İnsan Kalmak

surak

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
27 Ocak 2016
1.181
1.845
133
31
Merhabalar;
Değerli fikirlerinizi almak istiyorum. İnşallah güzel bir sohbet olur.
Bu yaşadığımız hız ve haz çağı başımı döndürüyor. İnsanların özne olmaktan çıkıp nesne olması içimi acıtıyor. Ürünlere dönüşüyoruz. İşimi görüp, duygusal doyum yaşamamı sağlıyıcaksan hayatımdasın yoksa sıradaki. Neden artık unutmak yok saymak çok kolay neden hep elimi sallasam ellisi ona mi kaldım cinsi atarlar bu kadar yaygın.
Niye hep ben diyoruz. Nasıl insan kalıcaz? Şimdiden yorum yapan herkese çok teşekkür ederim...
 
Çünkü unutamayıp acı çekmek de bir yere kadar katkı sağlıyor. Eskiden yas süreci takdir edildiği için dramatize edilirmiş. Şimdi de özgüven, anı yaşamak gibi kavramlar takdir görüyor ve insanlar bunlara odaklanıyor, yas süreci yerine bunları ön plana çıkarmaya gayret ediyor. Üslubunca bayağı durabiliyor, o ayrı.
Ek: Burnuma erkek üye kokusu geliyor.
 
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Erkek değilim sizi nasıl inandırabilirim bilemiyorum. Evet Size katılıyorum. Eskiden yas süreci takdir edildiği için dramitize edilirdi. Şimdi değer yargılar değişti. Ama takdir görmek şahsen umrunda değil ben insanlara ürün gibi davranılmasına dayanamıyorum.
 
Her turlu cirkinligi saygisizligi hadsizligi ozgurluk diye diye normallestirdik sonuc yiprandik yiprandik parcalandik kalbe ruha duygusalliga yer kalmadi .... gunu geciriyoruz kendimizi uzmeden en degerlisi biz olduk cunku acilardan yipranmisliktan bunu ogrendik...
 
Her turlu cirkinligi saygisizligi hadsizligi ozgurluk diye diye normallestirdik sonuc yiprandik yiprandik parcalandik kalbe ruha duygusalliga yer kalmadi .... gunu geciriyoruz kendimizi uzmeden en degerlisi biz olduk cunku acilardan yipranmisliktan bunu ogrendik...
Çok haklısınız. En az zayiatla günü kurtarmaya bakar olduk. İnce fikirler, hassas ruhlar eskilerde mi kaldı bilemiyorum.
Halimizi anlatan bir serzeniş var. Fransız yazar Nicolas Chamfort ölmeden önce bıraktığı notta "Yaşamak için kalbin kırılması ya da kurşuna dönmesi gereken bu dünyadan göçüyorum"... Her neye inanıyorsak o bizi insan etsin...
 
Ülkemizde milyon insan var milyon insanın yarısı farklı Ülke,ve şehirdenler insanların kültürleri,görüşleri birbirine karıştıkça ve batının çağdaşlığını değil kötü yanlarını alan gençlerimiz oldukça Türkiyem daha neler görecek.Bu daha 'FRAGMAN'.
 
Niye hep ben diyoruz. Nasıl insan kalıcaz? Şimdiden yorum yapan herkese çok teşekkür ederim...

Gördüğüm katı insanların çoğunun zamanla bu hale geldiğine şahit oldum.

Şahsen ben de kısmen öyleyim.

Dramatik bir hayatım yok ya da birilerinin yaptığı büyük yanlışlardan çekmiş değilim.

Ama yirmili yaşların başındaki "her şey çok güzel olacak, hadi şuraya mutlu bir ağaç çizelim" diyen halim de yok.

Her şey olduğu ve olması gerektiği gibi işleyecek, aksilik ve hataya tahammülüm yok, yıllar süren eğitim ve iş hayatı, tecrübeler insanı makineleştiriyor biraz, maddeleştiriyor, hatta kadını erkekleştiriyor.

Bir de şu var...

Sert olmak daha kolay, daha az acıtıyor.

Anlayışlı olmak, acıları paylaşmak hem zahmetli hem de her yiğidin harcı değil, böyle bir dünyada hisli bir insan olmakta ısrar etmek intihardan farksız çünkü...

