hayatın her anında yaşadığım eziklik ve yalnızlık

prozaclustral

2. üyelik sebebi ile profil pasif edilmiştir.
2. Üyelik !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
28 Eylül 2017
69
43
30
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
 
Araştırın ve uzmanınızı değiştirin, ne demek para tuzağı? Onlarca insana yardımcı oluyorlar da size mi çare olamadılar? Özgüven eksikliğiniz var gibi, yardım alın.
madalyon, medikalpark, hacettepe bir sürü yere gittim. şimdiye kadar bir şey değişmedi. nereleri önerirsiniz, ya da neleri
 
Çoğu kişi fark etmeyecek bu başlığı fark edenler de okumaya üşenecek belki, ama ben gene de yazacağım çünkü içimdekileri bu kadar uzun bir yazıya dökecek kadar doldum. Bu kadar dolmama neden olan yaşadıklarımdan ziyade bu yaşadıklarımın kısır döngü olduğu ve bu döngüden hiç kurtulamayacağım düşüncesi. Yaşadığım her şey ve kendi zayıflığım bu düşünceyi sürekli körüklediğinden ve kuvvetlendirdiğinden artık bu düşüncenin doğruluğuna kendimi inandırdım. Belki bu yazıyı okuyan biri çıkar, belki benle benzer durumları yaşayanlar vardır. Bunlar da dert mi diye düşünecek kişiler de olacak belki ama bizzat yaşayan bilir, bunlar çok ağır geliyor insana ve ben bu döngüden çıkamama gerçeğine daha fazla dayanamayacağım.
Küçüklüğümden beri hep grupların dışında kaldım, girdiğim grupların da zayıf halkası hep ben oldum. Bir kişi oyun grubu oluştururdu, ben oluşturmaya kalksam kimse katılmazdı bile. Sanki yokmuşum gibi. Arkadaş gruplarında bir yere gidileceği zaman unutulan tek kişi ben olurdum. Öğle teneffüsü olurdu, grupça kantine inilirdi, işi uzayan sona kalan kim olursa olsun grup o kişiyi beklerdi, benim dışımda. Eğer sona kalan ben isem grubun çok umrunda olmaz ve sınıfa çıkarlardı. Sona kalan Ayşe, Fatma bilmem kim ise onlar beklenirdi. Bu çocukluk zamanlarımla sınırlı kalmayıp ergenliğime de sıçradı. En iyi arkadaşım dediğim kişilerin en iyi arkadaşları hiçbir zaman ben olmadım. Ergenlik dönemimde beraber sinemaya gidelim diyeceğim ya da beni davet edecek bir arkadaşım hiç olmadı. Elimden geleni de yapıyordum halbuki, sıcakkanlı davranıyordum, fazla yılışmıyordum her şeyi kararında götürüyordum ya da ben öyle sanıyordum. Ne zaman biriyle tanışsam ilk zamanlarda sıcak davranan bu biri, ileriki zamanlarda sanki hakkımda utanç verici bir dedikodu dönmüş gibi benden hızla uzaklaşıyordu. Lisenin bahar şenliklerine " yanımda kimse yok tek başıma nasıl eğleneceğim ki" deyip hiç gitmedim. Yalnızlığımdan utanırdım ama kaçamıyordum da üstümde bir kara büyü varmış gibi. Okulda ya da dershanede sanki vebalıymışım gibi sınıfta yanı boş olan kişi hep ben oldum,istisnasız, inanın.
Üniversitede de bu durumdan kurtulamadım. Bu sefer bir tane arkadaş edinebilmiştim kendime ancak o arkadaşın da bir arkadaşlığını göremedim. Yine de yalnızlıktan iyidir deyip attığı kazıklara rağmen yanında olmaya devam ettim. İlk defa sinemaya gittiğim arkadaşım oydu, cafeye gittiğim de. Asosyal değildim ama bilmediğim bir sebepten insanlar hep benden uzaklaşıp bana karşı tiksinti ya da acıma dolu bakışlar atıyordu. Tanımadığı kişiyle bile notlarını paylaşan öğrenciler nedense bende hep bir bahane buluyordu. Mezuniyet günümde de bu dışlanılmışlığın utancını ve kaygısını yaşadım. Diploma için ismi anons edilen her kişi alkışlanıyordu. Ben ise alkışlanmayacağımı biliyordum ve ailemin bu dışlanmışlığa şahit olmasının vereceği ağır utanç duygusu beni daha da streslendiriyordu. Evet dışlandığımdan utanıyordum ve ailemin de bu dışlanmışlığımı ve ezikliğimi görmesinden çok korkuyordum. Ama ilginçtir orada ismim anons edildiğinde alkış sesleri geldi çok olmasa da. Sanki hiç hazırlanmadığım çok önemli bir sınav birkaç ay sonraya ertelenmiş gibi müthiş bir rahatlık ve mutluluk yaşadım. Bu alkış herkes için olağandı ama benim için imkansız gibi bir şeydi.
Şu an 23 yaşındayım ve çalışmaktayım. Ofiste 6 kişiyiz. Tahmin edeceğiniz gibi tek dışta kalan kişi benim. Günaydınına cevap verilmeyen iyi akşamlarına kem küm ses çıkartılan kişi benim. Yemekhanede genelde yalnız yemek yiyen, ya da ofisteki grubuyla gittiğinde sona kalırsa beklenmeyen tek kişi benim. Hiç sevgilim de olmadı, dostum da. Sadece arada bir iki yazdığım üniversite arkadaşım var yukarıda bahsettiğim.
Bunları hak etmek için ne yaptım bilmiyorum, hayatımın her anında ve her ortamda böyle ezik ve dışlanmış olmak için bilmeden insanlara hakaret falan yağdırıyorum herhalde. Milletin telefonları susmazken bana haftada anca bir iki kere gelen whatsapp mesajı, ona da şükür diyorum aylarca kimsenin mesaj attığı olmadığı zamanları da yaşadım çünkü. Daha fazla böyle devam edebilir miyim bilmiyorum. Birkaç kez intihara kalkışmıştım ergenken, şu an da aklıma gelip gelip gidiyor. Nickimi de bilinçli böyle aldım, prozac kullanıyorum, yaşadıklarımı bir nevi takmamamı sağlıyordu ama artık o da yetmiyor. Hiçbir psikolog psikiyatr da çözüm etmiyor sanki hepsi para tuzağıymış gibi, boş boş dinliyorlar ve seans bitimini bekliyorlar.
kaba olacak ama çirkin, pis, pasaklı, kokan biri misin?

