- Konu Sahibi RuzgarDeniz
- #1
Buradaki doğum hikayelerini okumak beni her zaman duygulandırmıştı. Hamile kalmadan önce acaba ben de bir gün yazabileceğimin hayalini kurardım, hamile kaldıktan sonra ise bir an önce yavrumu sağlıkla kucağıma alayım ve ben de hikayemi yazayım diye aklımdan geçirirdim. Sonunda oldu ve işte bizim hikayemiz :)
3,5 yıl önce eşimle evlenmeye karar verdiğimizde hemen çocuk sahibi olalım, hiç beklemeyelim demiştik. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı tabii ve biz 3,5 yıl boyunca çocuk hasretiyle yanıp tutuştuk. Eşim ameliyat oldu, ben bir aşılama yoluyla ve 3 doğal yollardan hamilekaldım ama ne yazık ki dört bebeğimi de kaybettim. Kalp atışlarını hiçbir zaman duyamadık. Sonuç kürtaj oldu ve ben dört kürtajdan sonra cesaretimi kaybettim. Artık istemiyorum dedim. Daha fazla gücüm kalmamıştı. Son çare tüp bebeği deneyelim dedik. Tüp bebeğe hazırlık olsun diye hem eşime hem kendime çeşitli kürler yaptım. Kürlerin 3. ayına yeni girmiştik, ki yeniden hamile kaldığımı öğrendim. Çok korkmuştum. Yeniden hayal kırıklığı yaşayacağımdan ölesiye korktum. Hayır dedim, ne olur bu sefer kaybetmeyeyim Allah'ım... Hatta doktora bile gitmem gereken zamandan daha geç gittim. Eşime hamile olduğumu söylediğim zaman çok temkinliydi. O da sevinemedi benim gibi. Sonunda artık doktora gitmemizin zamanı gelmişti ve geçiyordu. Doktoruma gittiğimde doktorum bizden heyecanlıydı desem yeridir. Çünkü yıllarca o da bu mücadelenin içindeydi. Her kaybımda o da çok üzüldü. Ama bu sefer zafer bizimdi. Kalp atışları vardı bebişimin. O gün onun kalp atışlarını gördüğümde yaşadığım heyecanı ve mutluluğu anlatamam. Ancak yaşayan bilir. Gözyaşlarımdan USG ekranını göremiyordum. Mutluluktan ağlıyordum. Böyle böyle heyecanlarla, endişelerle zaman geçti. Doğumumu İstanbul'da yapacaktım. Kasım'ın 8'inde babamlar beni İstanbul'a götürmek için geldiler ve İstanbul'a geldim. İstanbul'daki doktorum bebeği USG'de kontrol etti. Herşeyin yolunda gittiğini ve 18'inden sonraki bir günde sezeryan olabileceğimi söyledi ve 20 Kasım'a karar verdik. Günler geçmek bilmedi. Her geçen gün beni oğluma bir gün daha yaklaştırıyordu ve heyecanım çok büyüktü. Veee işte büyük gün geldi çattı... Sabah saat 8.30'da hastanedeydik. Saat 10.00 gibi ameliyata girecektim. Ameliyattan hiç korkmuyordum. Sonucunda oğluma kavuşacaktım. Neredeyse ameliyathaneye yürüyerek gidecektim. Ameliyathaneye giderken anne olmak isteyen tüm dostlarıma dua ettim. İnşallah Rabbim kabul etmiştir. Saat 10.23'de Rüzgar'ım doğmuş. 3540 gr. ağırlığında ve 50 cm. boyunda yakışıklı bir oğlum vardı artık. Ayıldığımda oğlumu daha getirmemişlerdi. Oğlumu istedim hemen ve geldi. İşte o an narkozun etkisinden çıktım. "Bu küçük şey benim mi?" diye sorduğumu hatırlıyorum. Hala inanamıyorum ama benim oğlum, onu ben doğurdum. Saatlerce onu seyrediyorum, tek tek yüzünün hatlarını inceliyorum. Yıllarca özlediğim, yolunu beklediğim meleğim çok uzaklardan geldi ve ona doyamıyorum.
