31 yaşıma geldim.elimde bir önlisans diploması,birkaç kişisel gelişim kursu sertifikası,birkaç iş tecrübesi bunun yanında birkaç kez evlilik yolundan dönülmüş ilişki,ayrılmış bir anne baba,yakın zamanda atılmış nişan yüzükleri,cezaevinde olan bir kardeş ve seve seve baktığım şu an arkamda uyuyan 4 yaşındaki yeğenim var.birkaç tanede hepsi en az 20 yıllık dostlarım.
herkes evlendi,iyi bir iş sahibi oldu,evleri arabaları,çocukları vs. ben ise bu yaşımda hala yerimde sayıyorum.bir ara yükselttiğim çıtam son 3 yılda yine inişe geçti.bu saatten sonra neresinden tutsam elimden kalacak bir hayat var artık elimde...en azından böyle hissediyorum ama bunun yanında da depresyonda falan hisetmiyorum kendimi.depresyona bile girmekten bıktım çünkü.herşeyi amaan diye sallayarak arkama atıveriyorum.birgün içimde bişeyler patlayacak korkusu yaşamadan.gardım o kadar yükseldi ki çok şükür yalnızca ailemden birinin ölüm acısını yaşamadım bir tek.
gecenin bir vakti sanırım çok dolu hissediyorum ki yazma ihtiyacı duydum.arkadaşlarımla sohbetlerimde de biri iyi birşey anlatsa hayatına dair çok kötü hissediyorum dinlemek istemiyorum çünkü bende iyi bişeyler anlatmak istiyorum artık.bir derdini anlatacak olsalar ona da doymuşum zaten kendimden içim daralıyo dinlerken :) kiminle ne paylaşırsın bu durumda ?
gelinliğim içeride hala..eve geldiğinden beri 1 kez bile giymek istememiştim zaten ki nasip olmayacağıda içime doğmuş gibi.. yeğenim arada annesini sayıklayarak ağlarken bende oturup onunla ağlıyorum bir o an içim taşıyo tutamıyorum kendimi benim ağladığımı görüncede suratında garip bir ifade oluşuyo.o an kendime nasıl zor hükmedip susuyorum bir Allah bilir..
çok şükür çevremde sayılan aranılan uyumlu bir insanımdır.yalnızca haksızlığa uğradığım zaman deliririm onun dışında sakin bir yapım vardır aslında.şu son 6 yıldır yaşadıklarım beni biraz agresif yaptı ama genel anlamda sakin,uyumlu ve iyi bir dinleyici olduğumu düşünürüm.sanırım yalnız olmamam tek tesellim.birde eski nişanlımın beni nişan atarken bile sözleriyle onore etmiş olmaları.ama oğulları daha bu sabaha kadar bile hala içini kustuğunu maiilerine devam ediyor.ben haklıyım değilim çok yaptım sana ama düğüne 15 gün kala bitirilmez beni suçluyor yinede :)
biraz karışık bir özet oldu sanırım ama içimden böyle geldi işte bu gecede...30 yaş sendromu gibi birşey sanırım.ama merak ediyorum evli,çocuklu,iyi bir iş kariyer sahibi,genel anlamda mutlu olan insanlarda bu sendromu yaşıyo mu acaba?yoksa bu sendrom bu zamana kadar edinebildiklerine mi endeksli insanların?
kaç bir derdim var bende bilmiyorum yani...ama hiç derdim yokmuş gibide hissediyorum...bu ne demek bilen var mı acaba?
