Hormonlu Gıdalar

Elossa

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
1 Şubat 2011
6.687
159
Hormon kullanımının faturası ağır
Günümüzde hemen hemen her besin maddesine giren hormonlar ve katkı maddeleri, insan sağlını tehdit ediyor. Çeşitli yollardan alınan her hormon insan metabolizmasını bozuyor, doğal hormonal dengeyi altüst ediyor. Sonuçta daha büyük, diri, parlak besinler yemenin faturasını, kısırlık, cinsel güç kaybı, kalp ve kanser sorunları ile ödüyoruz.
GIDA sektöründe tümüyle ekonomik kaygılar nedeniyle kullanılan hormonlar, göz çıkartmıyor, ama kimi zaman göğüs büyütüyor, kimi zaman kıllandırıyor, kimi zamansa cinsel aktiviteyi felç ediyor.
Yediğimiz meyveden, etten doğum kontrol haplarına kadar birçok yolla vücuda giren hormonlar, normal hormonal dengeyi bozarak birçok olumsuz etkiye neden oluyor. Yasal bir dayanağı bulunmayan hormon kullanımı, insan vücudunun bilerek ya da bilmeden alındığında öncelikle vücudun doğal hormon salgılarını felç ediyor.
İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen hormonlar, adrenalin, insülin, tiroksin gibi uyarıcı maddelerin genel adı olarak biliniyor. Besin maddeleri, su ve ilaçlarla insanın bilmeden aldığı hormonların çeşitleri ve zararları şöyle sıralanıyor:
Adet bozukluğu
Dolaylı yoldan insan vücuduna giren hormonların ilk türü DES (Dietilstilbestreral), yani büyükbaş hayvanların doğduğu anda verilen hormon. Bu hormonun verilmesinin ardından hızlı bir şekilde kilo alan hayvanın etini yiyen kadınlarda adet bozuklukları ve göğüs kanseri riski artıyor. Hormonlu etler aynı zamanda hamile kadınlarda doğumsal uterusa ait anomallere de sebep oluyor.
Bilmeden alınan hormonların ikinci türü ise kendisi hormon olmayan ama hormon gibi etki eden PCB ve benzeri tarım ilaçları. Östrojen gibi etki yapan bu ilaçlar da kadınlarda meme kanseri riskini artırırken, erkeklerde impotansa (iktidarsızlık) sebep oluyor. Sadece doğal sulara karıştığında da erkeklerde penis küçülmesine neden oluyor.
Bitkilerde kullanılan 2.4 D ve TCDD hormonları da doğumsal anomaller ve erkeklerde kısırlığa neden oluyor.
Ayrıca kadınlarda endometriois yani karın içinde tümöre yol açabiliyor. Çiftçinin ürününü irileştirmek ve parlatmak amacıyla aşırı dozda bilinçsizce kullandığı ilaç ve gübreler, başta tiroid kanseri olmak üzere gen bozuklukları, sinir, kalp, damar sistemi ile ilgili hastalıklar, doğum bozuklukları gibi uzun vadede değişik hastalıklara yol açar.
Artık kullanılmayan DDT hormonu ise böbreküstü bezlerinin çalışmasını engelliyor. 50 ve 60'lı yıllarda doğaya verilen DDT hálá anne sütüne kadar birçok doğal zincir içinde bulunuyor.
‘‘Piyasada satılan meyve-sebzeler, mesela domates ikiye ayrılmış durumda... Hormonsuz diye satılanlar 1-1.5 milyon civarında. Diğerleri ise 200-300 bin lira...
Bunların hormonlu, hormonsuz olduğu denetleniyor mu? Nasıl denetleniyor?
Yoksa haksız bir kazanç kapısı mı açıldı?
Hormonlu olduğunu bildiğimiz halde ucuz diye aldığımız domateslerden zarar görüyor muyuz? Denetim ve tetkikleriniz varsa aydınlatılmak istiyorum.’’
Geçenlerde ATV'de Hakan Atis, bunları 'soframızdaki saatli bomba' olarak tanımlıyordu.
Gündemden pek uzak ama önemli bir sorun...
ÜRETİM KOŞULLARI VAR
Bunları Adana'da Sapeksa Genel Müdürü Necati Çelik'e soruyoruz. Çelik, Sabancı Holding'e bağlı bu tohum firmasından önce Tarım Bakanlığı Müsteşarlığı'nda bulunmuş, konularında uzman bir kişi...
