeliymiş.

Aikido:
Küçük bir çocuğa yaptırılabilecek en iyi spor dalı aikidoymuş. Çünkü aikidonun yarısı savunma sanatı diğer yarısı ise yaşam felsefesiymiş. Bu yaşam felsefesini alan çocuklar çok daha mutlu, kendilerine güvenli ve sakin oluyormuş. 4 yaşından itibaren başlanabilirmiş.

Sorular:
Çocuğun her sorduğu soruya mutlaka ama mutlaka cevap verilmeliymiş. Kesinlikle duymazdan gelinmemeliymiş. Çocuğun anlayabileceği bir dille mutlaka anlatılmalıymış. En önemlisi, çocuk dilediği her soruyu bize sorabileceğini ve bizden doğru yanıt alabileceğini bilmeliymiş. Bu, ebeveynlere karşı güven, ve cevaplandığı için kendini birey olarak hissetme gibi özgüven oluştururmuş

Kardeş:
Her çocuk ama her çocuk kardeşi olduğunda kıskançlık yaşarmış. Bazı çocuklar belli eder, bazısı etmezmiş. Belli etmek, içine atmaktan daha sağlıklıymış. Çocuğumuz bir şey belli etmiyorsa ama kıskandığını hissediyorsak mutlaka bu konunun üzerinde durulması gerekirmiş.

Ebeveyn:
Bir kadın anne kimliğini kadın kimliğinin önüne, erkek de baba kimliğini erkek kimliğinin önüne koymamalıymış. Kadın kendisinin bir kadın ve birey olduğu gerçeğini unutmamalıymış. Fedakarlık anlamında değil, yaşama yansıtmak anlamında. Ebeveynler, mutlu çocuklar yetiştirebilmek için mutlaka kendilerine zaman ayırmalıymış.

Tabi her uzman farklı şeyler söylüyor. Bize o eğitimlerde anlatılanlar bunun gibi şeylerdi
Hoppa

İşte her şeyin başı bilgi ve eğitim kesinlikle bir klişeden ibaret değil. Çok zevkle okudum kalemine sağlık. Aslında buna benzer bir topik olsa orada detaylarıyla konuşsak ne güzel olur her şeyi. Ama bdv de taşınır. Diğer kısımlarda da pek bakan olmaz.

Dediklerinin hepsi çok güzel özellikle eve girilen ilk 15 dk.

Ancak şu bana tuhaf geldi “, mesela baba banyo yaparken kızın çişi geldi, duşa kabinin kapağını açık bırakarak doğal ortamda görmesi sağlanarak, onun sormasını beklemek ve sorduğu an kısa ve öz, gülmeden, ciddi bir şekilde erkeklerde bunun olduğu, kadın erkek organlarının farklı olduğu, bunun fiziksel ve doğal bir şey olduğunun anlatılması gerekiyormuş.” Yani illa çocuğa cinsel kimlik tanımlaması yapacağız derken babanın cinsel organını kasıtlı göstermek fikri bana biraz itici geldi nedense. Bizim küçüklüğümüzde imkanların bile kısıtlı olduğu zamanda biz öğrendiysek şimdikiler de bir şekilde öğrenecek. Ama bu bence kesinlikle bu eğitimde bahsedilen şekilde olmamalı.
 
ilk 4 ay mumkunse yarim gunde olsa bi yardimci tutmaya calisin,o bebeklerinizle ilgilenirken siz o arada dinlenin kendinizle ilgilenin 15 dkda olsa hava almaya cikin.cunku ilk aylar anne icinde cok kolay degil ve ilk aylar bebekler icinde zor bi donem..bagirsak hareketleri,kucak istekleri..mumkun oldugunca ilk 4 ay aglatmamak oneriliyor.

uyku egitimine 6. ay itibariyle baslayin ki kendi kendilerine uykuya gecmeyi ogrensinler.rutin olusturun banyo pijama beslenme uyku gibi..bebekler 1 yasina gelmeden uyku duzenlerini oturtmaya bakin buyudukce aliskanlik gelistiriyorlar ve sonrasinda aliskanliklarindan vazgecirmek cok zor.burda esinizin cok yardimina ihtiyaciniz var.
oda ayirma konusunda bisey diyemeyecegim herkesin kendi bilecegi is.ben oglumu kucukken ayirdim ama dis cikartma,hastalik gibi durumlarda yanima almaktan cekinmedim.
Allah kolayliklar versin.
 
