Hiçbir Zaman İyi Gelmez Bu Acıya

mavihayall

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
17 Aralık 2018
387
126
33
27
tekrardan merhaba hepinize bir önceki konumda bahsetmiştim annem ben kücükken bana bakmak istemedi beni teyzeme ve annaneme verdi onlarda baya ezdiler psikolojik baskı ile büyüdüm.Çocuklugum okul hayatım çok sıkıntılı geçti hiç yılmadım ne zaman pes etsem geri başladım 3 kez üniversite sınavına girdim 3.girişimde kazandım yerleştim 20 yaşında yani geçen yıl bolumumde iyidi mühendislik okuyordum ama sadece bir dönem okuyabildim ikinci dönem bazı saçma sebepler dolayısıyla ailemde tekrar hazırlan deyince onları dinledim ve hayatımın hatası kararı alıp okula gitmedim.Tam o sırada sevgilimde beni terk etti hem okulsuz kaldım hem sevgilisiz bunların acısını cektim içime attım tüm yaz bünyem bu üzüntüye dayanamadı psikiyatrise gittim ve en ağır antidepresanlara geçtim.Bu arada okulumdada yatat geçiş yaptım başka bir şehirde yeniden başlamak için gittim kaydımı yaptım fakat sadece bir hafta dayanabildim psikolojimde aşırı derecede kötüydü eniştem bu kız burda aklını kaybetse ben napacagım dediğini duydum aileme bunu söylemişti geçen yılki gibi değill bu sefer gerçekten okuyacak gibi değildim.dondurup eve döndüm hep dua ettim namaz kıldım olumllu baktım ikinci dönem herşey düzelecek iyi olup okula dönecem diye tesellli ettim kendimi ama olmadı ailem okula dönmeme izin vermedi burda kazan sana şehir dışında artık okul yok diyorlar.Zaten ders kaydıda bitti okullar başladı artık asla dönemem..Canım o kadar yanıyor ve kendime o kadar kızıyorum ki keşke geçen yıl ikinci dönem okulu bırakmasaydım sabredip okusaydım 5 yıldır evdeyim aynı şehirdeyim bunaldım hayatımda hiçbirşey yolunda gitmiyor artık delirmekten korkuyorum zaten ailede şizofreni de var.Mutluluğu kaçırdığımı ve artık asla mutlu olamıyacagımı düşünüyorum hayalim güzel bir şehirde güzelce bi üniversite okuyup o hayatı yaşamaktı ama olmadı yaşıtlarım bu yıl mezun oluyor ben ise okulsuz eğitimsiz kaldım canım cok cok yanıyor
 
Benim 30 yaşında üniversiteye başlayıp hayatını kuran arkadaşlarım var. Önce sağlığını düzenle. Sonra da hayattan ne istediğine karar ver. Yani hedef belirle.
Sonra da o hedefe ulaşmak için dek gibi çalış ve kitaplar oku.
Isteğin karşısında dağlar bile kenara çekilir.
 
Benim 30 yaşında üniversiteye başlayıp hayatını kuran arkadaşlarım var. Önce sağlığını düzenle. Sonra da hayattan ne istediğine karar ver. Yani hedef belirle.
Sonra da o hedefe ulaşmak için dek gibi çalış ve kitaplar oku.
Isteğin karşısında dağlar bile kenara çekilir.
teşekkür ederim çok yıl kaybettim babamı çok üzdüm güçlü bir karakterim yokdu kendi kararlaımı kendim alamıyordum çok yıprandım bu 5 yıl da öncki hayatımda zaten istediğim gibi değildi akran zorbalığı yaşadım
 
Canım ilk önce kendine bir iş bulmakla başla hayatına.
Sosyalleşme yoluna git.
Zamanla herşey yola girecektir.
Sabır :)
 
Hayatta insanı kötüye götüren sadece bahanelerdır .bahanelerınızı onu bunu bır geriye atın kendini ze güvenin.kimse size guvenmemıs ama sız kendınıze güvenin.hayatın sonu değil.hıc birşey ıcin geç değil.her yeni bır gün yeni umut.. Sen basarırsın kazanırsın sadece ınanman gerekiyor. Mühendislik kazanmak kolay olmasa gerek onu basardıysan yine basarırsın.kağanı dinleme ve hayatına renk katacak şeylere odaklanır.bırakın 30 40 50 yasında 60 yasında annelerımız sıralara oturup okuma yazma öğrendi ...daha yaşınız çok kucuk ..herşey daha yeni başlıyor sızın ıcın.bazı şeyler kotu yaşanmış kotu bitmiş olabilir.boyle deprosyana gırıp kotumu devam etmek istiyorsun yada kendine sımsıkı sarılıp bazı şeyleri değiştirmeyi mı tercih ediyorsun. Herkes den önce sen kendini sev ..sen kendine değer ver ...
 
