Yazacaklarım biraz detay içerdiğinden okurları rahatsız edebilir, ancak paylaşmak ve içimden atmak istedim. Bir nebze de içimi söndürmek, zira bu ara içim yangın yeri...
Geçen hafta babaannemi kaybettik.
Normalde üzülmemem gereken bir durum olarak gelip geçecek zannederdim.
Ama öyle olmuyormuş, en son babaannemi 1,5 sene önce görmüştüm.
Her memlekete gittiğimde muhakkak gider ziyaretimi yapar, helallik alırdım.
Yine bir memleket ziyaretine gittiğimde görmüştüm onu.. Şimdi ise diyorum ki, keşke daha sık mı gitseydim.
Çocukluğumda babaanneme dair çok az anı kalmış aklımda.
Güzel olanlar da var, acı olanlarda...
Sevmezdim babaannemi, oysa ki şimdi fark ediyorum gereksiz yere nefretle zaman kaybetmişim.
Babaannem anneme zamanında çok çektirdi.
Kendimin de şahit olduğu bir çok konu oldu.
Ancak dünyanın en kötüsü denilecek insan değilmiş, onu anlamam geç oldu.
Bütün üzüntüm bu yüzden.
Babaannemin vefat haberini alır almaz yola çıktık ve memlekete gittik eşim ile beraber.
Gece geç saatte vardık, halamlar üzgün, ama gerçekten dirayetliydiler.
Bizi o kadar güzel ağırladılar ki anlatamam.
Babaannemi görmekte nasib oldu, gasilhanede.
Gittiğimiz günün ertesi günü defnedildi.
Ancak benim tabii ki yüreğim onu görmeyi kaldırmazdı.
Halama da öyle demiştim, fakat ne hikmetse, ayaklarm beni götürdü resmen olduğu yere.
Yıkanmadan dakikalar evvelinde (üzerinde kıyafetleri vardı) gördüm onu.
Ama böyle bir yüz olamaz, öyle bir manzara ile karşılaşacağımı tahmin edemezdim.
Uyuyan bir bebek gibiydi.
Aşırı etkilendim, kendime aşırı kızdım, koyulan mesafelere kahrettim resmen...
Tek diyeceğim kimin ne amel işlediğini kimse bilemez.
Bilmeden bir sevap işlenir, hayır yapılır, günahlar affolur veya tam tersi, bir günah ile tüm sevaplar yok olur.
Şunu anladım ki, hayatta ne olursa olsun, ölümden başkası yalan.
Kime ne kadar kızarsak kızalım, kim ile ne sorunumuz olursa olsun, böyle mesafeler, insanın ilerde vicdanını yoruyor...
Babaannemin vefat haberini almadan önce, kayınvalidemler ile çok tatsız şeyler yaşadım.
Annemin rahatsızlığında beni aramayıp sormadıkları, hiç bir şekilde ilgilenmedikleri için kızgındım onlara.
Bir akşam da evlerine gidip "beni neden yanlız bıraktınız bu kadar" diye sitem etmiştim.
Kavga mahiyetinde birşey yaşanmadı ancak benim için "yanlış tercih" olduğumu söyledi kayınpederim.
Evimden kovulduğu halde evime geldiğini iddia etti.
Eşim tabii ki beni savundu. Çünkü yapılan ithamlar asılsızdı.
Ancak, babaannemin vefatı ve cenazesinde bulunmamızdan o kadar çok etkilendim ki.
Artık onlara da kızmıyorum...
Hiç birşey eskisi gibi olmayacak biliyorum, ancak yaşadıklarım da büyük tecrübe oldu.
Mesafeli kalsak dahi, bıçak gibi hiç bir ilişkinin kesilmemesi gerektiğini, hele ki bu aile mevzusu ise, çok daha dikkat edilmesi gerektiğini öğrendim...
Sizlerle de paylaşmak istedim içimdekileri.
Allah yerinde dinlendirsin babaannemi, keşke daha farklı olsaydı herşey.