selam hatunlar .eski konumu bılen bilir belki.anneme yakın tasınmayı dusunuyodum.ıkızlere annem bakıp ben calısıcaktım falan.tamamen hayal kırıklıgı yasıyorum..annemın oturdugu yere tasınmam imkansız artık.kış ayınca asla kıracı da bulamıyoruz..kıraya cıkacak evde...yenı bınalar 2.000 tl.şaka gıbı ya..


her neyse ikizlere ben bakıcam paşa paşa..haftanın belkı 1 gunu annem gelırse nımet benım ıcın..cunku 3 vesaıt yol var aramızda..dogumdan sonra 15 gun kalıp sezeryan dikişlerim gectı mı evıme donmeyı dusunuyorum.zira annemler cok kalabalık.hıc sese tahammulum yok:KK14:



eşim ; sana cok guvenıyorum kesınlıkle bu ısın altından cıkacaksın dıyor ama ben kendımde o havayı goremedım...gorebılır mıyım ...muammmaa..



o yuzden sızden kıtapsa kıtap,kaynaysa kaynak...ne varsa uuuzuuuun uzun yazmanızı ıstıyorum.




sizi sevıyorum.bana şans dileyın dua edın :KK61:
ben pediatri stajından hatırladığım iki şeyin yanlış olduğunu biliyorum.1.si çocukları sallayarak uyutmak 2.si de ağladığında emzik vermek ağzına. kolay gelsin:KK36:
 
Yakin arkadasimin ikizleri var.
Biri kiz biri erkek o kadar sakin cocuklar ki .
Cocuklar hastalaninca gittim birgun kiz olan 3 tane pogaca yedi 2 yasindaydi o zaman bir de :D
Oğlan yarisini bile yiyememisti .
İkisi de uslu çocuklar hakikaten rahat ol sen Rabbim tasiyamayacagin yükü vermez sana


hay maşallahhhh .allahım darısı basıma ya rabbım
 
İşte her şeyin başı bilgi ve eğitim kesinlikle bir klişeden ibaret değil. Çok zevkle okudum kalemine sağlık. Aslında buna benzer bir topik olsa orada detaylarıyla konuşsak ne güzel olur her şeyi. Ama bdv de taşınır. Diğer kısımlarda da pek bakan olmaz.

Dediklerinin hepsi çok güzel özellikle eve girilen ilk 15 dk.

Ancak şu bana tuhaf geldi “, mesela baba banyo yaparken kızın çişi geldi, duşa kabinin kapağını açık bırakarak doğal ortamda görmesi sağlanarak, onun sormasını beklemek ve sorduğu an kısa ve öz, gülmeden, ciddi bir şekilde erkeklerde bunun olduğu, kadın erkek organlarının farklı olduğu, bunun fiziksel ve doğal bir şey olduğunun anlatılması gerekiyormuş.” Yani illa çocuğa cinsel kimlik tanımlaması yapacağız derken babanın cinsel organını kasıtlı göstermek fikri bana biraz itici geldi nedense. Bizim küçüklüğümüzde imkanların bile kısıtlı olduğu zamanda biz öğrendiysek şimdikiler de bir şekilde öğrenecek. Ama bu bence kesinlikle bu eğitimde bahsedilen şekilde olmamalı.


bana da orası tuhaf geldı.ben esıme desem kızlarımıza gostererek anlat heralde cıddı bır kavga ederım.kı demem..bunu asla uygulayamam ıste
 
bana da orası tuhaf geldı.ben esıme desem kızlarımıza gostererek anlat heralde cıddı bır kavga ederım.kı demem..bunu asla uygulayamam ıste

Son derece saçma. Yani bir de kasıtlı yapılması gerektiğini söylemiş uzman. Doğal ortamına bırakıp duşa kabini aralı bırakmak gerekirmiş.

Bu noktada bilim buysa ben ret ediyorum.
 
Back
X