sevgili serotonin, tespitin kesinlikle çok doğru. iş dünyasında evet idari kadrodayım, kararlar benden çıkar, çalıştığım yerde benim üstüm olan tek kişi çalıştığım yerin sahibi. bu çıkmazı çok yaşıyorum kesinlikle. dengeyi ayarlayamıyorum bunun farkındayım aslında. yetiştirilme tarzım da bu şekildeydi. babamı bebekken kaybettim, ailem doğru olan her kararımda saygı duydu, karar verip uygulayamadığım bir şey olmadı. ama şimdi itaati de öğrenmem gerekiyor evliliğimde, eşim kendi kararlarına saygı duyulmasını ister, ve ben her mevzuda "benim kararım, tercihim" şeklinde bir güç mekanizması halindeyim. evet sürekli bir güç savaşı içindeyim. sensiz çok rahat yaşarım, sen bunu yaparsan ben bunu yaparım, sen şöyle bakarsan ben de böyle bakarım halindeyim. halbuki onsuz mutlu olacağımı sanmıyorum hiç. kendimi korumakla itaat etmek arasında kalıyorum çoğu zaman bu çok doğru.. terapiye gitmiş gibiyim bu arada ya :) inanın bu kadar iyi geleceğini düşünmemiştim içimi açmanın, çok sağolun.
Öyleyse sizi çok iyi anlıyorum.. Ve gerçekten çok zor..
Zamanın kadınları taşıdığı yerde, "Eski kadınların çektiklerini çoktan aşmış durumdayız" hatta madalyalığız..
Takdir görememek yıpratmıştı beni.. Bazen başarısız hissediyordum kendimi evde.. "İş yerinde tüm o sıkıntılı işleri bir çırpıda halleden o kadın" evde sürekli şikayet eden ve eksik hissettiren bir erkekle mücadele edemiyor, yıpranıyordu.. Oysa her şey tamdı.. Yine de ikna olamıyordum... Bir de bu sıkıntı vardı işte.. "Bir evde iki baş olmaz" derdi eşim..
Bu sorunu nasıl halletim'e gelebilirim kısaca..
Aslında hayatınız da buna güzel bir örnek oluşturacak.. Rahmetli babaannem, "kadınlar yönetir aslında" derdi..
Bu şuna benzer, Firmanızda sizin üstünüzde bir tek firma sahibi var.. Ama siz olmasanız patronunuz sudan çıkmış balığa döner.. idare sizde, yönetim sizde.. Ve aslında bir yerde, firma sahibi de sizsiniz... Ama herşeyin sahibi olduğunu düşünen kişi aslında bir nevi size muhtaç, çünkü paranızı ödüyor.. sizde onun (amiyane ama doğru manada) patron egosunun devam etmesini sağlıyorsunuz..
Evlilikte böyle...
Eşim evin patronudur, öyle hissetmesini sağlarım.. Ama ben, her şeyin sahibiyimdir aslında... Bunu kendimi tatmin etmek için söylemiyorum.. İş yerinde ki taktikleri eve taşımaktır bu... Motivasyonsuz bir çalışanınızı işe nasıl adapte ediyorsunuz çoğu zaman, "alttan mesajlar vererek, pohpohlayarak" ve istediğiniz verimi alıyorsunuz...
Bence bir liste yapın.. naçizane önerim.. Sadece kendinizin görebileceği bir liste.. tüm maddeleri de yazın..
Eşimin bana şunu yapmasından rahatsız oluyorum, bana şöyle hissettiriyor gibi.. Ama hiç durak vermeyin ve tüm mahreminizi dökün bu listeye...
Sonrasında gerçek bir sorun çözücü, ve görüldüğü kadarıyla da çok başarılı bir kadın olarak hepsine çözümler ve bazen stratejiler belirleyin...
Bunu iş yaşamanızda başınıza gelmiş en zor ve çözüm isteyen bir olay gibi görürseniz, çok zevkli bir hale geliyor...
Ve çalışanınızı da çok iyi tanımanız, aynı yatağı paylaşıyor olmanız pozitif etki sağlayacaktır... (her konuda:)
İşler rekabete dönüşünce ne yazık ki yine de takdir edilmiyorsunuz.. Ama bunu beklemeyin, yani takdir sözünü.. (tabi eğer takdir etmeyen bir eşiniz varsa) Erkekler güçlü gördükleri kadınları, çoğu zaman sessizlikle ve bazen takdir edecekleri olayın az sonrasında farklı bir olumlu tepkiyle takdir eder... İçten içe takdir edildiğimizi bilmek, sözlü bir takdirden daha iyidir.. Çünkü hala güçlüyüzdür.. Eğer bu sizi iyi hissettirecekse..
Ona rakip olduğunuzu hissettirmeyin.. Zaten değilsiniz...
Siz bir yandan çalışıp ve çok üst seviyelere gelip insan yönetebilen bir kadınsınız, tüm olumsuz şartlara rağmen (mens, duygusallık, naiflik vs.) ve üstüne bir de ev idare ediyorsunuz...
Bırakın bu oyunda patronculuk oynasın.. Biz gerçeği bilelim yeter...
İnşallah en kısa zamanda her şey yoluna girecektir... Seneler devrildikçe idare etmek daha da kolaylaşacak.. Büyüklerimizin "sen idare et" lafını yalnızca sen alttan al, ezil olarak algılamayın.. Asıl idarecilik evlilikte.. Biz görünmez yöneticiyiz ve bu kesinlikle böyle... Evlilikte zaman geçtikçe bunu daha iyi hissedeceksiniz...
Uzun yazdım, kusura bakmayın..
Siz en iyisini bilirsiniz,
Selamlar,