konun çok güzel arkadaşımm
vallahi uzun zamandır eleştirmeden soru sorup yargılamadan bi konuya yorum yapılmış bu beni dahda mutlu ettii
bana geilnce bende3 tam aksine hayatı hep önceden yaşamış görüyorum kendimi hep önden önden gidiyorum 18 yaşındayken 22 yaşındaki gibi yaşıyodum 28 yaşındayken 35 yaşındaki gibi hep bişeyler erken oldu hani pişmanlığımdan değilde nasıl söylesem tam anlayamadan yaşadım liseyi şehir dışında okudum mesela 14 yaşındayken ailemden ayrılıp başka bi şehregittim hani millet 18 19 yaşında üniversiteye bile korka korka giderken
bazen zaman dursun istiyorum bi nefes alalım
eksikliklere gelince gerçekten seçmediğimiz diğer yol hep bi merak olarak kalıyor içimizde acaba onunlamı evlenseydim acaba bunu değilde şu bölümümü okusaydım vs vs vs
ama hangi yaşta olursan ol geç kalmamış oluyosun arkadaşşım 31 yaşında annesini dr kurtaramadığı için inat edip tıp fakültesine giden biliyorum 50 yaşında anne olanlarıvet duydum
e
tabi baştada anlatmak istediğim gibi herşey zamanında güzel 25 li yaşlarda evlenmek 30 lu yaşların başında anne olmak belki biyolojik zaman açısındna çok doğru ama sanırım birde ruhsal yaşımız var
ben bahsettiğim yaşta evlendim ve anne oldum ama diyorumki beklesemiydim acaba daha yapmadığım yapamadığım çok şey vardı vs vs
yani yapamadıkların hep koca bi soru işareti aklımızı kurcalayan
herseyi mukemmel olan insanlar var ama bence azlar .sahsen benim herseyim mukemmel olsa korkarim ulan arkasindan nasil bir bela gelecek diye .
en azindan tamam biliyosun sikintilarini . inan zaman zaman cogu yok oluyor . kisa bir sure az dertle geziyosun sonra yine ..hayat bu galiba
cevabınızı biraz tebessümle okudum.2 gün bi bela olmasa bende ulan gene fırtınadan önceki sessizliği mi yaşıyoruz diye hayıflanır sonrada gülerim kendime.bunu yapan tek ben değilmişim ona sevindim şimdi
çoğu zaman sallıyorum bende zaten sorunlarımı.hiçbir şey yokmuş gibi gezip tozup eğlenebiliyorum da.hayatın bana verdiği kadarıyla mutlu olmayıda becerebiliyorum.
çünkü biliyorum ki hayat kıçının üstüne oturup oturup sonra yeniden ayağa kalmak,yine oturmak sonra yine kalkmak .....
ben de hep olayları ciddiye alıp kafasına çok takan bir yapıya sahibimdir ama son zamanlarda ben de akışına bıraktım ve gerçekten daha huzur dolu hissediyorum kendimi...
çünkü bazen ne kadar çabalasak da istesek de olmuyor herşey zamanını bekliyor
o yüzden artık ben de zamanı gelince o beni bulsun diyorum dileklerime
bence de alacaksın, inşallahtamda bu düşünceyle nişanlımdan ayrıldıktan sonra hiç krize girip ağlamadım bile.çünkü biliyordum ki biz ne dersek diyelim ne yaparsak yapalım,kader ne olmasını istiyorsa o olacaktı zaten.akışına bıraktım bende o yüzden... nasıl olsa birkaç yıla kadar bunun cevabınıda alıcam.
Bazen insana hiçbir şey yetmez... Hatta, insana yetmez hiçbir şey.. Hep bir çita vardır zaten ileriye sürüklediğin..
Esmersindir, sarışınlara özenirsin.. Sarışınsan, beyaz tenli doğuştan bakır kızıllara... Kapkara gözlerin de olsa, ara ara renkli gözlere imrenmişliğin oluverir aniden...
Hayat böyledir çünkü... Neye sahip olursan ol, sahip olamadıklarını merak edersin hep...
Pek çok şey tam olsa da, çünkü hayatta hiçbir zaman herşey tam olmaz, hep eksiklikleri görür insan... Çünkü "tam" olan, kaybedilmeden hissedilmez, eksiklik ise asla bir boşluğu dolduramayacağı için her zaman hissedilir... Ömür böyle geçer... Eksik gördüklerimizi tamamlamaya çalışırken, tam olanların tadını çıkaramadan...
