çok teşekkür ederim defalarca okudum mesajınızı.
''Çünkü eşiniz evde yan gelip yatan, eşinin parasını yemeye tamah eden biri değil, tam tersine kendisi çalışamadığı için bunalıma giren bir insan.'' benim göremediğim ince bir ayrıntıyı yakalamışsınız. bi de yukarıda bir arkadaş sen sevdiğin insanı kaybettin ama eşin kendini kaybetti yazmış. bu iki cümleyi aklımdan çıkarmayacağım. her sinirlendiğimde bocaladığımda açıp yazdıklarınızı okuyacağım çok sağ olun.
[/QUOTE
sabr-ı cemil denir bu yaşadıklarınıza. yani güzel bir sabır. metanetle, feryat etmeden, isyan etmeden, üzüntüsünü ve şikayetini Allah'a arz eden ve bu imtihanı da en güzel bir şekilde geçirmeyi isteyen kişinin sabrı. bununla ilgili bir hadiste şöyle diyor peygamberimiz:
(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabr-ı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim.”) [Hakim]
ben evlilik öncesi çok büyük rahatlıkta yaşayan biriydim. bu durumları yaşayınca, eşimin de sinirliliği üzerine görümcemler filan hep boşanacağımı düşünmüşler, bana söylemeseler de. şu zamanda gösterdiğiniz kuvvet, ileride yol, su elektrik olarak dönüyor. ileride çok kıymetli oluyor yaptıklarınız.
eşin kızsa da, sonra pişman olup gönlünü almaya çalışan biriymiş. benim eşimden bir tık üstte o konuda. benim eşim hep sinirliydi ve eleştiriye ve güzel zaman geçirmeye tamamen kapatmıştı kendini. ben onunla yapamıyordum ama sen yapabilirsen şunları tavsiye ederim:
eşin ve oğlunla güzel zaman geçirmek için fırsatlar oluştur. sinema akşamları yapın mesela. mısır patlatıp sevdiğiniz filmler izleyin cumartesi akşamları. beraber parka götürün oğlunuzu termosa çay koyup, evde sandviç, atıştırmalık hazırlayarak. pazar kahvaltısı adeti oluşturun. bir iki güzel tarifle keyifli bir sofrayla.
havalar biraz ısınınca, pikniğe gidin mesela yine bir meyve suyu, patates salatası, bir kekle. ya da küçük yürüyüşlere çıkın, 3-5 sokak olsa bile. hep ev atmosferinden çıkmış olursunuz.
eşin bunlara kapalı değilse, çok daha güzel geçer bu zaman. bu tip atraksiyonlar, en çok senin için gerekli. çünkü insan sonra sinir sahibi oluyor. ben o dönemde çok içime atmıştım. eşim bir yandan, ama en çok ailem çok vefasız çıktı o sırada. özellikle annemin klasikleşmiş hobisi, bana fakirlik üzerinden laf sokmaktı her gittiğimde. oğluma yemek yedirirken, çok peçete harcamışım, o yüzden fakirmişim. millet nerelere gelmiş, ben hiçbir şey olamamışım. kardeşlerim filan dikkatli olsunmuş, yoksa ileride eşim gibi olurlarmış vs.. şimdi söyleyemiyorlar tabi, eşim paşa oldu artık :)
neyse, bunları anlattım çünkü şimdi her şey geçti ama ben en rahat zamanımda sinir krizleri geçirdim, şu anda çok kuvvetli ilaçlar kullanıyorum günde kaç defa. eğer bu küçük güzel mutlulukları oluşturmaya gayret ederseniz, eşin de destek olursa sana, çok daha az yıpranarak atlatırsınız bu süreci.
allah yar ve yardımcınız olsun. hepsi geçecek inşallah.