İçine emekli kaçan, tam zamanlı ev erkeği eşim

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.545
Güncelleme: 16. sayfa

Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.

Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.

Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.

Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.

Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.

Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...

Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.

Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.

Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.

Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.

Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.
 
Son düzenleme:
Cevapları merak ediyorum, takipteyim.

Yalnız sizin psikoloğunuzla eşiniz görüştü mü, onu merak ediyorum, belki o da yaşlanma bunalımına girmiştir, 30u görünce bazı kadınlar gibi erkekler de bunalıma girebiliyormuş.

Çocuk da böyle yapmış olabilir mi? Benim eşimle biz bu konusa sorun yaşayabiliyoruz.
 
Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.

Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.

Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.

Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.

Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.

Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...

Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.

Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.

Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.

Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.

Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.

Benzer şeyler yaşıyorum
Milletin aman serseri, alemci, çok geziyor bik bik bik dediği kocamın içinden ev erkeği çıktı
Koltuğu ile özdeşleşip, televizyon kumandası, bilgisayarı ve telefonu ile harem kurdu resmen =))
Bana ilgisiz değil, eve ilgisiz değil ama aynı yazdığın gibi dede modunda, şuraya gidelim yok, buraya gidelim yok, mis gibi evimiz var ne yapacağız dışarıda, koltuğumu özlüyorum modunda =))
Çözüm olarak yıllık izinde dağ bayır gezme planı yapıyor ama üç gün kala vazgeçecek adım gibi biliyorum=)))
 
Boşan.


Şaka şaka :KK70:

Eşin belli ki maceraya doymuş, şimdi de bu hayatı deneyimliyor. Bana kalırsa bir süre sonra kendi de sıkılacaktır. Biraz sabır ve anlayış lazım sanırım.

Benim eşim de 40'ından sonra motora merak saldı. Olmayan saçını savura savura ora senin bura benim geziyor. O koltuğundan kalkmayan adam yurtdışlarında motor kiralayıp offroad yapıyor. Diyorum ya, yıllardır yaşadığı şekile doymuşluk buna itiyor sanırım. Bence geçici.
 
Eşin depresyonda olabilir mi? Veya vitamin eksikligi vs olabilir mi? Bir insanin bu denli hızlı degisecegini düşünmuyorum çünkü...

Yıllarca süren bir depresyon... Zannetmiyorum, en fazla artık ben depresyona girmişimdir, gireceğimdir.
Birlikte de gittik doktora, hani fark etse fark ederdi sanırım doktor da.

kel merhem deyip kenarda yerimi alıyorum..
benimde elim kolum kalkmıyor bu aralar ev iyi çok rahat modundayım..

Ben de yıldım artık, bilmiyorum, enerjim tükeniyor itelemekten.

Kitap okuyormuş gibi hissettim. merakla öbür sayfayı çevirecektim ama bitti :KK12:

Daha yazıp sıkmayayım milleti diye en kısa kesebildiğim haliyle yazdım. Yoksa çok var böyle ufak ufak biriken.

Cevapları merak ediyorum, takipteyim.

Yalnız sizin psikoloğunuzla eşiniz görüştü mü, onu merak ediyorum, belki o da yaşlanma bunalımına girmiştir, 30u görünce bazı kadınlar gibi erkekler de bunalıma girebiliyormuş.

Çocuk da böyle yapmış olabilir mi? Benim eşimle biz bu konusa sorun yaşayabiliyoruz.

Görüştüler, ayrı ayrı dinledi bizi. Sadece üzerinizde yeni sorumluluklar var artık, bir çocuğun ailenize katılmasının getirdiği alışma-uyum sürecini yaşıyorsunuz falan fıstık dedi. Bu değil aslında sorun ya, biz sene sene bir rutine hapsolduk.