 
Ülkemizde milyon insan var milyon insanın yarısı farklı Ülke,ve şehirdenler insanların kültürleri,görüşleri birbirine karıştıkça ve batının çağdaşlığını değil kötü yanlarını alan gençlerimiz oldukça Türkiyem daha neler görecek.Bu daha 'FRAGMAN'.
Bir arkadaşım da sizin gibi söyledi bana surak bu hal daha da kötüye gidecek.
Bir yandan da cehaletin bedeli ödeniyor. İnsanlar kadınıyla erkeğiyle uzun süre baskılandı. Duygular ve ihtiyaçlar yok sayıldı. Sonra birden değer yargılar değişti düşünün ki uzun süre baskılanmış bir insana birden sen özgürsün diyorsun elbette ortaya tuhaf bir manzara çıkması normal.
 
Bir arkadaşım da sizin gibi söyledi bana surak bu hal daha da kötüye gidecek.
Bir yandan da cehaletin bedeli ödeniyor. İnsanlar kadınıyla erkeğiyle uzun süre baskılandı. Duygular ve ihtiyaçlar yok sayıldı. Sonra birden değer yargılar değişti düşünün ki uzun süre baskılanmış bir insana birden sen özgürsün diyorsun elbette ortaya tuhaf bir manzara çıkması normal.
Bu özgür muhabetti nasıl bir şey biliyor musun bir hayvana işkence edip dünyadan soyutlayıp bir anda bırakmak gibi ...
Ülke bu halde devam ederse iyi gitmesini zaten bekleyemeyiz bu resmen ağustosta kar yağmasını istemek olur.
 
Sevebilmek, merhamet etmek çok önemli bence.

Arkadaş olmaya başladığım biri var, kendi erkek. Ona ne kadar aşk acısı çektiğimi anlatırken yüzüme bomboş baktı. Hiç aşık olmamış bilmiyor. Sevgilisi de var ama hiç aşık olmamış bana çok garip geldi insan 30 yaşına kadar platonik de olsa aşık olur be ya. Bana ne gerek vardı bunları yapmaya dedi, ben de sen hiç benim kadar sevmedin ki dedim. O an ne dediğimi cidden anlayamadı.

Aşk, sevgi , hissiyat yok arkadaş yaşadığım yerde ilişkiler çıkar çerçevesinde dönüyor burda. Zengin adam arayan kadınlara herkes o kadar alışmış ki, karşılıksız, çıkarsız sevdiğime kimseyi inandıramadım aşkımın sahibi olan adamı bile ya neyse.

Kalp olacak insanda. Karşılıksız kalbini verebileceksin, karşılıksız merhamet sunabileceksin. Acı çeken taraf da oldum ama şükür ben yüreğimi hiç kaybetmedim.
 
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Erkek değilim sizi nasıl inandırabilirim bilemiyorum. Evet Size katılıyorum. Eskiden yas süreci takdir edildiği için dramitize edilirdi. Şimdi değer yargılar değişti. Ama takdir görmek şahsen umrunda değil ben insanlara ürün gibi davranılmasına dayanamıyorum.

İnsanlar ürün gibi yaşamayı tercih ediyor.
Mesela sürekli güncellemeye ihtiyaç duyuyorlar. Moda, teknoloji vs ayak uydurmaya çalışarak bu işi hallediyorlar.
Sonra sürekli yeni kalmak istiyorlar. Genç görünmek, daha güzel olmak gibi..
Hemen hemen herkes kendini aynı kalıba sokmakla meşgul. Mesela herkes sosyal medya hesaplarında gördüğü hayatları yaşamak istiyor.
Örnekler çokça verilebilir.
Ezberlenmis hayatlar yaşıyoruz.
Hani ilkokulda sorarlardi boş zamanlarında ne yapıyorsun diye bütün sınıf kitap okumak derdi ya. Aynı ezber bütün hayatta şimdi.
 
Gördüğüm katı insanların çoğunun zamanla bu hale geldiğine şahit oldum.

Şahsen ben de kısmen öyleyim.

Dramatik bir hayatım yok ya da birilerinin yaptığı büyük yanlışlardan çekmiş değilim.

Ama yirmili yaşların başındaki "her şey çok güzel olacak, hadi şuraya mutlu bir ağaç çizelim" diyen halim de yok.

Her şey olduğu ve olması gerektiği gibi işleyecek, aksilik ve hataya tahammülüm yok, yıllar süren eğitim ve iş hayatı, tecrübeler insanı makineleştiriyor biraz, maddeleştiriyor, hatta kadını erkekleştiriyor.

Bir de şu var...

Sert olmak daha kolay, daha az acıtıyor.

