selam kızlar.öncelikle konuyu doğru yere açtım mı bilemiyorum ama bunu sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü merak içerisindeyim...
bundan 2 gün evvel kuzenimin evindeydik.kuzenimin eşi(gelinimiz) bardakları yıkadı, masanın üzerine kapattı kurusun, suyu aksın diye.balkondaydık birden bi gürültüyle irkildik.bardak mutfağın ortasında parampaça olmuştu.öyle parçalanması içinde kesinlikle birinin itip yada bilerek yere fırlatması gerekirdi.ama imkanı yok böyle bişey olmadı çünkü bizden başka kimse yoktu evde.şaşırıp kaldık bardak tuzla buz olmuştu...
bi süre sonra oradan çıktık kuzenimin annesinin yani halamın evine gittik.balkondaki kültabağı aynı şekilde tuzla buz olmuş durumdaydı... ne olduğunu anlayamadık...
sizce bu nasıl bişey? neden olur?
bu konu hakkında bi fikri olupta benimle paylaşlaşırsanız sevinirim.şimdiden teşekkürederim....
Oncelikle merhaba.Gec gordum yazdiklarinizi ama ilgi alanima giren bir konu oldugu icin bilimsel icerigi hakkinda şu paylasacagim makaleyi okumanizi oneririm..
1958 doğumlu Sanin Akaş, fizik eğitimi için gitmiş olduğu Sorbonne’dan ABD’ye sıçradıktan sonra, Dünya’nın önde gelen matematikçi ve fizikçilerinden birisi oldu. Kısa zamanda Profesörlüğe yükselen Prof. Dr. Sanin Akaş, takyonlar üzerine yaptığı çalışmalar sırasında annesinin gönderdiği nazar boncuğunun kırılmasından yola çıkarak, fizikteki önemli gizlerden birini keşfetti.
Hocası Prof. Dr. Knarp Pirla ile konuya eğilen Akaş, 34 yıllık tecrübeleri neticesinde CERN’e önerdiği deneyleri kabul ettirdi. 15 Nisan 2012 tarihinde gerçekleştirilecek deneyler, kültürümüzde önemli bir yer tutan nazar kavramı ve mavi boncuk konusuna bilimsel bir kanıt sağlayacak. CERN’deki deneylerin Akaş’ı doğrulaması halinde nazar kavramı bilim literatürüne girecek.
İlgilendiğiniz konu neydi?
– Ben o zaman “takyon” dediğimiz parçacıklarla ilgileniyordum. Bunlar çok ilginç parçacıklardır, ışıktan hızlı hareket ederler teoriye göre. Biz sadece onlar yavaşladığında görebiliyoruz hatta yavaşladıklarında oluşan radyasyon çizgisini gözlemliyoruz ama o kadar. Amerika’ya gittikten sonra New York Üniversitesi’nden Alan Sokal ile tanıştım. Kendisi çok ilginç biri idi, takyonlar ile ilgili ilginç teorileri vardı ama Sokal sonra bıraktı peşini, ben devam ettim. Orda bir kaç deneye katıldım ve verileri yorumlayarak Takyon yoğuşması üzerine tezimi yazdım. Doktora tezim için Fransa’ya dönmem gerekiyordu ki işte orda kader denilen şeyin hayatımdaki etkisi ortaya çıktı.
Ne oldu peki?
– Annem o zaman bana sürekli Türkiye’den hediye paketleri yollardı. Ben o yoğunlukta son geleni açmayı unutmuşum. Neyse, bir gün deney kontrol odasındayken annemin paketinden bir kırılma sesi geldi, cam kırılması gibi. Ben paketi açtım kı içinden bir nazar boncuğu çıktı. Nazar boncuğu kırılmış. Üstünde durmadım ben tabi, o zamana kadar nazar boncuklarının kırıldığını duyardım ama bunun malzeme ile alakalı ya da bir şekilde tesadüf olduğunu düşünürdüm. Annemle telefonda konuşurken laf arasında bahsettim, “üzerinde nazar varmış, geçmiş evladım.” dedi. Tabi ben yine ciddiye almıyorum. Annemin ısrarı üzerine aradım, taradım, ne yaptım ettim gene gittim bir nazar boncuğu buldum ve astım masama. Hatta fotoğrafını çekip içi rahat etsin diye anneme yolladım ve konuyu kapattım.
Peki ne zaman konuya eğildiniz?
