İnsanoğlu sosyal bir varlık ve elbette duygularını, düşüncelerini yeri geliyor dertlerini bir başkasıyla paylaşmak istiyor. Ama, fakat, lâkin, but; malesef günümüzde resmen bu bir problem nedeni.

İletişim kurmaya bayılırım; şöyle örneklendireyim. Üniversiteye giderken birgün fena hâlde sesim kısıldı. Bunu fark eden bir hocam:"-Senin için çok üzülüyorum AnaUmay." dedi. Şaşkılıkla :- Hocam ne olmuş, bana niye üzülüyorsunuz?'' diye yazarak sordum. "Allah seni konuşasın diye yaratmış, sen konuşmadan nasıl yaşayacaksın?" diye yanıtlamıştı hocam

Siz olumsuz bir durum yaşamamışsınız henüz, ne güzel. Ben onlarca darbeden sonra ancak kendime geldim. Yakın görüyorsun bir derdini paylaşıyorsun, hop o dert sana bir zaman sonra katlanarak geri dönüyor. Bir sıkıntın oluyor onu aşıyorsun, bir bakıyorsun olur olmadık yerde " Sen de zamanında şöyle şöyle yaşamıştın di mi? " diye yaşadıkların suratına çarpılıyor. Ne gerek var ? Bu soruyu kendime de sordum yanlış anlamayın. Kendi ellerimle ne diye kendime sıkıntı yaratayım ki? Yaklaşık bir 5 yıldır işte şu bahsedilen gizemli kadınlardanım. Nasıl rahat, nasıl huzurlu anlatamam. Nazan Bekiroğlu'nun bir kitabında geçiyordu galiba yanıltmayayım :" Herkesin derdi kendine ağır; gerisinin dili lâl, kulağı sağır." Öyle gerçekten.
Bir derdim mi var kendi kendime objektif olarak muhakeme ediyorum, öyle ya da böyle birisiyle paylaşınca da derdi yine kendimiz çözmüyor muyuz? Valla çok daha güzel sonuç alıyorum. Ya da çok mutlu olduğum çok üzüldüğüm ya da beni çok düşündüren bir konu mu var? Doyasıya kendi içimde yaşıyorum. Ben Alfabe' deki tüm harfleri biliyorum örneğin, çevreme A harfini anlatıyorum. Memnunum, huzurluyum