Otuz yaş sendromu var mı bilemiyorum.. Benim biraz geride kaldı.. Ama hayatımın bu dönemlerini ara ara yaşadığım oldu.. Kariyerimin beni doyurduğu o noktaya geldiğimde tüm arkadaşlarım çoktan evlenmiş, kiminin de boyuna yaklaşan çocukları olmuştu.. Dışarıdan bakınca "asıl" mutluluk onlarda gibiydi... Nasıl da imrenirdim... Çünkü benim kaçırdığım tren oydu.. Onların kaçırdığı trende ise ben vardım... Kahve sohbetlerinde bir araya geldiğimizde farketmezdim hiç kendilerine vakit ayıramadıklarını.. Benim aklım fikrim mutlu görüntülerindeydi.. Oysa hep kahveler yarım kalırdı, sohbet eksik, çünkü birinin çocuğu okulda rahatsızlanırdı, kalkması gerekirdi, diğerinin eşi erken gelirdi, bir diğeri kendine vakit ayıramayacak kadar kalabalık bir aile edinivermişti... Sohbetler hep yarım kalırdı işte... Veyahut arkadaş sohbetinden biraz uzak, daha çok çocuklar ve eşlerin konuşulduğu bir cemiyet oluverirdi.. Tüm o arkadaşlarım kendilerinden bahsetmediklerini hiç farketmezlerdi bile.. Ve ben imrenirdim yine de, göremeden o eksikliklerini...
Sonra evlendiğimde anladım... Sekteye uğramaya başladıkça "Tamlarım" ve eksilmeye başladıkça "mükemmelleştirdiğim" şahsıma münhasır yanlarım.. Paylaştıkça hayatımı kadınca, ve dişi kuş gibi bir yuvaya asılıp, biraz da sorunlarıyla harmanlandıkça, anladım... Kaybettiğim özgürlüğümü biraz özlediğimi... Ama yine de sol yüzük parmağına kelepçelenmiş esaretimde, bir şeyi çok iyi biliyordum, bu yanım da mutluydu.. Böyleydi işte...
Çünkü eksikliklere odaklanan her insan gibiydim ben de... Elimden kayıp gidene, asla elde edemediğimi veya elde etmek istediğime odaklanırdım öncesinde...
Meğer herşeyin bir vakti varmış.. Meğer her iyi görünenin altında bir keder de varmış... Ve insanlar "Tam"larını hissetmez, eksikliklerinden üşür, onlara odaklanırmış...
Oysa... Herşeyin bir vakti var.. O vakit geldiğinde öğreneceğiz, aslında öncesinde nerede olduğumuzu, o vakitte olmanın nasıl birşey olduğunu...
Kısaca... Bence hiçbir şeye geç kalmadınız... Sadece hayatınızın saati, sizin yönettiğiniz tik taklarla olmak istediğiniz noktaya taşıdı sizi... Yakışan yere... Ve doğru kararlar aldınız belki de, şimdiye dek... Ve herşeyin bir vakti vardır unutmayın... Bu dünyada her iyinin bir bedeli, her kötünün bir nedeni vardır... Hayıflanmayın...
Dilerim sizin için Rabbim güzel kapılar açar,
Doğru zaman, doğru yerde, doğru insanla yeni ve mutlu bir hayat sunar...
Hiçbir şeyi eksiltmeden içinizden, yoksunlaştırmadan hayatınızdan...
Uzun ve gereksiz yazdım belki... belki amaçsız yazdım.. Ama öyle güzel yazmıştınız ki, ben yazıverdim işte...
Naçizane...
Selamlar,
31 yaşıma geldim.elimde bir önlisans diploması,birkaç kişisel gelişim kursu sertifikası,birkaç iş tecrübesi bunun yanında birkaç kez evlilik yolundan dönülmüş ilişki,ayrılmış bir anne baba,yakın zamanda atılmış nişan yüzükleri,cezaevinde olan bir kardeş ve seve seve baktığım şu an arkamda uyuyan 4 yaşındaki yeğenim var.birkaç tanede hepsi en az 20 yıllık dostlarım.
herkes evlendi,iyi bir iş sahibi oldu,evleri arabaları,çocukları vs. ben ise bu yaşımda hala yerimde sayıyorum.bir ara yükselttiğim çıtam son 3 yılda yine inişe geçti.bu saatten sonra neresinden tutsam elimden kalacak bir hayat var artık elimde...en azından böyle hissediyorum ama bunun yanında da depresyonda falan hisetmiyorum kendimi.depresyona bile girmekten bıktım çünkü.herşeyi amaan diye sallayarak arkama atıveriyorum.birgün içimde bişeyler patlayacak korkusu yaşamadan.gardım o kadar yükseldi ki çok şükür yalnızca ailemden birinin ölüm acısını yaşamadım bir tek.