Allah isteyen her kadına yaşatsın bu duyguyu. Hiçbir kadını kucağı boş bırakmasın. Bu öyle güzel ve öyle özel bir duygu ki, anlatılamaz ancak yaşanırsa anlaşılır. Allah doğmuş ve doğacak bebeklerimize sağlıklı uzun ömürler versin.
3,5 yıl önce eşimle evlenmeye karar verdiğimizde hemen çocuk sahibi olalım, hiç beklemeyelim demiştik. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı tabii ve biz 3,5 yıl boyunca çocuk hasretiyle yanıp tutuştuk. Eşim ameliyat oldu, ben bir aşılama yoluyla ve 3 doğal yollardan hamilekaldım ama ne yazık ki dört bebeğimi de kaybettim. Kalp atışlarını hiçbir zaman duyamadık. Sonuç kürtaj oldu ve ben dört kürtajdan sonra cesaretimi kaybettim. Artık istemiyorum dedim. Daha fazla gücüm kalmamıştı. Son çare tüp bebeği deneyelim dedik. Tüp bebeğe hazırlık olsun diye hem eşime hem kendime çeşitli kürler yaptım. Kürlerin 3. ayına yeni girmiştik, ki yeniden hamile kaldığımı öğrendim. Çok korkmuştum. Yeniden hayal kırıklığı yaşayacağımdan ölesiye korktum. Hayır dedim, ne olur bu sefer kaybetmeyeyim Allah'ım... Hatta doktora bile gitmem gereken zamandan daha geç gittim. Eşime hamile olduğumu söylediğim zaman çok temkinliydi. O da sevinemedi benim gibi. Sonunda artık doktora gitmemizin zamanı gelmişti ve geçiyordu. Doktoruma gittiğimde doktorum bizden heyecanlıydı desem yeridir. Çünkü yıllarca o da bu mücadelenin içindeydi. Her kaybımda o da çok üzüldü. Ama bu sefer zafer bizimdi. Kalp atışları vardı bebişimin. O gün onun kalp atışlarını gördüğümde yaşadığım heyecanı ve mutluluğu anlatamam. Ancak yaşayan bilir. Gözyaşlarımdan USG ekranını göremiyordum. Mutluluktan ağlıyordum. Böyle böyle heyecanlarla, endişelerle zaman geçti. Doğumumu İstanbul'da yapacaktım. Kasım'ın 8'inde babamlar beni İstanbul'a götürmek için geldiler ve İstanbul'a geldim. İstanbul'daki doktorum bebeği USG'de kontrol etti. Herşeyin yolunda gittiğini ve 18'inden sonraki bir günde sezeryan olabileceğimi söyledi ve 20 Kasım'a karar verdik. Günler geçmek bilmedi. Her geçen gün beni oğluma bir gün daha yaklaştırıyordu ve heyecanım çok büyüktü. Veee işte büyük gün geldi çattı... Sabah saat 8.30'da hastanedeydik. Saat 10.00 gibi ameliyata girecektim. Ameliyattan hiç korkmuyordum. Sonucunda oğluma kavuşacaktım. Neredeyse ameliyathaneye yürüyerek gidecektim. Ameliyathaneye giderken anne olmak isteyen tüm dostlarıma dua ettim. İnşallah Rabbim kabul etmiştir. Saat 10.23'de Rüzgar'ım doğmuş. 3540 gr. ağırlığında ve 50 cm. boyunda yakışıklı bir oğlum vardı artık. Ayıldığımda oğlumu daha getirmemişlerdi. Oğlumu istedim hemen ve geldi. İşte o an narkozun etkisinden çıktım. "Bu küçük şey benim mi?" diye sorduğumu hatırlıyorum. Hala inanamıyorum ama benim oğlum, onu ben doğurdum. Saatlerce onu seyrediyorum, tek tek yüzünün hatlarını inceliyorum. Yıllarca özlediğim, yolunu beklediğim meleğim çok uzaklardan geldi ve ona doyamıyorum.
Allah isteyen her kadına yaşatsın bu duyguyu. Hiçbir kadını kucağı boş bırakmasın. Bu öyle güzel ve öyle özel bir duygu ki, anlatılamaz ancak yaşanırsa anlaşılır. Allah doğmuş ve doğacak bebeklerimize sağlıklı uzun ömürler versin.