Bu kadıncağız;olayların genelinde hatası olsun olmasın,2.5 aylık bebeğiyle tek başına olduğu bir şehirde sonumuz ne olacak diye kendini parçalıyor da,Allah'ın cezası adam anne babasının memleketinde maç keyfi yapıyor artık ben de zıvanadan çıktım okurken,bu nasıl bir merhametsizliktir ya...
Hande ben de öğretmenim arkadaşım,daha seminerlerin başlamasına 8 gün var.Alıp bebeğini annenlerin evine gitseydin ya,hatta gitsene.Tek başına koca şehirde,bebekle,bu düşüncelerle neden bir başına mücadele veriyorsun,erkeğim diye geçinen onursuz adam aile huzuru altında kafasını toplarken...
Allah yuva yıkanların da,o yuvanın yıkılmasına vesile olanların da,yapıcı değil yıkıcı olanların da,evlenmiş baba koca olmuş ama anasının minik erkeği olma duygusundan kurtulamayan adamların da cezasını versin,çıldırdım artık okurken...
Yazdığım bu mesajın üzerine duşa girdim dün gece,suyu açıp altında ağladım öylece hırsımdan ve düşündüm.Okurken bile yaşadığım bu olayda,kendimi senin yerine koymaya çalıştım,ve gerçekten canım yandı.Ben ne yapardım diye uzun uzun düşündüm Hande'cim...Öncelikle evli değilim belirtmeliyim,o yüzden yorumlarım eksik olabilir ama yazıcam...
Bir kere net fikrim,eşinin boşanma niyetinde olmadığı.Boşanacak adam,hayatını sil baştan değiştirecek adam,üstelik oğluna bu kadar düşkün bir adam;boşanacağı karısına birgün başka ellerin değeceğini düşünerek,oğlunun belki de başka bir adamın yanında büyüyeceğini düşünerek maç izlemeyemez,eminim buna.Eşin bunları düşünmüyor ve o yüzden maç izleme,ailesini düğünden alabilme gibi olağan rutin işlerine rahatça devam edebiliyor.Çünkü kafasında boşanma filan yok,tamamen blöf,amaç Hande'nin burnunu daha önce hiç sürtmediği derecede sertçe sürtmek ve bir daha ailesine ya da kendisine aynı hataları tekrarlayacak cesareti vermemek kendince...
Peki neden şehir dışında?Çünkü Hande'nin bebekle tek başına zorlandığını biliyor ve aklınca seni bebeğinle koca bir şehirde tek başına bırakarak,''bensiz olamazsın'' bağımlılığı yaratmaya çalışıyor.Yani Hande zorlanacak,imkansızlanacak ve O'nun şartları ile bu evliliği sürdürme kararı verecek,kurgu bu...
Adım gibi eminim ki,babası seni aradığında da yanındaydı.Çünkü insanın öz babası da olsa,böyle meselelerde oğlunun bilgisi dışında müdahil olmaz olaylara.Yanındaydı ve hatta bence babasına,''bir de sen ara ağzını ara baba,bakalım düşüncesi ne,hatasını anlamış mı'' komutu veren de kocandı bence...
Peki ben olsam aynı durumda ne yapardım diycem,çünkü şunu yap diyemem evli olmadığım için yorumlarımın yanlış olma kapısını açık bırakmak durumundayım çünkü.Ben olsam hemen önce kardeşimi yanıma çağırırdım,Onunla birlikte ailemin yanına giderdim tek gitmem bebekle zor olacaksa.Aileme de belli etmek istemiyorsam,eşimin memlekette bir veraset işi var misal,yalnız kalmayım diye beni de buraya gönderdi derdim.Eşime de hiçbirşey söylemezdim.Geldiğinde bebekle perişan olmuş bir Hande değil,kapı duvar bulurdu.Kasıtlı olarak da oğlumun oyuncağını ve çorabını en görebileceği yere bırakırdım,o yoksunluk duygusunu en şiddetli biçimde yaşatırdım Ona.Sonra 2 eylülde seminerler başlamadan bir gün önce hangi şehirdeysem oranın acilinden raporumu alırdım 10 gün,okuluma fax'lardım.13 eylüle kadar uzatırdı bu kalışımı.O arada ben evden gidiyorum tarzı mesajlar atmazdım eşime,evden çıkan kusurlu sayılabildiği için telefon kayıtlarından tespit edilebilecek yazışmalara mahal vermezdim.Giderdim...Sonra ne olurdu,eşim çırpına çırpına ailemin kapısında alırdı soluğu....
Bu benim şahsi fikrim,ama çok uzun düşündüm ve olayları lehine çevirecek en şiddetli tokatın bu olduğuna karar verdim...Umarım hakkında hayırlısı olur...