Benzer şeyler yaşıyorum
Milletin aman serseri, alemci, çok geziyor bik bik bik dediği kocamın içinden ev erkeği çıktı
Koltuğu ile özdeşleşip, televizyon kumandası, bilgisayarı ve telefonu ile harem kurdu resmen =))
Bana ilgisiz değil, eve ilgisiz değil ama aynı yazdığın gibi dede modunda, şuraya gidelim yok, buraya gidelim yok, mis gibi evimiz var ne yapacağız dışarıda, koltuğumu özlüyorum modunda =))
Çözüm olarak yıllık izinde dağ bayır gezme planı yapıyor ama üç gün kala vazgeçecek adım gibi biliyorum=)))

Geçen seneden bile birikmiş izinleri var, hani piknik mangal filan en fazla... Böyle bir insana dönüştü. Oturur tabletten oyun oynar, arada bana sataşır eder ilgilenir, çayını yudumlar tvsini izler, oğlumuzla saatlerce oynar. Bu yönlerini seviyorum, bazen diyorum hatta haksızlık mı ediyorsun diye kendi kendime. Ama sıkılıyorum elimde değil, bunalıyorum.

Mesela Ramazan ayı için annemlere geçtik, hem çocuğun bakımını paylaşalım kolay olsun, hem bir arada sofraya oturalım vs vs benzer sebeplerden. Adamı çekiştiriyorum "Hadi gidelim, evimize geçelim biraz" diye. Benim annem babamla olmaktan benden daha memnun, böyle bir insan. Boğuluyorum bir yerden sonra.
 
Ne guzel yazmissin siir gibi roman gibi okudum yazini. Konu bu degil biliyorum ama sen yazar olsana:KK36:

Saka bir yana ayni senin gibi problemi olan bi arkadasim var. O da senin gibi kocasindan sikayetci. Sanki 40 yillik evliler gibiyiz diyor. Hatta bir ara sirf bu yuzden bosanmaya kadar geldi konu ama bosanmadilar hala ayni devam. Onun koca da eskiden cok hizliymis evlenince ev kusu olmus.
Sana gelince bunalmakta cok haklisin. Kocandan ayri gezsen arkadaslarinla filan takilsan gezilere gitsen biraz ortam degisikligi iyi gelir belki. Kocan ne diyor peki sen niye boyle oldun niye birden dedem gibi davranmaya basladin deyince ne cevap veriyor sana?
 
Baba olmuş

Bunu konuştunuz mu hiç

Yani terapist vs değil de ikiniz

Zira yatış pilotları bile baba olunca yavaşlarmış onlarınki bir iki saniye imiş tabii

Acaba eski hareketli hayatı endişe mi içeriyor

Bir ara benzer hislere ben de kapıldım ama bizim çocuğumuzu bırakma vs gibi bir durumumuz olmadı hasta bıraksak bakar halası vs ama biz hiç düşünmedik

Oğlum 7 yaşında ve sadece bir gece ikimizin de olmadığı ortamda kaldı yani biz başbaşa kaldık

Ne yapacağımızı bilemedik bara gittik ama eşim şehir dışından gelmişti az kalıp gittik

O eski aman bu akşam da eve gitmeyelim
Üff sıkıldım konsere gidelim modu hamilelik ile bitti

Haa tabii bizim çocuğumuz tedavi ile oldu ve eşim fazla düşkün zira ona senin çocuğun olmaz dediler

Yaşımız 30 idi öncesinde gezdik dedik

Şimdi oğlum büyüyor maddi durumumuz da daha iyi iki gün için atlayıp tatile sağa sola gidebiliyoruz ama akşam oturup ne monotona bağladık da diyebiliyoruz

Yalnız bence siz biraz daha açıkça isteyin yani motorun aküsünü hallet ya son kez binelim diye açıkça isteyin neden o düşünsün diye bekliyorsunuz ki
 
Hanımlar, bilmiyorum ne kadar dert ne kadar değil ama baştan "Allahtan belanı mı istiyorsun?" diyecekleri şöyle sağa doğru alalım, haklısınız, sanırım biraz bela istiyorum.

Nasıl anlatsam, toparlasam bilemiyorum, hani böyle ufak ufak sorunlar olur da sorun değilmiş gibi görünür, fakat totalde dev bir problemi oluştururlar ya; benim de eşimle aramdakiler, böyle şeyler, bir birikim, adı belirsiz bir uyumsuzluk, bir umursamazlık, bir kabulleniş ve vitesi boşa alma gibi bir şey.

