Adı üstünde hissetmek bu.
Sürekli kendinizi testlere tabi tutarak "ay hissediyo muyum" "dur hissedicem galiba" "ah be tam hissediyodum kaçtı" "umut mu veriyorum" diye sorularla beyninizi ve ruhunuzu kemirerek olacağı varsa da çıkmaza sokarsınız işi.
İlk aşamada fiziksel ya da duygusal bi çekim oluşmamış bu anlaşılıyor. 2-0 bi geriden başlama durumu var yani.
Ama hem kendinize hem karşı tarafa biraz zaman tanıyın, skor eşitlenir hatta bakarsınız öne geçer kalbinizi kazanır.
Siz umut mu veriyorum diye düsünmeden, sorumluluk altına girmeden tanımaya devam edin adamı. Daha çok yüz yüze vakit geçirin.
Hem kocaman insanlarsınız, herkes kendi duygularından sorumlu. Sevilmek de sevilmemek de baştan kabullenilmesi gereken sonlar. Denersiniz, olmuyorsa da kırılıp gücenilecek bi şey yok ortada. Sonrasında ne gelirse yaşarsınız zaten.
Not: Yorumumu yalanlamak gibi olacak ama kendi adıma ben işin başında yoğun bi enerji yoksa (bakın aşk demiyorum iki kişi arasında sıradanın dışında, her zamankinden farklı bi şey, olumlu olmasına da gerek yok üstelik. büyük aşklar nefretle başlar misali olumsuz bi yoğunluk da olabilir) o işten pek bi şey olmayacagına inanırım. Ama bu benim yapımdan kaynaklanan bi durum. Daha sakin başlayan duygularla yetinemedigimden sanırım, bi şeyler eksik kalıyor gibi hissediyorum, o duyguyu güclendirecek fırsat tanımaya da sabrım olmuyor o yüzden. Tanıstırılmalardan da hic hazzetmem, daha dogal gelişmeli diye düsünüyorum.
Demeye çalıştığım şey kendinizi biraz tanımanız lazım, kendi yapınızı da hesaba katın madem görücü usulü islerine giristiniz.