Canım ilk önce kendine bir iş bulmakla başla hayatına.
Sosyalleşme yoluna git.
Zamanla herşey yola girecektir.
Sabır :)
evet iş arıyorum fakat bir vasfım olmadığı için bulamıyorum sosyalleşmem gerek ama benim hiç arkadaşım yok insanlar istisnasız olarak bana değer vermiyor dalga geçiyor ciddiye almıyor arkadaş edinemiyorum hiç
 
Hayatta insanı kötüye götüren sadece bahanelerdır .bahanelerınızı onu bunu bır geriye atın kendini ze güvenin.kimse size guvenmemıs ama sız kendınıze güvenin.hayatın sonu değil.hıc birşey ıcin geç değil.her yeni bır gün yeni umut.. Sen basarırsın kazanırsın sadece ınanman gerekiyor. Mühendislik kazanmak kolay olmasa gerek onu basardıysan yine basarırsın.kağanı dinleme ve hayatına renk katacak şeylere odaklanır.bırakın 30 40 50 yasında 60 yasında annelerımız sıralara oturup okuma yazma öğrendi ...daha yaşınız çok kucuk ..herşey daha yeni başlıyor sızın ıcın.bazı şeyler kotu yaşanmış kotu bitmiş olabilir.boyle deprosyana gırıp kotumu devam etmek istiyorsun yada kendine sımsıkı sarılıp bazı şeyleri değiştirmeyi mı tercih ediyorsun. Herkes den önce sen kendini sev ..sen kendine değer ver ...
yorum için teşekkür ederim ya bakın ben hep bir dönüm noktam olacak herşey güzel olacak diye teselli ettim kendimi üniversite için çok çabaladım emek verdim ama bugun düşündüm bu yıl başlayamadım gelecek yıl okuluma dönüp devam etsem yaşıtlarım mezun olmuş ben hala okuyor olacam geç kalmışlığın bir ilacı yoktur derler .yani bu beni çok çok üzüyor
 
Hayat adil davranmamı başta tamam ama bu senin elinde değilmiş. Şimdi ya oturup kendine axıacaksın ya da güzel bir yol çizeceksin. Yine sınava gir olduğun şehri kazan yine oku ya da çalış ama oturup üzülme. Okudugu bölümden memnun olmayıp tekrar hazırlananlar düşün. Silkelen ve kendine gel. Bu memlekette atanamayıp yine okuyup atananlar var. Allah yardımcın olsun yılma mücadele et. Hayat bir savaş ve sen bir savşçısın tekrar dene yılma. Sevgiliyide boş ver hayatını düzene koy o kendiliğinden olur güzel günler gör, hikayeni baştan yaz bunu sadece sen yapabilirsin başkası yapamaz. Bundan sonraki başlığında kahraman bir savaşçının başarısını hipimize göster
 
yorum için teşekkür ederim ya bakın ben hep bir dönüm noktam olacak herşey güzel olacak diye teselli ettim kendimi üniversite için çok çabaladım emek verdim ama bugun düşündüm bu yıl başlayamadım gelecek yıl okuluma dönüp devam etsem yaşıtlarım mezun olmuş ben hala okuyor olacam geç kalmışlığın bir ilacı yoktur derler .yani bu beni çok çok üzüyor
Hiçbirşey ıcın geç kalmış sayılmazsın canım.o mucize yı de unut bu arada .kimsenin hayatı bır anda öyle değişmez onlar hayal sadece. Herkes tırnaklarıyla kazıyor hayatını..hiçbirşey öyle kolay değil.sabretmen gerekiyor .mücadele etmen gerekiyor..ınanman gerekiyor.hıc de unuversıte okumak ıcın yasın geç değil bu fikri kafan dan at..hayallerinden vazgeçtiğin zaman geri kalırsın
 
Yasadiklarin sebebi ile okula çok daha fazla asilman gerekiyordu.Bir başla bir git bir dondur bir şehir değiştir benim kafam bulandı okurken.