muhtemelen değilsin.
bence milleti bırakıp sen önce kendini sevmeyi öğrenmelisin.
sana seni sevmeyi dr ya da ilaç öğretemez.
ancak sen yapabilirsin bunu.
kendini sev ve dünyayı boşver. eminim düzelecek bir şeyler.
 
giyim tarzınız nasıl?yani bu da bazen insanların yaklaşımında belirleyici olabilir. İnsanlarla nasıl sohbet ediyorsunuz? Biri ortamda bir olay anlattığında nasıl yorumlar yaparsınız? Şöyle bir örnek vereyim: işyerinde bir kız sohbet ortamına girdiğinde konuyu sadece kendisine getirir karşısındaki bir şey söylese de dinlemez çeker gider. Böyle biriyle arkadaş edinmeyi de kimse istemez. Yani bunun gibi sıradışı davranıyorsunuz da farkında mı değilsiniz acaba? Ancak size şunu söyleyebilirim yalnız olmak samimiyetsiz arkadaş edinmekten iyidir ve insanlar gerçekten yorucudur. Hani yıldız tilbe nin bi lafı vardı: İnsanlardan nefret ediyorum ama yalnızken de canım sıkılıyor gibi:) çok şey kaybetmiyorsunuz bence.
 
kaba olacak ama çirkin, pis, pasaklı, kokan biri misin?

muhtemelen değilsin.
bence milleti bırakıp sen önce kendini sevmeyi öğrenmelisin.
sana seni sevmeyi dr ya da ilaç öğretemez.
ancak sen yapabilirsin bunu.
kendini sev ve dünyayı boşver. eminim düzelecek bir şeyler.
inşallah düzelir, hala yaşamamın nedeni bunların düzeleceğine dair ufak bir umut kırıntısı sadece
 