gecenin bir vakti sanırım çok dolu hissediyorum ki yazma ihtiyacı duydum.arkadaşlarımla sohbetlerimde de biri iyi birşey anlatsa hayatına dair çok kötü hissediyorum dinlemek istemiyorum çünkü bende iyi bişeyler anlatmak istiyorum artık.bir derdini anlatacak olsalar ona da doymuşum zaten kendimden içim daralıyo dinlerken :) kiminle ne paylaşırsın bu durumda ?
gelinliğim içeride hala..eve geldiğinden beri 1 kez bile giymek istememiştim zaten ki nasip olmayacağıda içime doğmuş gibi.. yeğenim arada annesini sayıklayarak ağlarken bende oturup onunla ağlıyorum bir o an içim taşıyo tutamıyorum kendimi benim ağladığımı görüncede suratında garip bir ifade oluşuyo.o an kendime nasıl zor hükmedip susuyorum bir Allah bilir..
çok şükür çevremde sayılan aranılan uyumlu bir insanımdır.yalnızca haksızlığa uğradığım zaman deliririm onun dışında sakin bir yapım vardır aslında.şu son 6 yıldır yaşadıklarım beni biraz agresif yaptı ama genel anlamda sakin,uyumlu ve iyi bir dinleyici olduğumu düşünürüm.sanırım yalnız olmamam tek tesellim.birde eski nişanlımın beni nişan atarken bile sözleriyle onore etmiş olmaları.ama oğulları daha bu sabaha kadar bile hala içini kustuğunu maiilerine devam ediyor.ben haklıyım değilim çok yaptım sana ama düğüne 15 gün kala bitirilmez beni suçluyor yinede :)
biraz karışık bir özet oldu sanırım ama içimden böyle geldi işte bu gecede...30 yaş sendromu gibi birşey sanırım.ama merak ediyorum evli,çocuklu,iyi bir iş kariyer sahibi,genel anlamda mutlu olan insanlarda bu sendromu yaşıyo mu acaba?yoksa bu sendrom bu zamana kadar edinebildiklerine mi endeksli insanların?
kaç bir derdim var bende bilmiyorum yani...ama hiç derdim yokmuş gibide hissediyorum...bu ne demek bilen var mı acaba?
31 yaşıma geldim.elimde bir önlisans diploması,birkaç kişisel gelişim kursu sertifikası,birkaç iş tecrübesi bunun yanında birkaç kez evlilik yolundan dönülmüş ilişki,ayrılmış bir anne baba,yakın zamanda atılmış nişan yüzükleri,cezaevinde olan bir kardeş ve seve seve baktığım şu an arkamda uyuyan 4 yaşındaki yeğenim var.birkaç tanede hepsi en az 20 yıllık dostlarım.
herkes evlendi,iyi bir iş sahibi oldu,evleri arabaları,çocukları vs. ben ise bu yaşımda hala yerimde sayıyorum.bir ara yükselttiğim çıtam son 3 yılda yine inişe geçti.bu saatten sonra neresinden tutsam elimden kalacak bir hayat var artık elimde...en azından böyle hissediyorum ama bunun yanında da depresyonda falan hisetmiyorum kendimi.depresyona bile girmekten bıktım çünkü.herşeyi amaan diye sallayarak arkama atıveriyorum.birgün içimde bişeyler patlayacak korkusu yaşamadan.gardım o kadar yükseldi ki çok şükür yalnızca ailemden birinin ölüm acısını yaşamadım bir tek.
gecenin bir vakti sanırım çok dolu hissediyorum ki yazma ihtiyacı duydum.arkadaşlarımla sohbetlerimde de biri iyi birşey anlatsa hayatına dair çok kötü hissediyorum dinlemek istemiyorum çünkü bende iyi bişeyler anlatmak istiyorum artık.bir derdini anlatacak olsalar ona da doymuşum zaten kendimden içim daralıyo dinlerken :) kiminle ne paylaşırsın bu durumda ?
gelinliğim içeride hala..eve geldiğinden beri 1 kez bile giymek istememiştim zaten ki nasip olmayacağıda içime doğmuş gibi.. yeğenim arada annesini sayıklayarak ağlarken bende oturup onunla ağlıyorum bir o an içim taşıyo tutamıyorum kendimi benim ağladığımı görüncede suratında garip bir ifade oluşuyo.o an kendime nasıl zor hükmedip susuyorum bir Allah bilir..