Şehir değiştirmen bir macera olmuş.Yani hiç gerek yokmuş .Çünkü başka bir şehirde tek başına okumak daha çok sorumluluk ve artı zorluk.

Lise mezunlarının girebileceği işlere bak .İse girince illaki arkadaş edinirsin .Üniversiteyi de istersen açıktan oku.Ya da tekrar hazırlan,ikinci öğretimde olur .
Hem çalışır ,hem okuyabilirsin
 
Ve bu vaziyette olan bır tek sen değilsin çok yakinen tanıdığım bır arkadaşım üçüncü yılında üniversiteyi bıraktı sevöedım bolumu diye sonra tekrar hazırlandı ve şuan istediği bolumu okuyor.. Yası da aynı sen gibiydi...
 
Bırak yasitlarin mezun olsun ne önemi var kardeşim.... kac yas büyüksün onlardan 3 mü 4 mü en fazla ...git okulunu oku.

Bak bir tanıdığım 42 yaşında bugün uni sınavına başvuru yaptı neden içinde kalsın istemediği için okuyacak. ...
 
hayattaki sansizliklarimi,en mutlu oldugum anda mutlaka basima kotu biseyin gelmesiyle ilgili baslarsam anlatmaya oturup aglarsin.ben seni cok melankolik gordum sanki en ufak seyde bahane ariyorsun uzulmeye.evet zor seyler yasamissin ama hep salmissin kendini.bi erkekten ayrildim diye asla okulumu birakmam.ben de bekarken cok ask acisi cektim yemeden icmeden kesildim ama okulumu birakmadim.hic kimsede anlamadi bile halimi gizledim hep.bence guclu olmaya calisin sizden daha kotu durumda olan insanlar var kendinizi cabuk birakmayin
 
Öyle bir başlık atmışsın ki
Evlat acısı mı diye elim titredi açarken konuyu
Gencecik kızsın
Geçmişte ne olduysa oldu
Kendine acımayı bırak artık
Git en yakın masaya vur elini
Yapıcam lan de yap
 
Umudunu kaybetme, daha cok gençsin. Bu yaşadıkların seni güclü çıkaracaktır. Herşey kendini iyi hissetmenle başlar. Hazır okula gitmiyorsun, kendine bu sürede bir yol belirle. O zamana kadar da akıl sağlığını 1. Sıraya koy. Hayatında daha neler yaşayacağını bilemezsin. Şu an göremesende vardır bunlarda bir hayır.
 
Allah korusun hayatta ne acılar var. Tamam anneniz konusunda üzülmekte haklısınız. Ama annesi hiç olmayan binlerce bebek , çocuk vs. Var dünyada. Yaşınız daha çok çok genç. Hiçbir şey için geç kalmamissiniz. Univ. Yine kazanır okursunuz. Belki hakkınızda daha hayırlı bir yer olur bilemezsiniz. Sevgili olayina gelince boşverin daha iyileri çıkar karşınıza önce eğitiminize odaklanin. Siz istediğiniz konuma gelince istediğiniz gibi insanlar ayağınıza gelir emin olun.
Bu kadar karamsar olmayın.
 
Lütfen umitsizliğe kapılma.Inan bana kimse kimseyi koşulsuz şartsız sevmiyor.Kimse beni sevmiyor diye triplere girme.Eğer sen kendini sevmezsen başkası niye sevsin ki?Sımsıkı sarıl kendine.Anladığım kadarıyla seni hayata bağlayacak, sosyal çevre sağlayacak bir ortama ihtiyacın var.