– Amerika’da aldığım nazar boncuğu kırılınca ben konuya değil ama neden kırıldığına eğilmeye başladım. Tabi şimdi yazdığım makalenin konusu şeklinde değil ama malzeme özellikleri, odadaki termal gerilim ve benzeri özellikleri incelemeye başladım. Aslında biraz yan proje, hobi gibiydi benim için. Bir sonuca ulaşmadı ama kafamı boşaltmış oldum.
Takyonlarla da ilgilenmeye devam ediyorsunuz
– Evet evet, sürekli deney sonuçlarını yorumluyorum ve o dönemki hocam Knarp Pirla ile de verileri paylaşıyorum. Bir gün hocam bana deney verilerindeki iki anomaliden bahsetti. Benim hiç dikkatimi çekmemişti ama ağır su havuzundan geçen takyon sayısında iki kere düşüş olmuştu. Ben tabi bunu güneşteki patlamaların durulmasına ya da daha başka sebeplere bağlıyordum ama hocam sen bunu bir kurcala dedi, çünkü benim hipotezim geçerli olsa daha fazla sayıda düşüş olması gerekir.
Bir süre sonra ben kurcalarken bir anda bir şey dikkatimi çekti. Takyon yoğunluğunun düşüşünden önce yoğunluk artıyor ve sonra bir anda düşüşe geçiyor. Yalnız bu düşüş kritik Planck zamanının çok üstünde. Planck Zamanı saniyenin 10 üzeri -43’te biridir. Ama bizim gözlemlerimiz bu yoğunluk düşüşünün 1 saniyenin az üstünde olduğunu gösteriyor ki bu astronomik bir zaman aralığı kuantum mekaniği için.
Peki nasıl açıklamaya çalıştınız
– İşin doğrusu açıklayamadım ve kenara koydum ben bunu.
Şimdi ben ordayken gene tabi paketler gelip gidiyor. Orda da üçüncü kez bir nazar cam eşyası kırıldı. Bilim tesadüflerle ilerler sözünü doğru çıkarırcasına ben o sırada veri alıyordum bilgilsayardan. Hemen verileri temizledim ve takyon düşüşünü gözlerimle gördüm. Gene yükselmiş yükselmiş ve tam o anda müthiş bir düşüş var takyon yoğunluğunda. Şimdi bu tabi yoğunlaştığım bir konuydu ya bir ara, neden kırılıyor bu cam diye. Ama bırakmıştım sonra ama beyin tabi ilginç bir oluşum. Siz bıraktım zannetseniz de bırakmıyor. O üçüncü boncuk kırılınca benim kafamda ampul yandı. Ben bir ilişki olduğundan iyice şüphelendim ama hocam ve partnerim daha kuşkucuydu. O da tabi çok şaşırdı. Yanlış sebep sonuç ilişkisi kurup kurmadığımı merak etti. Ama tabi bu öyle bir şey ki koşulları tekrar oluşturmak imkansız gibi bir şey.
E ne yaptınız peki?
- Şimdi o dönem çarpıştırıcı teknolojisi bugün gibi değil . Biz beklemeye başladık, her gün bütün Amerika’daki irili ufaklı çarpıştırıcı laboratuvarlardan takyon ölçümlerini aldık. Değişimleri görüyoruz, anlık düşüşleri ama o kadar fazla veri var ki. Biz de bu sefer Planck zamanını aşan
düşüşleri inceledik.
Ne buldunuz?
– Bu düşüşlerin yılda yaklaşık yüz civarı gözlemlendiğini. Hemen laboratuvarlara yazdık ama hepsinden gelen cevap “biz bu düşüşleri anomali olarak kaydettik, ilgilenmedik” dediler. Tabi o zaman anomaliyi bir yere de bağlayamıyorsunuz. Biz bütün laboratuarlara yazdık ama sonuç çıkmadı. Knarp ile bu fenomene ciddi ciddi eğildik. O zaman eski hocam Sokal bana bir eleştiri yazdı, metafiziksel bir fenomeni fizikle açıklamaya çalıştığım için. Ben de ona “Eskiden metafizik olan şeyler bir gün fiziksel gerçeklik olur, açıklayabilirsek eğer. Açıklayamazsak metafizik olarak kalmaya devam eder” diye.
Peki kaç senedir bu fenomeni araştırıyorsunuz?