çok şükür çevremde sayılan aranılan uyumlu bir insanımdır.yalnızca haksızlığa uğradığım zaman deliririm onun dışında sakin bir yapım vardır aslında.şu son 6 yıldır yaşadıklarım beni biraz agresif yaptı ama genel anlamda sakin,uyumlu ve iyi bir dinleyici olduğumu düşünürüm.sanırım yalnız olmamam tek tesellim.birde eski nişanlımın beni nişan atarken bile sözleriyle onore etmiş olmaları.ama oğulları daha bu sabaha kadar bile hala içini kustuğunu maiilerine devam ediyor.ben haklıyım değilim çok yaptım sana ama düğüne 15 gün kala bitirilmez beni suçluyor yinede :)
biraz karışık bir özet oldu sanırım ama içimden böyle geldi işte bu gecede...30 yaş sendromu gibi birşey sanırım.ama merak ediyorum evli,çocuklu,iyi bir iş kariyer sahibi,genel anlamda mutlu olan insanlarda bu sendromu yaşıyo mu acaba?yoksa bu sendrom bu zamana kadar edinebildiklerine mi endeksli insanların?
kaç bir derdim var bende bilmiyorum yani...ama hiç derdim yokmuş gibide hissediyorum...bu ne demek bilen var mı acaba?
Bazen insana hiçbir şey yetmez... Hatta, insana yetmez hiçbir şey.. Hep bir çita vardır zaten ileriye sürüklediğin..
Esmersindir, sarışınlara özenirsin.. Sarışınsan, beyaz tenli doğuştan bakır kızıllara... Kapkara gözlerin de olsa, ara ara renkli gözlere imrenmişliğin oluverir aniden...
Hayat böyledir çünkü... Neye sahip olursan ol, sahip olamadıklarını merak edersin hep...
Pek çok şey tam olsa da, çünkü hayatta hiçbir zaman herşey tam olmaz, hep eksiklikleri görür insan... Çünkü "tam" olan, kaybedilmeden hissedilmez, eksiklik ise asla bir boşluğu dolduramayacağı için her zaman hissedilir... Ömür böyle geçer... Eksik gördüklerimizi tamamlamaya çalışırken, tam olanların tadını çıkaramadan...
Otuz yaş sendromu var mı bilemiyorum.. Benim biraz geride kaldı.. Ama hayatımın bu dönemlerini ara ara yaşadığım oldu.. Kariyerimin beni doyurduğu o noktaya geldiğimde tüm arkadaşlarım çoktan evlenmiş, kiminin de boyuna yaklaşan çocukları olmuştu.. Dışarıdan bakınca "asıl" mutluluk onlarda gibiydi... Nasıl da imrenirdim... Çünkü benim kaçırdığım tren oydu.. Onların kaçırdığı trende ise ben vardım... Kahve sohbetlerinde bir araya geldiğimizde farketmezdim hiç kendilerine vakit ayıramadıklarını.. Benim aklım fikrim mutlu görüntülerindeydi.. Oysa hep kahveler yarım kalırdı, sohbet eksik, çünkü birinin çocuğu okulda rahatsızlanırdı, kalkması gerekirdi, diğerinin eşi erken gelirdi, bir diğeri kendine vakit ayıramayacak kadar kalabalık bir aile edinivermişti... Sohbetler hep yarım kalırdı işte... Veyahut arkadaş sohbetinden biraz uzak, daha çok çocuklar ve eşlerin konuşulduğu bir cemiyet oluverirdi.. Tüm o arkadaşlarım kendilerinden bahsetmediklerini hiç farketmezlerdi bile.. Ve ben imrenirdim yine de, göremeden o eksikliklerini...
Sonra evlendiğimde anladım... Sekteye uğramaya başladıkça "Tamlarım" ve eksilmeye başladıkça "mükemmelleştirdiğim" şahsıma münhasır yanlarım.. Paylaştıkça hayatımı kadınca, ve dişi kuş gibi bir yuvaya asılıp, biraz da sorunlarıyla harmanlandıkça, anladım... Kaybettiğim özgürlüğümü biraz özlediğimi... Ama yine de sol yüzük parmağına kelepçelenmiş esaretimde, bir şeyi çok iyi biliyordum, bu yanım da mutluydu.. Böyleydi işte...