Eşimle çocukluk arkadaşıyız, hemfikir olduğumuz noktalar çoktur, yıkıcı kavgalar yaşamayız, daha doğrusu tartışmaları toparlar uzatmayız. Ama karakter olarak iki zıt insanın bir araya gelmesi ile oluşmuş 60 yaş üstü kafası bir evliliğin içine hapsolduk sanki. Daha açık anlatmaya çalışayım; eşim dönüştü... O maceracı, yer yer serseri ruhlu adam, ev-iş arasında ömür tüketen, yırtık kot pantolondan kumaş pantolona dikey geçiş yapan, akşam üstü çayını içip meyvesini soyan 30 yaşında bir dede haline geldi. Sevgili olduğumuz zamanki fotoğrafı ile şimdiki fotoğrafını yan yana koyup after before capsi yapsam, insanlar evlilikten soğur yani öyle bir şey olduk biz.

Paragraf paragraf övmeyeyim adamı, iyi, ilgili bir baba, anlayışlı ve uysal bir eş kendisi; belki aylardır eve ellemiyorum, kendisi kıyın kıyın temizlik yapar, yemek olmasa ses etmez kendisi hazırlar, çocuğumuzun altını değiştirir, üstünü giydirir, mamasını yedirir eder vs. Dışarıdan bakıldığında belki de ideal bir koca, ama bana bu yetmiyor hanımlar. Sırtında çantasıyla şehir şehir gezen bir kadındım ben, gecenin bir vakti canı sıkıldığı için kalkıp bi bilet alıp çat kapı arkadaşlarıma giden, motor üzerinde saçlarını savuran, belki 80lerin ucuz asi gençliği gibi ruhuna estiğince yaşayan biriydim. Eşim de öyleydi... Cıstak cıstak ortamlarda bulunur, motorumuza atlar dağ yollarında patikalar keşfetmeye çıkardık. Ne zaman ki evlendik... Adamın içine evlilik mi kaçtı ne oldu, bilmiyorum, nasıl izah etsem daha... Durduk. Bir rutine bağladık, bugünden 4 ay sonramızı bile tahmin edebiliyorum öyle söyleyeyim.

Bunu konuştuk da karşılıklı, dedim böyleyken böyle; içimin çürüdüğünü hissediyorum, sanki yaşımın iki katı kadarım... İstiyorum ki fark et bizi "Gangsta, sende yolunda gitmeyen bir şeyler var, çok kabuğuna çekildin, deli gibi sigara içer oldun. İçini sıkan şey nedir, gel kalkalım gidelim hemen şimdi, yollar boyu sohbet edelim, bangır bangır müzik açıp bağıra bağıra şarkılar söyleyelim, seni böyle solgun görmeye dayanamıyorum" demeni istedim, bekledim dedim. "Görmüyorsun" dedim. "Çocuğumuz henüz anne ve babasının birkaç günlük yokluğunu idrak edebilecek, peşimize takılacak yaşta değil, annelerimiz gözümüz kapalı emanet edebileceğimiz insanlar, bu nimeti değerlendirelim, hadi kaçalım, yok olalım biraz ortalıktan diyemiyorsun" dedim.

Öylece dinledi...
Otel bakıyor şimdi, ama biliyorum sünecek, belki aylar bulacak belki sene... O kadar memnun, o kadar umursamaz ve unutkan ki...

Doğum sonrası sinirsel olarak yıprandığım bir dönem yaşadım, bu dönemde psikolojik destek de aldım, evliliğimiz boyunca yapmadığımız kadar kavgayı art arda yapınca çift terapisi de aldık kendi doktorumdan. "Baş başa kalın, uzun yürüyüşlere çıkın, bisiklet turlarına katılın, hiç konuşmasanız bile kmlerce öylece bisiklet sürün" dedi. Çatıda atılı, lastiklerinin havası inmış bisikleti var, güya onu yaptıracaktı, güya bana da ikinci el bir bisiklet alacaktık da düşecektik yollara iki ergen gibi. Ne oldu? Lafta kaldı, unutuldu. 7-8 kez tekrar etmekten ve "Tamam ayarlayalım" lafını duyup boşlukta beklemekten sıkıldım. İstiyorum ki bu adam benim bir adım önüme geçsin, istiyorum ki unutma lüksüm olsun, istiyorum ki içindeki o tembel emekli artık ölsün.