Ya spor, sanat dalında ya da iş konusunda bir adım atman lazım.Ben de 3 kere sınava girdim son senemde benim için çok kıymetli birini kaybettim.Bi daha da girmem dedim.Şimdi 23 yaşimdayım hem açıktan okuyorum hem çalısıyorum.Bir yandan 3. dilimi öğrenmeye çalısıyorum.(asla destek almadan kendi çabamla)

Üstelik kendi evimde pek anlaşamadigim ailemden uzakta yaşıyorum.Asla yaşın okumaya engel olduğunu da düşünmüyorum.İleri ki yillarda çok farkli bölümlerde örgün öğretime geçme hayalim var.

Asla pes etme.Uzun uzun yazdım umarım sana da ışık olur.Sevgiler:KK15:
 
tekrardan merhaba hepinize bir önceki konumda bahsetmiştim annem ben kücükken bana bakmak istemedi beni teyzeme ve annaneme verdi onlarda baya ezdiler psikolojik baskı ile büyüdüm.Çocuklugum okul hayatım çok sıkıntılı geçti hiç yılmadım ne zaman pes etsem geri başladım 3 kez üniversite sınavına girdim 3.girişimde kazandım yerleştim 20 yaşında yani geçen yıl bolumumde iyidi mühendislik okuyordum ama sadece bir dönem okuyabildim ikinci dönem bazı saçma sebepler dolayısıyla ailemde tekrar hazırlan deyince onları dinledim ve hayatımın hatası kararı alıp okula gitmedim.Tam o sırada sevgilimde beni terk etti hem okulsuz kaldım hem sevgilisiz bunların acısını cektim içime attım tüm yaz bünyem bu üzüntüye dayanamadı psikiyatrise gittim ve en ağır antidepresanlara geçtim.Bu arada okulumdada yatat geçiş yaptım başka bir şehirde yeniden başlamak için gittim kaydımı yaptım fakat sadece bir hafta dayanabildim psikolojimde aşırı derecede kötüydü eniştem bu kız burda aklını kaybetse ben napacagım dediğini duydum aileme bunu söylemişti geçen yılki gibi değill bu sefer gerçekten okuyacak gibi değildim.dondurup eve döndüm hep dua ettim namaz kıldım olumllu baktım ikinci dönem herşey düzelecek iyi olup okula dönecem diye tesellli ettim kendimi ama olmadı ailem okula dönmeme izin vermedi burda kazan sana şehir dışında artık okul yok diyorlar.Zaten ders kaydıda bitti okullar başladı artık asla dönemem..Canım o kadar yanıyor ve kendime o kadar kızıyorum ki keşke geçen yıl ikinci dönem okulu bırakmasaydım sabredip okusaydım 5 yıldır evdeyim aynı şehirdeyim bunaldım hayatımda hiçbirşey yolunda gitmiyor artık delirmekten korkuyorum zaten ailede şizofreni de var.Mutluluğu kaçırdığımı ve artık asla mutlu olamıyacagımı düşünüyorum hayalim güzel bir şehirde güzelce bi üniversite okuyup o hayatı yaşamaktı ama olmadı yaşıtlarım bu yıl mezun oluyor ben ise okulsuz eğitimsiz kaldım canım cok cok yanıyor
Marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak
dünyaya gelir. Annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan Marie'yi
yurda verir. Ardından bir çift onu evlatlık edinir. Marie'nin kaderi ne
yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist
çıkar. Bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp
sistematik biçimde işkence eder. Dışardan bakıldığında normal ve
çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve
Marie adeta cehennemden geçer.
Marie Rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. Halisünasyonlar
da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl
hastahanesine yerleştirirler. Marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve
çok zor yıllar yaşar. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur.
Yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie'nin durumunu yeniden
değerlendirir. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine
ve panik atak yaşadığına karar verirler. Arkadaşlarının ve kendisini
seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaheneden
çıkar.
O artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme
aşamasındadır. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuzdört yılı
ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktı, ama o yılmadı ve
kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih etti.
Yetkililer "Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız" dedikleri
halde Marie, Salem State Üniversitesine Psikiyatri bölümüne girer ve
mezun olur. Bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini
kazanır. Kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş Joe ile
evlenir. Kocası maalesef altı sene sonra ölür ve Marie kendini işine
verir. Uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra Harvard
Üniversitesi'nde mastır yapar. Psikiyatrik hastalarla çalışır,
konferanslar verir. Biyografisi yazılır ve hayatı film olur (Nobody's
Child). Bir çok ödüle layik görülür.
Elli sekiz yaşındayken, 'vay be' dedirtecek birşey yapar: On yedi yılını
geçirdiği Masachusetts Danver Devlet Hastahanesine yönetici olarak
atanır.
Verdiği bir basın toplantısında şunları söyler:"Eğer affetmeyi
öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan
edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak
dönemezdim."
Marie Rose Balter'in yeni görevini haber yapan bir Ajans, onun zafer
açıklamasını da şöyle yapar: "En uzun yolculuk, beynimizden
yüreğimize yaptığımız yolculuk. Affetmek bu yolculuğun en kestirme
yolu. Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır.
Dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda
kalsak bile..."
Marie bu hayatta hiçbirşeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel
örneklerlerden
MARİE ROSE BALTER

