Herkesin var bir problemi.
Ben (en azından babadan) saf sevgi gören, ailesi tarafından hep 'ne yapıyorsak sizin icin' sözünü duyan bir insanım.
Ama bugün tarafsız gözle bakınca ...
Çocukluğum hep sıkılmakla geçmiş . Bir gün olsun 'şu yaz tatilinde cocuğu sevecegi bir kursa göndereyim' denmemiş mesela... bir yetenek kazanmam için adım atılmamış.
Yine normal karşılıyordum ama geçen yillarda bir erkek arkadaşımla tatile çıktık. O zaman bazı acı gerçekleri farkettim.
Çocuk çok güzel yüzüyor, dalıyor, yükseklerden atlıyor... Daha küçücükken tanışmış denizle, tatillerde öğrenmiş,
Basketbolu voleybolu çok iyi oynuyor. Kurslara gitmiş, turnuvalara katılmış, madalyaları var
İngilizcesi anadili gibi. İlkokuldan itibaren özel kurslar şunlar bunlar...
Paten kayabiliyor, buz patenine alışkın. Kışları da kayak hocasından ders almış küçükken....
Bense poşetle yokuştan bile kaymadim (annem izin vermezdi), patende nasil dengede duracagimi bilemem, yüzmeyi 19 yaşımda kendi kendime öğrendim,hala düzgün yüzümem, basket oynayamam, voleybol oynayamam. Topu atmayı bile beceremiyorum. Tenis oynayamam, dans edemem, gitar çalamam, keman çalamam, 25imden sonra kendi kendime , zar zor öğrendim İngilizceyi. Hala ogrenmeye cabaliyorum..
Ya ne bileyim, ata binemem, hayatımda bir kere bile madalya almadım ...
Çoğu insanın çocuklukta yapıp kolayca hallettiği şeylerin neredeyse hepsini 18imden sonra ben kendi imkanlarimla öğrenmeye çalışıyorum.
Bu çok sinir bozucu.
Bir de mesela babamın sevgisini hep üstümde hissettim, hissediyorum her saniye. Ama bir animiz yok ev dışında. Ne beraber tatile gittik , ne birlikte denize girdik, ne bisiklete bindik, ne doğru dürüst piknik yaptık... Ev dışında tek animiz dugunler cenazeler yani neredeyse :)
Bizi sevdiğini biliyorum, emek verdiğini görüyorum, vakitsizlik sıkıntısı çekmiş de olabilirsin. Ama kizinin 27 yıllık hayatında şöyle bir pazar kilyosa denize gidemeyecek kadar da mı yoğundun? Ya da İstanbul yakınında bir yerden dört günlük yazlık ev tutamayacak kadar mı vakitsizdin?
Hiç zannetmiyorum. Ama işte aklına bile gelmedi demek ki birlikte birşeyler yapmak...
Amaaan neyse.
İnan ki kusursuz ebeveyn yok. O özel okullarda okuyup çok mutlu olduğunu sandığın insanlara bakarsan onların da ailelerinin içinde actiklari yaralar vardır.
Bu , konuşmanın başında çocukken donanımlı yetişmiş adamın mesela. annesi ayri babası ayrı çöp. Abartmiyorum, rezil insanlar. Çocuk desen üniversitede uyuşturucu kullanmaya başlamış falan... Dışarıdan bakınca insan özeniyor ama içine girince mutluluğun öyle şeylerde de olmadığını fark ediyorsun .
Sonuc olarak Freud tavsiye isteyen bir anneye ne demiş?
"Ne isterseniz yapın, nasıl olsa kötü olacak"