Her şeyin sahte olması hakkında

Ben buna sahte demezdim sanırım.
Ama büyük bir kopya kolaj çalışması gibi olduğumuz doğru.

Kendimize has zannettiğimiz el hareketleri, jestler, mimikler, düşünme biçimimiz, suretimiz ve hatta siretimiz (in bence bir kısmını ) başkalarından devşirme oluşu gerçekten 'Ne kadarı ben' 'Ben bunun neresindeyim gibi soruları banada sordurmuştur.

Grafolojiye ve fizyonomiye ilgim var.
Çirkin bir yazım vardı küçükken.
Kardeşimin muazzam güzel, anneminde yuvarlak hatlı ve çok hoş, tatlı bir yazısı vardı. Şuan anneminkine çok benzer bir yazım var. Farketmenin şaşkinliğı ve
"Karakter olarak anneme mi benziyorum" sorgulaması çok tuhaftı.


Mesela kardeşimle yüzümüz, ses tonumuz, el hareketlerimiz benzer. Büyürken yanyana değildik. Ama birbirimizden habersiz 100 tane ürün arasından seçecek olsak her seferinde ilk beğendiğimiz şeyler aynı oluyor. Genelde ikinci ve üçüncüde buna eklenebiliyor.
O halde sahiplenebileceğim bir zevk yok gibi gelebilir. Ama onunla ortaklaşmadığım bir o kadar daha zevk var. Bir olay hakkinda yorumlarımızda genelde aynidır. Ama tepkilerimiz farklı.
Birbirimize mi benziyoruz? Hayır ortak bir dedeye veya nineye benziyoruz. Ve o benzediklerimizden ibaretde değiliz.
Ve bana sorarsanız bambaska iki insanız.

İşin nörogenetik kısmıda işe katmanlı boyutlar atlatıyor. Kalıtsal miraslar, baban ne yediyse sende osun, mitokondrinin binlerce anneanneden aktarılmış olması falan. Kafa karışıklığı için epey malzeme var doğru.

Ben çok parçalı bir yapboz olduğuma ve esas 'ben'i oluşturanında bu parçaların baska kimsede olmadığı şekilde bir araya gelmiş olmasına inanıyorum. Özelliklerim istediği kadar devşirme olsun; Kendi kararlarıma, kendi bilincime sahibim. Ve bu tek tek özellikler hiç kimsede toplanmadığı şekilde bende toplandı.
Bu anlamda kendime hasım.

Şey gibi, mozaikler düşünün. Hepsinde 150 renk veya taş şekli olsun. Ama ortaya çıkan şekil farklıdır. Yani atalardan kalıtsal davranışlar miras aldınız diye onlarla aynı hayatı yaşamıyorsunuz ki. Kodlar istediğiniz kadar aynı olsun deneyimler farklı, bize ait. Hayatın anlamı deneyimlerde gizlidir.

Veya duygular hormonlar sayesinde.
Ama onu tetikleyen olayları yorumlama ve algılama şeklimizdir. Burada genetik etkiler sözkonusu olsa bile -ki bu tamamen ölçülebilir olmamakla beraber- yaşarken edindiğimiz tecrübeleri de unutmamak lazım. Algı ve yorum şeklimizi değiştirmekte elimizde. Bu duyguların geliş sebebinide değiştirebileceğimiz anlamına geliyor.
 
Karşımda felsefeye yeni başlamış bir ergen gördüm tavsiyem her şeyle başa çıkmaya çalışmayın hayat sürekli bir şeylerle başa çıkman gereken bir ring değil
Dediklerinde haklısın 21 yaşındayım felsefeyle ve varoluşla ilgili yaklaşık 5 senedir araştırma yapıyor düşünüyorum. Benim sorunum bir şeylere kafa tutmak değil. O sorunun kendisi olmak. Sorun benim ve diğer herkes. Hatalı düşündüğüm kesin fakat kendimi inandıramıyorum.
 
Bir noktada doğru. Yinede bazı şeyler beni olumsuz etkiliyor ne yazık ki. Neyse kabullenmeten ve hayatı güzel yaşamaktan başka çare yok. Bazen kendi içimde sıkışmış hissediyorum ama olsun.
 
Ciddi ciddi cevap veriyorum git de bi işin ucundan tut: mutfak topla, yemek yap, tuvaleti falan yıka. Markete falan da gidebilirsin ama o daha çok cepteki mangırla ilgili ilk söylediğim şeyler seni gerçeğin içine çeker. Odanı toplayıp her köşenin tozunu alıp çorapları kirli sepetine atarak başlarsam sorgulamaların azalmaya başlar.
Ütü de yapabilirsin bak, o da gerçektir ama yanabilirsin çok düşünme. Dizileri mizileri izleme tv yi kapa gitsin.
 
Dostum bir şeylere odaklanamıyorum bazen bu düşüncelerden çünkü çok ağır.
 
Haklısınız, bilimsel gerçekler ve kendi kimlik arayışım olabilir. Kendi varoluşumu sorguluyorum çok fazla. Psikolojik destek almayı düşünüyorum.
 