– 34 sene oldu ve en sonunda sonuçlar anlam kazandı. Takyon yoğunluğunun düşüşünün uzay zamanda belli noktalarda tekillik yarattığını ispatladık. Bu tekillikteki yoğuşma uzay zaman eğrisinde belli bir noktaya yoğunlaştığında bir enerji dalgası ortaya çıkıyor. Şimdi bizim laboratuvarda yaptığımız deneyler bu yoğunlaşmanın atomaltı dünyadan öteye geçip, yani Planck boyutunu geçip, fiziksel dünyada etkileri olabileceğini gördük. İşte yani, cam kırılmaları, su su yüzeyinde titreşimler, bazı insan ve hayvanlarda irritasyon.
Peki bu ne ile alakalı hocam?
– İşte şimdi sorumuzun ikinci kısmı bu. Tamam, takyon yoğunlaşması o nazar boncuklarını kırıyor ama Takyon neden orda yoğunlaşıyor? İşte o zaman biz şöyle bir şey düşündük. Eğer Takyon yoğunlaşması bir yere akıyorsa demek ki bir yerde boşluk oluyor. Takyon boşluğu dedik biz buna. Ve bu sefer oturduk Takyon boşluğu ölçmeye giriştik. Bunun için bir cihaz tasarladık ve bu cihaz sayesinde takyon yoğunluğunu gerçek zamanlı ölçmeye başladık. Ben bu sayede Fields madalyası aldım hatta. Bu cihaz gösterdi ki gerçekten bu yoğunluk bir anda kaybolabiliyor. İşin daha da ilgi çekici yanı bu tamamen bio enerji ile alakalı.
su yüzeyinde titreşimler, bazı insan ve hayvanlarda irritasyon.
Peki bu ne ile alakalı hocam?
– İşte şimdi sorumuzun ikinci kısmı bu. Tamam, takyon yoğunlaşması o nazar boncuklarını kırıyor ama Takyon neden orda yoğunlaşıyor? İşte o zaman biz şöyle bir şey düşündük. Eğer Takyon yoğunlaşması bir yere akıyorsa demek ki bir yerde boşluk oluyor. Takyon boşluğu dedik biz buna. Ve bu sefer oturduk Takyon boşluğu ölçmeye giriştik. Bunun için bir cihaz tasarladık ve bu cihaz sayesinde takyon yoğunluğunu gerçek zamanlı ölçmeye başladık. Ben bu sayede Fields madalyası aldım hatta. Bu cihaz gösterdi ki gerçekten bu yoğunluk bir anda kaybolabiliyor. İşin daha da ilgi çekici yanı bu tamamen bio enerji ile alakalı.
su yüzeyinde titreşimler, bazı insan ve hayvanlarda irritasyon.
Peki bu ne ile alakalı hocam?
– İşte şimdi sorumuzun ikinci kısmı bu. Tamam, takyon yoğunlaşması o nazar boncuklarını kırıyor ama Takyon neden orda yoğunlaşıyor? İşte o zaman biz şöyle bir şey düşündük. Eğer Takyon yoğunlaşması bir yere akıyorsa demek ki bir yerde boşluk oluyor. Takyon boşluğu dedik biz buna. Ve bu sefer oturduk Takyon boşluğu ölçmeye giriştik. Bunun için bir cihaz tasarladık ve bu cihaz sayesinde takyon yoğunluğunu gerçek zamanlı ölçmeye başladık. Ben bu sayede Fields madalyası aldım hatta. Bu cihaz gösterdi ki gerçekten bu yoğunluk bir anda kaybolabiliyor. İşin daha da ilgi çekici yanı bu tamamen bio enerji ile alakalı. su yüzeyinde titreşimler, bazı insan ve hayvanlarda irritasyon.
Peki bu ne ile alakalı hocam?
– İşte şimdi sorumuzun ikinci kısmı bu. Tamam, takyon yoğunlaşması o nazar boncuklarını kırıyor ama Takyon neden orda yoğunlaşıyor? İşte o zaman biz şöyle bir şey düşündük. Eğer Takyon yoğunlaşması bir yere akıyorsa demek ki bir yerde boşluk oluyor. Takyon boşluğu dedik biz buna. Ve bu sefer oturduk Takyon boşluğu ölçmeye giriştik. Bunun için bir cihaz tasarladık ve bu cihaz sayesinde takyon yoğunluğunu gerçek zamanlı ölçmeye başladık. Ben bu sayede Fields madalyası aldım hatta. Bu cihaz gösterdi ki gerçekten bu yoğunluk bir anda kaybolabiliyor. İşin daha da ilgi çekici yanı bu tamamen bio enerji ile alakalı.