O da Adana Caurfour-sa'da alışveriş sırasında karşılaşmış, 'hormonsuz domates'le... Sormuş: ‘‘Nereden hormonsuz olduğunu biliyorsunuz, elinizde belgeniz var mı?’’ Yokmuş...
Çelik, 'hormonsuz modası'nı şöyle anlatıyor:
‘‘Ekolojik ya da organik tarım denilen şey, Batı ülkelerinde çok yaygın. Ama bunun üretiminin koşulları var. Önce Tarım Bakanlığı'na başvuruluyor. Her ülkenin Organik Tarım Komitesi, gelip tarlaya bakıyor. Toprağın koşullarını ve tohumu inceliyor. Gerekirse izin veriyor. Üretilen meyve-sebze piyasaya çıktığında üretici nasıl üretildiğini üzerindeki bilgilerden öğreniyor. Ama bizde böyle değil, 'organiktir' diye bir sertifika yok henüz...
KİM SORUMLU?
- Nasıl olmalı?..
- Veteriner nasıl eti damgalıyorsa, onun da kutusunda mühür olması lazım.
- Gıdalarımızın kontrolü zaten bir felaket halinde...
- Evet, Hıfzıssıhha, Tarım Bakanlığı ve belediye bakıyor güya... Son zehirlenme olayları ortada. Üç mekanizma var, ama hiçbiri bakmıyor. Süpermarket de, sebzesi satılsın diye 'hormonsuz' diyor. Bir fındık zehirlenmeleri meydana geldi, tarım ilacından olduğu anlaşıldı.
- Ama birilerinin bunu yapması lazım...
- Gerçekten hormonsuz adı altında yapılan üretim baştan sona kadar izlenmeli. Örneğin, Antalya ve Mersin'de üretim yapan firmalara, İl Tarım Müdürlükleri'nce sertifika numarası verilmesi lazım. Biz tohum satarken sertifika veriyoruz. O da hormunsuz diye satıyorsa belgesini göstermeli.
- Üretim dengesizliği de var, patatesteki gibi.
- Kontrolsuz ekim, çok ciddi sorun yaratıyor. Patates tohumu en zor olan bitkidir, virüs taşır. Üretici ne tohumuna bakıyor, ne cinsine. Elinde kalınca da cips yapılsın diye bağırıyor. Patatesin, fındığın seks gücünü artırdığı şimdi mi keşfedildi? Komik şeyler bunlar. Adam hayatında fındık yememiş, gidip iki kilo alıyor. Aynı şekilde geçen yıl da karpuz, narenciye ve soğan para etmedi. Bir kesim bağırınca patates, karpuz güzeli seçiliyor.
- Esas sorun...
- Sofraya direkt giren tarım ürünleri dayanmaz. Pazar bulunması lazım. Türkiye'de üretim değil, pazarlama sorunu var.
Siyah incirde hormon alarmı
Siyah incirde dünyadaki pazarı tekelinde bulunduran Bursa’da üreticiler, sezon öncesinde hormona karşı uyarıldı. Bursa Tarım İl Müdürlüğü, geçen yıl 5 milyon 280 kilogram olan incir ihracatının bu yıl 7.5 milyon kilograma çıkartılması için üreticilerin zirai ilaç kalıntısına yol açan Ethrel hormonu kullanmamaları uyarısında bulundu. Tarım İl Müdürlüğü Bitki Koruma Şube Müdürü Hilmi Altan, Ethrel hormonunun Avrupa Birliği ülkelerinde yasaklandığını söyleyerek, ihracata yönelik üretim yapan çiftçilerin buna dikkat etmelerini istedi. Bu konuda hazırlanan afişlerin köy ve üretici birliklerine asıldığını ifade eden Altan, “Bursa’nın dünyada siyah incirdeki pazar liderliğini kaptırmaması için üreticiler kesinlikle Ethrel hormonu kullanmasın.” dedi​
Domatesler hormon yerine Bombus arısıyla yetişiyor
Türkiye'nin yaş meyve sebze ambarı Antalya'da, domates üretimde hormon yerine ‘‘Bombus’’ arıları kullanılmaya başlandı. Bu yıl ilk kez üretilip piyasaya sürülen hormonsuz domatesler, başta Migros olmak üzere İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerdeki büyük alışveriş merkezlerinde satışa sunuldu. Antalya’da kilosu 150 bin liradan satılan hormonsuz ürünler, tüketicinin büyük ilgisini çekti. Antalya'da üretilen domatesin sadece yüzde 5'inin hormonsuz olduğu bildirilirken, sistemin yaygınlaşmasıyla bu oranın 2000 yılında yüzde 70'e ulaşması bekleniyor.
