Psikoloji konusunda bir uzmanlığım yok ancak benzer şeyler yaşadığımızı düşünerek belki yardımı olur diye yaşadıklarımı anlatayım istedim.
Önde gelen vakıf üniversitelerinden birinde YÖK burslu okudum, yine burslu olarak ABD'de yarım dönem okudum ve onur derecesiyle Türkiye'de mezun oldum. Henüz 2. sınıftayken sektörünün lideri bir firmada çalışmaya başladım, mezun olduktan 1 yıl sonra başka bir firmada yönetici olarak çalışmaya başladım. Maddi olarak ciddi bir sıkıntım hiç olmadı. Mezun olana kadar sevgisinden emin olduğum bir erkek arkadaşım vardı, mezun olur olmaz aşk üzerine kurulu bir evliliğim oldu. Teknik olarak istediğim her şeye sahip ama mutlu olmayı başaramayan, genelde iş icabı gülümseyen bir insandım. Allah'a inanan ancak namaz kılmayı bilmeyen bir insandım. Ailem de müslüman ama olayın daha çok gösteriş boyutunda olan insanlardı (demek istediğim evde kimse namaz kılmaz, gümüşlük viski vb bilimum alkolle doludur ama kurban bayramlarında kurban kesilir...)
Eşimin işi dolayısıyla yurt dışına taşındık ve 2 yıl orada yaşadık. Burada iş bulamadım ve uzun zamandır aklımda olan ama iş güç derken vakit bulamadığım(!) Kur'an 'ı Türkçe okuma işine giriştim. Abdestli olarak okudum hep ama kitap okur gibi okudum. Bildiğim yanlışların doğrusunu görünce şaşırdım, farklı kaynaklardan bir daha bir daha okudum. Bu süreçte eşimden namaz kılmayı öğrendim, namaza başladım. Namaz surelerinin anlamlarını sık sık okudum ki söylediğimi anlayarak görevimi yerine getireyim. Bunları yaparken gönlümde hiç hissetmediğim ferahlıklar, farklı
mutluluklar yaşadım. Kaybettiğin sevgiliyi bulmak gibi. Gerçek aşkı tatmak gibi. Hasretle beklediğim aradığım o huzur kaynağına sarılmışım, kenetlenmişiz ve bundan sonra hiç bir şey beni mutsuz edemeyecek gibi (gerçekten dünyada olan hiç bir şey beni derinden yaralayıp üzemiyor artık) . Sonsuz bir güven duygusu... Seni senden çok seven, sana damarından yakın bir üstün güce teslim olma duygusu... Kısa bir süre sonra kapanmaya karar verdim. Eşimden, ailemden, arkadaş çevremden tepki alacağımı bile bile kapandım. Eşim sonradan daha mutlu oldu bu duruma. Ailem ve arkadaşlarım pek kabullenemedi ama kimin umurunda... Tesettürlü ilk günümde kalbimde akan şelaleler her şeye değer... Yaradan'ın emrine uymuşum, O'nu memnun etmek bundan sonra görevim. O razıysa benden, tüm dünya karşımda olsa da önemi yok.
Şuanda tekrar Türkiye'ye yerleştik. Sosyal tercihim dolayısıyla iş bulamadım. Hayatımda hep en önemli olan şey (kariyer) yalan oldu. Arkadaşlarımdan hiç biriyle görüşmüyorum (onlar öyle tercih ettikleri için). Günün sonunda hayatımda hiç olmadığım kadar mutluyum. Allah'a (C.C) , Peygambere (S.A.V) ve İslam'a beni yakınlaştıran her adımda gerçek sevinçler yaşıyorum Elhamdülillah :)
Hayatımız fazla mutsuz ilerliyor ve biz Allah'a inanıyorsak kendimize sormalıyız: Acaba Allah'ın bana gösterdiği şekilde inanıp kulluk görevimi tam anlamıyla yerine getirebiliyor muyum? Dünyevi ihtiyaç ve hedeflerimi düşündüğüm kadar ahiretimi düşünüyor muyum? Selfie çektiğim kadar besmele çekiyor muyum

Şaka bir yana
unutmamak lazım "Kalbler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur" (Râd Suresi, 28. ayet)
Tez vakitte Rabbim sıkıntılarından kurtarsın,
Dua ve sevgilerimle