Merhaba Esma.. Sana teselli vermek için, yalandan cümleler kurmak için yazmıyorum; bi dönem benim başımdan da yaşadıklarına benzer şeyler geçti. Sana bunları anlatmak istiyorum.
Ben de 10 yaşımdayken babamı kaybettim. Akrabalarımızla bir sürü maddi problemler yaşadık o dönemlerde, acımız yetmiyormuş gibi elimizde kalanlara da göz diktiler. Arkamızdan konuştular. Bir çocuğun duymasını asla istemeyeceğimiz saçmalıklar duydum o dönemde. Ben de acımı uyuyarak, saklayarak çözmeye çalışırdım. Sürekli uyurdum ilk aylarda. Annem desen yıkılmış durumdaydı. Sürekli gözü yaşlı, hiçbir şey yemeden ayakta durmaya çalışırdı akrabalarımıza rağmen. Annem yaşayacağımız yeni bir yer, yeni bir ev bulma derdindeyken ben hep küçük kardeşimle birlikteydim. Hiç yaşanmamış gibi davranmaya çalışırdım babamın vefatı hakkında. Okula döndüğüm ilk gün öğretmenim tahtaya çıkartıp anlattırmıştı tüm sınıfa, babamın nasıl vefat ettiğini. Ne denli iğrenç davrandığını şimdilerde anlıyorum, o zaman dik durup hiç ağlamadan sorduğu her şeyi anlatmıştım.
Yavaş yavaş günler, aylar geçiyordu. Annem hep üzgündü, hep mutsuzdu. Asla gülmezdi. Ben de kabullenmeye başlamıştım böyle bir hayatı. Sürekli uyku halim, yerini kitap okumaya bıraktı hiç tanımadığım bir hocam sayesinde. Kitapların içindeki kişiler o kadar gerçekti ki, yaşadığım dünyaya tercih ederdim çoğu zaman. Sürekli kitap okurdum. Böyle böyle büyümeye başladım.
Ortaokul dönemimde en nefret ettiğim şey, okulun ilk haftasında ailelerimizin mesleklerinin sorulmasıydı. Tek tek sayardım bana ne zaman sıra geleceğini, defalarca tekrarlardım kafamda "babam vefat etti." cümlesini nasıl söyleyeceğimi. Bi yandan da derslerime çalışıyordum, ailemin tek umudu bendim çünkü artık. Ben adam olup kurtarmalıydım mutsuzluğumuzdan bizi. Annem de yavaş yavaş sarıyordu yaralarını, içten gülüyordu ara sıra. Nasıl mutlu olduğumu bilemezsin o güldükçe. Yaşadığım şehrin en iyi liselerinden birini kazandım bu süreçte. Annem gerçekten çok sevinmişti, ve kendimce şunu düşünürdüm, bizi daha da çok üzen akrabalarımıza başarılı olarak, dimdik durarak cevap verdiğimi. Kitapları hiç bırakmadım ama. Lise hayatım boyunca da bana eşlik ettiler. Kişiliğimi oluşturmamda, babamın yokluğunu kabullenmemde, başkalarının karşısında kendimi eksik hissetmememe en büyük faydayı sağladılar. Ki bana açtıkları yeni dünyalar da cabası.
Zaman zaman annemi çok üzdüğümde oldu, ergenlik problemlerimle lise çağında. Çok başarısız olduğum dönemlerde oldu. Güzel arkadaşlıklar da kurdum, kötü arkadaşlıklar da. Ama hiçbir zaman ezilmedim hayatımdaki eksiklikten dolayı. İnsanlar babasız büyümüş beni hiç üzgün, mutsuz görmedi. Hep güleryüzlü olmaya çalıştım, evde de dışarda da. Annemin güçlü duruşu da bu durumda büyük bir etkendi elbette. Artık evimizde huzurlu bi ortam vardı. Hayatta yaşanabilecek en kötü deneyimlerden birini yaşayan üç insandık. Çok büyük bir acıydı ve çok zordu. Acısı hiç geçmedi, ancak zamanla alıştık böyle yaşamaya. Babamı utandıracak, üzecek hiçbir hareketim, davranışım olmadı. Hep onun kızı olmak için çabaladım. İnanır mısın ki bu dönemlerde çoğu zaman evimiz neşeliydi.
Lise bittiğinde hiç aklımda olmayan bir bölümü kazandım, mimarlık. Evden ayrılmak zordu, benim için de ailem için de ama dayanmak zorunda olduğumu biliyordum. Benim seçtiğim bir yoldu ve söylenmek, uzaklıklardan pişman olmak benim gibi birine asla yakışmazdı. Elimden geleni yaptım bu dönemde de. Ve tatillerde huzurlu evime gitmek beni hep çok mutlu etti. Zaman zaman 10 yaşımdayken evimizin durumunu hatırladım, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen huzursuzluk, acılar, en beteri de özlem. Hala çok özlüyorum babamı, hala sitem ediyorum ona bizi erkenden bırakıp gittiği için. Ama o da istemezdi biliyorum. Ve kardeşimle ben başarılı oldukça, annem mutlu oldukça o da mutlu oluyor, eminim. Hala rüyalarımda konuşuyoruz babamla, dertleşiyoruz. Onu asla unutmadık, sadece kabullendik yeni hayatımızı ve mücadele ettik. Şu an üniversite son senem. Bir sene sonra küçükken hayalini kurduğum zamanlar gelecek, bir işim olacak; kardeşime ve anneme, çok daha güzel bir hayat sunmaya çalışacağım. Bir şey daha söyleyeyim mi Esma? Bunca koşturmanın arasında aşık bile oldum. Yakında annemin de tanışıp, onaylayacağını umduğum, beni çok seven bir erkek arkadaşım var. Kimseye anlatamadığım bu acılarımı bile paylaştı benimle. Başkalarının yaptığı gibi acımadı ama, yaralarımı sarmak için çabaladı.
Şu an durduğun yerden mutluluk, huzur, başarı sana çok uzak görünüyor olabilir. Benim için de öyleydi, annemin acılı yüzünü görürken, okulda hocalarım beni teselli ettiğini sanıp saçmasapan yorumlar yaparken, sınıf arkadaşlarım bana acırken veya arkadaşlarımı okuldan almaya babaları gelip, ben otobüsle dönmek zorundayken. Bütün bunlar geride kalmadı elbet, ama artık canımı eskisi gibi acıtmıyorlar ve ben hayat denen bu yolda bir tık daha iyi olmak için sürekli çabalıyorum, babam benimle gurur duysun diye. Onu hatırladığımda üzülmüyorum, onu ne kadar çok sevdiğimi, kısacık bi süre birlikte olsak bile bana çok güzel anılar verdiğini düşünüyorum. Eminim ki atlatacaksın sen de bugünleri. Sana tavsiyem umutsuzluğa kapılmamaya çalış ve insanlarda bulamadığım dostluğu kitaplarda fazlasıyla bulabileceğini fark et. Sakın unutma; sen annenin kızısın. Seni yetiştiren o güzel kadının kızısın. Senin için çok güzel hayalleri, istekleri vardı ve o da senin yanında olmayı her şeyden çok isterdi. Ama hayat bu seninki de böyle yaşanmak zorunda. Sen elinden geleni yap, öyle güçlü dur ki hayata karşı; annen gururlansın. "İşte benim kızım bu" desin.
not: Çok uzun yazdım biliyorum, ama hepsini okuyacağına eminim. Bu acıyı yaşamayan biri seni, beni anlayamaz, çok iyi biliyorum. Eğer konuşmak istersen, dertleşmek istersen ben hep buralardayım. Sevgiler.