Yaş meyve ve sebzede kullanılan hormonun sağlığa zararlı olup olmadığı tartışılırken, Antalya'daki seralarda kullanılmaya başlanan Bombus arıları bu korkuyu sona erdirdi. Belçikalı veterinerRoland De Jonghe tarafından keşfedilen Bombus arıları, bugüne kadar üretimde kullanılan hormonların yerini aldı ve başta domates olmak üzere sera bitkilerinin döllenmesinde kullanılmaya başlandı.
Böylece hormon gerekmeden doğal şartlarda yetişen meyve ve sebzeler tezgahlardaki yerini aldı. 1997-98 sezonunda Fethiye ile Gazipaşa arasında yaklaşık bin dönümlük alanda Bombus arılarıyla domates üretimi yapılırken, elde edilen ürünler İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerdeki dev alışveriş merkezlerinde satışa sunuldu.
Migros'un Türkiye'deki tüm mağazaları, hormonsuz domates satımına geçip bu konuda öncülük yaptı.
ÜRETİMİN YÜZDE 5'İ
Bu yıl Antalya'daki domates üretiminin yüzde 5'inin arılarla yapıldığını belirten Sebze ve Meyve Komisyoncular Derneği Selahattin Yılmaz, bu oranın 2000 yılında yüzde 70'e ulaşacağını söyledi. Hormonsuz domatesin kilosunun hormonludan 50 bin lira pahalı satıldığını belirten Yılmaz şöyle dedi: ‘‘Aradaki kalite ve lezzet farkı büyük. Bu nedenle tüketici, fiyat farkına rağmen hormonsuz domatesi tercih ediyor. Üretimin artmasıyla piyasa tamamen hormonsuz domatese kalacak. Hormonsuz domatesin içindeki çekirdeği daha fazla. Bu da daha ağır gelmesine neden oluyor. Küçük boyuttaki domateslerin hormonsuz diye satıldığını duyduk. Tüketici buna kesinlikle aldanmasın. Hormonsuz domates, diğerlerine oranla daha düzgün şekilde olur, küçük değil.’’
İHRACATI ARTIRACAK
Avrupa ülkelerinde zirai ilaç kalıntılarına karşı sert önlem alındığını belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Özgür Ateş, bu nedenle Türkiye'den ihraç edilen yaş meyve ve sebzelerin bir bölümünün gümrüklerden çevrildiğini söyledi. Bombus arısıyla yapılan üretimin artması ile bu tehlikenin ortadan kalkacağını ekleyen Ateş, ‘‘Hormonun insan sağlığına zararlı olup olmadığı henüz kesinlik kazanmadı. Asıl tepki gösterilen insan sağlığı açısından zararlı olduğu kesinleşen zirai ilaç kalıntılarıdır. Hormonlu üretimde ilaç kullanımının yaygın olması, bu sisteme tepki yaratıyor. 5 yıl içinde hormonla üretilen yaş meyve ve sebzeyi hiç bir Avrupa ülkesi kabul etmeyecektir’’ diye konuştu.
Bombus arılarının anavatanı Anadolu
Tarımsal üretimde yeni bir çağ açan Bombus arıları ilk olarak Belçikalı veteriner Roland De Jonghe tarafından keşfedilmesine rağmen, anavatanının aslında Anadolu olduğu biliniyor. Jonghe, doğada bol miktarda olan Bombus arılarının bitkilerin döllenmesinde etkili olduğunu tespit edince bunu sistematik bir şekle çevirip üretimde kullanmak için geniş bir araştırma başlattı. Yaklaşık 20 yıl süren araştırma ve gözlem sonrasında Belçikalı veteriner, arıları tarımsal amaçla kullanmayı başardı ve 1987 yılında ilk olarak kendi ülkesinde kullanmaya başladı. Sistem kısa sürede Hollanda'ya da yayıldı. Bunun ardından Anadolu'dan bol miktarda Bombus arısı toplanıp oldukça ucuz fiyatla Belçika ve Hollanda'ya ihraç edilmeye başlandı.
Kavun ve çilek yetiştiriliyor
Bombus arıları domatesin yanı sıra biber, çilek, kavun, patlıcan gibi sera bitkilerinin üretiminde de kullanılıyor. Ancak, Antalya'da şuanda sadece domates üretiminde tercih ediliyor. Arıyla yapılan üretim, bitkide hastalık riskini en aza indirdiği için zirai ilaç tüketimini azaltıyor ve maliyeti düşürüyor. İlaç kullanımının azalması ise insan sağlığını tehdit eden ilaç kalıntılarının ortadan kalkmasını sağlıyor. Ayrıca işçilik bakımından da yüzde 40'a varan oranda tasarruf getiriyor. Domatesin, hormonlu domatese göre içi daha dolu oluyor ve ürünün yüzde 10-15 artmasını sağlıyor.
