- 17 Ağustos 2011
- 26.077
- 165.989
- 798
- Konu Sahibi Aykadarguzel
- #21
e gitme yazları. yap kendi planini.
cok cok kuserler. kuserlerse de zaten konusmazlar ve duymazsin.
3 ay gidecegine sadece 1 hafta git. onda da hediye al, dondurma al, pide al falan sonucta sana emegi gecmisler
o kadar yeter.
sanki sana dort dörtlük mu baktilar?
biz de seninle benzer hikayede bir cocuga bebekliginden ortaokula kadar baktik. evet emek vs cok verdik, cok da sevdik. hep oyun parklarina, tiyatrolara gotururduk ama nihayetinde günün sonunda cooook uzaktan bakınca ve tarafsiz olmaya calisinca insan görüyor ki insanın kendi evladina verilen ozenden biraz daha az ozen verilmis.
çünkü istenen bir cocuk degil, beklenen bir cocuk degil, anasina babasina gicik oluyoruz. Kendi evladin gibi çok fazla benimsesen yarin ailesine gidebilir , o zaman evlat kaybi hissi yasarsin...
yani ne kadar versek de aslinda evlat/kardes kadar da vermedigimizi düşünüyorum. ki bunu yeni yeni farkettim olaylara epey uzaktan bakinca. misal babam onu bizden asla ayirmamistir, kucaginda biberonla uyutmustur cok gece. ama evden gittikten sonra artik ailesinin sorumluluguna gecince de cocugu arayip sormayi vs birakti, haberlerini esinden aldi. oysa gercek cocugu olan ablam on yildir evli. evli olmasina ragmen babam onu birkac gunde bir arar, akli kalir. ya da ben uzak sehirde ogrenciyken benle konusmadan bir gun bile gecirmedi. boylece görüyorsun ki ancak "gibi" olabiliyorlar . ya da biz kucukken biri bizi alsa "daha iyi sartlarda bir yere" götürse, annem dunyayi yirtar cocugundan ayrilmazdi. ama o çocuk ailesine donunce annem de kendi hayatina bakti.
yani sizin taraf da ne kadar "anne baba gibi" olmaya calissa da yeterince olduklarini düşünmüyorum. herkesin emegiyle büyümüşsünüz, allah da razi olsun ama onlara borclu degilsiniz asla. bizim cocuk artik genc delikanli oldu ondan en ufak bir beklentimiz yok. asla da ne yuzune vururuz ne ima ederiz. baktiysak baktik
cocuk bize yalvarmadi ya beni evinize alin diye. o an sartlar oyle gerektirdi, ailemizin vicdanina o uygun geldi, oyle oldu.
sizde de onların cocuklari, onlarin kardesleri bakamamis cocuguna, insanlik nanima ortada birakmamislar. yapmalari gerekeni yapmislar. Allah razı olsun, ote tarafta hayrini görsünler
ama sizden bunca beklenti gereksiz.
yine ihmal etmeyin, hic onlari arayip sormayip verdikleri emege pisman etmeyin ama kendinize de karistirmayin
siz sınırlarınizi cizerseniz kimse aşamaz
yeter ki koruyun o sınırları.
siz izin verince herkes konusur.
bana mesela kimse kötü laf soyleyemez. 33 yasinda dugunde "eee sende yok mu birseyler" bile diyemezdi kimse:)
sonra sulaleye gayrimuslim birini getirdim herkesin herseyine karisan, baska mezhepte evlenmek isteyen yegeninin ailesini dolduran insanlar benim dugunume gelip oynadilar.
çünkü söyledikleri seyin benim icin hic onemi olmadigini biliyorlar. "musluman oldu mu" diye sorana "yoo" dedim geçtim. umrumda bile olmadi. bu konuda vaaz vermek isteyen olunca da "aa ne kadar kolaymis din degistirmek, hemen Müslüman olsun. onun oraya tasininca ben de onun babasini kirmam hristiyan olurum" dedim, korkup sustu herkes
imam akrabam bile takisini takti/bahşişini verdi
yani biraz dik olmak lazim. ben miymiymiy ay oyle de boyle de, insallah olacak da falan desem agzi olan konusurdu ya da zaten evlenemezdim.
biri benim hayatimla ilgili kendince iyi niyetle karismak istese, ya da aldigim kararla "fikrini merak ettigim an soracagim, söz veriyorum. o zaman soylersin" der sustururum.
sistematik olarak boyle oldugum icin kimse bana karsi sinirlarini asacak seyler yapamaz.
ki isin ilginci herkes de beni cok sever. benim tam tersim miymiymiy akrabalara hic geri laf vermeyen, herseyini dinleyen insanlara bana verilen deger verilmez.
bence sen de degismeye calis.
az görüş, insanlara sınırlarını belli et. ilk zamanlar zor olur ama bir kere cizersen rahat edersin.
ama dondurma gibi pide gibi seyleri onlar soylemeden ismarla. zamaninda sana para harcamislar sonunda. bir sekilde dersaneni üniversiteni finanse etmisler hatta okul caginda cocuklarina harclik ver falan. ama kendini kullandirtma
cok cok kuserler. kuserlerse de zaten konusmazlar ve duymazsin.
