İş meselesi...

Bu arada soranlar olmuştu yazmayı unutmuşum 1 yıllık evliyim.
Hanımlar hepinize tek tek teşekkür ederim, erkeklerin bu düşüncelerini garipsiyordum yalnız değilmişim çok sevindim. Hayat müşterek elbette ki birbirimize yardımcı olmak zorundayız ama evlilik denen kurumda iş kurumu değil fedakarlık gerekiyor. Nasıl ki ben eşimin borcu olup maddi manevi her türlü ona yardım etmeyi düşünürsem onun da aynı şekilde düşünmesini beklerim. Ama olmuyor demek ki. Neyse inşallah Allah bana da tüm iş arayanlara da hayırlı işler nasip etsin. Hele hele benden kat kat ihtiyacı olanlar var.. Çocuk meselesi de Allah büyük geciktirmemek taraftarıyım zaten 29 olucam gelecek ay, artık genç annelik için geçmiş ola ha 29 ha 30 ha 31 çokta farkı yok. Ben en iyisi bulduğum gibi düzgün bir iş başlayım.
 
İİBF bölümlerinde yüksek lisans yapmanın akademik kariyer dışında bir gereği yok, bence. Devlet zaten KPSS ile alıyor, özel sektörde de İİBF bölümlerinde yüksek lisans arayan çok az yer var, çoğunun dikkate aldığı şey iş tecrübesi durumu, yabancı dil, falanca programı biliyor mu falan filan. Bazı işler için bazı sertifikalar gerekiyor mesela, bunları arıyorlar daha çok. 2 yıl iş tecrübesi 29 yaşındaki birine göre az, siz şimdi muhtemelen yüksek lisans falan da yaptım deyip daha seçici davranıyorsunuz. Kurumsal bir yer değilse 2-3 bin gibi bir maaşı bu tecrübe ile bulabilmeniz zor. İşverenlerin gözünde gençlik de çok önemli, şimdi 25 yaşında 2 sene tecrübesi olan biri ile 29 yaşında 2 sene tecrübesi olan biri aynı değil onlar için. Adam bakacak, yüksek lisans falan yapmış ama yüksek lisans teori ağırlıklı ise özel sektörde çoğu yer için bir önem arz etmez muhtemelen. Ben de iş ilanlarına bakıyorum, gözüme en fazla çarpan şey yabancı dil, tecrübe ve bu tecrübenin getirdiği bazı konularda bilgili olmak.

Eşinizin kredi ile ilgili yaptığı yorumu kırıcı olmuş, düşüncesi de kırıcı ama bir açıdan bakınca da mantıklı. Hiç kimse keyfinden kyk kredisi almaz, bana da burs çıkmadı kredi çıktı ve almasam okuyamazdım bile. O burs-kredi ihtiyaca göre dağıtılmıyor bunun da altını çizelim. Kırıcı olmuş evet ama öyle bir ülkedeyiz ki borçsuz okunmuyor bile. Bir de bu kredi sisteminde bir mantıksızlık olduğunu düşünüyorum. Şimdi bu ülkede en fazla tüketim, para harcama eğilimi gösteren kesim öğrenci kesimidir. Devletin bana vermiş olduğu o kredi 4 sene içinde bilmem kaç katıyla ona bir şekilde geri dönüyor zaten bu bütün öğrenciler için geçerli. Öğrencilerin çoğu elindeki parayı çok daha kolay harcar çünkü daha az sorumluluk sahibidir, genç olmanın getirdiği istekler, özentilikler, sosyal çevre falan derken öğrenci kesimi ekonomiye en fazla katkı yapan kesimdir. Vergisi, tüketimi, ekonomiye yaptığım katkı, harcamalar vs derken devlet o parayı benden dolaylı yollarla alıyor. Bir de üstüne "geri ödeme" adı altında dolaysız yoldan almak istiyor, faizi falan derken biz bilmem kaç sıfır önde başlıyoruz hayata. Ülkede bir deflasyon olsaydı (ki bu çok düşük ihtimal şu an ama varsayım üzerinden söylüyorum) bu parayı benden dolaylı yollarla bu kadar kolay alamayacaktı. Geri ödemesini rüyasında bile göremezdi. Uzun oldu kusura bakmayın ama umarım en kısa zamanda istediğiniz gibi bir iş bulursunuz.
 
Son düzenleme:
eşiniz bi tuafmış ... o borç zaten çok bunaltmaz sızı taksıtlı odenıo ... bir an once iş bulun iyi kotu eşiniz tuafmış...
 
Back
X