Dakikada 20 çiçek
Seralarda kullanılan Bombus arıları için özel kovanlar yapılıyor. Kovana konan şekerli sudan enerji sağlayan arılar, protein ihtiyaçlarını çiçekten topladığı polenlerle gideriyor. Bu işlem sırasında çiçekten çiçeğe konan arılar, bir vibrasyon hareketiyle polenleri torbasına doldururken, aynı zamanda polenlerin dişicik tepesine de ulaşmasını sağlıyor. Böylece bitkide döllenme meydana geliyor. 1 dakika içinde 20 çiçeği dolaşabilen arılar, kısa sürede sera içerisindeki tüm bitkileri dolaşıp yüzde 95'e kadar varan oranda döllenmenin oluşmasını sağlıyor. Dünyada 400 cins Bombus arısı olduğu biliniyor.
Hormonsuz yiyeceğe dönüş
Amerikalılar, büyük çiftliklerde üretilen hormonlu yiyeceklerden kaçmaya başladı. Hormonsuz Üretim Yapan Çiftlikler Vakfı Başkanı Bob Scowcroft, bugün ABD'de toplam üretimin yüzde birinin hormonsuz olduğunu, bu oranın önümüzdeki yıllarda yüzde dört ve beşe çıkacağını açıkladı. Amerikan Tarım bakanlığının hormonsuz üretim yapan çiftliklere denetim getirdiğini belirten ilgililer, şu anda ABD'de 15 bin çiftlikte hormonsuz üretim yapıldığını, bu çiftliklerin tümünün denetim altına alınarak hormonsuz yiyecek üretim standardına uymalarının sağlanacağını belirttiler. ABD'de hormonsuz yiyecek üretiminin yılda 4 milyar dolarlık ciroya ulaştığı da bildirildi.
Hormon lobisi faaliyetteTarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, “Geçen yıl önce hayvancılığımızı, sonra sütü yerden yere vurdular. Şimdi de domates ve biberle uğraşıyorlar. Bunun arkasında lobiler var” dedi. “Bölgesel Tarım Politakaları 6. Değerlendirme Toplantısı” için Bolu’da bulunan Bakan Gökalp, son günlerde hormon konusundaki spekülasyonlara değindi ve “Lobilerin faaliyetleri ters tepti, lobilerin hazırladığı bu tezgahı tersine çevireceğiz” dedi. Gökalp, bir gazetecinin Erman Toroğlu konusunda nedüşündüğünü sorması üzerine, “Ben isimler üzerinde konuşmam. Ben çilek, domates, biber üreticisinin, tüm köylünün her zaman yanındayım” şeklinde cevap verdi. Bakan, devamla şunları söyledi:
“Günlerdir memlekette hormon konusu konuşuluyor. Ben gıda profesörüyüm, tarım bakanıyım, aynı zamanda bu konuda birçok incelemem oldu. Türk üreticisinin ürettiği ürünlerin hiç birisinde hormon yoktur. Hormon kâti suretle yoktur. Bugün bazı gazetelerde yer aldı. Biz iç ve dış pazara sürdüğümüz her ürünün mutlaka kontrolünü yapıyoruz. (İç pazara sürülen ürünün kontrolü yapılmıyor) diye bir şey yok.” Bu arada Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nce düzenlenen ‘Gıda Teknolojisindeki Gelişmeler’ konulu panelde de konuşan Bakan Gökalp, numaralandırılan ve kimlik verilen bitkiler ve ürünlerinin, Avrupa ve dünya pazarında rahatça satılabileceğini belirtti. Gökalp bu arada, basında buğday tohumluklarına verdiği isimlerin eleştirilmesini kastederek, ``Birileri buğdaya Atatürk, Cumhuriyet 100 ve Kubilay adını vermemi eleştirdiler. Ne adını verseydim, Johnny ya da Joe mu? Neden Cumhuriyet 100 adı insanları bu kadar rahatsız ediyor. Bence bunların arkasında buğday ithal eden ticari lobiler var” dedi.İlaç gibi gıdalar geliyor
Alman Focus Dergisi'nin haberine göre, bir çeşit ilaç görevi gören bu tür yiyecek ve içeceklere ‘‘fonksiyonel gıda’’ deniyor. Bu gıdalar doğal yollardan elde edilen ve ilaç etkisi gösteren besinlerle takviye ediliyor. ABD'de bu tür meyve suları, müsli ve süt ürünleri şimdiden yılda 150 milyar dolarlık bir pazara sahip.