3 ay gidecegine sadece 1 hafta git. onda da hediye al, dondurma al, pide al falan sonucta sana emegi gecmisler
o kadar yeter.
sanki sana dort dörtlük mu baktilar?
biz de seninle benzer hikayede bir cocuga bebekliginden ortaokula kadar baktik. evet emek vs cok verdik, cok da sevdik. hep oyun parklarina, tiyatrolara gotururduk ama nihayetinde günün sonunda cooook uzaktan bakınca ve tarafsiz olmaya calisinca insan görüyor ki insanın kendi evladina verilen ozenden biraz daha az ozen verilmis.
çünkü istenen bir cocuk degil, beklenen bir cocuk degil, anasina babasina gicik oluyoruz. Kendi evladin gibi çok fazla benimsesen yarin ailesine gidebilir , o zaman evlat kaybi hissi yasarsin...
yani ne kadar versek de aslinda evlat/kardes kadar da vermedigimizi düşünüyorum. ki bunu yeni yeni farkettim olaylara epey uzaktan bakinca. misal babam onu bizden asla ayirmamistir, kucaginda biberonla uyutmustur cok gece. ama evden gittikten sonra artik ailesinin sorumluluguna gecince de cocugu arayip sormayi vs birakti, haberlerini esinden aldi. oysa gercek cocugu olan ablam on yildir evli. evli olmasina ragmen babam onu birkac gunde bir arar, akli kalir. ya da ben uzak sehirde ogrenciyken benle konusmadan bir gun bile gecirmedi. boylece görüyorsun ki ancak "gibi" olabiliyorlar . ya da biz kucukken biri bizi alsa "daha iyi sartlarda bir yere" götürse, annem dunyayi yirtar cocugundan ayrilmazdi. ama o çocuk ailesine donunce annem de kendi hayatina bakti.
yani sizin taraf da ne kadar "anne baba gibi" olmaya calissa da yeterince olduklarini düşünmüyorum. herkesin emegiyle büyümüşsünüz, allah da razi olsun ama onlara borclu degilsiniz asla. bizim cocuk artik genc delikanli oldu ondan en ufak bir beklentimiz yok. asla da ne yuzune vururuz ne ima ederiz. baktiysak baktik
cocuk bize yalvarmadi ya beni evinize alin diye. o an sartlar oyle gerektirdi, ailemizin vicdanina o uygun geldi, oyle oldu.
sizde de onların cocuklari, onlarin kardesleri bakamamis cocuguna, insanlik nanima ortada birakmamislar. yapmalari gerekeni yapmislar. Allah razı olsun, ote tarafta hayrini görsünler
ama sizden bunca beklenti gereksiz.
yine ihmal etmeyin, hic onlari arayip sormayip verdikleri emege pisman etmeyin ama kendinize de karistirmayin
siz sınırlarınizi cizerseniz kimse aşamaz
yeter ki koruyun o sınırları.
siz izin verince herkes konusur.
bana mesela kimse kötü laf soyleyemez. 33 yasinda dugunde "eee sende yok mu birseyler" bile diyemezdi kimse:)
sonra sulaleye gayrimuslim birini getirdim herkesin herseyine karisan, baska mezhepte evlenmek isteyen yegeninin ailesini dolduran insanlar benim dugunume gelip oynadilar.
çünkü söyledikleri seyin benim icin hic onemi olmadigini biliyorlar. "musluman oldu mu" diye sorana "yoo" dedim geçtim. umrumda bile olmadi. bu konuda vaaz vermek isteyen olunca da "aa ne kadar kolaymis din degistirmek, hemen Müslüman olsun. onun oraya tasininca ben de onun babasini kirmam hristiyan olurum" dedim, korkup sustu herkes


yani biraz dik olmak lazim. ben miymiymiy ay oyle de boyle de, insallah olacak da falan desem agzi olan konusurdu ya da zaten evlenemezdim.
biri benim hayatimla ilgili kendince iyi niyetle karismak istese, ya da aldigim kararla "fikrini merak ettigim an soracagim, söz veriyorum. o zaman soylersin" der sustururum.
sistematik olarak boyle oldugum icin kimse bana karsi sinirlarini asacak seyler yapamaz.
ki isin ilginci herkes de beni cok sever. benim tam tersim miymiymiy akrabalara hic geri laf vermeyen, herseyini dinleyen insanlara bana verilen deger verilmez.
bence sen de degismeye calis.
az görüş, insanlara sınırlarını belli et. ilk zamanlar zor olur ama bir kere cizersen rahat edersin.
ama dondurma gibi pide gibi seyleri onlar soylemeden ismarla. zamaninda sana para harcamislar sonunda. bir sekilde dersaneni üniversiteni finanse etmisler hatta okul caginda cocuklarina harclik ver falan. ama kendini kullandirtma