Marie was an extramarital child of an alcoholic mother in 1930.
comes into the world. When her mother couldn't take care of her,
dormitory Then a couple would adopt him. What is Marie's fate
sadly he doesn't smile again because the pair of sadists
interest. This italian descent couple has the little girl in the cellar
systematically torture. Normally from the outside and normal
because they look very respectable, they can hide it for years and
Marie goes through hell.
Marie Rose is paralyzed by depression at the age of 17. hallucinations
The doctors also see him because he sees schizophrenia and her mind.
place in the hospital. Marie spends 17 years of her life there and
lives very difficult years. He stops writhing in despair and despair.
He doesn't eat, he doesn't move, and he often thinks of committing suicide.
When the thirty-four years old doctors reinstate Marie's condition
Evaluate. That he wasn't a schizophrenic, had severe depression.
and they decide to have a panic attack. Your friends and yourself
with the help of a loving medical officer Marie hospital
interest.
He is now free and he decides for himself how to live.
stage is. Abandoned, tortured and abused, thirty-four years
It wouldn't be easy as a person who had been wasted,
instead of being angry, angry, desperate, he chose to start from scratch.
Authorities say, "He's in his mind, not impossible to read"
Marie enters Salem State University Psychiatry and
graduated. In this search cancer is caught and
Wins. Like Joe, he's out of the asylum
Married. Unfortunately, her husband dies after six years, and Marie herself worked.
Data. After working as a doctor for many years, Harvard
He holds a master's degree from the University. Works with psychiatric patients,
conferences. Biography is written and life becomes film (Nobody's
Child). Many awards are awarded.
When he was fifty-eight, he did something to say, "wow": seventeen years.
As a manager of the State Hospital Danver
Assigned.
In a press conference he gave, he said:
if I had not learned, I could not develop a drop. My life is wasted
life would have been. And today as the head of this hospital
I could not go. "
Marie Rose Balter reports her new role as Agency, her victory
"The longest journey, our brain
Our journey to our heart. Forgiveness is the shortest of this journey
way. Every wound that requires forgiveness contains an important lesson in it.
In order to see the lesson, he has to face the wound again
even if we ... "
Marie is the most beautiful thing in life that nothing is impossible
See the EXAMPLES
MARINE ROSE BALTER
 
Marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak
dünyaya gelir. Annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan Marie'yi
yurda verir. Ardından bir çift onu evlatlık edinir. Marie'nin kaderi ne
yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist
çıkar. Bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp
sistematik biçimde işkence eder. Dışardan bakıldığında normal ve
çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve
Marie adeta cehennemden geçer.
Marie Rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. Halisünasyonlar
da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl
hastahanesine yerleştirirler. Marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve
çok zor yıllar yaşar. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur.
Yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie'nin durumunu yeniden
değerlendirir. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine
ve panik atak yaşadığına karar verirler. Arkadaşlarının ve kendisini
seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaheneden
çıkar.
O artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme
aşamasındadır. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuzdört yılı
ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktı, ama o yılmadı ve
kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih etti.
Yetkililer "Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız" dedikleri
halde Marie, Salem State Üniversitesine Psikiyatri bölümüne girer ve
mezun olur. Bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini
kazanır. Kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş Joe ile
evlenir. Kocası maalesef altı sene sonra ölür ve Marie kendini işine
verir. Uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra Harvard
Üniversitesi'nde mastır yapar. Psikiyatrik hastalarla çalışır,
konferanslar verir. Biyografisi yazılır ve hayatı film olur (Nobody's
Child). Bir çok ödüle layik görülür.
Elli sekiz yaşındayken, 'vay be' dedirtecek birşey yapar: On yedi yılını
geçirdiği Masachusetts Danver Devlet Hastahanesine yönetici olarak
atanır.
Verdiği bir basın toplantısında şunları söyler:"Eğer affetmeyi
öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan
edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak
dönemezdim."
Marie Rose Balter'in yeni görevini haber yapan bir Ajans, onun zafer
açıklamasını da şöyle yapar: "En uzun yolculuk, beynimizden
yüreğimize yaptığımız yolculuk. Affetmek bu yolculuğun en kestirme
yolu. Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır.
Dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda
kalsak bile..."
Marie bu hayatta hiçbirşeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel
örneklerlerden
MARİE ROSE BALTER