ABD'de neredeyse doğal yoldan elde edilmiş süt satın almak mümkün değil. Her hafta yeni fonksiyonel gıdaların piyasaya çıktığı ABD'de menopoz döneminde rastlanılan kemik erimesine karşı kadınlara özel kalsiyum ve demir takviyeli sütler satılıyor. İçerdiği bitki özleriyle kolestrolü düşürücü etkisi bulunan müsliler, oldukça rağbet görüyor. Akşam yemeğinden sonra ise birçok Amerikalı, sindirim sistemini rahatlatmak için özel imal edilmiş ‘‘Fibersure’’ madensuyuyla rahatlıyor.
İngiltere'nin önde gelen ekmek üreticilerinden Allied Fırıncılık ise 1997 yılının eylül ayından bu yana hormonlu ekmek satıyor. Soya ve keten tohumu içeren bu çavdar ekmeğinin ihtiva ettiği, kadınlık hormonu östrojenle özdeş ‘‘phytoöstrojen’’ menopoz dönemindeki kadınlarda sıcaklık basmasını engelliyor. Şirketin verdiği bilgiye göre kadınlar ‘‘Lady Laib’’ adıyla satılan bu ekmeğe büyük ilgi gösteriyorlar.
Merkezi Londra'da bulunan Datamonitor piyasa araştırma şirketinden Nick Downing, ‘‘Yatırımcılara fonksiyonel gıda pazarına girmelerini tavsiye ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu sektör büyük bir patlama yaşayacak’’ tavsiyesinde bulunuyor.
Sebze ve meyvede aşırı dozda hormon kullanılıyor
Uludağ Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Vedat Şeniz, sebze-meyvelerde hormon kullanımının enerji maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklandığını belirterek, üreticilerin sübvanse edilmesi gerektiğini söyledi.
Şeniz, sebze ve meyve üretiminde "kesme"erin köklendirilmesi, bazı sebzelerde "hibrit tohum" elde edilmesi ve ürün aşamasında "meyve tutumu" ve olgunlaşmasını sağlamak amacıyla çeşitli hormonların yaygın şekilde kullanıldığını kaydetti.
Hormon kullanımının, kış mevsimleri başta olmak üzere, yeterli ısı ortamının sağlanamadığı durumlarda kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Şeniz, şunları söyledi:
"Hormon kullanımı, enerji maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanıyor. Sıcaklığı artırırsak ısı maliyetleri ortaya çıkar. Isı maliyeti toplam üretim maliyetinin yüzde 60'ı düzeyinde. Hormon kullanımının maliyeti ise işçilik dahil yüzde 5 dolayında. Burada, halkın sağlığı için hormonsuz sebze ve meyve üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Ucuz enerji temini için sübvansiyon şart." Şeniz, mevcut üreticilerin yüzde 80'inin hormon kullandığını, bazılarının da aşırı doz kullanımına yöneldiğine dikkati çekerek, "Bilinçsizlik, bazen de kar hırsı nedeniyle insan sağlığını tehdit eden ürünler yetiştiriliyor" diye konuştu.
Hormon kullanımının domates, patlıcan, elma ve şeftali gibi ürünlerde yoğunlaştığını anlatan Şeniz, ısı yetersizliğini gideren "2.4 D" isimli hormonun normal dozunun patlıcanda 2.5 ppm, domateste ise 2-2.5 ppm olduğunu, ancak çoğu kez bu oranlara uyulmadığını kaydetti. Vedat Şeniz, aşırı dozda hormon uygulamasının yapıldığı sebze ve meyvelerde "kalıntılar" oluştuğuna dikkati çekti.
Tüketicilerin alışveriş sırasında, hormon kullanılan sebzeleri çıplak gözle de saptayabileceklerine değinen Şeniz, "Şekli bozuk ve iri olanlar yerine boyutu küçük ürünlerin tercih edilmesini" önerdi. Şeniz'e göre, hormon kullanılan bir domateste göze çarpan özellikler şöyle: -Domatesin alt kısmında meme şeklinde çıkıntılar oluşur.
-Ele alındığında lastik topa benzer, elastiki bir hal alır.
-Enine kesildiğinde içindeki su olduğu gibi boşalır.
 
X