İstanbul Barosu: Diyanet, kendisini şeyhülislamlık benzeri fetva mercii görüyor

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.008
18.154
haber.sol.org.tr/turkiye/istanbul-barosu-diyanet-kendisini-seyhulislamlik-benzeri-fetva-mercii-goruyor-142418
İstanbul Barosu: Diyanet,
kendisini şeyhülislamlık benzeri
fetva mercii görüyor
İstanbul Barosu, Diyanet İşleri
Başkanlığı'nı siyasi iktidarın etkisi
altında olmak ve kendisini
şeyhülislamlık benzeri bir fetva
mercii olarak görmekle suçladı.
Salı, 12 Ocak 2016 18:38



İstanbul Barosu, Diyanet İşleri
Başkanlığı hakkında yaptığı
açıklamada, "Anayasal
yükümlülüklerini çiğnediği, iktidar
partisi paralelinde bir anlayışı
faaliyetlerine yansıttığı, laiklik
ilkesine açıkça aykırı olarak
kendisini şeyhülislamlık benzeri bir
'fetva' mercii olarak gördüğü
müşahede edilmektedir" dedi.
Baro, "Diyanet Din İşleri Yüksek
Kurulu Dini Bilgilendirme
Platformu'nda sorulan 'Bir babanın
öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla
olan nikâhını düşürür mü?' sorusu
ve buna verilen cevap kamuoyunda
haklı bir infial yaratmıştır" denildi.
"Gerçekten gerek sorunun kendisi
gerekse cevabının yüz kızartıcı,
utanç verici olması bir yana, hukuk
devleti bakımından da basitçe
geçiştirilebilecek bir durum
değildir" denilen açıklamada şu
ifadeler kullanıldı;
'LAİKLİK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA
DAVRANMAKLA YÜKÜMLÜ'
"Diyanet İşleri Başkanlığı,
Cumhuriyet tarafından toplumun
din hizmetleri alanındaki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere 3
Mart 1924 tarih ve 429 sayılı
kanunla oluşturulmuş bir
kurumdur. Bu kurumun görevi
öncelikle Anayasamızın 136.
maddesinde belirlenmiştir. Buna
göre; 'Genel idare içinde yer alan
Diyanet İşleri Başkanlığı laiklik
ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi
görüş ve düşüncelerin dışında
kalarak ve milletçe dayanışma ve
bütünleşmeyi amaç edinerek, özel
kanununda gösterilen görevleri
yerine getirir.' 22 Haziran 1965
tarih ve 633 sayılı Diyanet İşleri
Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri
Hakkındaki Kanun'un 1.
maddesinde de Başkanlığın görevi,
İslam dininin inançları, ibadet ve
ahlak esasları ile ilgili işleri
yürütmek, din konusunda toplumu
aydınlatmak ve ibadet yerlerini
yönetmek olarak belirlenmiştir. Bu
açıdan altını çizmek gerekir ki,
hukuk devleti kimliğine sahip laik
Cumhuriyetin bir kurumu olan
Diyanet İşleri Başkanlığı
faaliyetlerinde, siyasi görüş ve
düşüncelerin dışında kalmak ve
laiklik ilkesi doğrultusunda
davranmakla yükümlüdür ve bu
Anayasal bir yükümlülüktür.
‘TOPLUMSAL HAYAT VE
DAVRANIŞLAR FETVALARLA DEĞİL,
HUKUK İLE DÜZENLENMEKTEDİR'
"Ne yazık ki uzunca bir süreden bu
yana siyasi iktidarın etkisine girmiş
olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
Anayasal yükümlülüklerini
çiğnediği, iktidar partisi paralelinde
bir anlayışı faaliyetlerine yansıttığı,
laiklik ilkesine açıkça aykırı olarak
kendisini şeyhülislamlık benzeri bir
'fetva' mercii olarak gördüğü
müşahede edilmektedir. Bu anlayış
ve faaliyet tarzı, toplumsal
dayanışmayı sağlamakta önemli bir
rolü olan dine zarar verdiği gibi,
Anayasaya ve kuruluş kanununa da
açıkça aykırıdır. Bu açıdan TCK'nın
219. maddesinde yer alan görev
sırasında din hizmetlerini kötüye
kullanma suçunu da hatırlatmak
isteriz. Kuşkusuz ki dinin toplum
hayatında önemli ve yadsınamaz
bir yeri bulunmaktadır. Bununla
birlikte hukuk devletinde toplumsal
hayat ve davranışlar 'fetvalarla'
değil öncelikle hukuk kuralları ile
düzenlenmektedir. Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın arşivlerde ve
hafızalarda saklı olan benzer bazı
tutum ve davranışları dikkate
alındığında, 'soru ve cevapların
tahrif edildiği', bunun 'paralel
yapının bir suikastı olduğu'
yönündeki açıklamalar (böyle
olmasını ummakla birlikte) ne yazık
ki inandırıcı gelmemektedir. Bir
vakıa olan ve siyasi iktidarın
desteği ile devlet içerisine yerleşen
'paralel yapı' ile mücadele zorunlu
ve gerekli olmakla birlikte, bunun
her türlü yanlış ve hukuksuz
uygulama bakımından sorumluluğu
üzerinden atmak ve aklanmak
bakımından adeta bir deterjan gibi
kullanılması da doğru değildir.
 
X