19 yaşındayım ve yurtdışında bir üniversite okuyrorum.
kişiliğimin yerine oturmaya başladığı 12-13 yaşlarından beri kendime ne bir yol, ne de bir amaç bulabildim.
öylesine, amaçsız yaşıyorum.
okula gidiyorum, geliyorum. mecburum bu şekilde yaşamaya devam ediyorum.
geleceğe bakıyorum, düşünüyorum, hayal ediyorum ama yok nafile...
geleceğimde ne evlenip çoluk çocuğa karışmayı istiyorum, plan yapıyorum.
nede kariyerimde yükselmeyi düşünüyorum.
yok işte yok. amacım derdim hedefim yok. okuldan eve, arkadaşlarla gez dolaş tekrar dön. 4 ay sonra okul kapansın. türkiyeye dön ailenle takıl 1 ay sonra bin uçağa tekrar dön okul başlasın blablabla.
hadi gitsin bitsin okul. bir işe girip çalışıyım bu sefer? sabah kalk işe git. akşamın köründe dön evine yorul yat sabah kalk işe git.
gerçekten bilmiyorum. hiç bir amacım yok, samandan farksızım. bu yüzden kendi kendimi yiyorum. hep kendimle konuşuyorum.
panik atak hastayım, çölyak hastasıyım, sanırım birde depresyona girdim. aslında hep depresyondaymışım.
yalnızım milyarlarca kişinin arasında yalnızım.
en ufak şeyi stres yapıyorum. vizelere girmekten tutun, dışarı arkadaşlarla yemek yemeye gitmeye kadar. hayatım hep bir stres içinde. mide bulantıları içinde, mutsuzluk içinde.
yahu daha ne istiyosun ne hareketli hayatın var şuanda keyfini çıkar merak etme yaşın ilerledikçe bunları düşünücek zamanın olmıyacak keşke derdim bu olsaymış diyeceksin
19 yaşındayım ve yurtdışında bir üniversite okuyrorum.
kişiliğimin yerine oturmaya başladığı 12-13 yaşlarından beri kendime ne bir yol, ne de bir amaç bulabildim.
öylesine, amaçsız yaşıyorum.
okula gidiyorum, geliyorum. mecburum bu şekilde yaşamaya devam ediyorum.
geleceğe bakıyorum, düşünüyorum, hayal ediyorum ama yok nafile...
geleceğimde ne evlenip çoluk çocuğa karışmayı istiyorum, plan yapıyorum.
nede kariyerimde yükselmeyi düşünüyorum.
yok işte yok. amacım derdim hedefim yok. okuldan eve, arkadaşlarla gez dolaş tekrar dön. 4 ay sonra okul kapansın. türkiyeye dön ailenle takıl 1 ay sonra bin uçağa tekrar dön okul başlasın blablabla.
hadi gitsin bitsin okul. bir işe girip çalışıyım bu sefer? sabah kalk işe git. akşamın köründe dön evine yorul yat sabah kalk işe git.
gerçekten bilmiyorum. hiç bir amacım yok, samandan farksızım. bu yüzden kendi kendimi yiyorum. hep kendimle konuşuyorum.
panik atak hastayım, çölyak hastasıyım, sanırım birde depresyona girdim. aslında hep depresyondaymışım.
yalnızım milyarlarca kişinin arasında yalnızım.
en ufak şeyi stres yapıyorum. vizelere girmekten tutun, dışarı arkadaşlarla yemek yemeye gitmeye kadar. hayatım hep bir stres içinde. mide bulantıları içinde, mutsuzluk içinde.
sanki böyle bir konunuz daha vardı sizin ya da böyle bir konuya yorum yazmıştınız, hatırlıyorum sizi. aramızda 10 yaş var ve siz böyle konuşunca ben üzülüyorum. 10 yıl öncesinde kendimi düşünüyorum. üniversitede tek derdi vize, kilo olan bir genç kızdım ve anlattıklarınıza bakılırsa çok şükür sizin de öyle büyük sorunlarınız yok.
Sanırım panik atak nedeniyle depresyondasınız (çok yakınım da aynı hastalıktan müzdarip, anlıyorum neler yaşadığınızı) ve umarım tedavi görüyorsunuzdur. ilaç ve terapi şeklindeki tedavilerin faydası olduğunu görüyorum etrafımdan.
Burada yazdıklarımız bir işe yarar mı bilmiyorum ama ben yazayım yine de. öncelikle belki de yurtdışında ailenizden uzakta okumak, orada uzun zaman geçirmek size iyi gelmiyordur. bu konuyu düşündünüz mü, paylaştınız mı ailenizle? kendinizi güvensiz hissediyorsunuz belki yabancı memleketlerde. yani bu durum bazılarımıza çok güzel gibi gelse de bazılarına korkutucu gelebilir.
sonra amacım yok diyorsunuz ama inanın 19 yaşında iken benim de iş dünyasının en büyük ceo su olmak, 4 çocuk sahibi olmak, zengin bir koca bulmak, atomu parçalamak gibi hedeflerim yoktu ve inanıyorum çoğu kişinin de 19 yaşı vizeleri atlatmak, belki hafif kalp çarpıntıları yaşamak, kiloluysa zayıflamak, güzel görünmek... gibi hedefleri vardır. 19 yaş nedir ki yahu? gencecik, bahar mevsimi.
biraz kafanızı boşaltmalısınız, geleceğe odaklanmak niye? siz önce gününüzü keyiflendirin sonra ister istemez yumurta kapıya dayanınca işi de düşünürsünüz, kocayı da, çocuğu da.
zorlayın kendinizi ve küçük şeylerden mutlu olmaya bakın. sağlıkla uyandığınız her günün önemini anlamak için belki bulunduğunuz yerdeki yardım kuruluşlarında gönüllü çalışarak şükretmeye başlayabilirsiniz.
Emin olun hayat yine de yaşamaya değer.
19 yaşındayım ve yurtdışında bir üniversite okuyrorum.
kişiliğimin yerine oturmaya başladığı 12-13 yaşlarından beri kendime ne bir yol, ne de bir amaç bulabildim.
öylesine, amaçsız yaşıyorum.
okula gidiyorum, geliyorum. mecburum bu şekilde yaşamaya devam ediyorum.
geleceğe bakıyorum, düşünüyorum, hayal ediyorum ama yok nafile...
geleceğimde ne evlenip çoluk çocuğa karışmayı istiyorum, plan yapıyorum.
nede kariyerimde yükselmeyi düşünüyorum.
yok işte yok. amacım derdim hedefim yok. okuldan eve, arkadaşlarla gez dolaş tekrar dön. 4 ay sonra okul kapansın. türkiyeye dön ailenle takıl 1 ay sonra bin uçağa tekrar dön okul başlasın blablabla.
hadi gitsin bitsin okul. bir işe girip çalışıyım bu sefer? sabah kalk işe git. akşamın köründe dön evine yorul yat sabah kalk işe git.
gerçekten bilmiyorum. hiç bir amacım yok, samandan farksızım. bu yüzden kendi kendimi yiyorum. hep kendimle konuşuyorum.
panik atak hastayım, çölyak hastasıyım, sanırım birde depresyona girdim. aslında hep depresyondaymışım.
yalnızım milyarlarca kişinin arasında yalnızım.
en ufak şeyi stres yapıyorum. vizelere girmekten tutun, dışarı arkadaşlarla yemek yemeye gitmeye kadar. hayatım hep bir stres içinde. mide bulantıları içinde, mutsuzluk içinde.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?