Marie was an extramarital child of an alcoholic mother in 1930.
comes into the world. When her mother couldn't take care of her,
dormitory Then a couple would adopt him. What is Marie's fate
sadly he doesn't smile again because the pair of sadists
interest. This italian descent couple has the little girl in the cellar
systematically torture. Normally from the outside and normal
because they look very respectable, they can hide it for years and
Marie goes through hell.
Marie Rose is paralyzed by depression at the age of 17. hallucinations
The doctors also see him because he sees schizophrenia and her mind.
place in the hospital. Marie spends 17 years of her life there and
lives very difficult years. He stops writhing in despair and despair.
He doesn't eat, he doesn't move, and he often thinks of committing suicide.
When the thirty-four years old doctors reinstate Marie's condition
Evaluate. That he wasn't a schizophrenic, had severe depression.
and they decide to have a panic attack. Your friends and yourself
with the help of a loving medical officer Marie hospital
interest.
He is now free and he decides for himself how to live.
stage is. Abandoned, tortured and abused, thirty-four years
It wouldn't be easy as a person who had been wasted,
instead of being angry, angry, desperate, he chose to start from scratch.
Authorities say, "He's in his mind, not impossible to read"
Marie enters Salem State University Psychiatry and
graduated. In this search cancer is caught and
Wins. Like Joe, he's out of the asylum
Married. Unfortunately, her husband dies after six years, and Marie herself worked.
Data. After working as a doctor for many years, Harvard
He holds a master's degree from the University. Works with psychiatric patients,
conferences. Biography is written and life becomes film (Nobody's
Child). Many awards are awarded.
When he was fifty-eight, he did something to say, "wow": seventeen years.
As a manager of the State Hospital Danver
Assigned.
In a press conference he gave, he said:
if I had not learned, I could not develop a drop. My life is wasted
life would have been. And today as the head of this hospital
I could not go. "
Marie Rose Balter reports her new role as Agency, her victory
"The longest journey, our brain
Our journey to our heart. Forgiveness is the shortest of this journey
way. Every wound that requires forgiveness contains an important lesson in it.
In order to see the lesson, he has to face the wound again
even if we ... "
Marie is the most beautiful thing in life that nothing is impossible
See the EXAMPLES
MARINE ROSE BALTER
Okumanı tavsiye ederim. Her şeye rağmen mücadeleci yapısı , yaşama tutunma çabası beni çok etkiledi.yaşantısı bana ilham vermiştir. Umarım sana da ilham olur.sağlıkla kal
 
Ve bu vaziyette olan bır tek sen değilsin çok yakinen tanıdığım bır arkadaşım üçüncü yılında üniversiteyi bıraktı sevöedım bolumu diye sonra tekrar hazırlandı ve şuan istediği bolumu okuyor.. Yası da aynı sen gibiydi...
ben geçen yıl 3.yılımda kazanmıştım yani 20 yaşında gittim sadece bir dönem okudum bıraktım çok büyük hata yaptım zaten geç gitmiştim zorluklarla kazanmıştım sınavda bayılmıştım sonrası hastanelik oldum antidepresan kullandım sınav bende anksiyete ve panık bozuklugu yapmış yani diyeceğim o ki geçen yıl ikinci dönem bıraktığım için çok kızıyorum ve kendimi affedemiyorum
 
Back
X