Daha çok konu var, parça parça oradan oraya atlıyor gibi oluyorum kusura bakmayın, ama böyle böyle birikiyor. Belki doğru ifade bile edemiyorum. Başından beri böyle biri olsa, hani üzerine toprak serpilmiş bir modda olsa beklenti de yapmayacağım, diyeceğim "Kızım Gangsta, malzeme bu, dahası yok, başından beri böyleydi" deyip geçeceğim ama böyle değildi işte, bu kadar rutin, bu kadar evcil bir adam değildi.

Bekar evinde yaşardı, ailesi ile oturmazdı; üni. zamanı oldukça haylazdı, hani serseriydi desem olacak, beni de bu tavırları etkilemişti açıkçası. Çünkü ben de öyleydim. Şimdiyse... Neyse işte, böyle. Ne yapayım bilmiyorum. Kaç kere konuştum kaç kere söyledim, kaç kere restleştim. Huy mudur karakter midir, adam evlendi de özünü mü buldu nedir artık bilmiyorum, bilemiyorum.

Daha geçen gün mesela, bizim motora alıcı çıkmış; arabayı aldıktan sonra motoru bir kenara atmıştık. Durduk yere sigortasıydı bilmem nesiydi masraf çıkarmasın diye satalım dedik; 2-3 haftaya kadar satışı verilecek. Dedim ki "Hadi gel son kez motorla çıkalım gezelim, rüzgar yalasın yüzümüzü, basalım gidelim bir yerlere" ve cevap olarak "Aküsü boşalmış" dedi. Ya çok mu zor bir aküyü şarj ettirmek, çok mu zor?! Zaten araba alındığından beri aman trafiğe girmeyelim hüff modunda eve kapattık kendimizi, adam akü boş deyip geçti ya. Hatıralar gidiyor, ömür tükeniyor görmüyor.

Neyse ya valla yaz yaz bitiremem. Böyle aptal bir hal içindeyim, bilmiyorum ben mi uyumsuzum abartıyorum. Huy deyip geçemiyorum da. İnadına her işte yavaş, inadına rahat, inadına monoton. Ölüyorum ya... Ruhum eriyor, neden böyle olduk, ne zaman evli çocuklu mutlu aşırı doz aile saadetinden boğulacak kıvama geldik, nerede heyecanımızı yitirdik bilmiyorum. Tek bildiğim şey, içim delicesine sıkılıyor ve heveslerim günden güne bitiyor.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, iç dökme gibi oldu artık kusura bakmayın.
Kusura bakma cok tatli anlatmissin guldumm esin tam pucca kitaplik senden iyi bir yazar. Bence bu yetenegini kullan
Esine gelicek olursak erkekler bir sure sonra nei duzenli yapiolarsa ona alisiyolar o sekilde devam ediyolar doymusta oluyolar.mesela biz surekli evde olunca hic disari cikasimiz gelmiyo ama surekli disarda oluncada evde daraliyoruz belki onunda boyle bi aliskanligi oldu.
 
Bence değişken biri. Bazı insanlar hayatlarının bazı dönemlerinde bazı farklı kalıplara girerler. Bu onları kötü insanlar yapmaz. Şu an da sakinlik arıyor gibi, birkaç sene sonra hiç olmadığı kadar çılgın da olabilir. Baba olmak erkekleri farklı bir kafaya soktuğundan da olabilir. Bence onun bu hallerine alışmak dışında seçeneğiniz yok gibi.
 
Boşan.


Şaka şaka :KK70:

Eşin belli ki maceraya doymuş, şimdi de bu hayatı deneyimliyor. Bana kalırsa bir süre sonra kendi de sıkılacaktır. Biraz sabır ve anlayış lazım sanırım.