Anlayışlı olmak, acıları paylaşmak hem zahmetli hem de her yiğidin harcı değil, böyle bir dünyada hisli bir insan olmakta ısrar etmek intihardan farksız çünkü...
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Haklısınız anlamaya çalışmanın yükü ağırdır. Ama bunca kötülüğün kaynağı da bu anlamaya çalışmamak...
 
Sevebilmek, merhamet etmek çok önemli bence.

Arkadaş olmaya başladığım biri var, kendi erkek. Ona ne kadar aşk acısı çektiğimi anlatırken yüzüme bomboş baktı. Hiç aşık olmamış bilmiyor. Sevgilisi de var ama hiç aşık olmamış bana çok garip geldi insan 30 yaşına kadar platonik de olsa aşık olur be ya. Bana ne gerek vardı bunları yapmaya dedi, ben de sen hiç benim kadar sevmedin ki dedim. O an ne dediğimi cidden anlayamadı.

Aşk, sevgi , hissiyat yok arkadaş yaşadığım yerde ilişkiler çıkar çerçevesinde dönüyor burda. Zengin adam arayan kadınlara herkes o kadar alışmış ki, karşılıksız, çıkarsız sevdiğime kimseyi inandıramadım aşkımın sahibi olan adamı bile ya neyse.

Kalp olacak insanda. Karşılıksız kalbini verebileceksin, karşılıksız merhamet sunabileceksin. Acı çeken taraf da oldum ama şükür ben yüreğimi hiç kaybetmedim.
Ne mutlu Size öyleyse zaten acı çekmek bence bir insanın ruh taşıdığının en büyük göstergesi inşallah Allah sizi gerçek insanlarla karşılaştırsın
 
İnsanlar ürün gibi yaşamayı tercih ediyor.
Mesela sürekli güncellemeye ihtiyaç duyuyorlar. Moda, teknoloji vs ayak uydurmaya çalışarak bu işi hallediyorlar.
Sonra sürekli yeni kalmak istiyorlar. Genç görünmek, daha güzel olmak gibi..
Hemen hemen herkes kendini aynı kalıba sokmakla meşgul. Mesela herkes sosyal medya hesaplarında gördüğü hayatları yaşamak istiyor.
Örnekler çokça verilebilir.
Ezberlenmis hayatlar yaşıyoruz.
Hani ilkokulda sorarlardi boş zamanlarında ne yapıyorsun diye bütün sınıf kitap okumak derdi ya. Aynı ezber bütün hayatta şimdi.
Bir psikolog katıldığı bir programda dediklerinize dikkat çekmişti. Psikolojik olarak bir insanın içi ne kadar boşalırsa dışına verdiği önem o derece artarmış. Birde şunu eklemişti ve bende çok tuttum bunu gizli olan saygıyı hakeder. İnsanlar teşhir ettikleri şeylere bir süre sonra saygı duymazlarmış. Ne ilginç bir mekanizmamız var hayret ediyorum.
 
Bir çocuk düşün elleri henüz yumuşacık pamuk gibi... Okula gitmesi gereken yaşta tarlaya pamuk toplamaya, saban yapmaya yollanıyor. Eve her gün parçalanmış elleriyle dönüyor çocuk, çok acı çekiyor. Günler günleri aylar yılları kovalıyor ve gün geliyor çocuk bir bakıyor ki, elleri öyle bir nasır tutmuş ki bırak pamuk dikenini, bıçak saplasan etkilemeyecek kadar katılaşmış derisi... İnsanoğlu da böyle işte, kimi doğuştan, kimi sonradan böyle nasırlaşıyor.
 
ben konuya çok hak verdim
sosyal medyada bile karşıda ki insanın kırılıp kırılmayacağını düşünmeden like peşinde koşan insanlar dolu
yüzeysel ilişkiler yüzeysel hayatlar
mesela kadın erkek ilişkileri kadınlar güç statü ve paralı erkek peşinde genelde erkekler ise boylu poslu uzun bacaklı kızların
karşısındakine insan niyetiyle bile bakmıyorlar
içini görmüyorlar denir ya o mesele
kendini en iyisine layık görüp o en iyisine sahip olma arzusu kısaca kapitalizm toplumu da bunu destekleyip duruyor
sonra etrafımız 30 yıllık karısını aldatan karısı kanserken boşanma davası açan adamlarla doluyor
çünkü kadın hep genç ve dinç kalmalıydı
bazen sonsuza kadar yalnız yaşasam da şu duygusuz yapay birlikteliklerin bir tarafı olmasam diyorum
 