Bence insanlari cok kafaya takiyorsunuz. Benim de liseden 1 arkadasim uniden 3 arkadasim var ki onlarla da yilda 2 ya da 3 kere mesajlasiriz. Isim hafizam cok yoktur inanin ne lise ne uni birkac kisi disinda isimlerini bile hatirlamiyorum. Sabahlari servise binerken gunaydin derdim, inerken de (bizde iyi istirahatler denir) baktim kimse bir sey demiyor agzimi acmadan, kimsenin yuzune bakmadan binerim inerim umrum olmaz. Oturdugum yerde (kirsalda oturuyorum) tanidigim 1 veya 2 kisi vardir. Buraya evlenerek tasindim (istanbuldan) ve ilk tasindigimda 2.5 sene evden cikmadan internet uzerinden calistim vs.. en sonunda sikintidan keman kursuna oradan da ingilizce kursuna gittim yine yalnizdim... demem o ki kimseye ihtiyaciniz yok... kendinizle de gayet barisik yasayabilirsiniz ayrica bi tavsiye, bir konuda iyi olun ozellikle is yerinde kendi isinizde iyi olun o zaman insanlar size gelecektir.
 
giyim tarzınız nasıl?yani bu da bazen insanların yaklaşımında belirleyici olabilir. İnsanlarla nasıl sohbet ediyorsunuz? Biri ortamda bir olay anlattığında nasıl yorumlar yaparsınız? Şöyle bir örnek vereyim: işyerinde bir kız sohbet ortamına girdiğinde konuyu sadece kendisine getirir karşısındaki bir şey söylese de dinlemez çeker gider. Böyle biriyle arkadaş edinmeyi de kimse istemez. Yani bunun gibi sıradışı davranıyorsunuz da farkında mı değilsiniz acaba? Ancak size şunu söyleyebilirim yalnız olmak samimiyetsiz arkadaş edinmekten iyidir ve insanlar gerçekten yorucudur. Hani yıldız tilbe nin bi lafı vardı: İnsanlardan nefret ediyorum ama yalnızken de canım sıkılıyor gibi:) çok şey kaybetmiyorsunuz bence.
giyim tarzımı genelde beğenirler, elimden geldiğince kibar davranmaya çalışıyorum herkese ve bencil olmamaya çalışıyorum, genelde konuşmaları dinliyorum, onaylayıcı tavır içerisindeyim
 
Kognitif terapi denediniz mi? Tamamen amatör bir çıkarım ama size faydalı olabilir gibi geldi. Sanırım kendinizle ilgili bazı inançlar edinmişsiniz ve bu inançlar hem duygu durumunuzu hem de siz farkında olmasanız dahi hareketlerinizi ve çevrenizi etkiliyor. 'Evinizdeki terapist' kitabını öneririm ben.
 
Bence insanlari cok kafaya takiyorsunuz. Benim de liseden 1 arkadasim uniden 3 arkadasim var ki onlarla da yilda 2 ya da 3 kere mesajlasiriz. Isim hafizam cok yoktur inanin ne lise ne uni birkac kisi disinda isimlerini bile hatirlamiyorum. Sabahlari servise binerken gunaydin derdim, inerken de (bizde iyi istirahatler denir) baktim kimse bir sey demiyor agzimi acmadan, kimsenin yuzune bakmadan binerim inerim umrum olmaz. Oturdugum yerde (kirsalda oturuyorum) tanidigim 1 veya 2 kisi vardir. Buraya evlenerek tasindim (istanbuldan) ve ilk tasindigimda 2.5 sene evden cikmadan internet uzerinden calistim vs.. en sonunda sikintidan keman kursuna oradan da ingilizce kursuna gittim yine yalnizdim... demem o ki kimseye ihtiyaciniz yok... kendinizle de gayet barisik yasayabilirsiniz ayrica bi tavsiye, bir konuda iyi olun ozellikle is yerinde kendi isinizde iyi olun o zaman insanlar size gelecektir.
çok teşekkür ederim
 
inşallah düzelir, hala yaşamamın nedeni bunların düzeleceğine dair ufak bir umut kırıntısı sadece
elbette düzelecek.
şairin dediği gibi, bir insanı sevmekle başladı her şey.

senin sevmen gereken ilk insan sensin. dr kontrolünde ilaçsız yaşamaya adım atmak için çabala.

biliyorsun, her şey beyinde başlayıp bitiyor. hep olumsuza odaklandın ve hayat hiç güzel değil.

artık olumlu düşün. polyanna ol. mesela evin müsaitse hayvan bak. balık kuş kedi herhangi biri. çiçek al bak. onlarla duymak istediğin tüm güzel sözleri kullanarak konuş, sohbet et.
kendine her durumda iyi davran.
 