Benim eşim de 40'ından sonra motora merak saldı. Olmayan saçını savura savura ora senin bura benim geziyor. O koltuğundan kalkmayan adam yurtdışlarında motor kiralayıp offroad yapıyor. Diyorum ya, yıllardır yaşadığı şekile doymuşluk buna itiyor sanırım. Bence geçici.

Geçene kadar benim de içime bir nine kaçmazsa iyi :/

Spora gitsin spora, valla insanı acayip açıyor.
Bir de sen yap planı, ayak uydurmaz mı? Ben çok kavga ediyorum eşimle, o da çocuklar var diye evde takılma kafasında. zor geliyor fikir olarak gezmek. Ama ben zorlayıp planı yapıp yola çıkınca iyi oldu diyor :KK70:

Adamı ittiriyorum dışarıya River, inan ya. Geçen sene komşuların düzenlediği akşam halı saha maçları vardı, git dedim adama. Niye gideyim yav dedi geçti. Hadi dedim samimiyetleri ona göre, gitmek istememesini anlarım. İş yerinde bir grup arkadaşı gece maçları düzenlediler, ısrarla çağırıyorlar adamı, git ya dedim git çık şu evden.
Ona gidiyordu, bu sene bıraktı.

Ben de spora başlamıştım bir ara, fitnessa gidiyordum, kilo vermeye ve vücudum yeniden şekillenmeye başlayınca kendisi de gaza geldi, arkadaşlarıyla koşulara katıldı. Ama yok, devamı gelmedi.
Oyy içim şişti içimmm.

Ne guzel yazmissin siir gibi roman gibi okudum yazini. Konu bu degil biliyorum ama sen yazar olsana:KK36:

Saka bir yana ayni senin gibi problemi olan bi arkadasim var. O da senin gibi kocasindan sikayetci. Sanki 40 yillik evliler gibiyiz diyor. Hatta bir ara sirf bu yuzden bosanmaya kadar geldi konu ama bosanmadilar hala ayni devam. Onun koca da eskiden cok hizliymis evlenince ev kusu olmus.
Sana gelince bunalmakta cok haklisin. Kocandan ayri gezsen arkadaslarinla filan takilsan gezilere gitsen biraz ortam degisikligi iyi gelir belki. Kocan ne diyor peki sen niye boyle oldun niye birden dedem gibi davranmaya basladin deyince ne cevap veriyor sana?

Kafama uyan, yakında arkadaşlarım olsa, basıp gideceğim de o da yok. Hani ben kendi kendime çalıp oynayayım, o düşünsün, o yetişmeye çalışsın bana diyorum; bilmiyorum. En fazla bu olacak sanırım. Ben kendi kendime ekşınlar çıkaracağım da ancak o da unuttuğu şeyleri hatırlayacak.
 
"Önceden öyleydik şimdi böyle olduk" tarzı hikayeler okuyunca bile beni üzüyor doğrusu. Sizin üzülmeniz bu durumu takmanız gayet anlaşılabilir bir şey. Çünkü siz eskiden şöyleydi diye anlattığınız adama aşık olmuşsunuz sonuçta.

Evlilik, çocuk, artan sorumluluklar vs bence herkesi biraz değiştirir. Fakat artık evlendik, çoluğumuz çocuğumuz da oldu tarzında düşünüp insanların kendilerini belli kalıplara sokmasını da yanlış buluyorum. Eşinizde de biraz böyle bir durum olmuş, yani durulmuş. İstekleriniz aynı paralelde ilerlemiyor. O yüzden burda size iş düşüyor. Biraz daha yönlendirici iş bitirici olun. Otele gidilecekse vs ona bırakmayın, ayarlayın onu da resmen kaçırın gidin:KK48:

Onun değişen istekleri ve eğlence anlayışı nedir acaba biraz da bunu keşfetmeniz lazım bence beraberce. Umarım eskisi gibi eğlenceli, hareketli günlerinize kavuşursunuz biran önce:KK72:
 
X