Herkes hamile olmalı mı?

Şu kısma ben de yazmak istedim. Arkadaşlarımın %80i çocuklu şu anda, başta gerçekten hamileliklerine, çocuk büyütme serüvenlerine ortak olmaktan heyecan duydum. Hayatları değişiyor tabii ki bunu konuşmak istiyorlar dedim ama gelgelelim 2-3 sene oldu hala konular sadece çocuklar. Yani benim hayatımda da önemli değişiklikler yaşanıyor ama onlar için bütün bunlar gelip geçici dertler, asıl çocuğun olunca göreceksin tarzında yorumlar vs. Haliyle ben de sohbeti azalttım çocuksuzlarla devam ediyorum. Siz belki böyle değilsinizdir ama diğer kadınlar belki yorumu okuyup kendilerini, çocuksuz arkadaşlara karşı düzeltirler diye yazıyorum.
Çocuğum olduğu halde şu muhabbetlerden içim bayılıyor. Hamileyken benden 3-4 ay ileride olan arkadaşlarımla başladı “hele bir 8 aylık ol, hele bir doğum yap, hele bir kucağına al, hele bir kolik sancılarını gör…” Bütün bunlar “bu yaşadığın hiçbir şey değil” anlamına geliyor gibi hissettiriyor ve insanın sohbet etme iştahını kesiyor o yüzden sizi anlıyorum. Evet, annelik anne olmadan anlaşılmıyor. İnsan anne olunca gerçekten hayata bakışı değişiyor. Başka hiçbir şeye benzemeyen bir duygu. Bu yüzden insanın benliğini kaplıyor. Bebek, sahip olduğunuz ve olmadığınız her şeyi sizden talep ediyor ve tüm varlığınızla ona ait oluyorsunuz. Ama dışarıda da bir hayat akıyor. Vakit bulabildikçe hala film izleyip forumlarda sözlüklerde lak lak etmeye, yorum yapmaya devam ediyorum. Bazı akşamlar bir kadeh şarap içip biraz gitar çalma şansım olduğunda çok mutlu oluyorum. Havadan sudan, seçimlerden, sokak hayvanlarından ve kitaplardan bahsetmek hala hoşuma gidiyor. Sadece artık kimse bana halimi sormuyor, kimse herhangi bir konudaki fikrimi merak etmiyor, sadece kızımı soruyorlar diye bazen mutsuz oluyorum (bunu bencillik sayabilirsiniz belki ama bu böyle). Diğer annelerden farklı değilim, hayatımdaki en önemli ve en değerli şey kızım ama yine de kim olduğumu hatırlamaya, dönüştüğüm kişiyi tanımaya ihtiyacım var aslında (bu apayrı bir depresyonun konusu)…
 
Merhabalar, zaman zaman siteye göz atmak için girip bakıyorum ve bir süredir gözüme takılan bir konu hakkında tartışma açmak istedim. Amacım kimsenin işine karışmak değil, herkes dilediğini yapmakta özgür ama benim şahsi görüşüm bunlar tamamen. Siteye ne zaman girsem çok fazla tüp bebekle ilgili başlıklar önüme düşüyor. Bazen açıp okuyorum, defalarca yapılan düşükler, ölü doğumlar vs. vs. çok yıpratıcı süreçlerden geçiyoruz özellikle kadınlar olarak. Şunu sormak istiyorum, neden herkes kendi kanından bir bebek sahibi olmak için bu kadar yırtınıyor? Herkesin biyolojik yapısı buna elverişli olmak zorunda mı? Neden bu kadar kendinizi yıpratıyorsunuz? Çocuk evlerinde gönüllü çalışmalara katılan biri olarak, orada bir aileye ihtiyacı olan o kadar fazla küçük çocuk var ki. Bana kalırsa onlara da şans verilmesi gerekiyor. Bu konudaki düşünceleriniz neler?


TDK'da yırtınmanın anlamı, bir konuda kendini yoracak kadar çok uğraşmak.
Yazım dilimin gayet seviyeli olduğunu düşünüyorum. Bu soru bu kadar tepki aldığına göre bundan şu iki şeyi çıkarıyorum. Birincisi, kutsal annelik romantizmi ve toplumun kadını anne yapma baskısı hala toplumumuzda çok aktif. İkincisi, herkes çocuğu karında taşımanın, emzirmenin bebekliğine tanık olmanın ne kadar farklı bir şey olduğundan bahsetmiş. Yani herkes aslında bir bebek sahibi olmak için doğuruyor, bir insan ve evlat için değil. Aldığım cevaplara göre sosyolojik bir çıkarım olarak şunları not almak istiyorum ki evlat edinmek cevap veren çoğu kişinin umrunda bile değil. Bu kadar linçlenme sebebi insanların anne olamamayı bir zayıflık olarak görmesi. -Benim anne olup olamayacağımdan vurulmaya geldiğine göre nokta- Daha fazla olumsuz yorumlara cevap vermeyeceğim. Yapılan olumsuz yorumlar da gram yaralamıyor. İyi forumlar dilerim.
Yaaa bu yaziyi pankart olarak her sokağa her köşeye yazmalılar herkes görmeli okumalı
 
X