Kognitif terapi denediniz mi? Tamamen amatör bir çıkarım ama size faydalı olabilir gibi geldi. Sanırım kendinizle ilgili bazı inançlar edinmişsiniz ve bu inançlar hem duygu durumunuzu hem de siz farkında olmasanız dahi hareketlerinizi ve çevrenizi etkiliyor. 'Evinizdeki terapist' kitabını öneririm ben.
duymuştum ama denememiştim, kendi kendime yapabileceğim bir şey mi? öneri için teşekkürler
 
Bazen senin hissettiklerin düşüncelerin karşı tarafa geciyo. Cok karamsarsın. Hani bi ortama girsiğin zaman pozitif ol cnm. Düşüncelerin olumlu olsun. Bence değişir o zaman bazı şeyler
elimde değil hep zayıf halka olduğumdan kurtulamıyorum, yine de umudum var belki düzelirim diye beni hayata bağlı tutan da bu umut zaten
 
Nasıl tepkiler alıyorsun peki ? Acaba sosyal ilişkilerin güçlü olmamasında konuşmanın falan mi eksikliği var
başlarda güzel tepkiler alıyorum insanlar sıcak davranıyor gibi geliyor ancak sonraları birdenbire soğuyorlar
 
giyim tarzımı genelde beğenirler, elimden geldiğince kibar davranmaya çalışıyorum herkese ve bencil olmamaya çalışıyorum, genelde konuşmaları dinliyorum, onaylayıcı tavır içerisindeyim

Genelde konuşmaları dinlemeniz sorunlu olan durum bence burada. İnsanlar genel olarak sadece dinleyen insanları sevmiyorlar uzaklaşıyorlar. Onlara birşeyler anlatmanız , bu anlattığınız şeyler saçma sapan şeyler de olabilir, onlara bir şeyler vermeniz gerekiyor yani. Sonra o konuştuğunuz diyecek ki kendine hmm Ayşe şunu dedi, falan bişeyler öğrenecek. Sonuç olarak konuşma bile bi cıkar ilişkisi olabiliyor en temeline inince. Tavsiyem saçma sapan bile olsa çok daha fazla konuşmanız , kendinizi dinletmeye çalışmanızdır. Dinlemeye istekli olmazsa da bi yolunu bulun bikaç kelime soyleyin, olmadı sözünü kesin. Ama o arka arkaya cümle geliştirme yetisini , milleti kendinizde odaklama becerinizi geliştirin. Kesinlikle utanmayın. Utanmakla sıkılmakla ömür geçmez. Ahahah ne saçma bir soru sordum deyip geçersiniz en kötü önemli değil onlar.
 
Genelde konuşmaları dinlemeniz sorunlu olan durum bence burada. İnsanlar genel olarak sadece dinleyen insanları sevmiyorlar uzaklaşıyorlar. Onlara birşeyler anlatmanız , bu anlattığınız şeyler saçma sapan şeyler de olabilir, onlara bir şeyler vermeniz gerekiyor yani. Sonra o konuştuğunuz diyecek ki kendine hmm Ayşe şunu dedi, falan bişeyler öğrenecek. Sonuç olarak konuşma bile bi cıkar ilişkisi olabiliyor en temeline inince. Tavsiyem saçma sapan bile olsa çok daha fazla konuşmanız , kendinizi dinletmeye çalışmanızdır. Dinlemeye istekli olmazsa da bi yolunu bulun bikaç kelime soyleyin, olmadı sözünü kesin. Ama o arka arkaya cümle geliştirme yetisini , milleti kendinizde odaklama becerinizi geliştirin. Kesinlikle utanmayın. Utanmakla sıkılmakla ömür geçmez. Ahahah ne saçma bir soru sordum deyip geçersiniz en kötü önemli değil onlar.
çok teşekkür ederim biraz zor olacak benim için ama denemem gerekiyor
 
X