Çünkü eksikliklere odaklanan her insan gibiydim ben de... Elimden kayıp gidene, asla elde edemediğimi veya elde etmek istediğime odaklanırdım öncesinde...
Meğer herşeyin bir vakti varmış.. Meğer her iyi görünenin altında bir keder de varmış... Ve insanlar "Tam"larını hissetmez, eksikliklerinden üşür, onlara odaklanırmış...
Oysa... Herşeyin bir vakti var.. O vakit geldiğinde öğreneceğiz, aslında öncesinde nerede olduğumuzu, o vakitte olmanın nasıl birşey olduğunu...
Kısaca... Bence hiçbir şeye geç kalmadınız... Sadece hayatınızın saati, sizin yönettiğiniz tik taklarla olmak istediğiniz noktaya taşıdı sizi... Yakışan yere... Ve doğru kararlar aldınız belki de, şimdiye dek... Ve herşeyin bir vakti vardır unutmayın... Bu dünyada her iyinin bir bedeli, her kötünün bir nedeni vardır... Hayıflanmayın...
Dilerim sizin için Rabbim güzel kapılar açar,
Doğru zaman, doğru yerde, doğru insanla yeni ve mutlu bir hayat sunar...
Hiçbir şeyi eksiltmeden içinizden, yoksunlaştırmadan hayatınızdan...
Uzun ve gereksiz yazdım belki... belki amaçsız yazdım.. Ama öyle güzel yazmıştınız ki, ben yazıverdim işte...
Naçizane...
Selamlar,
31 yaşıma geldim.elimde bir önlisans diploması,birkaç kişisel gelişim kursu sertifikası,birkaç iş tecrübesi bunun yanında birkaç kez evlilik yolundan dönülmüş ilişki,ayrılmış bir anne baba,yakın zamanda atılmış nişan yüzükleri,cezaevinde olan bir kardeş ve seve seve baktığım şu an arkamda uyuyan 4 yaşındaki yeğenim var.birkaç tanede hepsi en az 20 yıllık dostlarım.
herkes evlendi,iyi bir iş sahibi oldu,evleri arabaları,çocukları vs. ben ise bu yaşımda hala yerimde sayıyorum.bir ara yükselttiğim çıtam son 3 yılda yine inişe geçti.bu saatten sonra neresinden tutsam elimden kalacak bir hayat var artık elimde...en azından böyle hissediyorum ama bunun yanında da depresyonda falan hisetmiyorum kendimi.depresyona bile girmekten bıktım çünkü.herşeyi amaan diye sallayarak arkama atıveriyorum.birgün içimde bişeyler patlayacak korkusu yaşamadan.gardım o kadar yükseldi ki çok şükür yalnızca ailemden birinin ölüm acısını yaşamadım bir tek.
gecenin bir vakti sanırım çok dolu hissediyorum ki yazma ihtiyacı duydum.arkadaşlarımla sohbetlerimde de biri iyi birşey anlatsa hayatına dair çok kötü hissediyorum dinlemek istemiyorum çünkü bende iyi bişeyler anlatmak istiyorum artık.bir derdini anlatacak olsalar ona da doymuşum zaten kendimden içim daralıyo dinlerken :) kiminle ne paylaşırsın bu durumda ?
gelinliğim içeride hala..eve geldiğinden beri 1 kez bile giymek istememiştim zaten ki nasip olmayacağıda içime doğmuş gibi.. yeğenim arada annesini sayıklayarak ağlarken bende oturup onunla ağlıyorum bir o an içim taşıyo tutamıyorum kendimi benim ağladığımı görüncede suratında garip bir ifade oluşuyo.o an kendime nasıl zor hükmedip susuyorum bir Allah bilir..