Aile ortamın nasıl ? Bu düşünceler bi kaçış da olabilir. Başa çıkamadığın sorgulamalara daha da dalmak kendine işkence etmekten farksız. Sana panik ataklar geçirtecek derecede düşünme derim. Bi süre bu konulardan bilinçli olarak uzaklaş. Meditasyon yaparak düşünce akışını kontrol etmeyi öğren. Ara ver yani. Sonrasında bakarsın. Belki kendi varoluşsal krizini yönetmeyi böyle böyle öğreneceksin. Her birimiz için yaşamın, var oluşun anlamı başka. Her şey sahte diyerek noktayı koyamayız. Sen oraya da bi soru işareti bırakarak biraz mola ver. Hislerini, düşüncelerini dışardan biri gibi gözlemle.
 
Siz varlığınızda bir anlam arıyorsunuz.
Genel anlamda hayatın anlam arayışı ile ilgili sorular tatminkar şekilde cevaplanamayacak. Çünkü bir belirsizliğe, şüpheye doğduk. Ve bu beden kılıfı yine bir şüpheye ve belirsizliğe gömülerek yok oluyor. Bu anlamı bulanlar veya bulduğunu söyleyenler de deneyimlerine ve hislerine diğerlerini ortak edemiyor. Edemez. İşin cilvesi bu zaten. Her birimizin yolculuğu ve varoluş sancısı da kendisine özel.

Mesele amacı bulmakla da bitmiyor kimsede. Maddi veya manevi bir amaç bulduktan sonra o amaca uygun yaşayıp yaşamamakta hayattan alınacak tadı kökten değiştiren şeyler.

Sorunun ve sorgunun sonu yok, ancak bu hayatta anlamlı bir deneyim ve hatıralar edinebilmeniz için onun ve kendinizin gerçek doğasını farketmeniz şart değil.
En doygun amaçlar para ile satın alınamayacak olanlardır. Amaç yolunda para harcayabilir veya kazanabilirsiniz ama nihayette ulaştığınız doruk maddenin ötesinde olmalı.
Varoluşun anlamını bulamasanızda hayatınıza anlam katacak tercihler yapın.
Anksiyete gelecek belirsizliklerden beslenir. Ama sizin yarını görüp görmeyeceğiniz bile belli değil.
Düşünmek güzeldir ama gününüzü ziyan etmeyin.

Ben inançlı bir insanım. Esasen bedenim ile değil, ruhumla var olduğuma ve hep söylendiği gibi fani değil baki bir varlık olduğuma inanıyorum. Benim için boşluğun önemli bir kısmını bu dolduruyor. Bu inancın seviyesi ve kuvveti de benim düşüncelerime ve tercihlerime olta atıyor. Daha derin bir anlayışın benim için mümkün olduğuna da inanıyorum.

Size, kendime ve arayışta olan herkese başarılar dilerim.
 
Aile ortamım annem ve babam ikiside iyi insanlar fakat genelde kendi hallerinde. Haklısınız fakat bu düşünceler bazen ben istemeden de gelebiliyor. Uzaklaşmaya çalışıyorum ama sorgulama isteğim engel oluyor. Olabildiğince bu tür konuları irdelememeye çalışıyorum artık. Belki bu hayatta kendi amacımı bulabilirsem her şey benim için daha kolay olur.
 
Altını doldurmadan felsefik konular hakkında düşünürseniz boşluğa düşersiniz. Felsefi düşünce ancak psikolojik olgunluğa ulaştıktan sonra ya da eş zamanlı olarak ilerlemelidir.
Milattan önceki dönemlerde filozoflar çok fazla anlam arayışı içindeydiler (pozitif bilimlerin de henüz tam manasıyla anlaşılamadığı düşünülünce). Kimisi kişinin dünyayla ilişkisini kimisi kişinin kendisiyle ilişkisini ahlaki, toplumsal vs düzeylerde anlamlandırmaya çalıştı. Çoğu şeye cevap bulduklarını düşündüler ama pek çok konuda da yanıldıklarını biliyoruz.
Siz felsefe okurken başkalarının suyuyla akıp gidiyorsunuz aslında. Biri hayat anlamsız der diğeri anlamlı. Bence sizi bu duruma sokan şey psikolojik bir sıkıntınızın oluşu. Sağlam bir psikolojiye sahip birey okur, düşünür, araştırır ancak bu kişiyi panik atağa sürüklemez.
Bir psikiyatriste görünün.
 
Evet inançlar varoluş konusunda büyük bir rol oynuyor insan psikolojisinde. Ama benim gibi inançsız biri için zor. Tavsiyeleriniz için teşekkürler. Hepsi çok değerli.
 
Düşünmek sorgulamak hayatı amacını kendini varlığını düşünmek okumak fikir üretmek vs bunlar normal ama bir sınırı var eğer bu düşünme okuma gibi eylemler hayatını zorlaştırmaya seni sıkıntıya sokmaya başlıyorsa bazı şeyler hayatını etkilemeye başlıyorsa bence burada bir sorun vardır eğer yaptıklarından zevk almak yerine gittikçe sıkıntıya düşüyorsan sorunu biraz farklı yerlerde ara bence
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…