ben konuya çok hak verdim
sosyal medyada bile karşıda ki insanın kırılıp kırılmayacağını düşünmeden like peşinde koşan insanlar dolu
yüzeysel ilişkiler yüzeysel hayatlar
mesela kadın erkek ilişkileri kadınlar güç statü ve paralı erkek peşinde genelde erkekler ise boylu poslu uzun bacaklı kızların
karşısındakine insan niyetiyle bile bakmıyorlar
içini görmüyorlar denir ya o mesele
kendini en iyisine layık görüp o en iyisine sahip olma arzusu kapitalizm toplumu da bunu destekleyip duruyor
sonra karşımıza 30 yıllık karısını aldatan karısı kanserken boşanma davası açan adamlarla doluyor
çünkü kadın hep genç ve dinç kalmalıydı
bazen sonsuza kadar yalnız yaşasam da şu duygusuz yapay birlikteliklerin bir tarafı olmasam diyorum
İster kadın ister erkek olsun ilkesiz her insan üründür.Birde bence biraz da özeleştiri yapmak lazım biz kadınları fantastik bir kafayla büyütüyorlar. Gerçekçi beklentiler göremiyorum çiftlerde şartlı sevgilerle dolu toplum. Sosyal medyada yansıtma yapıyor. Memleket gerçeği bu değil...
 
Çünkü unutamayıp acı çekmek de bir yere kadar katkı sağlıyor. Eskiden yas süreci takdir edildiği için dramatize edilirmiş. Şimdi de özgüven, anı yaşamak gibi kavramlar takdir görüyor ve insanlar bunlara odaklanıyor, yas süreci yerine bunları ön plana çıkarmaya gayret ediyor. Üslubunca bayağı durabiliyor, o ayrı.
Ek: Burnuma erkek üye kokusu geliyor.
buda olayın başka bir yönü eskiden bir adam veya kadın biri için yıllarca yas tutar evlenmezse yada başka birini sevmezse buna çok değer verilir o kişiler takdir edilirdi
şimdi duyacağı laf
hayatını kaydırmışsın bir erkek/kadın için değer mi
o hayatına devam ederken kurudun kaldın gibi bir şey
yani her erdem başka bir şeyle yer değiştiriyor ve bu sadece ilişkileri değil hayatın her yönünü etkiliyor
 
İster kadın ister erkek olsun ilkesiz her insan üründür.Birde bence biraz da özeleştiri yapmak lazım biz kadınları fantastik bir kafayla büyütüyorlar. Gerçekçi beklentiler göremiyorum çiftlerde şartlı sevgilerle dolu toplum. Sosyal medyada yansıtma yapıyor. Memleket gerçeği bu değil...
ee doğru
şartlı sevgi lafına özellikle hak verdim deminki konuya geliyor gen güzel sağlıklı olursan seni severim
annemin lafından çıkmaz annemle beraber yaşarsan seni severim
maaşımı her ay eline almadan bana verirsen seni severim vs. vs. uzar gider
sosyal medyayı çok önemseyemiyorum oraya bakarsak herkes sevgi kelebeği aşk böcüğü
muhteşem süper anne ve baba hayatlarında hiç hata yapmıyorlar
 
Bir psikolog katıldığı bir programda dediklerinize dikkat çekmişti. Psikolojik olarak bir insanın içi ne kadar boşalırsa dışına verdiği önem o derece artarmış. Birde şunu eklemişti ve bende çok tuttum bunu gizli olan saygıyı hakeder. İnsanlar teşhir ettikleri şeylere bir süre sonra saygı duymazlarmış. Ne ilginç bir mekanizmamız var hayret ediyorum.

Bu çok yöne çekilir :)
Eğer bahsettiğiniz gizlilik/teshircilik giyim-kusam tercihi üzerine söylenmişse herhangi birinin hayatını elestirmeden önce herkes kendine baksın derim.
Eğer yaşamı her attığı adamı teşhir etmekse pek sağlıklı bir durum değil bence..

Sorun tespiti yapmak istiyorsanız sevmek üzerine düşünün.
Sevmek başka bir şey
Bugün herkes seni seviyorum kelimesinin içinin bosaltildigindan ve cok söylenmesinden şikayet ediyor ya,
Hata ediyor.
Sadece karşı cinsin sevilebilecegini düşünerek hata ediyor.
Halbuki kimse yanlış anlamasa da söylesek sevdiğimiz insanlara
Ne güzel insansın, seni seviyorum diyebilsek.
Bunu duyan bir insan mutlaka güzel insan olmaya çalışır :)
 
Back
X