çok şükür çevremde sayılan aranılan uyumlu bir insanımdır.yalnızca haksızlığa uğradığım zaman deliririm onun dışında sakin bir yapım vardır aslında.şu son 6 yıldır yaşadıklarım beni biraz agresif yaptı ama genel anlamda sakin,uyumlu ve iyi bir dinleyici olduğumu düşünürüm.sanırım yalnız olmamam tek tesellim.birde eski nişanlımın beni nişan atarken bile sözleriyle onore etmiş olmaları.ama oğulları daha bu sabaha kadar bile hala içini kustuğunu maiilerine devam ediyor.ben haklıyım değilim çok yaptım sana ama düğüne 15 gün kala bitirilmez beni suçluyor yinede :)
biraz karışık bir özet oldu sanırım ama içimden böyle geldi işte bu gecede...30 yaş sendromu gibi birşey sanırım.ama merak ediyorum evli,çocuklu,iyi bir iş kariyer sahibi,genel anlamda mutlu olan insanlarda bu sendromu yaşıyo mu acaba?yoksa bu sendrom bu zamana kadar edinebildiklerine mi endeksli insanların?
kaç bir derdim var bende bilmiyorum yani...ama hiç derdim yokmuş gibide hissediyorum...bu ne demek bilen var mı acaba?
konunu önce görmüştüm hep yazmak istedim ama bi türlü fırsat olmadı..Sen çok güçlü bir kızsın kares ama çok güçlü.Nişanlın demiş ya düğüne 15 gün kala bitirilmeza diye, evet çoğu kişi bunu yapamaz, sen bunu yapabilmişsin ya gücünü gör işte, müthiş bir güce sahipsin..Tamam bunu yaoarken gücünün büyğük kısmını buna harcamışsındır mutalaka ama tamam buraya kadar kalk ve yenidem devam et.Tamda bunun zamanıdır..Hayattaki hedeflerini belirle ve devam et, hiç arkana bakma, tamam bitti de ve geç..
Kimse sorunsuz bir hayata sahip değil, kendimden örnek vereyim gerçekten öğrenim hayatım süper gitti, çokta iyi bir işe ve kariyere sahişbim, ailem mükemmeldir, arabam var, gezerim tozarım, güzelim ama bazı sorunlar nedeniyle bir türlü mutlu olamıyorum yinede takılıp kaldım..Emin ol kimsenin hayatı dışardan göründüğü gibi değil unutma.ayrıca hayatını değiştirmek kendi elinde ve bence sen bunu başarabilirsin sadece nerden başlayacağına karar ver gerisi gelir..
şu an yaşadığın durum içinden çıkılamayacak gibi duruyor ancak herşeyde bir hayır vardır diyorum ben. bizim şer olarak gördüklerimizde de. bunu anlaman biraz zaman alacak belki ama bir gün bu iletinin altına yazacaksın şu an içinde bulunduğun durumdaki hayırın ne olduğunu. ben inanıyorum sen de inan lütfen.
30 yaşımdayım evliyim ce çok iyi yönetici pozisyonunda bir işim var.eşimde çok iyi çok anlayışlı.ama benimde daha başka bir sürü derdim var.3,5 ay öncesine kadar inanırmısın daha çok derdim var.hiç mutlu değildim.hatta dedğin gibi gülen mutlu olan insanlara hayretler içinde bakıyor gıpta ediyordum.hatta deprosyandayım diye doktora gidip ilaç bile kullandım. 3.5 ay önce ölüm acısını yaşadım.hayatımn en değerli varlığını kaybettim.ve anladım ki aslında hiç ama hiç derdim yokmuş.asıl dert buymuş.oturup ağlanacak bir tek bu varmıştedevi olmaya gidilecekse bunun için gidelecekmiş.ama şimdi ne oturup ağlıyorum nede tedaviye gidiyorum.çünkü bu yaşadığım acıya haksılzık olur.önceki sorunlara dayanamayıp psikiyatriye gidebilmişsem ben şimdi bunun için psikiyatriye gitmek ayıp olur.ve hiç bir sorunum kalmadı.kalmadı derken aynı sorunlar var ama benim kafamda sorun teşkil etmiyorlar.yani hani demişsin ya bir sürü sorunum var ama hiç sorunum da yokmuş gibi anlıyan var mı.iş ben çok iyi anlıyorum.ve sana şunu tavsiye edebilirim.bizlerden çok daha fazla acı çeken sorunu olan insan var bak benden bile babamı kaybebtim ama çok şükür annem var kardeşim var eşim var.hiç biri olmayan sakat özürlü bir sürüde insan var.o insanları bul ve onların dertlerini dinle o zman birazcıkda olsa haline şükredip aslında sorune ttğin şeylerin çok fazla olmadığını anlıyorsun.bak ben öyle yapıyorum.ve şu dönemde bu bana psikiyatriye gitmekten daha iyi geliyor.sevgiyle kal kardeş...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?