Keşke daha fazlasını yapabilseydik onun için.
İnşallah hakkını helal etmiştir. Bana kırgın değildir...
Geçen hafta babaannemi kaybettik.
Normalde üzülmemem gereken bir durum olarak gelip geçecek zannederdim.
Ama öyle olmuyormuş, en son babaannemi 1,5 sene önce görmüştüm.
Her memlekete gittiğimde muhakkak gider ziyaretimi yapar, helallik alırdım.
Yine bir memleket ziyaretine gittiğimde görmüştüm onu.. Şimdi ise diyorum ki, keşke daha sık mı gitseydim.
Çocukluğumda babaanneme dair çok az anı kalmış aklımda.
Güzel olanlar da var, acı olanlarda...
Sevmezdim babaannemi, oysa ki şimdi fark ediyorum gereksiz yere nefretle zaman kaybetmişim.
Babaannem anneme zamanında çok çektirdi.
Kendimin de şahit olduğu bir çok konu oldu.
Ancak dünyanın en kötüsü denilecek insan değilmiş, onu anlamam geç oldu.
Bütün üzüntüm bu yüzden.
Babaannemin vefat haberini alır almaz yola çıktık ve memlekete gittik eşim ile beraber.
Gece geç saatte vardık, halamlar üzgün, ama gerçekten dirayetliydiler.
Bizi o kadar güzel ağırladılar ki anlatamam.
Babaannemi görmekte nasib oldu, gasilhanede.
Gittiğimiz günün ertesi günü defnedildi.
Ancak benim tabii ki yüreğim onu görmeyi kaldırmazdı.
Halama da öyle demiştim, fakat ne hikmetse, ayaklarm beni götürdü resmen olduğu yere.
Yıkanmadan dakikalar evvelinde (üzerinde kıyafetleri vardı) gördüm onu.
Ama böyle bir yüz olamaz, öyle bir manzara ile karşılaşacağımı tahmin edemezdim.
Uyuyan bir bebek gibiydi.
Aşırı etkilendim, kendime aşırı kızdım, koyulan mesafelere kahrettim resmen...
Tek diyeceğim kimin ne amel işlediğini kimse bilemez.
Bilmeden bir sevap işlenir, hayır yapılır, günahlar affolur veya tam tersi, bir günah ile tüm sevaplar yok olur.
Şunu anladım ki, hayatta ne olursa olsun, ölümden başkası yalan.
Kime ne kadar kızarsak kızalım, kim ile ne sorunumuz olursa olsun, böyle mesafeler, insanın ilerde vicdanını yoruyor...
Babaannemin vefat haberini almadan önce, kayınvalidemler ile çok tatsız şeyler yaşadım.
Annemin rahatsızlığında beni aramayıp sormadıkları, hiç bir şekilde ilgilenmedikleri için kızgındım onlara.
Bir akşam da evlerine gidip "beni neden yanlız bıraktınız bu kadar" diye sitem etmiştim.
Kavga mahiyetinde birşey yaşanmadı ancak benim için "yanlış tercih" olduğumu söyledi kayınpederim.
Evimden kovulduğu halde evime geldiğini iddia etti.
Eşim tabii ki beni savundu. Çünkü yapılan ithamlar asılsızdı.
Ancak, babaannemin vefatı ve cenazesinde bulunmamızdan o kadar çok etkilendim ki.
Artık onlara da kızmıyorum...
Hiç birşey eskisi gibi olmayacak biliyorum, ancak yaşadıklarım da büyük tecrübe oldu.
Mesafeli kalsak dahi, bıçak gibi hiç bir ilişkinin kesilmemesi gerektiğini, hele ki bu aile mevzusu ise, çok daha dikkat edilmesi gerektiğini öğrendim...
Sizlerle de paylaşmak istedim içimdekileri.
Allah yerinde dinlendirsin babaannemi, keşke daha farklı olsaydı herşey.
Keşke daha fazlasını yapabilseydik onun için.
İnşallah hakkını helal etmiştir. Bana kırgın değildir...